1- Farz Namaz Ardında Tatavvu' Kılmak Babı
2- Farz Namaz Ardında Tatavvu' Kılmayan Kimse Babı
3- Seferde Duha (= Kuşluk) Namazı Babı
4- Duha Namazını Kılmayan ve Bu Kılmamayı Mubah Gören
Kimse Babı
6- Bab : Öplenin Farzından Önce İki Rekat
7- Akşam Namazı Farzından Önce Namaz Babı
8- Nafile Namazların Cemaatle Kılınışı Babı
9- Evde Nafile Namazı Kılmak Babı
Rahman ve Rahim olan Allah 'm ismiyle
(Tatavvu'
Namazı Babları) [1]
1-.......Ubeydullah
şöyle demiştir: Bize Nâfi', İbn Umer(R)'den haber verdi. O şöyle demiştir: Ben
Peygamber (S) ile beraber öğle namazından evvel iki rek'at; öğle namazından
sonra iki rek'at; akşam namazının ardından iki rek'at; yatsı namazının
ardından iki rek'at; cumua namazının ardından da iki rek'at namaz kıldım. Amma
akşam ile yatsı namazlarının ikişer rek'at sünnetlerine gelince, bunlar
Peygamber'in evinde kılındı.
İbnu Ebi'z-Zinâd, Mûsâ
ibn Ukbe'den; o da Nâfi'den (olan rivayetinde İbn Umer'in) "Yatsıdan
sonraki iki rek'atı ailesi içinde" dediğini söylemiştir.
Bu hadîsi Nâfi'den
rivayet etmekte Kesîr ibnu Ferkad ile Eyyûb es-Sahtiyânî, Ubeydullah'a mutâbaat
etmişlerdir. Ve Abdullah ibn Umer şöyle demiştir: Bana kızkardeşim Hafsa şöyle
tahdîs etti: Peygamber (S) fecrin tulü' etmesi ardından hafîf iki rek'at
kılardı. İbn Umer dedi ki: Çünkü bu sabah namazından evvelki zaman, benim
Peygamber'in yanma giremediğim bir saat idi[3].
Ve bu hadîsi Nâfi'den
rivayet etmekte Kesîr ibnu Ferkad ile Eyyûb es-Sahtiyânî, Ubeydullah'a
mutâbaat ettiler.
Ve İbnu Ebi'z-Zinâd,
Mûsâ ibn Ukbe'den; o da Nâfi'den olmak üzere İbn Umer'in "Yatsıdan sonraki
ailesi içinde idi" dediğini nak-letmiştir [4].
2-.......Amr
ibn Dînâr şöyle demiştir: Ben Ebu'ş-Şa'sâ' Câbir ibn Zeyd'den işittim, şöyle
dedi: Ben İbnu Abbâs(R)'tan işittim: Ben Rasûlullah (S) ile beraber öğle ile
ikindiyi cem' ederek sekiz rek'at; akşam ile yatsıyı da cem' ederek yedi rek'at
kıldım, dedi. (Amr ibn Dînâr dedi ki:) Ben de:
— Yâ Eba'ş-Şa'sâ! Öyle
zannediyorum ki, Rasûlullah öğle namazım geri bıraktı; İkindiyi ilk vaktinde
acele etti ye yine böyle, akşam namazını geri bıraktı; yatsıyı ilk vaktinde
acele kıldı (da bu suretle namazları cem' etmişti), dedim.
Ebu'ş-Şa'sâ:
— Ben de öyle sanıyorum, dedi[5].
3-.......
Muvarrık şöyle demiştir: Ben İbn Umer'e:
— Duhâ namazını kılar mısın? diye sordum.
— Hayır kılmam, dedi.
— Umer kılar mıydı? dedim.
— Hayır (kılmazdı), dedi.
— Ebû Bekr kılar mıydı? dedim.
— Hayır, diye cevâb verdi.
— Peygamber (S) kılar mı idi? dedim.
— Peygamber'in kılıp kılmadığım bilmiyorum,
dedi.
4-.......Bize
Amr ibnu Murre tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdurrahmân ibn Ebî Leylâ'dan
işittim, şöyle diyordu: Bize sahâbîler arasında Ümmü Hâni'den başka hiçbir
kimse Peygamber(S)'i duhâ namazı kılarken gördüğünü tahdîs etmedi. Ümmü Hâni':
Peygamber (S) Mekke fethi günü Ümmü Hâni'nin evine girdi, yıkandı ve sekiz
rek'at namaz kıldı. Ben bu namazdan daha hafîf bir namaz asla görmedim. Şu
kadar ki, Peygamber rukû'u ve sucûdu tamamlıyordu, demiştir [7].
