4-KİTÂBU'L-GUSL (YIKANIP GUSLETMEK KİTABI)
Ve Zikri Celîl Olan Allah'ın Şu Kavli:
1- Yıkanma Öncesi Abdest Almak Babı
2- Erkeğin, Kendi Karısı İle Beraber Yıkanması Babı
3- Bir Sâ' Ölçeği Ve Benzeri Mikdâr Su İle Yıkanmak Babı
4- (Gusiıldejbaşı Üzerine Üç Defa Su Akıtan Kimse Babı
6- Yıkanma Sırasında Hılâb Yâhud Güzel Koku İle Başlayan Kimse Babı
7- Cünüblük Yıkanmasında Ağzı
Çalkalama Ve Buruna Su Çekme Babı
8- Daha Temiz Olması İçin Eli Toprakla Sürtmek Babı
10- Yıkanma Ve Abdest Alma Fiilleri Arasını Birbirinden Ayırmak Babı
11- Yıkanma Sırasında Sağ Eliyle Sol Eli İçine Su Boşaltan Kimse Babı
13- Mezîyi Yıkamak Ve Mezîden Dolayı Abdest Almak Babı
14- Koku Sürünen, Sonra Da Yıkanan Ve Kokunun İzi Bedeninde Bakî Kalan
Kimse Babı
17- Râb: İnsan Mescidde İken, Cünüb Olduğunu Hatırladığı Zaman Teyemmüm
Etmeyerek Olduğu Gibi
18- Cünüblük Yıkanmasında Ellerin Silkelenmesinin Hükmü) Babı
19- Gusülde Başının Sağ Yanını Yıkamakla Başlayan Kimse Babı
21- Yıkanma Sırasında Bir Şey İçinde Veya Arkasında İnsanlardan
Perdelenmek Râbı
22- Bâb: Kadın İhtîlâm Olduğu Zaman
23- Cünüb Kimsenin Teri Ve "Müslüman Murdar Olmaz" Babı
24- Bâb: Cünüb Kimse Dışarıya Çıkar, Çarşıda Ve Diğer Yerlerde Yürür.
25- Cünübün, Abdest Aldığı Zaman Yıkanmadan Evde Durmasının Cevazı) Babı
26- Cünüb Olan Kimse Abdest Alır, Sonra Uyur Babı
27- Bâb: Erkeğin Sünnet Yeri, Kadının Sünnet Yeriyle Buluştuğu Zaman?
28- Kadın Fercinin Islaklığından İsabet Eden Şeyleri Yıkamak Babı
Rahman ve Rahîm olan
Allah'ın ismiyle
1-.......Bize
Mâlik, Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da Peygamber'in zevcesi Âişe'den
haber verdi ( şöyle demiştir): Peygamber (S) cünüblükten yıkandığı zaman
ellerini yıkamaktan başlardı. Sonra namâzâçin abdest alır gibi abdest alırdı.
Sonra parmaklarını suya daldırır ve onlarla saçlarının diplerini hilâllardı
(yânı aralıklarına su geçirirdi). Sonra iki eliyle başı üzerine üç avuç su
dökerdi. Ondan sonra suyu bütün bedeni üzerinden akıtırdı[3].
2-.......İbn
Abbâs'tan; o da Peygamber'in zevcesi Meymûne'den tahdîs etti. Meymûne (R) şöyle
demiştir: Rasûlullah (S) yalnız ayaklarını yıkamıyarak namaz için abdest alışı
gibi abdest aldı. Bacak aralarını ve oralarına isabet eden yıkanacak şeyleri
de yıkadı. Sonra kendi üzerine su döktü. Sonra ayaklarını yerinden ayırıp
yıkadı. Onun cünüblükten dolayı yıkanması işte budur. [4]
3-.......Âişe
(R) şöyle demiştir: Peygamber (S) ile ben, bir kaptan yıkanırdık. O kap,
"farak" denilen bir kadeh idi[5].
4-.......Bana
Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebû Bekr ibnu Hafs tahdîs edip şöyle dedi:
Ben Ebû Seleme'den şöyle derken işittim: Ben ve Âişe'nin erkek kardeşi
beraberce Âişe'nin yanına girdik. Âişe'nin erkek kardeşi Âişe'ye Peygamber'in
yıkanmasından sordu. Âişe bir sâ' mikdârı su alır bir kap İstedi. Onunla
yıkandı ve başının üzerine su akıttı. Şu hâlde ki, bizimle kendisi arasında (bedeninin
aşağısını perdeleyen) bir perde vardı[6].
