1- Vitr Namazı Hakkında Gelen Şeyler Babı
2- Vitr Namazının Saatleri (Kılınma Vakitleri) Babı
3- Peygamber (S)' in Geceleyin Ehlini Vitr Namazı İçin
Uandırması Babı
4- Bab : Musalli Namazının Sonunu Vitr Yapsın
5- Binek Hayvanı Üzerinde Vitr Namazı Babı
6- Sefer Esnasında Vitr Namazı Babı
7- Ruku'dan Evvel ve Sonra Kunut'un Meşruluğu Babı
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle
(Vitr
Namazı Kitabı)
1-.......Bize
Mâlik, Nâfi'den ve Abdullah ibn Dinar'dan; onlar da îbn Umer'den haber verdi
(O, şöyle demiştir): Bir kimse, Rasûlullah'a gece namazını sordu. Rasûlullah
(S): "Gece namazı ikişer ikişerdir [2].
Herhangi biriniz sabah vaktinden endîşe ettiği zaman bir tek rek'at kılar ki,
(bu tek rek'at) onun evvelce kılmış olduklarını (ekleştirir" buyurdu [3].
Geçen isnâd ile yine
Nâfi'den, o: Abdillah ibn Umer vitr'de tek rek'at ile iki rek'at arasında selâm
verirdi. O kadar ki, arada bâzı işlerinin yapılmasını bile emrederdi, demiştir[4].
2-.......İbn
Abbâs (R), Kureyb'e, Meymûne'nin yanında -ki o İbn Abbâs'ın teyzesidir-
gecelediğini haber verip, şöyle demiştir: Ben başımı bir yastığın enine koyup
uzandım. Rasûlullah ile ehli de yastığın boyuna başlarını koyarak uzandılar.
Rasûlullah gece yarışı oluncaya, ;yâhud buna yakın bir zamana kadar uyudu.
Sonra yüzünden uykuyu eliyle silerek uyandı. Sonra Âlu İmrân Sûresi'nden son on
âyeti okudu [5]. Sonra Rasûlullah kalkıp
asılı duran küçük bir kırbaya uzandı. Güzelce bir abdest aldı. Sonra kalkıp
namaza durdu. Ben de (kalkıp) O'nun yaptığı gibi yaptım ve O'nun (sol) yanma
namaza durdum. Sağ elini başımın üzerine koydu ve sağ kulağımı tutup bükmeye
koyuldu [6].
Sonra iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki rek'at, yine iki
rek'at, yine iki rek'at namaz kıldı. Ondan sonra tek rek'atlı bir namaz kıldı [7].
Sonra müezzin gelinceye kadar yine uzandı. (Müezzin gelince) kalkıp iki rek'at
namaz kıldı, sonra çıktı ve sabah namazını kıldırdı [8].
3-.......Bana
Amr (ibn Haris) haber verdi. Ona da Abdurrahmân ibnu'l-Kaasım, kendi
babasından; o da Abdullah ibn Umer'den tahdîs etmiştir. Abdullah ibn Umer (R)
şöyle demiştir: Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Gece (kılınacak nafile)
namazı [9]ikişer
ikişerdir. Gece nafilesinden çıkmak istediğin zaman bir rek'at kıl ki, senin daha
önce kılmış olduğun rek'atleri (ekleştirsin) .
el-Kaasim ibn
Muhammed: Biz bulûğa erdiğimiz günden beri birçok insanları hep üç rek'atle
vitr kılıyorlar gördük. Bununla beraber hepsi -yânî bir de, üç de, beş de, yedi
de caizdir. Ben bu sayıdan hiçbirinde be's olmadığım umarım, demiştir [10].
4-.......Âişe
(R) şöyle haber vermiştir: Rasûlullah (S) on bir rek'at namaz kılardı [11].
Namazı işte bu idi. Mü'minlerin annesi, gece namazını kasdediyor.- O bu namaz
içinde öyle secde eder idi ki, hiç başını kaldırmadan herbirinizin elli âyet
okuyacağı kadar dururdu: Ve sonunda sabah namazından evvel iki rek'at kılar,
sonra müezzin sabah namazı için kendisine gelinceye kadar sağ yanı üzerine
yatardı [12].
