1- Musalli, Farzın İki Rek'atından, Oturmayarak Kalktığı
Zaman Bu Yanılma Hakkında Gelen Hadis Babı
2- Bab : Musalli Dört Rek'atlı Farzı Beş Rek'at Kıldığı
Zaman?
4- İki Sehv Secdesinin Ardından Teşehhüd Okumayan Kimse
Babı
5- Sehvin İki Secdesinde Allâhu Ekber Diyen Kimse Babı
7- Farz Namazda ve Nafile Namazda Yanılmak Babı
9- Namaz Kılmakta Olan Kimsenin, Namaz İçinde İken İşaret
Yapması Babı
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle
(Unutup
Yanılma ile İlgili Bâblar) [1]
1-.......Abdullah
ibn Buhayne (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) bize namazların birinden iki
rek'at kıldırdı. Sonra (birinci teşehhüd için) oturmadan ayağa kalktı. Cemâat
de O'nunla beraber ayağa kalktı. Rasûlullah namazını tamamladığında biz selâm
vermesini beklerken, selâm vermeden evvel Allâhu Ekber dedi ve oturduğu hâlde
(yanılmadan dolayı) iki secde yaptı, sonra da selâm verdi [3].
2-.......Abdullah
ibnu Buhayne (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) öğle namazının ilk iki
rek'atından sonra, aralarında oturmadan (üçüncü rek'ata) kalktı. Namazını edâ
ettiği zaman iki secde yaptı. Sonra bu iki secdenin ardından selâm verdi [4].
3-.......Abdullah
ibn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: (Bir defasında) Rasûlullah (S) öğle namazını
beş rek'at kıldırdı. Kendisine: Namazda artırma mı yapıldı? diye soruldu.
Rasûlullah: "Bu nasıl suâldir?" buyurdu. Sonra sahâbî de: Namazı beş
rek'at kıldırdınız, dedi. Bu cevâb üzerine Rasûlullah, selâm verdikten sonra
(yanılmadan dolayı) iki defa secde etti [6].
4-.......BizeŞu'be,
Sa'dibn İbrâhîm'den; odaEbû Seleme'den tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (R) şöyle
demiştir: Bir defa Peygamber (S) bize öğle veya ikindi namazını kıldırıp iki
rek'atta selâm verdi. Zu'I-Yedeyn isimli sahâbî hemen: Yâ Rasûlallah, namaz
kısaldı mı? dedi. Peygamber, sahâbîlerinehitaben:
"Zu'l-Yedeyn'insöylemekte olduğu doğru mu?" diye sordu. Sahâbîler
evet dediler. Bunun üzerine Peygamber, sonuncu iki rek'atı da kıldırdı, sonra
(yanılmadan dolayı) iki secde yaptı [7].
Sa'd ibn İbrâhîm şöyle
dedi: Ben Urvetu'bnu'z-Zubeyr'i gördüm ki, o, akşam namazından iki rek'at
kıldırıp (yanılarak) selâm verdi ve konuştu. Sonra kalan rek'atı kıldırdı ve
(yanılmaktan dolayı) iki secde yaptı. Ve: İşte ben, Peygamber'in böyle
yaptığını gördüm, dedi [8].
Ve Enes ibn Mâlik ile
Hasen el-Basrî, iki sehv secdesi akabinde, teşehhüd okumaksızın selâm vermişlerdir
[9].
Katâde de: Sehv
secdesi yapan teşehhüd okumaz» demiştir [10].
5-.......Muhammed
ibn Sîrîn'den; o daEbû Hureyre(R)'den şöyle haber verdi: Rasûlullah (S) iki
rek'attan ayrıldı. Zu'1-Yedeyn ona: Yâ Rasûlallah, namaz mı kısaldı, yoksa
unuttun mu? dedi. Rasûlul-Iah: "Zu'l-Yedeyn doğru mu
söyledi?"buyurdu. İnsanlar: Evet, doğru söyledi, dediler. Bu cevâb üzerine
RasûluUah kalktı ve sonuncu rek'-atı da kıldırdı. Sonra selâm verdi. Sonra
tekbîr alıp secdeye vardı. Her zamanki sucûdu kadar yâhud daha uzun müddet
secdede kaldı. Sonra başını kaldırdı [11].