Ebû Abdillah Buhârî der ki:
Yezîd ibn Hârûn, Behz ibn Esved ve el-Cüddî (205) de bu hadîsi Şu'betu'bnu
Haccâc'dan rivayet ettiler. Bu hadîste ("nahvin min sâ'ın = bir sâ'
mikdârı su alır" yerine), "Kadri sâ'm= Bir sâ' mikdârı" lâfzı
vardır[7].
5-.......BizeEbû
Ca'fer (Muhammed ibn Alî) tahdîs etti ki, kendisi ve babası Alî ibn Hüseyin,
Câbir ibn Abdillah'ın yanında bulunuyordu. Câbir (R)'in yanında da bir
topluluk vardı. O cemâat Câbir'e gusülden sordular. Câbir bir sâ' (mikdârı su)
yeter, dedi. Bir diğer kimse: Bana bu kadarı yetmez, dedi. Bunun üzerine Câbir;
Saçı senden daha gür, kendisi de senden daha hayırlı olan bir zâta (bu kadar
su) yetiyordu, dedi. Sonra üstünde bir parça elbise olduğu hâlde bizlere imâm
oldu [8].
6-.......Bize
Ebû Nuaym tahdîs edip şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyhe, Amr (ibn DînârJ'dan;
o da Câbir ibn Yezîd (103)'den; o da İbn Abbâs'tan tahdîs etti ki, Peygamber
(S) ile zevcesi Meymûne, bir kaptan beraberce yıkanırlardı.
Ebû Abdillah Buhârî der ki:
Sufyân ibn Uyeyne ömrünün sonunda: İbn Abbâs'tan; o da Meymûne'den diye
söylerdi. (Bu iki rivayetten) sahîh olan ise, Ebû Nuaym'ın rivayet ettiğidir [9].
7-.......Bana
Cubeyr ibn Mut'ım (65) tahdîs edip şöyle dedi: Rasûlullah (S): "Bana
gelince, ben başımın üzerinden üç kene suyu akıtırım" buyurdu ve her iki
eliyle de (akıtma şeklini) işaret etti. [10]
8-.......Bize
Şu'be, Mihvel ibn Râşid'den; o da Muhammed ibn Alî (Ebû Ca'fer Bâkir)'dan; o da
Câbir ibn Abdillah(R)'tan tahdîs etti.O: Peygamber (S), başı üzerinden üç defa
su boşaltırdı, demiştir. [11]
9-.......
Bana Ebû Ca'fer Muhammed Bakır tahdîs edip şöyle dedi: Câbir bana şunları
söyledi: Amucamın oğlu bana geldi - Câbir, "amucamn oğlu" sözüyle
Hasen ibn Muhammed ibni'l-Hanefiyye'yi ta'rîz ediyordu- de: Cünüblükten
yıkanmak nasıldır? diye sordu. (Câbir der ki:) Ben de: Peygamber (S) üç avuç
su alır ve bunları başının üzerinden akıtır, sonra da bedeninin kalan kısmı
üzerinden akıtır idi, diye cevâb verdim. Hasen bana hitaben: Ben saçı çok bir
erkeğim, dedi. Ben de: Peygamber senden daha çok saçlı idi, dedim [12].
10-.......İbn
Abbâs (R) şöyle demiştir: Meymûne şöyle söyledi: Ben Peygamber'e yıkanmak için
su koydum. Kendisi iki yâhud üç kerre ellerini yıkadı. Ondan sonra sol eli
üzerine su boşaltıp hayalarını yıkadı. Sonra elini yere sürdü. Sonra ağzını
çalkaladı ve burnuna su çekti. Yüzünü ve ellerini yıkadı. Sonra bedeni üzerine
su akıttı. Sonra yerinden ayrılıp ayaklarını yıkadı. [13]
11-.......
Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) .cünüblükten dolayı yıkandığı zaman
külek gibi bir şey isterdi. Müteakiben avucu ile su alır, başının sağ
tarafından (yıkanmağa) başlar, sonra yine su alır, sol tarafını da yıkardı.
Sonra İki avucu ile başının ortasına su dökerdi[15].
12-.......Bana
Salim, Kurayb'den; o da İbn Abbâs (R)'tan tahdîs etti. O da bize Meymûne tahdîs
etti demiştir. Meymûne (R) şöyle demiştir: Peygamber'e yıkanmak için su döktüm.
O sağ eliyle sol eli üzerine su boşalttı da ellerini yıkadı. Sonra apışarasını
yıkadı. Sonra eliyle yere vurdu da elini toprağa sürdü. Sonra elini yıkadı.