5- Bize Âdem
tahdîs edip şöyle dedi: Bize İbnu Ebî Zi'b, ez-Zuhrî'den; odaUrve'den; o da
Âişe(R)'den tahdîs etti. Âişe(R): Ben RasüIullah(S)'ın duhâ nafilesini
kıldığını görmedim. Ancak ben o namazı kılıyorum, demiştir[8].
Bunu Itbân ibn Mâlik,
Peygamber (S )'den söyledi [9],
6-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle demiştir: Halîlim (yânî kalbî dostum olan Rasûlullah) bana
üç şey vasiyyet etti; bunları ölünceye kadar terketmem: Her aydan üç gün oruç
tutmak, duhâ namazı kılmak, vitr namazını kılıp da uyumak [10].
7-.......Enes
ibn Şîrîn şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik el-Ensârî'den işittim, şöyle dedi:
Ensâr'dan iri vucûdlu şişman bir kimse Peygamber'e (geldi ve O'na) hitaben: Yâ
Rasûlallah! Ben seninle beraber namaz kılmağa muktedir olamıyorum, dedi.
Akabinde Peygamber için bir yemek yaptı ve Peygamber'i evine da'vet etti. Peygamber
ona gidince, bir hasırın bir tarafını (yânî bir .yüzünü) Peygamber için su
serpip yumuşattı. Peygamber de onun üzerinde iki rek'at (nafile) namaz kıldı.
Ve Cârûdoğlu Fulân oğlu Fulân (yânî Abdulhamîd ibnu'l-Munzir), Enes'e hitaben:
— Peygamber (S) duhâ namazı kılar mıydı? diye
sordu.
Enes de:
— O günden başka bir
günde böyle bir namaz kıldığını görmedim, diye cevâb vermiştir [11].
8-.......îbn
Umer (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den on rek'at namaz belledim: Öğle
farzından evveliki rek'at; öğlenin ardından iki rek'at; akşam namazından sonra
da Peygamber'in evinde iki rek'at; yatsı namazından sonra yine Peygamber'in
evinde iki rek'at; sabah namazından önce iki rek'at sünnet namaz. Sabah namazından
Önceki zaman, Peygamber'in yanına girilmiyecek bir saat idi. Hafsa bana dedi
ki: Müezzin ezan okuyup fecr tulü' ettiğinde de Peygamber iki rek'at (râtibe
sünneti) kılardı [12].
9-.......(Âişe
-R- şöyle demiştir:) Peygamber (S) öğle farzından önce dört rek'at, sabah
farzından evvel de iki rek'at (tatavvu') kılmayı terketmezdi [13].
Bu hadîsi Şu'be'den
rivayet etmekte îbnu Ebî Adiyy (194) ile Amr ibn Merzûk (224), Yahya ibn Saîd'e
mutâbaat ettiler.
10-.......Abdullah
ibn Bureyde şöyle demiştir: Bana Abdullah el-Muzenî tahdîs etti: Peygamber (-S-
üç defa): "Akşam namazından evvel (iki rek'at nafile) namaz kılınız"
buyurdu. Üçüncüsünde, insanların bu namazı, devam etmesi lâzım bir ibâdet
edinmelerinden hoş-lanmıyarak: "(Bu namaz) isteyen içindir" buyurdu [14].
11-.......Ben, Mersed
ibn Abdillah el-Yezenî'den işittim; o şöyle dedi: Ben Ukbe ibn Âmir
el-Cuhenî'ye geldim ve:
— Ebû Temîm'in işinden seni hayrete düşüreyim
mi? Ebû Te-mîm, akşam namazından evvel iki rek'at namaz kılıyor, dedim.
Bunun üzerine
Ukbe:
— Biz Rasûlullah (S) zamanında bunu kılardık,
dedi.
— Şimdi seni, bunu kılmaktan alıkoyan nedir?
dedim.
— İşle güçle uğraşmak, diye cevâb verdi [15].
Bunu Enes ibn Mâlik
ile Aişe (R), Peygamber(S)*den zikrettiler [16].