Ebû Hureyre: Peygamber
(S) bana uykuya varmadan evvel vitr namazını kılmayı tavsiye etti, demiştir [13].
5-.......
Bize Enes ibn Şîrîn tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbn Umer'e: Sabah namazından
evvelki iki rek'at hakkında ne re'y eder-, sin (yânî ne dersin)? Bunlarda
kıraati uzatayım mı? dedim. İbn Umer: Peygamber (S) geceleyin ikişer ikişer
namaz kılar ve bir rek'atla vitr yapardı. Sabah namazından evvel sanki eli
kulağında ezan (yânî ikaa-met) okunuyormuşçasına (sür'atle) iki rek'at namaz
kılardı, dedi. Hammâd: Yânı sür'atle, demiştir [14].
6-.......Âişe
(R) şöyle demiştir: Gecenin her saatinde Rasûlullah (S) vitr namazı kılmıştır [15].
(Son vakitlerindeki) vitri ise (gecike gecike) seher vaktine varıp dayanmıştı [16].
7-.......Âişe
(R) şöyle demiştir: Peygamber (S), ben O'nun döşeği üzerinde aykırı vaziyette
uyuduğum hâlde (bana doğru) namazını kılar, vitri kılmak istediği sırada beni
de uyandırırdı; ben de vitr namazını kılardım [17].
8-.......Bana
Nâfî', Abdullah ibn Umer'den tahdîs etti. Peygamber (S): "Geceleyin
namazınızın sonunu vitryapınız" buyurmuştur [18].
9-.......Saîd
ibn Yesâr şöyle demiştir: Ben, Abdullah ibn Umer ile birlikte Mekke yolunda
gece sefer ediyordum. Yine Saîd dedi ki: Sabah vakti yakın mı diye şübhe edince
devemden indim ve vitr namazını kıldım. Sonra Abdullah ibn Umer'e yetiştim.
Abdullah ibn Umer: Nerede idin? diye sordu. Ben de: Sabah olacağından-endîşe
ettim de inip vitr namazım kıldım, dedim. Bunun üzerine Abdullah: Allah'ın
Elçisi'nde senin için güzel bir örnek yok mu? dedi. Ben: Evet, vallahi vardır,
dedim. Abdullah: Muhakkak Rasûlullah (S) deve üzerinde vitr namazı kılar idi,
dedi [19].
10-.......İbn
Umer (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) sefer esnasında binek devesi üzerinde,
deve yönünü hangi cihete çevirirse çevirsin namaz kılardı. Farzlardan başka
gece namazım îmâ ederek edâ ederdi. Vitr namazını da binek devesi üzerinde
kılardı [20].
11-.......Bize
Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb (es-Sahtıyânî)'den; o da Muhammed (ibn Sîrîn)'den tahdîs
etti. O şöyle demiştir: Enes ibn Mâlik'e, Peygamber (S) sabah namazında kunût
duasını okudu mu? diye soruldu. O da: Evet, dedi [22].
Bunun üzerine kendisine: Rukû'dan evvel mi kunût yaptı? diye soruldu. O da: Az
müddet sürmek üzere rukû'dan sonra kunût yaptı, dedi [23].
12- Bize
Müsedded tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdulvâhid tahdîs edip şöyle dedi: Bize
Âsim ibn Süleyman tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik'e kunût hakkında
suâl sordum. Enes: Muhakkak ku-nût vardır, dedi. Ben: Kunût rukû'dan evvel mi,
yâhud sonra mı idi? dedim. Enes: Rukû'dan evvel idî, dedi. Âsim: Fulân kimse
senden rivayet ederek bana haber verdi ki, sen rukû'dan sonra idi demişsin
(buna ne dersin)? dedi. Bunun üzerine Enes: O yanlış söylemiştir [24].
Rasûlullah (S) rukû'dan sonra yalnız bir ay kunût yaptı. Bu kunûtun sebebi şu
oldu zannederim: Peygamber (S) takriben yetmiş kişiye varan ve kendilerine
Kurrâ adı verilen bir takım insanları, müşriklerden bir kavmin yanma
göndermişti. O kurrâ, sayıca müşriklerden az idiler, (bunun için onların eliyle
helak olmuşlardı). O müşrikler ile Rasûlullah arasında bir ahd de vardı.
Rasûlullah bir ay o müşrikler aleyhine düâ ederek kunût yaptı.