Sonra ağzını çalkaladı ve burnuna su çekti. Sonra yüzünü yıkadı ve başı üzerine
su akıttı. Sonra yerinden uzaklaşıp ayaklarını yıkadı. Sonra kendisine bir
havlu getirildi, fakat o bununla silinmedi[16].
13-.......BizeA'meş,
Salim ibn Ebi'I-Ca'd'den; o da Kurayb'den; o da İbn Abbâs'tan; o da Meymûne'den
tahdîs etti ki (o şöyle demiştir): Peygamber (S) cünüblükten dolayı yıkandı.
Şöyle ki: Eliyle apışarasını yıkadı. Sonra elini duvara sürttü. Sonra elini
yıkadı. Sonra namaz abdesti gibi abdest aldı. Nihayet yıkanmasını bitirince
ayaklarını da yıkadı. [17]
İbn Umer ve Berâ ibn
Azib, elini yıkamadan abdest alacak suyun içine sokmuşlardır [18].
İbn Umer ile îbn
Abbâs, cünüblük yıkanmasından sıçrayacak serpintilerde be's görmemişlerdir [19].
14-.......BanaEflâh,
el-Kaasım'dan; o da Âişe'den, haber verdi. Âişe (R): Peygamber (S) ile ben bir
kaptan yıkanırdık, ellerimiz, o kabın içinde gidip gelirdi, demiştir. [20]
15-.......Bize
Şu'be, Hammâd'dan; o da Hişâm'dan; o da babası Urve ibn Zubeyr'den; o da
Âişe'den tahdîs etti. Âişe (R): Rasû-lullah (S) cünüblükten dolayı yıkandığı
zaman, elini yıkar idi, demiştir. [21]
16-.......Bize
Şu'be, Ebû Bekr ibn Hafs'tan; o da Urve'den; o da Âişe'den tahdîs etti. Âişe
(R): Ben ve Peygamber (S) cünüblükten dolayı bir kaptan yıkanırdık, demiştir.
(Buhârî der ki:) Ve
keza Abdurrahmân ibn Kaasım'dan; o da babası Muhammed ibn Ebî Bekr'den; o da
Âişe'den olmak üzere Şu'-be'nin Ebû Bekr ibn Hafs'tan rivayet ettiği hadîs gibi
rivayet etmiştir [22].
17- Bize
Ebu'l-Velîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Şu'be, Abdullah ibn Abdillah ibn
Cebr'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik'ten işittim, o şöyle
diyordu: Peygamber (S) ile kadınlarından birisi beraberce bir kaptan
yıkanırlardı.
Müslim ibn İbrâhîm ile
Vehb ibn Cerîr, bu hadîsi, Ebû'l-Velîd'in rivayet etmiş olduğu bu isnâdla,
Şu'be'den rivayetlerinde, sonunda "cünüblükten" sözünü ziyâde
etmişlerdir. [23]
İbn Umer'den zikrolunur ki o, ayaklarını,
cildi üzerindeki abdest suyu ıslaklığı kuruduktan sonra yıkamıştır .[25]
18-.......İbn
Abbâs şöyle demiştir: Meymûne (R) şöyle dedi: Ben Rasûlullah için yıkanacağı
suyu koydum. Kendisi elleri üzerine su boşalttı ve onları ikişer defa veya
üçer defa yıkadı. Sonra sağ eliyle sol eli içine su boşalttı da bu su ile
hayalarını yıkadı. Sonra elini toprakla sürttü. Sonra ağzını çalkaladı ve
burnuna su çekti. Sonra yüzünü ve ellerini yıkadı, başını da üç defa yıkadı.
Sonra bedeni üzerine su döktü. Sonra durduğu yerden ayrıldı da ayaklarını
yıkadı. [26]
19-.......Bize
A'meş, Salim ibn Ebi'l-Ca'd'dan; o da İbn Abbâs'ın azâdlısı Ebû Kurayb'den; o
da İbn Abbâs'tan; o da Haris kızı Mey-mûne'den tahdîs etti. O şöyle demiştir:
Ben Rasûlullah için yıkanma suyu koydum ve kendisine perde yaptım. Kendisi
eline su döktü de bir veya iki defa yıkadı. -Süleyman ibn Mıhrân el-A'meş:
Salim ibn Ebi'l-Ca'd'ın üçüncü defayı zikredip etmediğini bilmiyorum dedi.- Sonra
Rasûlullah sağ eliyle, sol eli üzerine su boşalttı da fercini yıkadı. Sonra
elini yere yâhud da duvara sürttü. Sonra ağzını çalkalayıp burnuna su çekti.