12-.......İbn
Şihâb şöyle demiştir: Bana Mahmûd ibnu'r-Rabî' el-Ensârî haber verdi ki, o
Rasûlullah'ı akledip hatırlamış ve kendi yurdlarında bulunan bir kuyudan
Rasûlullah'ın ağzına su ahp kendi yüzüne doğru su püskürttüğünü de
hatırlamıştır [17].
İşte bu Mahmûd, Itbân
ibn Mâlik el-Ensârî(R)'den işitmiştir. It-bân Bedr'de Rasûlullah'ın maiyyetinde
hazır bulunmuşlardan idi. Itbân şöyle diyordu:
Ben Salim oğullan'nda
kendi cemâatime namaz kıldırırdım. Onlarla benim aramda bir dere vardı ki,
yağmurlar geldiği zaman aramıza perde oluyor ve onların mescidi tarafına
geçmek bana meşakkat veriyordu. Rasûlullah'a geldim ve O'na şöyle dedim: Ben
gözümden hoşnûd değilim. Benimle cemâatim arasında bulunan dere, yağmurlar
geldiği zaman akıyor ve bana o dereyi geçmek meşakkatli oluyor. Arzu ettim ki,
Sen gelesin de evimden bir yerde namaz kıldirsan; ben de orayı namazgah
edinsem!
Rasûlullah (S):
"Bunu yapacağım" dedi. Ertesi sabah gündüz şiddetlendikten (yânî
güneş yükseldikten) sonra Rasûlullah ile Ebû Bekr bana geldiler. Rasûlullah
içeri girmeye izin istedi. Ben de O'na izin verdim. Eve girdiğinde oturmadı da
"Evinden nerede namaz kılmamı istersin?" buyurdu. Ben kendisine,
içinde namaz kılmasını arzu etmekte olduğum yeri işaret edip gösterdim.
Rasûlullah namaza dikeldi ve tekbîr aldı. Biz de O'nun arkasında saff olduk.
İki rek'at kıldırdı, sonra selâm verdi. O selâm verdiği zaman biz de selâm verip,
namazdan çıktık [18]. Ben Rasûlullah için yapılmış
olan bir hazîr yemeğini yemesi gayesiyle O'nu alıkoydum. Yurdun ahâlîsi Rasülullah'ın
benim evimde bulunduğunu işittiler. Yurd ahâlîsinden birçok kimseler geldiler,
ve nihayet evde adamlar çok oldu. Onlardan biri: Mâlik (ibnu'd-Duhşun) ne
yapıyor, ben onu görmüyorum? dedi. Oradakilerden biri: O Allah ve Rasûlü'nü
sevmeyen bir münafıktır, dedi. Rasûlullah da ona: "Böyle deme! Görmüyor
musun ki, o Lâ ilahe iüe*Üâh (Muhammed Rasûlullah) diyor ve bununla Allah'ın
rızâsını taleb ediyor" buyurdu. O söyleyen de: Allah ve Rasûlü en
bilendir. Amma bize gelince, Allah'a yemîn ederiz ki, biz O'nun sevgisinin ve
sözlerinin (yânî nasîhatlerinin) ancak münafıklara olduğunu görüyoruz, dedi.
Rasûlullah da: "Şübhesiz Allah, Allah'ın rızâsını arayarak Lâ ilahe illellâh
diyen kimseyi ateşe haram etmiştir" buyurdu.
Mahmûd şöyle demiştir:
Ben bu kıssayı bir topluluğa söyledim. İçlerinde Rasülullah'ın'sahibi Ebû Eyyûb
da vardı. Ebû Eyyûb'un vefat etmiş olduğu Rûm diyârındaki bu gazvede,
Muâviye'nin oğ!u Yezîd onların üzerinde kumandan bulunuyordu [19].