6-.......Seleme
şöyle demiştir: Ben, Muhammed ibn Sîrîn'e: Sehv secdelerinde teşehhüd var
mıdır? dedim. İbn Şîrîn: Ebû Hureyre hadîsinde teşehhüd yoktur, dedi [12].
7-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) öğle veya ikindi namazlarından
birini kıldırdı. Muhammed ibn Şîrîn; Zan-nımın çoğu ikindi namazı olmasıdır,
demiştir.- Peygamber, iki rek'at kıldırdıktan sonra selâm verdi. Ondan sonra
mescidin önündeki bir tahta parçasına doğru kalktı, elini onun üzerine koydu. O
cemâatin içinde Ebû Bekr ve Umer de vardı. Bu ikisi Peygamber'le kelâm etmekten
heybet duyup çekindiler. İnsanların acele edenleri çıktılar da (kendi
kendilerine): Namaz kısaldı mı? (yâhud: Namaz kısaldı), dediler. Yine o
cemâatin içinde Peygamber'in Zu'l-Yedeyn ismini vermekte olduğu bir zât da
vardı. O zât: (Yâ Rasûlallah!) Unuttun mu, yoksa namaz mı kısaldı? dedi.
Peygamber: "Unutmadım da, kısal-madı da" buyurdu. O zât: Evet,
unuttuğun muhakkak, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah iki rek'at kıldırdı. Sonra
selâm yerdi. Sonra tekbîr alıp secdeye vardı. Her vakitki sucûdu kadar yâhud
daha uzun müddet secdede kaldı. Sonra başını kaldırıp tekbîr aldı. Sonra başını
yere koydu. Sonra tekbîr alıp yine (ilk) sucûdu gibi yâhud daha uzun bir secde
yaptı. Sonra başım kaldırıp tekbîr aldı [14].
8-.......Bizeel-Leys,
İbn Şihâb'dan; o da Abdu'I-Muttalib oğulları'nın yeminli dostu olan İbnu
Buhayne oğlu Abdullah el-Esdî(62)'den [15]
tahdîs etti ki (o şöyle demiştir): Rasûlullah (S) öğle namazını kıldırdığı
sırada, üzerinde teşehhüde oturmak vazifesi varken (oturmayıp üçüncü rek'ata)
kalktı. Namazını tamamladığı zaman iki defa secde yaptı. Şöyle ki: Oturduğu
hâlde, selâm vermeden evvel herbir secdede tekbîr aldı,Unuttuğu oturmanın
yerine Peygamber'le beraber bu iki secdeyi insanlar da yaptılar [16].
İki sehv secdesinde
tekbîr getirmek hakmdaki bu hadîsi İbn Şihâb'dan rivayet etmekte, İbnu Cureyc,
el-Leys ibn Sa'd'a mutâbaat eylemiştir [17].
9-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Namaza nida
edildiği vakit şeytân ezanı işitmemek için yüz-geri edip yeltene yellene kaçar.
Ezan bitirildiği zaman gelir. Namaz için ikaamet edilince yine yüzgeri edip
kaçar. İkaamet okumak biti-rilince yine gelir, insan ile kalbi arasına sokulur [18].
Fulan şeyi hatırla, fulan şeyi hatırla diyerek (namazdan evvel insanın) hiç de
aklında olmayan şeyleri hatırlatır durur. Nihayet insan kaç rek'at kıldığını
bilemez olur. İşte herhangi biriniz kaç rek'at; üç rek'at mı, yoksa dört rek'at
mı kıldığını bilmediği zaman, oturur hâlde iki kerre secde etsin"[19].
Ve jbn Abbâs (R) vitr
namazını kıldıktan sonra iki kerre secde etmiştir [20].
10-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle haber verdi: Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur: "Herhangi
biriniz kalkıp namaza durduğu zaman şeytân gelir ve namazını karıştırır.
Nihayet o kimse kaç rek'at kıldığını bilemez. Sizden herhangi biriniz bu
karışıklığı hissettiği zaman oturur ya- ziyette iken iki kerre secde etsin
" [21].