Yüzünü ve ellerini yıkadı, başını yıkadı. Sonra bedeni üzerine su döktü. Sonra
kenara çekildi de ayaklarını yıkadı. Bu sırada (silinmesi için) ben kendisine
bir bez uzattım. Fakat o eliyle şöyle yapıp onu istemediğini işaret etti. [27]
20-.......Bizeİbnu
Ebî Adiyy (194) ile Yahya ibn Saîd, Şu'be'den; o da İbrâhîm ibn Muhammed
ibni'l- Münteşir'den; o da babası Muhammed'den tahdîs etti. O şöyle demiştir:
İbn Umer'in ("Ben
ihramlı olup da koku neşretmemi sevmem") sözünü Âişe'ye zikrettim. Bunun
üzerine Âişe: Allah EbûAbdirrah-mân'a (yânî îbn Umer'e) rahmet etsin. Ben
Rasûlullah(S)'a koku sürerdim, o da gece kadınlarını dolaştıktan sonra
sabahleyin koku neşrederek (yânî koku izleri üzerinde iken) ihrama girerdi,
dedi[29].
21-.......Bize
Muâz ibn Hişâm tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam Hişâm, Katâde'den tahdîs
etti. O şöyle demiştir: Bize Enes ibn Mâlik tahdîs edip şöyle dedi: Peygamber
(S) gece yâhud gündüzün bir saatinde kadınlarını devrederdi; kadınlar da on bir
tane idiler, dedi. Katâde dedi ki: Ben Enes'e: Rasûlullah buna takat getirir
miydi? diye sordum. Enes: Biz aramızda O'na otuz erkek kuvveti verilmiştir,
diye söyleşirdik, dedi. Saîd ibn Ebî Arûbe de Katâde'den, Enes'in onlara dokuz
kadın diye tahdîs ettiğini söylemiştir [30].
22-.......
Alî (ibn Ebî Tâlib-R) şöyle demiştir: Ben mezîsi çok olan bir erkek idim. Kızı
Fâtıma'nın benim nikâhımda bulunmasından dolayı, ben bir kimseye Peygamber'e
sormasını emrettim. O da sordu. Peygamber (S) ona: "Zekeriniyıka da abdest
al" buyurmuştur. [31]
23-.......
Bize Ebû Avâne, İbrâhîm ibn Muhammed
ibni'lMünteşir'den; o da babası Muhammed'den tahdîs etti. O şöyle demiştir:
Âişe'ye sordum da ona: İbn Umer'in: "Koku neşrederek ih-râmlı olmamı
sevmiyorum" sözünü zikrettim. Bunun üzerine Âişe: Ben Rasûlullah'a güzel
koku sürdüm, sonra O kadınlarını dolaştı, sonra da (üzerinde koku izi varken)
ihrâmlı oldu, dedi. [32]
24-.......Âişe
(R) Peygamber (S) ihramda iken, başının saç ayırımında kokunun parıldamasi
sanki hâlâ gözümün önündedir, demiştir. [33]
25-.......Âişe
(R) şöyle demiştir: RasûluIIah (S) cünüblükten dolayı yıkandığı zaman ellerini
yıkar ve namaz için abdest alır gibi ab-dest alır; ondan sonra yıkanırdı. Şöyle
ki, sonra eliyle saçlarını hilâllardı. Nihayet derisini iyice suya kandırdığını
zannettiği zaman üzerine üç defa su akıtırdı. Sonra bedeninin kalan kısmını
yıkardı. Âişe dedi ki: Ben RasûluIIah ile beraber bir kaptan yıkanırdım da o
kaptan beraberce su avuçlardık. [34]
26-.......Bize
el-A'meş, Sâlim'den; o da İbn Abbâs'ın himayesinde bulunan Kurayb'den; o da
İbn Abbâs'tan; o da Meymûne'den haber verdi. Meymûne (R) şöyle demiştir:
RasûluIIah (S) cünüblük yıkanması için su koydu. Müteakiben sağ eliyle sol eli
içine iki yâ-hud üç defa kabı eğerek su döktükten sonra apışarasını yıkadı. Sonra
elini yere yâhud duvara iki yâhud üç defa vurdu. Sonra ağzım çalkaladı, burnuna
su çekti, yüzünü ve iki kollarını yıkadı. Sonra başı üzerine suyu akıttı. Sonra
bedenini yıkadı. Sonra kenara çekildi de ayaklarını yıkadı. Meymûne der ki: Ben
(silinmesi için) kendisine bir bez getirdim de, O bunu istemedi ve eliyle
silkmeğe başladı. [36]
27-.......Bize
Usmân ibn Umer tahdîs edip şöyle dedi: Bize Yûnus, Zuhrî'den; o da Ebû
Seleme'den; oda da Ebû Hureyre'den haber verdi. O şöyle demiştir: Namaz
ikaamet edildi. İnsanlar ayakta olduğu hâlde saflar düzeltildi. Bunu ta'kîben
RasûluIIah (S) çıkıp yanimiza geldi. Nihayet namaz kıldıracağı yerde dikilince
kendisinin cü-nüb olduğunu hatırladı. Bunun üzerine bizlere: "Yerinizden
ayrılmayınız" dedi. Sonra geri dönüp yıkandı. Sonra başı damlaya damlaya
yanımıza çıktı, tekbîr aldı; biz de O'nunla birlikte namaz kıldık.