Ebû-Eyyûb, benim sözümü reddetti ve: Vallahi Rasülullah'ın senin söylediğini
söylemiş olduğunu zannetmem, dedi. Bu söz bana çok ağır geldi. Ve: Eğer Allah
bana selâmet verir de, bu gazvemden salimen dönersem ve Itbân ibn Mâlik'i kendi
kavminin mescidinde hâlâ hayâtta bulursam, bu hadîsi kendisine tekrar
sormaklığım üzerimde Allah hakkı olsun demeğe başladım. Nihayet Bizans
seferinden döndüm. Hacc yâhud umre niyetiyle ihrama girdim. Sonra yürüdüm ve
Medine'ye geldim. Salim oğulları yurduna vardım. Baktım ki Itbân gözleri görmez,
çok yaşlı bir ihtiyar; hâlâ kavmine namaz kıldırıyor. Namazdan selâm verince
ben de ona selâm verdim ve benim kim olduğumu kendisine haber verdim. Akabinde
ona bu hadîsi sordum. Bunun üzerine Itbân bana bu hadîsi, ilk defa tahdîs
ettiği gibi tekrar tahdîs etti.
13-.......
Bize Vuheyb ibn Hâlid, Eyyûb es-Sahtiyânî'derı ve Ubeydillah'tan; onlar da
Nâfi'den; o da İbn Umer(R)'den tahdîs etti. İbnu Umer (R) şöyle demiştir:
Rasûlullah (S): "Namazınızdan bir kısmını ev/erinizde kılınız ve
evlerinizi kabirler edinmeyiniz" buyurdu.
Bu hadîsi, Eyyûb'dan
rivayet etmekte Abdulvahhâb es-Sakafî, Vuheyb'e mutâbaat etti [20].
[1] Bu kitâb adı olacak büyük başlık, Buhârî nüshalarının çoğunda
yoktur. Hâlbuki bunun bulunması fayda verir, zarar vermez (Umdetu'i-Kaarî,
III, 658).
Buhârî bu büyük başlık altında farz namazların önlerinde ve arkalarında
onlara bitişik olarak kılınan müekked ve gayrı müekked râtibe namazlarını ayrı
ayrı bâblar altında zikretmiştir. Burada bu râtibe sünnetlerinin mıkdârları
bildiriliyor.
[2] Tatavvu', tefa'ul vezninde, tekellüfle tâat eylemek
ma'nâsmadır. Bu münâsebetle vâcib ve lâzımdan olmayan nesnede teberru' eylemek
ma'nâsma kullanıldı; teneffele ( = nafile yaptı) gibi bir şey teberru' ettiği
zaman "tatavvaa bini" denilir. Tatavvu', yânî nafile namazı da bu
ma'nâdandır (Kaamûs Ter.),
Tatavvu', Şâfiîler'e göre şerîatin terkedilmesi caiz olduğu hâlde, işlenmesini
terkedilmesinden üstün tuttuğu şeydir. Böyle olunca tatavvu', sünnet, müstehâb,
memdûh, mergûb (yanî rağbetli kılınmış) ta'bîrleri müteradif lâfızlardır
(Kastallânî).
[3] Bu hadîste, öğleden evvelki müekked sünnet yalnız iki
rek'at gibi görünüyor. Bir de buradaki metnin birinci kısmında, sabah namazının
farzından evvel kılınan iki rek'at râtİbeden söz edilmiyor. Çünkü İbn Abbâs,
mü'minlerin annesi Hafsa dolayısiyle Peygamber'in kayın biraderidir ve ancak
farzlardan evvel ve sonra Peygamber'in evine girip, beraberce kıldığı
râtibeleri haber veriyor. Sabah namazının râtibesine gelince, bunu, hadîsin
üçüncü fıkrasında açıkladığı gerekçeden ötürü, mü'minlerin annesinden
öğrenmiştir. Yine bu hadîste akşam ile yatsı sünnetlerini hep evinde ve ailesi
içinde kıldığı ayrıca tasrîh edilmektedir. İbn Umer'in bu nakline göre,
müekked olan râtibe sünnetleri on rek'attır...
[4] Bu hadîste takdîm, te'hîr ve tekrar vâki' olmuştur.
Nüshalar da birbiriyle ihtilâf etmektedir. Biz bu nüshamızda Mısır Bulak
Matbaasi'nda basılmış olan Sultân Abdulhamîd'in nüshasına uygun yürüdük
(İdâretu't-Tıbâati'l-Munîriyye baskısı haşiyesi).
[5] Hadîsin bâb başlığına uygunluğu ve delîl olması
şöyledir: Namazları cem' etmek, iki namaz arasının râtibe olan veya râtibe
olmayan bir namaz ile ayrılmamasını gerektirir. Bu da birinci namazdan sonra
tatavvu'un terkedilmesine delâlet eder, Murâd edilen budur. İkinci olan
namazdan sonraki tatavvu'a gelince, ondan sükût edilmiştir. Birinciden evvelki
tatavvu' da böyle olması muhtemildir (İbn Hacer).
