KİBİR İÇİN GİYİLEN KIYAFETİN ÖLÇÜSÜ VAR MIDIR?

Kibir için giyilen elbiseye bir ölçü tayin etmek zordur. Bayağı elbiselerle insan kibre kapılabileceği gibi, çok değerli elbiselere kibir duymadığı da olabilir.

Allah Resulü, kalbinde zerre miktarı kibir olanın Cennete giremeyeceğinden haber verirken, elbise ve benzeri şeylerin güzel olması insanın hoşuna gider diyen sahabiye de, "Bunlar güzel şeylerdir: Allah güzeldir, güzeli sever. Fakat kibir, Hakkı tanımamak ve insanları hakir görmektir" buyurmuşlardır. (Muhammed ez-Zebidî, age. VN/347-48. )

Aynı anlamda Ibn Hacer, "Izarını kibirle çekene Allah rahmetle nazar etmez" hadis-i şerifini şerh sadedinde şöyle der:

Bu konudaki delillerden anlaşılan şudur ki, Allah'ı düşünerek, O'na şükrederek, kendisi gibi olmayanları hakir görmeksizin, üzerinde Alah'ın nimetini izhar gâyesiyle giydiği güzel elbiseler, son derece değerli olsalar bile, mubah olan şeyler oldukları sürece kişiye zarar vermez." (Ibn Hacer, age. XN/372.)

Nevevî de, "Hadisin zâhiri, elbiseyi kibirle çekmekle mukayyeddir. Bu da haramlığın kibre bağlı olduğunu gösterir. Şafiî de bunu böyle tasrih etmiştir" der. (Muhammed ez-Zebîdî, age. VN/347-48. )

Izz b. Abdisselâm, "Kesinlikle riyâya düşmeyeceğinden eminse, âlim ve sâlihlere has elbiseleri giymekte bir beis yoktur. Ama bu konuda endişeli ise, âlim ve sâlih olsa bile, bu özel kiyâfetleri terketmeli." (Ibn Hacer el-Heytemî, el-Fetâva'l-Kübrâ, I/265. ) derken kibrin elbise şeklinden çok, kişinin niyetiyle alâkalı olduğunu anlatır.

Ebu'1-Abbas el-Kurtubî de bu sadedde, "Kişinin nefsini beğenmesi (kibir) Rabbi'nin nimetlerini unutmak, kendisini kâmil ve güzel mülâhaza etmektir. Eğer kendini yüceltip başkasını hâkir görürse, işte mezmûm kibir budur." (Muhammed ez-Zebîdî, age VNI/346. )

Hidâye'de, "Terini, abdest ıslaklığını vb. silmek için taşıdığı mendil, bir çeşit büyüklenme ve kibirlenme olduğundan mekruhtur." dendikten sonra, "Kibir için değil de, ihtiyaca binaen taşırsa mekruh değildir." denmektedir. (e1-Merginanı, el-Hidâye, Kerâhiyât.) Kibrin olmayaşını"elbiseyi giydikten sonra da giymeden önceki psikolojik hal üzere olma" şartıyla belirlemeye çalışan Ibn Abidin ise, daha net bir sınır çizer. (Ibn Abidin, age. V/223.)

Ancak isin ifratı ve tefsiri, zanni gâlible kibre medar olacağından, ya haram ya da mekruh görülmüş ve Allah Resûlü'nün "Kim şöhret elbisesi giyerse, kıyâmet günü Allah ona horluk elbisesi giydirir; sonra da onun içerisinde ateşe atılır." (Ibn Kayyim el-Cevziyye, Zâdü'l-Meâd, I/37 ) hadisi şerifleri bu konuda delil gösterilmiştir. Selef, şöhret elbisesini en lüks ve en paspal olmak üzere işin iki ucu olarak anlamıştır. (Aynı kaynak.) Bu yüzden (hoş karşılanmayan bir beldede) yamalı elbise giymenin şer'an mekruh olduğu, bunun, zühdünü izhar için giyilmesi ve talep aracı olarak kullanılması halinde ise, haram bile olabileceği Söylenmiştir. (Sihâbu'd-Dîn el-Hafacî, age. I/590. )

Izz b. Abdisselâm, "Yenleri uzun tutmak sünnete muhalif bir bid'attır ve israftır." demiş (Süyûtî, el-Hâvî, I/113.), Kâdi Iyâz da ulemâdan naklen "Elbisede ihtiyacı ve mutad olanı aşan uzunluk ve genişlik gibi her şeyin mekruh olduğunu" söylemiştir. (Muhammed ez-Zebîdî, a.ge. VNI/347. )

Allah Resulü, elbisesini kibirle çekene Allah'ın rahmetle bakmayacağını söylerken, Hz.Ebu Bekir'in, elbisesinin sarkık olduğunu söylemesi üzerine, Resulullah "Sen bunu kibirden ötürü yapmıyorsun" buyurmuştur. (Aynı kaynak.)