Abdu'I-A'lâ bu hadîsi
Ma'mer (ibn Râşid)'den; o da Zuhrî'den rivayet etmekte Usmân ibn Umer'e
mutâbaat etmiştir. Bu hadîsi Ab-durrahmân el-Evzâî de Zuhrî'den rivayet
etmiştir[37].
28-.;.....îbn
Abbâs (R) şöyle demiştir: Meymûne şöyle dedi: Ben
Peygamber için yıkanma
suyu koydum da kendisini bir bez ile perdeledim. O, elleri üzerine su döküp
onları yıkadı. Sonra sağ eliyle sol eline su döküp apışarasım yıkadı. Akabinde
eliyle toprağa vurup, onu toprağa sürdü. Sonra elini yıkadı. Sonra ağzını
çalkalayıp burnuna su çekti, yüzünü ve kollarını yıkadı. Sonra başı üzerine su
döktü ve bütün bedeni üzerine su akıttı. Sonra yerinden ayrılıp ayaklarını
yıkadı. Ben kendisine bir bez uzattım, fakat o bunu almadı da ellerini
silkeleyerek gitti. [39]
29-.......Âişe
(R) şöyle demiştir: Biz kadınlardan birimize cünüblük isabet ettiği zaman, iki
eliyle üç defa su alıp onu başı üzerine dökerdi. Sonra eliyle su alır, sağ
tarafı üzerine ve diğer eliyle su alır, sol tarafı üzerine (döküp yıkanırdı). [40]
Ve Behz ibn Hakîm,
babası Hakîm'den; o da dedesinden; o da Peygamber(S)'den (olmak üzere):
Allah, kendisinden
haya edilmeğe insanlardan daha haklıdır, dedi[41].
30-.......
Bize Abdurrazzâk, Ma'mer'den; o da Hemmâm ibn Münebbih'ten; o da Ebû
Hureyre'den tahdîs etti. Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "İsrâîl oğul/arı
çıplak olarak, birbirlerine baka baka yıkanırlardı. Mûsâ ise yalnızca
yıkanırdı. İsrail oğulları: Allah'a yemin olsun, Musa'yı bizimle birlikte
yıkanmaktan men' eden, ancak O'nun kasığının çıkık olmasıdır, derlerdi. Mûsâ
bir defa yıkanmağa gitti, elbisesini de bir taşın üstüne koydu. Akabinde taş
elbisesini alıp kaçtı. Mûsâ: Ey taş elbisemi, ey taş elbisemi! diyerek taşın
arkasından koştu. Nihayet İsrâîl oğulları onu (çırılçıplak) gördüler de: Vallahi
Musa'da hiçbir kusur yokmuş, dediler. Ve Mûsâ elbisesini aldı da taşı dövmeğe
başladı. "
Ebû Hureyre: Vallâhî o
taşta muhakkak altı yâhud yedi dövme izi kalmıştır, dedi[42].
Yine Ebû Hureyre'den;
o da Peygamber (S)'den, (O) şöyle buyurmuştur: "Eyyûb çıplak yıkandığı
sırada üzerine ahundan çekirgeler düştü. Eyyûb hemen elbisesinin içine
avuçlamaya başladı. Rabb'i ona: Yâ Eyyüb, şu görmekte olduğun şeyden ben seni
zengin kılmamış mı idim? diye nida etti. Eyyûb: Sen'in izzetine yemin ederim ki
evet zengin kıldın, lâkin Sen'in bereketinden benim için müstağni olmak
yoktur, dedi."