[6] Buhârî bu başlık ile, seferde duhâ namazının kılınıp
kılınmayacağı mes'elesini getiriyor. İbn Umer hadîsi nefye; Ümmü Hâni' hadîsi
ise isbâta delâlet ediyor.
İbnu'l-Munîr şöyle demiştir: Bana zahir olan şudur: Buhârî, hadîsleri
kendi katında İbn Umer hadîsi gibi nefîce; Ebû Hureyre'ye duhâ namazı kılmasının
tavsiye edilmesi hadîsi gibi isbâtca taâruz edince, nefî hadîsini sefere; isbât
hadîsini de hazara indirmiştir. Ebû Hureyre hadîsi için "Hazarda duhâ
namazı babı" başlığını getirmesi, bu görüşü kuvvetlendiriyor... Ümmü Hâni'
hadîsine gelince, onda duhâ namazının kolaylık durumuna göre, seferde kılınacağına
işaret vardır (İbn Hacer).
[7] Bu bâbdaki iki hadîsten birincisi olan îbn Umer'in
haberi ile ikincisi olan Ümmü Hânİ'nin haberi arasında nefî ve isbât
bakımından açık bir zıdhk vardır. İbn Umer ne Peygamber'in, ne de Ebû Bekr ile
Umer'in duhâ namazı kıldıkla-.rını bilmediğini söylüyor. Ümmü Hâni' ise
kıldığını haber veriyor. Bu müşkil-lik, ya bundan evvelki haşiyede yazıldığı
şekilde giderilir, yâhud da İbn Umer'in nefyi, vukû'u nefî değil de, müdâvemeti
nefî ma'nâsma hamledilerek giderilir. Başka tevcihler de yapılabilir. Meselâ:
Ümmü Hâni' hadîsi, Peygamber'in Mekke fethi sırasında meşguliyetleri sebebiyle
kılamadığı bir namazı ancak bu kuşluk vaktinde fırsat bularak kılmış olduğu
herhangi bir namaz olabileceği, bir kaza namazı olabileceği veyâhud da fetih
için kılınmış bir şükür namazı olabileceği ileri sürülmüştür.
[8] Hadîsin bâb başlığına uygunluğu açıktır. Hz. Âişe bu
hadîsinde, Rasûlullah'm devamlı olarak duhâ namazı kıldığını görmedim, fakat bu
duhâ namazını ben devamlı olarak kılarım, demiş olabilir. Buna göre de nefy,
namazın aslına değil, muttarıdan devamına yönelik olur.
[9] Buhârî bunu "İmâm bir kavmi ziyaret edip onlara
imâm olduğu zaman bâbı"n-da zikretmişti. Bunu İmâm Ahmed, Zuhrî'den; o da
Mahmûd ibnu'rrRabî'den; o da Itbân ibn Mâlik senediyle mevsûlen şöyle rivayet
etmiştir. "Rasûlullah (S) Itbân'ın evinde kuşluk nafilesini kıldı.
Oradakiler arkasında durdular ve O'nun namazına uyarak namaz kıldılar".
Bunu Müslim de İbn Vehb rivâyetiyle tahrîc etmiştir (Umdetu'l-Kaarî).
[10] Peygamber'in bu üç kıymetli tavsiyeyi sahâbîler
arasında Ebû Hureyre ile Ebu'd-Derdâ'ya yapması dikkatle İncelenmeye değer. Ebû
Hureyre ve Ebu'd-Derdâ fakır sahâbîlerden ve feragat sahibi iki sîmâdır. Zengin
değillerdi; bunun için kendilerine mâlî ibâdetler tavsiye edilmemiştir. Bunun yerine
bedenî ibâdetlerin en şereflisi bulunan nafile namazlar ve oruçla taltîf
edildiler.
Bu hadîste duhâ namazı mutlak olarak zikredilmiştir. Müslim'in rivayetinde
"İki rek'at kuşluk namazı" diye rek'at sayısı tesbît edilmiştir.
Ahmed ibn Hanbel'in rivayetinde ise "Her gün duhâ namazı" diye bir
ziyâde de vardır.