11-.......(İbn
Abbâs'ın kölesi Kureyb şöyle demiştir:) İbn Abbâs, Mısver ibn Mahrame ve
Abdurrahmân ibn Ezher -Allah onlardan razı olsun- ben Kureyb'i, Âişe'ye
gönderdiler de: Hepimizden Âişe'ye selâm söyle ve ona ikindinin farzından
sonraki iki rek'at nafile namazın hükmünden sor; ve ona: "Bu namazı senin
kılmakta olduğundan haberdâr olduğumuzu, hâlbuki Peygamber(S)'in bu iki rek'at
namazdan sahâbîleri men' ettiği haberinin bize ulaştığını" söyle dediler.
Ve İbn Abbâs (ilâve
olarak): Ben, Umer ibn Hattâb ile beraber halktan böyle iki rek'at namaz kılan
insanları döverdim, demişti.
Kureyb dedi ki: Ben
Âişe'nin yanına girdim ve beni gönderenlerin benimle yolladıkları haberi
kendisine tebliğ ettim. Âişe bana cevaben: Sen bu mes'eleyi Ümmü Seleme'ye
sor, dedi. Ben de yanından çıktım ve o üç zâta gelip, Âişe'nin cevâbını onlara
haber verdim. Onlar beni Âişe'ye gönderdikleri gibi, bu defa da Ümmü Seleme'ye
gönderdiler.
Ümmü Seleme (R) şöyle
dedi: Ben, Peygamber(S)'den, halkı ikindiden sonraki bu namazdan nehyederken
işittim. Sonra bir kerre de Peygamber'i, ikindi namazını kıldığı sırada iki
rek'at namaz daha kılarken gördüm. Şöyle ki: Rasûlullah benim odama girmişti.
Fakat -o sırada yanımda Ensâr'dan, Haram oğullarından bir takım kadın konuklar
bulunuyordu. Rasûlullah namaz kılmağa başladı. O'nun böyle ikindinin akabinde
benim yanıma girmesinden sonra namaz kıldığını görünce kendisine bir kız
gönderdim ve kıza: Rasûlullah'in yanında dur:"Yâ Rasûlallah! Sana Ümmü
Seleme,şu iki rek'at namazdan nehyettiğini işittim, hâlbuki şimdi seni onları
kılıyorsun görüyorum" diye soruyor de! Eğer Rasûlullah (namazda
bulunduğuna) eliyle işaret ederse, yanından geri çekil, dedim. Kız bu emrimi
yerine getirdi. Ve hakîkaten Rasûlullah eliyle işaret etti; kız da O'ndan geri
çekildi[22].
Rasûlullah namazdan
ayrılınca bana hitaben: ''Ey Ebâ Ümeyye kızı! İkindi namazından sonra kıldığım
iki rek'at.namazdan sormuştun. Bunun sebebi şudur: Bana Abdu "l-Kays
kabilesinden bir takım insanlar gelmişti. Bunlar, şu öğle namazından sonraki
iki rek'at (nâfile) namazdan beni meşgul edip alıkoymuşlardı. İşte kıldığım iki
rek'at namaz, öğlenin o iki rek'at son sünnettidir" buyurdu.
Bu konudaki hadîsi
Kureyb, Ümmü Seleme(R)'den; o da Peygamber(S)'den söylemiştir[23].
12-.......Sehl
ibn Sa'd es-Sâidî (R) şöyle demiştir: Bir defasında Rasûlullah'a Amr ibn Avf
oğullan arasında bir kavga meydana geldiği haberi ulaşmıştı. Rasûlullah hemen
beraberindeki bir takım insanlar içinde olarak, onların arasında barış yapmak
üzere yola çıktı. Bu esnada namaz vakti de olmuştu. Bilâl, Ebû Bekr'e geldi
de: Yâ Ebâ Bekr! Şübhesiz Rasûlullah gittiği yerde alıkonulmuştur. Namaz vakti
de olmuştur. Sen insanlara imamlık yapar mısın? dedi. Ebû Bekr: Peki, istersen
kılalım, dedi. Akabinde Bilâl namaz için ikaa-met etti. Ebû Bekr de öne geçip
tekbîr alarak insanlara namaz kıldırmaya başladı. İnsanlar henüz namazda iken
Rasûlullah safflar içinde yürüyerek geldi, nihayet saffta dikeldi. İnsanlar el
çırpmaya başladılar. Ebû Bekr, namazını kılarken başını çevirip bakmazdı. Arkasındaki
cemâat el çırpmayı çoğaltınca, başını çevirip baktı ki, Rasûlullah kendisine
işaret etmekte ve namazı kıldırmasını emir buyurmaktadır. Ebû Bekr hemen iki
elini kaldırıp Allah'a hamd etti, sonra geri geri giderek Rasûlullah'ın
arkasına çekildi, saffın içinde durdu. Rasûlullah da öne geçip insanlara
namazı kıldırdı.