Bu hadîsi İbrâhîm,
Mûsâ ibn Ukbe'den; o da Safvân'dan; o da Atâ ibn Yesâr'dan; o da Ebû
Hureyre'den rivayet etti. Peygamber (S): "Eyyûb, çıplak olarak yıkandığı
sırada... " buyurmuştur. [43]
31-.......Ebû
Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'nin himayesinde bulunan Ebû Murre haber vermiştir. O
da Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hâ-ni'den işitmiştir ki, o şöyle diyordu: Ben fetih
yılı Rasûlullah'ın yanına gittim ve Ö'nu yıkanır hâlde buldum. Fâtıma da O'nu
perdeliyordu. "Bu kadın kimdir?" diye sordu. Ben Ümmü Hâni'im dedim. [44]
32-.......Bize
Sufyân (es-Sevrî), A'meş'ten; o da Salim ibn Ebi'lCa'd'dan; o da Kurayb'den; o
da İbn Abbâs'tan; o da Meymûne'-den haber verdi. Meymûne şöyle demiştir:
Peygamber (S) cünüblük-ten dolayı yıkanırken ben kendisini perdeledim. O
ellerini yıkadı, sonra sağ eliyle sol eli içine su döküp apışarasını ve oraya
değen şeyleri yıkadı. Sonra eliyle duvar üzerine yâhud toprağa mesnetti. Sonra
ayaklarım yıkamıyarak namaz için abdest alışı gibi abdest aldı. Sonra kendi
bedeni üzerine su akıttı. Sonra kenara çekilip ayaklarını yıkadı.
Bu hadîsi A'meş'ten
rivayet etmekte Sufyân'a, Ebû Avâne ile İbn Fudayl ayrı ayrı mutâbaat
etmişlerdir. Her ikisinin de mutâbaatı perdelemededir (yânî "Ben Peygamber
(S)'i perdeledim" lâfzındadır). [45]
33-.......Bize
Mâlik, Hişâm ibn Urve'den; o da babası Urve'den; o da Zeyneb bintu Ebî
Seleme'den; o da mü'minlerin annesi Üm-mü Seleme'den haber verdi. O şöyle
demiştir: Ebû Talha'nın karısı olan Ümmü Süleym, Rasûlullah'ın yanına geldi de:
Yâ Rasûlallah! Şübhesiz Allah haktan haya etmez. Bir kadın ihtilâm olduğu zaman
gusl etmesi îcâb eder mi? diye sordu. Rasûlullah (S): "Suyu gördüğünde
(evet)" cevâbını verdi [46].
34-.......Bize
Bekr (ibn Abdillah), Ebû Nâfi'den; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti ki, Ebû
Hureyre cünüb iken Medîne sokağının birinde kendisini Peygamber (S) karşılamış.
-Ebû Hureyre- Yanından savuşup gittim (deyip kendisini tekrar tecrîd ederek
şöyle devam etti:); Ebû Hureyre gitti ve yıkandı, sonra geldi. Peygamber:
"Sen nerede idin yâ Ebâ Hureyre?" diye sordu. Ebû Hureyre de: Cünüb
idim. Tahâretsiz olarak seninle birlikte oturmak istemedim, diye ce-vâb verdi.
Bunun üzerine: "Subhânallah! Mü'min murdar olmaz" buyurdu [47].
Atâ: Cünüb olan kimse
abdest almasa da kan aldırır, tırnaklarını keser ve başını tıraş eder, demiştir
[48].
35-.......Katâde
ve arkadaşlarına da Enes ibn Mâlik (R) şöyle tahdîs etmiştir: Peygamber (S) bir
tek gece içinde kadınları üzerine dolaşır idi. O vakit Peygamber'in dokuz kadım
vardı. [49]
36-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle demiştir: Ben cünüb iken Rasûlullah (S) benimle karşılaştı ve
benim elimi tuttu. Böylece kendisiyle birlikte yürüdüm. Nihayet oturdu. Ben
hemen savuştum da barındığım yere geldim, yıkandım. Sonra geldim. O hâlâ
oturuyordu. "Sen nerede idin yâ Ebâ Nırr?" dedi. Ben de kendisine
(yaptığım işleri) söyledim. Bunun üzerine: "Subhânattah! Yâ Ebâ Hırr,
mü'mîn murdar olmaz" buyurdu. [50]
37-.......Ebû
Seleme şöyle demiştir: Ben, Âişe'ye, Peygamber (S) cünüb iken uyur muydu? diye
sordum. Âişe (R): Evet, abdest alır, uyurdu, dedi. [51]
38-.......(İbn
Umer şöyle demiştir:) Umer ibn Hattâb, RasûlulIah'a: Birimiz cünüb iken uykuya
varabilir mi? diye sordu. Rasûlul-lah (S): "Evet, herhangi biriniz abdest
aldıktan sonra (isterse) cünüb iken de yatsın" buyurdu [52].