[11] Bu hadîs, imamet bâblanndan olmak üzere "İmâm
hâzır olanlara namaz kıldırır mı bâbı"nda geçmişti. Hadîsin bâb başlığına
uygunluk yeri "O'nu evine çağırdı.." ve devamıdır ki, Peygamber onun
evinde namaz kıldırrmştır; bu da hazarda olmuştur.
[12] Bu hadîs, küçük birkaç lâfız farkıyle 1 rakamlı hadîs
olarak geçmişti. Oradaki haşiyede de belirtildiği gibi, İbn Umer bu hadîslerde
farz olan namazlara bitişik olarak kılman râtibe sünnetlerinin mıkdârlannı bildiriyor. Sabah namazından evvel
Peygamber'in evine girilmiyecek olan mahrem zaman olduğu için de sabah
namazından evvelki iki rek'at râtibeyi kızkardeşi Hafsa'dan rivayetle haber
alıp öğrenmiş oluyor.
[13] Öğle namazından önceki râtibe bu hadîste dört rek'at;
bundan önceki hadîste iki rek'at olduğu bildirilmiş olduğundan bir farklılık
meydana gelmiştir. Bu farklılık şöyle îzâh edilmektedir: Peygamber öğleden
evvelki râtibe sünnetini bazen dört, bazen iki rek'at kılmış; dört rek'atı
Âişe, iki rek'atı da İbn Umer haber vermiş olabilir. Yâhud Peygamber mescidde
iki, evinde dört" kılmış; birinciyi İbn Umer, ikinciyi Âişe haber
vermiştir, ibn Umer Peygamber'in yalnız mesciddeki hâline, Âişe ise hem
mesciddeki, hem de evindeki hâline vâkıftır. Gerek İbn Umer, gerek Âİşe, şâjıid
oldukları vakıaları bildirmiş olmakla beraber, ÂiiK şe'nin şâhid olduğu vak'alar daha çok olması
îcâb eder. Nitekim Taberî: Rasûlullah'ın dört rek'at kılması ekser ahvâlde idi;
iki rek'at kıldığı ise az idi, demiştir.
[14] Hadîsin tercemesindeki parantez içinde olan ziyâdeler,
Ebû Nuaym'ın el-Mustahrac'mdeki rivayetten alınmıştır.
Bu namazı Peygamber'in
kıldığına dâir bir haber nakledilmediği gibi, Dört Halîfeler ile sahâbîlerin
büyüklerinden pek çoğunun böyle bir namaz kılmadıkları sahîh rivayetlerle
sabittir. .
Bâzıları bu namazın ilk
zamanlarda tavsiye edilip, sonra nesh edildiğini İleri sürmüşlerdir. Bu
Abdullah ibn Muzenî hadîsini, Bureyde ibn Huseyb (R)'in Ebû Dâvüd'dan rivayet
ettiği "Akşam namazından başka, her iki namaz arasında iki rek'at
vardır" hadîsiyle mesh edilmiş olduğuna delildir.
Akşam namazının vaktini daraltır diye bu namazın müstehâb olmadığına,
kerâhatine ve hattâ bid'atlığma kaail olanlar vardır. Bununla beraber bu namazı
müstehâb sayanlar da vardır
[15] Birinci hadîste "İsteyen iç in " buyurulmuş
olması, bu hadîste Ukbe'nin kılmamaktaki gerekçesi, bu namaz hususundaki
genişlik ve serbestliği açıkça bildirmiş oluyor.
Buhârî "Tatavvu'
Bâblan" büyük başlığı altında topladığı birkaç babın hadîsleri ile sabah,
öğle, akşam râtibelerini bildirmiştir. Buhârî ikindi ile yatsının İlk
sünnetleri hakkında hiçbir hadîs rivayet etmemiştir.
İkindinin sünneti
hakkındaki İbn Umer'ın: "Peygamber (S): İkindi'nin farzından evvel dört
rek'at namaz kılan kişiye Allah rahmet etsin" hadîsini Ebû Dâvûd, İbn
Hıbbân rivayet etmişlerdir. Tirmizî'nin bu ikindi sünneti hakkında Alî'den de
rivayeti vardır.
Yatsı namazının
farzından evvelki dört rek'at sünnet hakkında da Buhâ-rî'nin rivayeti yoktur.
Buhârî'de olmadığı gibi, diğer Sahîh ve Sünen sahihlerinin de Peygamber'in bu
dört rek'atı kıldığı hakkında sarih rivayetleri yoktur.