Rasûlullah namazdan
çıkınca yüzünü insanlara yöneltti de şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Size ne
oluyordu ki, namaz içinde iken size bir şey arız olduğu zaman el çırpmaya
başladınız? El çırpmak ancak kadınlara mahsûstur. Sizden her kime namazı içinde
iken herhangi bir şey arız olursa Subhânallah desin. Şu muhakkak ki, o
Subhânal-lah dediği zaman, onu işiten kimse muhakkak yüzünü çevirip bakacaktır.
Yâ Ebâ Bekr, sana
işaret ettiğim zaman, insanlara namaz kıldırmaktan seni men' eden nedir?"
diye sordu. Ebû Bekr de: EbûKuhâ-fe oğlu için, Rasûhıilah'ın önünde durup namaz
kıldırması lâyık olmaz, dedi [24].
13-.......Esmâbintu
EbîBekr şöyle demiştir: Ben Âişe'nin yanına girdim; o dikilmiş namaz kılmakta
idi. İnsanlar da hep dikilmiş namaz kılıyorlardı. Ben, insanların hâli nedir?
diye sordum. Âişe (güneş tutulduğunu anlatmak için) başı ile gökyüzüne doğru
işaret etti. Ben yine: Bu bir âyet (yânı insanlara bir azâb alâmeti) mi? dedim.
Âişe başıyle evet diye işaret etti [25].
14-.......
Âişe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) hasta olduğu hâlde evinde oturarak
namaz kıldıydı. Arkasında da bir takım insanlar ayakta namaz kıldılar.
Rasûlullah onlara (namaz içinde iken eliyle) "Oturunuz!" diye işaret
etti. Namazdan çıktığı zaman. "İmâm ancak kendisine uyulsun diye imâm
edilir. Öyle olunca, imâm rukû'a vardığı vakit rukû'a varın; başını kaldırdığı
vakit siz de başlarınızı kaldırın" buyurdu[26].
[1] el-Câmi'u's-Sahîh'in Avrupa baskısında ve ona göre
yapılmış olan Miftâhu Kunüzi's-Sünne fihristinde burası ayrı bir kitâb
halindedir.
[2] Ebû Zerr nüshasında "bâb" sözü yoktur. Bu
durum ise "Sehv hakkında gelen şeyler" fıkrasının "Kitâb",
gerisinin "bâb" başlığı altında olmasını düşündürür.
es-Sehv ve es-Suhv: Bir
adamın kalbi başka yere gitmekle bir hususu gaflet edip unutmak ma'nâsmadır;
birinci bâbdandır. Şârih der ki: Sehv, "fî" cerr harfi ile
sılalanırsa (yanı fiil isme bu harf ile bağlanıp ulanırsa) bilmeyerek terk, ve
"an" harfiyle sılalanırsa bilerek terk ma'nâsmadır... (Kaamûs Ter,).
[3] Bu hadîse göre, birinci teşehhüdün yeri olan ilk
oturmanın terki üzerine, bu noksanın sehv secdesi ile telâfi edilmesi, birinci
teşehhüdün farz olmadığına delîl sayılmıştır.
Bu hadîsteki
mes'elelerden biri de sehv secdesinin selâmdan evvel edilmiş olmasıdır. Bu
mes'elede fakîhler üç fırkaya ayrılmışlardır: a. Yanılma secdesi mutlaka
selâmdan evveldir; b. Yanılma secdesi eğer noksan dolayısiyle olursa selâmdan
evvel, ziyâde sebebiyle olursa selâmdan sonradır; c. Yanılma secdesi mutlaka
selâmdan sonradır...
Yanılma secdesinin
selâmdan evvel veya sonra yapılması hakkındaki ihtilâf, evleviyyet hususunda
bir ihtilâftır. Namazın sıhhati ve bozulması ile hiç de alâkası yoktur. Bu
noktayı Hidâye sahibi ile Nevevî tenbîh etmişlerdir
[4] Buhârî, sened ve metinde biraz farklı olan bu hadîsi,
birinci hadîste yanılmalı kılman namazın öğle namazı olduğunu belgelemek için
getirmiştir. Her iki hadîsin bâb başlığına delâletleri açıktır
[5] Buhârî bundan evvel geçen bâb hadîslerinde namaz
fiillerindeki noksanın; burada ise namaz fiillerinde yapılan ziyâdenin hükmünü
göstermek istemiştir.