Yine (bu isnâdla) bize
Ahmed ibn Yûnus haber verip şöyle dedi: Bize Zaide ibn Kudâme, et-Teymî
Süleyman ibn Tarhân'dan; o da Ebû Mıclez'den haber verdi. Enes: Peygamber (S)
Rı'l ve Zekvân kabileleri aleyhine bir ay dua ederek kunût yaptı, demiştir [25].
Yine bize Müsedded
tahdîs edip şöyle dedi: Bize İsmâîl tahdîs edip şöyle dedi: Bize Hâlid, Ebû
Kılâbe'den tahdîs etti. Enes: Kunût (vaktiyle) akşam ve sabah namazlarında idi,
demiştir [26].
Hatime: Vitr bâbtarı,
15 merfû' hadîs ihtiva etti. Bunlardan bir tanesi muallaktır. Burada ve daha
öncekiler içinde mükerrer olanlar 8 tanedir. Buraya hâlis, 7 hadîstir. Bunları
tahrîc etmekte Müslim Buhârfye muvafakat etti. Burada 3 tane de mevsûl âsâr
vardır. Vallâhu a'lem (İbn Hacer).
[1] Vâv'ın kesr ve fethi ile vitr ve vetr, beş vakit
farzlarından sonra gece kılınan tek rek'ath bir namazın ismidir. Bunun fazileti
hakkında Sahîh ve Sünen kitâb-larında birçok hadîsler gelmiştir
[2] İkişer ikişerdir demek, her iki rek'atte bir selâm
vermek demektir. Müslim'deki rivayette râvî Ukbe ibn Hureys: İbn Umer'e: İkişer
ikişer ne demektir? diye sordum. O: Her iki rek'atten sonra selâm verirsin,
dedi, diyor. Gece ve gündüz nafile namazlarında iki rek'atte bir mi, yoksa dört
rek'atte bir mi selâm vermek daha faziletli olduğu hakkında fakîhler arasında
görüş ayrılıkları ve herbirinin tutunduğu delîller vardır....
[3] Bundan vitr namazının sonu, fecrin tulûu vakti olduğu
istidlal olunmuştur. Bir de bundan, vitr'den sonra kılınacak nafile namaz
olmadığına istidlal olunmuştur
[4] Saîd ibn Mansûr, sahîh bir isnâd ile Ebû Bekr ibn
Abdillah el-Muzenî'den gelen rivayette şöyle demiştir: ibn Umer iki rek'at
kıldı, sonra: Ey çocuk! Bizim binek devemizi hazırla! dedi. Sonra da kalkıp
bir tek rek'at kıldı (Kastallânî).
[5] Âlu îmrân: 190-200. âyetleri. Bundan abdest almaksızın
ezberden Kur'ân okunabileceği anlaşılır
[6] Peygamber'in bu kulak bükme fiili, tek olan muktedînin
imâmın sağ tarafına durması lâzım geleceğini tenbîh içindir
[7] Bu tek rek'atlı namaz birer rek'at mı, yoksa üç rek'at
mı; ibarenin mantûkun-dân sarîh olarak anlaşılamıyor. Onun için vitr namazını
fakîhlerin kimi bir niyetle üç, kimi ikincide selâm İle faslederek üç rek'at,
kimi de yalnız tek rek'at i'tibâr etmişlerdir
[8] Peygamber'in sabah namazının farzını kıldırmak üzere
evinden çıkmadan önce kıldığı iki rek'at ise, sabah namazının sünnetidir.
Bu hadîste Peygamber 6
kerre ikişer rek'at kıldıktan sonra kalkıp bir tek rek'at kılmıştır ki, bu,
vitrin tek rek'at olduğuna kaail olanlara pek kuvvetli bir. delildir
[9] Gece kılınan tatavvu' namazları, ikişer ikişer
kılınmalıdır, diyenlerin hücceti olan hadîslerden biri budur
[10] Bu, Ebû Nuaym'm Mustahrac1ında önceki isnâd ile
sabittir.