39-.......Âişe
(R) şöyle demiştir: Peygamber (S) kendisi cünüb olduğu hâlde uyumak istediği
zaman, apışarasmı yıkar ve namaz için alır gibi abdest alırdı. [53]
40-.......İbn
Umer (R) şöyle demiştir: Umer, Peygamber'den: Birimiz cünüb iken uykuya varır
mı? diye fetva istedi. Peygamber: "Abdest aldığı zaman evet"buyurdu. [54]
41-.......
Bize Mâlik, Abdullah ibn Dinar'dan; o da Abdullah ibn Umer'den tahdîs etti ki,
o şöyle demiştir: Umer ibn Hattâb (R) Rasülullah'a, geceleyin kendisine
cünüblük isabet eder olduğunu zikretti. Rasûlullah (S) ona: "Zekerim
yıka, abdest at, sonra uyu" buyurdu. [55]
42- Bize
Muâz ibn Fudâle tahdîs edip şöyle dedi: Bize Hişâm (ed-Destevâî) tahdîs etti. H
ve keza bize Ebû Nuaym, Hişâm ed-Destevâî'den; o da Katâde'den; o da Hasen
(Basrî)'den; o da Ebû Râfi'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den tahdîs
etti. Peygamber (S): "Erkek, kadının dört şu'besi arasına oturup da sonra
kadına meşakkat ulaştırdığı zaman (her ikisine) yıkanmak vâcib olmuştur"
buyurdu.
Bu hadîsin benzerini
Şu'be'den rivayet etmekte Amr ibn Mer-zûk, Hişâm'a mutâbaat etmiştir. Ve
(Buhârî'nin şeyhi olan) Mûsâ ibn İsmâîl şöyle dedi: Bize Ebân ibn Yezîd tahdîs
edip şöyle dedi: Bize Katâde tahdîs edip şöyle dedi: Bize Hasen Basrî bu hadîsin
benzerini haber verdi[57].
43-.......Yahya
(ibn Ebî Kesîr) şöyle dedi: Bana Ebû Seleme haber verdi, ona da Atâ ibn Yesâr
haber verdi. Ona da Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî haber verdi ki, kendisi Usmân ibn
Affân (R)'a sorup: Erkek, karısı ile cinsî münâsebet yapıp da menî getirmediği
zaman (ne yapmalıdır?) bana haber ver, demiş. Usmân: Namaz için abdest aldığı
gibi abdest alır ve bacakları arasını yıkar, diye cevâb vermiş de: Ben bunu
Rasûlullah'tan işittim, demiştir.
Râvî Zeyd ibn Hâlid
der ki: Ben bu mes'eleyi Alî ibn Ebî Tâ-lib'e, Zubeyr ibn Avvâm'a, Talha ibn
Ubeydillah'a, Ubeyy ibn Ka'-b'a da sordum. Bunların hepsi, ben Zeyd'e böyle
emrettiler.
Yahya (ibn Ebî Kesîr)
şöyle dedi: Ve yine bana Ebû Seleme haber verdi. Ona da Urvetu'bnu'z-Zubeyr
haber vermiştir. Ona da Ebû Eyyûb, kendisinin bunu Rasûlullah'tan-işittiğini
haber vermiştir. [58]
44-.......Hişâm
şöyle demiştir: Bana babam Urve haber verip şöyle dedi: Bana Ebû Eyyûb haber
verip şöyle dedi: Bana Ubeyy ibn Ka'b haber verdi ki, kendisi: Yâ Rasûlallah,
erkek kadın ile cinsî mü-nâsebet yapıp da menî indirmediği zaman (nasıl hareket
etmelidir?) dedi. Rasûlullah: "Kendinden kadına dokunan şeyi (yânı
zekerini) yıkar, sonra abdest alır ve namaz kılar" buyurdu. Ebû Abdillah
Buhâri şöyle dedi: (Menî indirmeden de) yıkanmak (dînde) daha ihtiyat-h
olandır. Bâbdaki bu hadîs ise (Şâri'den rivayet edilen iki emrin) sonuncusudur.
Biz bunu ancak sahâbîlerin (yıkanmanın vâcib olup olmaması hususundaki) ihtilâflarından
dolayı beyân ettik [59].
[1] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i
Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/368-369.