[6] Bu hadîs, Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâdeyi ihtiva
ediyor: Peygamber (S): "Ben de sizin gibi bir insanım. Sizin unuttuğunuz
gibi, ben de unutabilirim. Sizin biriniz namazda bir unutma yaptığı zaman,
hemen iki secde ile secde etsin" buyurdu. Sonra Rasûlullah henüz oturduğu
yerden yüzünü kıbleye çevirdi ve iki defa secde etti.
Yine Müslim'in bir
rivayetinde: Namazdan selâm verdikten ve bu suretle suâl ve cevâbdan sonra,
Rasûlullah sehv İçin iki secde yaptı" ziyâdesi vardır
[7] Hadîste yalnız iki rek'atta selâm vermekten başkası
yok; sonra bunda üç rek'atta selâm vermek de yoktur. Bu takdirde, hadîs ile
bâb başlığının son fıkraları arasında uygunluk yoktur denilirse, buna şöyle
cevâb verilmiştir: Üç rek'atta selâm verme, Müslim'de İmrân ibn Husayn'dan
gelmiştir; Buhârî ona işaret etmiş gibidir. "Namaz secdesi gibi yâhud
daha uzun iki secde yapar" fıkrası da, bundan sonra gelecek babın
hadîsinde gelmiştir.
[8] Sa'd ibn tbrâhîm'in bu hadîsini İbn Ebî Şeybe,
Gunder'den; o da Şu'be'den tarikiyle mevsûlen rivayet etmiştir.
[9] Enes ile Hasen el-Basrî'nin bu fiillerini, İbn Ebî
Şeybe, Katâde tarîkinden mevsûlen rivayet etmiştir.
[10] Katâde'nin bu "Teşehhüd etmez" sözü, Buhârî
nüshalarında bu şekilde "lâ" nefî harfiyle gelmiştir. Bu menfî şekil,
Katâde'nin, Enes ile Hasen'den rivayet ettiği fiile uygundur. Binâenaleyh,
Katâde bu hususta onlara uymuştur.
İbn Hacer,
Abdurrazzâk'ın, Ma'mer'den bu fiili "lâ"sız olarak rivayet ettiğini
ve Buhârî nushalarındaki "lâ"nm zâid olabileceğim savunmuştur. Aynî
ise, İbn Hacer'in görüşünü doğru bulmamıştır (Umdetu'l-Kaari, III, 746
[11] Hadîsin bab başlığına uygunluğu açıktır. Çünkü hadîsin
buradaki rivayetinde RasûluHah'ın teşehhüd okuduğu zikredilmemiştir
(Umdetu'l-KaarT).
[12] Bu hadîsin de başlığa uygunluğu açıktır. Ebû Nuaym'ın
eZ-Mus/a/ircc'ındaki rivayette, İbn Şîrîn: Ben bu hususta Ebû Hureyre'den
birşey bellemedim; fakat teşehhüd okumak bana daha sevimlidir, demiştir.
Teşehhüd okumak, onun
gayrisinin hadîsinde gelmiştir: Ebû Davud'un İm-rân ibn Husayn'dan rivayet
ettiği hadîs bu cümledendir. Şöyle ki: Peygamber onlara namaz kıldırdı, yanıldı
ve iki secde yaptı, sonra teşehhüd etti, sonra selâm verdi. Bunu Tirmizî,
Nesâî, Hâkim ve İbn Hıbbân da tahrîc etmişlerdir (Umdetu'l-Kaarî).
[13] Yânî namazında unutan kimsenin, iki yanılma secdesinde
tekbîr alacağı görüşünde olan.
Âlimler topluluğu sucûd
tekbîri ile yetinme üzerindedirler. Hadîslerin çoğu da buna şehâdet etmektedir
(Aynî).
[14] Hadîsin bâb başlığına delîl olan yeri, son
cümlelerdir. Ve bu delâlet apaçaktır.