[11] On bir ve on üç rek'at kıldığı hakkında sahih
rivayetler olduğu gibi, daha az sayılarda kıldığı hakkında da sahîh rivayetler
vardır. Bunlardan Peygamber'in en az bir rek'at, en çok on bir veya on üç
rek'at gece nafile namazı kıldığı sabit oluyor
[12] Sağa yatış, Peygamber'in teyâmünü, yânî her şeye sağla
başlamayı sevmesinden dolayıdır. Sabah sünnetinden sonra sağ yanı üzere
uzanmayı da bâzıları mendûb saymışlardır.
[13] Ebû Hureyre'nin bu sözünü İshâk ibn Râhûye kendi
Müsned'inde mevsûlen rivayet etmiştir. Peygamber'in Ebû Hureyre'ye olan bu
vasiyyeti, belki uyku gâ-lib gelir diye ihtiyatlı davranmayı tavsiyeden
ibarettir. Yoksa gece kalkmaya kaadir olanın, gecenin sonunda kılması efdal
olduğunda şübhe yoktur
[14] Bundan, sabah namazının sünnetinin kısa kılınmasının
da sünnet olduğu anlaşılmıştır.
[15] "KulIe'I-leyl", tercemedeki gibi
"Gecenin her saatinde" ma'nâsına gelebileceği gibi "her
gece" ma'nâsına da gelebilir. Tercemenİn her iki sureti de vâki' hâle
uygundur. Peygamber, hazarda seferde, sıhhatte hastalıkta vitr kılmağa devam
ettiği gibi, yatsı namazından sonra tâ fecrin tulû'una kadar gecenin her
cüz'ün-de de vitr kılmıştır. Lâkin Hz. Âişe'nin muradı, tercemede tercîh
ettiğimiz ma'nâ olduğuna şâhid Müslim'deki biraz daha mufassal olan rivayettir.
Bu hadîsten gecenin
yatsı namazına zarf olup herhangi saatinde yatsıdan sonra vitr kılınabileceği
anlaşılır. Peygamber'in gecenin evveli ile gecenin ortasında kılmış olması,
cevazı bildirmek için; gecenin sonuna te'hîr etmesi de mîâdında uykudan
kalkmaya i'timâdı olanlar hakkında efdal olanın bu olduğunu tenbîh için olduğu
hâtıra gelir.
[16] Peygamber'in son zamanlarda ölümünden evvelki âdeti,
vitri seher vaktine yaklaştırmak olduğu, Müslim ile Ebû Dâvûd'daki
rivayetlerde daha sarîh olarak beyân edilmiştir.
[17] Vitr namazı farz olmamakla beraber, sânına pek ziyâde
i'tinâ edilmek lâzım gelen bir namazdır. İşte Peygamber, geceleyin ehlini vitr
namazı kılmak üzere bundan dolayı uyandırdı. Bu hadîse göre vitr namazı erkek
ve kadın hakkında sabit demek olduğu gibi, "Ehline namazı emret. Kendin de
ona sebat ile devam eyle. Biz senden bir nzk istemiyoruz. Seni biz
rızıklandınnz. Akıbet takvanındır "(Tâ-hâ:132) âyeti gereğince, uyanık
olanların uykudakileri uyandırmalarını mûcib olacak derecede müekked bir
ibâdet olmuş oluyor.
[18] Bu hadîse ve yine Ibn Umer'in "Vitr, gecenin
sonunda bir rek'attir" merfû' hadîsine ve Peygamber'in teheccüd namazları
hakkında rivayetlere bakarak Şâfiîler ile Hanbelîler, vîtr namazının en azı
bir, en çoğu on bir ve en kemâllisinin en azı üç rek'attir demişlerdir. Ebû
Hanîfe, bir selâmda çıkılmak üzere üç rek'at olduğuna, artık eksik
olamıyacağma kaaildir. Mâ-lik'e göre ise, daha evvel selâm ile fasledilmiş çift
rek'atlı bir namaz kılınmış olmak şartıyle tek rek'attir. Çift namazın hududu
yoktur ve ikiden daha az olamaz. Maahâzâ müsâfirin çift namazdan vazgeçerek
bir tek rek'at İle vitr kılmasının cevazı da İmâm Mâlik'ten rivayet
edilmiştir. Tek rek'at ile namaz kıldıkları Ebû Bekr, Umer,Usmân, Sa'd ibn Ebî
Vakkaas, İbn Abbâs, Muâviye, Ebû Mûsâ el-Eş'ârî, İbnu'z-Zubeyr, Âişe -Allah
onların hepsinden razı olsun-'den de nakl olunuyor...