Maamâfîh Abdullah ibn Muzenî'nin: Rasûlullah (S): "Her iki ezan
arasında bir namaz vardır" buyurdu. Sonra üçüncüsünde: "Dileyen
için" buyurdu, hadîsi, yatsı farzından evvel nafile kılmağa bir mâni*
olmadığı için, bu namâzm müstehâbhğını ifâde edebilir. Bu hadîsi Buhârî
Sahîh'min birkaç yerinde ayrı ayrı tarîklerden rivayet etmiştir.
[16] Buhârî, Enes'in hadîsini "Hasır üzerinde namaz
bâbı"nda; Âişe'nin hadîsini de Kitâbu'I-Kusûf'un "Güneş tutulmasında
sadaka vermek bâbı"nda mevsû-len rivayet etmiştir.
[17] Mahmûd, Peygamber'in.kendisine bu suyu püskürttüğü
zaman beş yaşında bulunduğunu, Buhârî'nin Kitâbu'l-îmân'da geçen başka bir
hadîsinde bildirmiştir. Kendisi küçük sahâbîlerdendir. Muâviye zamanındaki
İstanbul muhasarasına İştirak etmiştir. Bu Kostantîniyye gazvesinde
bulunduğunu, kendisi bu hadîsin sonunda bildirmektedir.
[18] Hadîsin bâb başlığına delîl olan kısmı burasıdır.
[19] Bu, hicretin ellinci yılında veya biraz sonra
Kostantîniyye'yi fethetmek üzere çıkılan gazvedir. Bu seferde Kostantîniyye'ye
ulaştılar ve muhasara ettiler, Ebû Eyyûb orada vefat etti:
Muâviye'nin devlet
başkanlığı zamanında Kostantîniyye'ye karşı ilk gaza edeceklere Peygamber
lisânıyle va'dedilmiş olan büyük ecri almak için, Muâviye'nin oğlu Yezîd'in
kumandasında sevkedilen ilk müslümân ordusuna katılmış, Kayser'in şehrine gâzî
olarak gelmiş, burada hastalanarak vefat etmiş ve sûrun dibine gömülmüştür.
el-Ikdu'l-Ferîd sahibi Endelüslü tbn Abdi Rabbih (246-328), Utbî'den
(ve-fâtı:228) rivâyeten şöyle diyor: İslâm ordusu Halîç'e vardığı vakit Ebû
Eyyûb ağırlaştı. Yezîd onu ziyarete gelip: Bir dileğin var mı? diye sordu. O da
cevaben: Sizin dünyânızın bana hiç lüzumu yok. Lâkin beni elinden geldiği kadar
düşman diyarı içinde ileriye doğru götürüp defn et. Zîrâ Rasûlullah (S)'tan
işittim: "Kostantîniyye sûrunun dibinde sâlih bir kimse defn
olunacaktır" buyurdu. Umarım ki, o kimse ben olayım, dedi. Vefat
ettiğinde Yezîd, kefenlenmesinİ emretti. Serîri üzerine konduktan sonra da
müfrezelerini çıkarıp ve serîri kuşa-darak harb ede ede ileriye sürdü...
(Tecrîd Ter., I, 114-117'de uzun tafsilât vardır).
[20] Bu mutâbaati Müslim: "Ev/erinizde namaz kılınız;
onları kabirler edinmeyiniz" lâfzıyle, Muhammed ibn Musennâ'dan mevsûlen
rivayet etmiştir.
Müslim'in Câbir ibn
Abdillah'tan bir rivayeti de şöyledir: Peygamber: "Evlerinizde namaz
kılınız. Herhangi biriniz farz namazını gittiği mescidde kıldığı zaman, kendi
evine de namazdan bir nasîb ayırsın" buyurdu. Bu nasîb, farzların
dışındaki her nafileyi şâmildir.
Birçok sahâbîden rivayet olunan metindeki hadîsin ikinci fıkrasında:
"Evlerinizi namazdan boş bırakıp, onları kabre çevirmeyiniz"
buyurulmuşîur. Bu hadîsten ve bu ma'nâdaki diğer hadîslerden, evlerde kılınan
nafilenin mescidde kılman nafileden efdal olduğu anlaşılmıştır. Bu hadîs,
gündüz ve gece nafilelerini mescidde kılmayı müstehâb gören seleften
bâzılarına karşı hüccettir.