[15] Bu zâtın nisbeti el-Ezdî'dİr; bazen buradaki gibi zâl,
sîn'e tebdîl edilerek el-Esdî şeklinde de söylenir (Kastallânî).
[16] Bu hadîsin de bâb başlığına uygunluğu "Herbir
secdede tekbîr alırdı" ifadesidir. Bu hadîsin biraz farklıca bir rivayeti
yakında geçmişti.
[17] Bu mutâbaatı Adurrazzâk mevsûlen rivayet etmiştir.
[18] İnsan ile nefsi yâhud kalbi bir şey olduğu hâlde,
burada araya girmekten mak-sad, son derece yakınlığı misâllendirmedir.
"Kan, beden içinde nasıl akarsa, insanın içinde de şeytân öyle cereyan
eder" mealindeki hadîs gibi, yakınlık temsilidir. Namaza edilen niyete ve
namazda iken kalbin Hakk tarafına yönelmeşine vesvese ile mâni' olur demektir
[19] Hadîsin bâb başlığına delîl olan yeri, son
cümleleridir
[20] ibn Abbâs'ın bu fiilini tbn Ebî Şeybe, sahîh bir isnâd
ile Ebû'l-Âliye'deiı mevsûlen rivayet etmiştir.
Buhârî bu başlık ile
farz namazda ve nafile namazda yanılma meydana geldiği zaman, yanılma
secdelerinin yapılıp yapılmayacağı hükmünü belirlemek İstemiştir.
İbn Abbâs'ın vitr
namazında yanılma secdesi yaptığının sabit olması, bu secdelerin farz namazda
olduğu gibi nafile namazlarda da yapılacağını gösterir. Bu hususta farz ile
nafile arasında bir fark olmadığını göstermiştir.
[21] Hadîsteki Peygamber emri, kılınan namazın farz veya
nafile olduğunu kayıdia-maksızm, mutlak namaz ta'bîriyle geldiği için, farza
da, nafileye de şumûlü olduğundan bâb başına delîl yapılmıştır, yânî kılınan
namâ2 ister farz, ister nafile olsun; yanılma vukua geldiği takdirde sehv için
iki kerre secde yapılacağına de-
lâlet etmektedir.
[22] Hadîsin bâb başlığına delîl olan yeri, Peygamber'İn
namazda iken kızın söylediği sözleri işitip dinlemesi ve sonra eliyle işaret
ederek namazda bulunduğunu bildirmesidir. Bu hadîsten, namaz kılan kimsenin
başkasının sözünü dinleyip anlamasının cevazı ve bunun namaza zarar vermemesi;
namaz kılanın eliyle ve hafif fiillerden sayılacak herhangi bir fiil-ve hareket
ile işaret etmesinin namazı bozmayacağı; her âlimin kendisinden daha yüksek
âlime mes'eleyi iyice anlamak için müracaat etmesinin miistehâblığı; vâhid
haberinin ve kadın haberinin kabulü; mü'minlerin annesi Ümmü Seleme'nin
müstesna zekâ ve fetâneti ve suâl hususunda gösterdiği ince rûhluluğu, sonra
dîn işine alâka ve ihtimam gösterme derecesi... gibi birçok hükümler
çıkarılmıştır.
Bu hadîs, Bühârî'nin
Mağâzî Kitâbı'nda da gelecektir.
[23] Bu ta'lîkte haber verilen Kureyb hadîsi, bundan önceki
8. babın 11. hadîsi olarak geçmişti.
[24] Hadîsin bâb başlığına delâlet eden kısmı bu
"Rasûlullah kendisine işaret etmekte ve namazı kıldırmasını emir
buyurmaktadır" fıkrasıdir. Hadîse âid diğer açıklamalar daha evvel
geçtiği yerde verilmişti.
[25] Esmâ'nın bu hadîsinin bâb başlığına delîl olan
noktaları da, son kısmındaki iki suâl ve onları Âişc'nin başıyle işaret ederek
cevâblamasıdır Bu hadîs dahî İlim Kitabı ile Güneş Tutulması Kitâbı'nda geçmişti.
[26] Hadîsin bâb başlığına delîl olan yeri "Onlara
oturunuz diye işaret etti" fıkra-sıdır. Hadîs daha evvel "imâm ancak
kendisine uyulmak için imâm edilmiştir bâbı"nda geçmişti