Vitr, akşam namazı gibi
bir selâm ile üç rek'at olduğuna, Ebû Hanîfe gibi Umer ibn Abdilazîz, Sufyân
es-Sevrî, Ebû Yûsuf, Muhammed, Abdullah İbn Mübarek de kaail olmuşlardır. Alî
ibn Ebî Tâlib, Abdullah ibn Mes'ûd, Ubeyy ibn Ka'b, Zeyd ibn Sâbİt, Enes ibn
Mâlik, Ebû Umâme ile Huzeyfe'nin ve Yedi Fakîh'in, hattâ Umer ibn Hattâb'm da
-Allah onların hepsinden razı olsun- mezhebi bu olduğu rivayet edilmiştir.
Bunlar, evvelki mezheb sahihlerine hüccet olan hadîslerdeki vitr lâfzının tek
rek'at ma'nâsına gelmek ihtimâli olduğu kadar, Çift ile beraber kılınmış tek
rek'at ma'nâsını da muhtemildir, derler... (Tecrîd Ter., 11,347-348).
Bundan, vitri te'hîr
etmenin müstehâb olduğu anlaşılır. Hikmeti de -Allâhu a'lem- gece vakti kılınan
namazların başlangıcı ve sonu tek olmaktır. Gecenin ilk namazı olan akşam
namazı tek rek'atlı olduğundan, gece tâatinin hitâmında başlangıcına benzemek
için tek rek'atlı olmak müşâkelede en münâsib olmuş olur. Gecenin girmesiyle
beraber tek rak'ath bir namaz ile ibâdete başlamaktaki ilâhî sırr her ne ise,
ihtitâmına da teşmîl ediliyor demektir. Amellerin ibtİdâ ve intihâsındaki,
fevâtih ile havâtimindeki ehemmiyet, vasattan ziyâde olduğu "Gündüzün iki
tarafında, gecenin de yakın saatlerinde dosdoğru namaz kıl. Çünkü güzellikler
kötülükleri giderir. Bu, iyi düşünenlere bir öğüttür"(Hûd:H4) âyeti ve
Câbir'den naklolunan hadîste " \%^> jjjt j*T ju = Çünkü gecenin sonu
şâhidlidir"duyurulmuş olması delaletiyle, gündüzün evveli ve sonu ile
gecenin sonunda duanın kabul edileceği daha ümîdli olduğu içindir... (Tecrîd
Ter.,\\\,22A).
[19] Bu hadîsteki "Allah Elçisinde en güzel
örnek" düstûru, Alî ile İbn Abbâs'tan da rivayet edilmiştir
[20] Bu hadîste, farzlardan başka olan gece namazının ve bu
arada vitr namazının binek üzerinde kılındığı sarîh olarak beyân edilmiştir.
Gerek bu hadîs, gerek bundan önceki hadîs ile evvelâ seferde vitrin meşrûiyyeti
sabit oluyor, ikinci olarak, sefer esnasında binek üzerinde ve binek ne tarafa
yönelirse yönelsin îmâ ile nafile kılmak cevazı sabit oluyor... Üçüncü olarak,
"Farzlar müstesna" şeklindeki istisna kaydına göre, zarûretsiz farz
namazlarının hayvan üzerinde ki lınmasınin caiz olmadığı anlaşılıyor. Özürlü
olan ise farzını hayvan üzerinde de kılabilir.
Râtibe sünnetleri de bu
hususta tatavvu' hükmündedir. Ancak Ebû Hanî-fe'ye göre, sabahın sünneti için
hayvandan inmek gerekir. Dördüncü olarak bu iki hadîs, vitrin vucûbuna kaail
olmayanların tutundukları hüccetlerdendir. Bunlara göre, vitr vâcib olmadığı
için, binek üzerinde kılınmış ve seferde farzlar terk olunmadığı gibi bu da
terk buyurulmadığından, diğer sünnetlerden daha müekked bir sünnet olmuştur.
[21] Bu bâb, aslında sabah namazı bâblannm
mutaallaklanndandır. Çünkü burada gelen hadîsler, sabah namâzmdaki Kunût'a
delâlet etmektedirler. Babın burada getirilmesi bir kısım âlimlerin vitr'de
Kunût'a kaail olmaları i'tibârıyledir. Sonra mezhebler Kunût hakkında ayrı ayrı
görüştedirler: Hanefîler'e göre sabah namazında asla Kunût yoktur. Mâlik'e
göre sabah namazında Kunût vardır, fakat rukû'dan evveldir...{Şerhu Teröcimi
Ebvâb.,.,s,90).
[22] Kunût'un bir çok ma'nâları vardır:
* Tâat ki, Kaanit,
Allah'a muti1 demek olur;
* Huşu! Namazda kunût,
huşu' ma'nâsına gelir.
* Mutlaka namaz ki,
kaanit, musallî demektir;
* Dua. Bildiğimiz Kunût
Duası gibi;
* İbâdet;
* Namazda kıyam;
* Namazda uzunca ayakta
durma; "Namazın ef-i dalı kunûtu uzun olandır" sahîh hadîsinde olduğu
gibi. Bu hadîste kunût, kıyam uzunluğu ma'nâsmdadır. " Yoksa o âhiretten
korkarak, Rabbİnin rahmetim umarak gecenin saatlerinde secdeye kapanır, kıyamda
durur bir hâlde tâat ve ibâdet eden kimse gibi midir... " (ez-Zumen 9)
âyetindeki kaanit İse musallî ma'nâsına geldiği gibi, hâşi', âbid, namazın
kıyamında çok okuyan ma'nâlanna da gelir ve hepsi de yakışır.
* Sükût. Zeyd ibn
Erkam'ın "Evvelleri biz namazda konuşurduk. (Namazda) Allah için kaanitler
olarak'(el-Bakara:238) âyeti inince, namazda kelâm etmemekle me'mûr olduk"
(Buhârî, Müslim) demesi, kunûtun bu son ma'nâsına hüccettir.
Bu hadîsteki suâl,
sabah namazına âid olduğu için kıyamda iken Kur'ân'ı çokça okur muydu?
ma'nâsına bir suâl olduğu, hâtıra gelebilirse de, ikinci defa vâki' olan suâl
ve cevâbdan bahis konusu kunûtun, rukû'dan evvel veya sonra okunmuş bîr duâ
olduğu apaçık anlaşılıyor.
[23] Enes'in Muhammed ibn Şîrîn tarîkinden rivayet edilen
bu hadîste kunûtun yeri rukû'dan sonra gösterilmiş ise de, bundan sonraki
hadîste rukû'dan evvel gibi gösterilip yalnız bir ay kadar müddet rukû'dan
evvel kunût yapılmış olduğundan beyânı da buradaki " )firi - Az süren bir
müddet" ta'bîrinin tefsîri yerine geçmiş olur. Bununla beraber dikkat
edilirse Enes'in gerek bu ve gerek gelecek rivayete göre yalnız mühim hâdise
üzerine bir ay rukû'dan sonra kunût yapılmış olduğunu haber verip, ne o
hâdiseden evvel veya sonra kunût yapılıp yapılmadığından, ne de başka
zamanlarda kunût yapılmış ise bunun rukû'dan evvel veya sonra olduğundan,
sâkittir.
Kunûtun yeri, İmâm
Şafiî'ye göre buradaki İbn Şîrîn rivayetine uygun olarak rukû'dan sonra; İmâm
Mâlik'e göre ise Âsim ibn Süleyman tarîkinden gelen müteâkıb Enes hadîsine
uygun olarak rukû'dan evveldir. Gerek sabah ve gerek vitr namazında duanın
rukû'dan evvel de, sonra da edildiğine dâir rivayetler müteârız ve her ikisi
de sahîh olan Enes hadîsinin de iki tarîkden birbirine zıd iki vecihle rivayet
edilmiş olması, kunûtun yeri hakkında her iki tarafın kendi mezheblerine hadîs
ile ihticâc edebilmelerine mâni'dir. Sabah namâzmdaki kunût, îmâm Şafiî ile
İmâm Mâlik'e göre sünnettir. İmâm Şafiî, Râşid Halîfe-ler'in dördünün de sabah
namazında kunût duası okuduklarını rivayet etmiştir. Ebû Hanîfe ile Abdullah
ibn Mubârek'e göre İse, sabah namazında sünnet değildir. İmâm Ahmed: Yalnız
imamlar orduları için kunût duasına sabah namazında devam ile mükelleftirler.
Başkalarının da bunu yapmasında be's yoktur, demiştir.
Vitrin son rek'atmda da
kunût sünnettir. Ancak Şâfİî ve Mâlik'in meşhur kavline göre yalnız ramazânın
son yarısında sünnettir. Küfe imamları ile Ahmed, Sufyân es-Sevrî, Abdullah
ibn Mübarek, İshâk ibn Râhûye'ye göre bütün senenin her gecesinde vitr kunûtu
vardır. Ebû Hanîfe'ye göre vâcibdir de.. (Tec-rîd Ter., 111,230-231).
[24] Enes'in " Kezebe" ta'bîri "yanlış
söyledi" diye terceme edildi. Kizib, yalan söylemek ma'nâsına geldiği
gibi, Hicâzlılar lugâtında hatâ etmek, yanılmak ma'nâsına da kullanılır.
Onların lügat örfünde vakıa mutabık olmayan söz -söyleyeni ister müteammid,
İster muhti' olsun- kizibdir. Hadîs kitâblarmda sikalardan olan zâtlar
hakkında akranları tarafından bâzı kerre "gibi ta'bîrler kullanılması hep
bu örfe göre "hatâ etti" ma'nâsmadır. (Tecrîd Ter.,111, 234).
Kunûtun yeri hakkında
sahâbî âlimleri arasında da ihtilâf vardır. Bu ihtilâf ise mubah ihtilâf
nev'indendir
[25] Bi'ru MaÛne faciası ile geniş bilgiler Mağâzî
Kitâbı'nda gelecektir. Bu acıklı hâdise üzerine Peygamber bir ay kadar o zâlim
kabileler aleyhine kunût yapıp, beddua etmişti
[26] Bu hadîsten (ve benzeri olarak daha önce geçen
hadîslerden) akşam namazı kunütunun biM-icmâ mensûh olduğu, sabah namazı
kunûtunun neshinde ise ihtilâf olduğu öğrenilmiştir.
Müslim ile Ebû Davud'un
Berâ ibn Âzib ile İbn Abbâs'tan rivayet ettikleri hadîsler, farz namazların
hepsinde kunût yapıldığını isbât etmektedir. Ancak sonradan terk buyurulduğuna
göre, farzlarda kunût mensûh olmuştur.
Me'sûr Olan Kunût
Duaları
Me'sûr (ya'nî
nakledilmiş) olan kunüt duaları birkaç tanedir. Bunlar arasında rivayet
bakımından en kuvvetlisi Şâfiîler'in sabah namazında okudukları şu duadır:
' "Hasen ibn Alî
(R) şöyle dedi: Dedem Rasûlullah (S) vitr kunûtunda söyleyeyim diye bana şu
kelimeleri Öğretti:
"Yâ Allah, hidâyet
ettiklerin arasında bana da hidâyet et. Dünyâda, ukbâ-da derdden âzâd
ettiklerin içinde beni de âzâd et. Sevdiklerin arasında beni de sev. Bana her
neyi bağışlarsan dâim et ve gittikçe artır. Hükmettiğin herhangi bir şerrden
beni koru. Zîrâ hükmeden Sen'sin. Sana karşı hükmedilemez. Senin sevdiğin zelîl
kalmaz, düşmanı olduğun kimse de azîz olmaz. Yücesin, âlîsin Rabb'ımız! Her
neye hüküm ve kazan taalluk ederse hamd Sana. (Her ne ettimse) Sen'den
mağfiret dilerim. Sana tevbe ve rucû' ederim"! (Tirmizî, îbn Mâce, Nesâî).
Nesâî'nin rivayetinde
duanın sonunda " ziyâdesi de vardır ki, salâtu selâm, evvelce edilen
duaların kabulüne vesîle olur.
Hanefîler'in vitr'de
her gece, Şâfiîler'in ise yalnız ramazânın son yansında okudukları duâ şudur:
Bu, el-Kütübü's-Sitte'de
yok ise de, Abdurrazzâk, Muharrimed ibn Nasr, Tahâvî ve İbn Ebî Şeybe'nin
rivayetlerinde bu duaları Umer ile Alî'nin fecr namazında okudukları
anlaşılıyor.