[2] Bu el-Mâide:6. ve en-Nisâ:43. âyetleri, islâm'ın
İbâdetlere girişmek için farz kıldığı abdest alma, gusl etme ve su bulunmadığı
veya su kullanmaya mâni' olan sefer, hastalık ve benzeri hâllerde abdest ile
guslün yerine geçmek üzere teyemmüm yapma esaslarını, bunların farzlarını
takrir ve tesbît eden âyetlerdir.
"İslâm'da maddî ve
ma'nevî temizlik mes'elesinin o kadar ehemmiyeti vardır ki, su bulunmadığı
zaman hiç olmazsa gusül veya abdest yerine taharete niyet ve kalbini temizliğe
bağlayıp, maddî cihetten de tertemiz bir toprağı abdest organlarının yansı
demek olan yüzüne ve dirseklerine kadar ellerint tlokundur-malıdır. Yânî
ellerini bir kerre toprağa vurup yüze mesh etmeli, bir kerre de vurup
dirseklerine kadar ellerini meshetmelidir. ihtimâl ki, îmânı olmayanlar
"Bundan ne çıkar?" derler. Fakat aklın bundan en az alacağı ders
şudur ki, İnsan hem zahiren ve hem de bâtınen temizliği bırakmamalıdır. Kalbî
temizlik asıldır. Kalbi pis olan ne yapsa temizlenmez ve lâkin yalnız kalb
temizliği de kâfî gelmez; maddeten zahirini de temizlemelidir. Su bulunmayınca
zarurette teyemmüm esasen bir kalbî temizlik işi olmakla beraber, maddî şart
ve zahirî şeklinin de "Tamâmına erişilmeyenin tamâmı terk olunmaz"
medlulü üzere en güzel bir muhafazasıdır...'' {Hakk Dîni, II, 1359-1360).
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/369.
[3] Gusülden Önceki abdest, RasûluIIah'ın fiili ile sabittir.
Yalnız gusül cünüblüğü giderdiği gibi abdest yerine de geçer ve gusül ile namaz
kılınır. Ebû Sevr ile Dâ-vûd Zahirî, abdestsiz iken cünüb olan kimse hakkında
guslün abdest yerine geçmeyeceğine kaail olmuşlardır.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/370.
[4] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/370.
[5] "Farak", cumhur kavline göre iki sâ' mikdân
su alır bir kaptır ki, takriben altı litre eder. İbnu'1-Esîr ise,
"râ"nın fethiyle "farak"ın 16 rıtl, yânî 3 sâ' -ki takriben
dokuz litre eder- "râ"nın sükûnu ile "fark'ın 120 rıtl, yâhud 22
1/12 sâ',
yânî takriben 67,5
litre olduğunu beyân ediyor. Mü'minlerin annesi Âişe de "farak, 6
kıst(l*İJ)'tır"demiş.Lûgatçilerin bilittifâk beyâniyle her kist 1/2 sâ'
diye ta'rîf edilmiş olduğundan, İbnu'I-Esîr'in nakline diyecek kalmıyor. Sufyân
ibn Uyeyne ile İmâm Şafiî ve lûgatçiîer bunda müttefiktir. Ancak Hanefî
fakîhleri "müdd"ü 2 rıtl i'tibâr edip, sâ' da4müdd olduğundan,
onlarca "farak" 2sâ'-dır ki, yine Hicâzhlar'ın 3 sâ'ın mecmuu i'tibâr
ettikleri 16 rıtl demek olur. "Kitâbu'1-Vudû, 49; Müdd ile abdest almak
bâbı"nm haşiyesine de bak... (Tecrîd Ter,, I, 172).
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/370.
[6] Soran, kızkardeşi Ümmü Kulsüm bintu Ebî Bekr
es-Sıddîk'm süt oğlu Ebû Seleme Abdullah ibn Abdirrahmân ibn Avf ile birlikte
yanına gelen, bir kavle göre süt
biraderi Abdullah ibn Yezîd,
diğer bir kavle göre de öz kardeşi Abdurrahmân ibn Ebî Bekr es-Sıddîk
idi ki, her hangisi olsa bunlar Âişe'nin mahremi İdiler.
Âişe'nin bu fiilinde,
bi'1-fiil öğretmenin nıüstehabhğına bir delâlet vardır. Çünkü fiilen öğretmek,
nefiste daha te'sîrli ve daha delâletlidir.
[7] Yânî bu
üçü,Şu'betu'bnu'l-Haccâc'dan bu hadîsi rivayet ettiler. Lâfzı, "nahvin min
sâ'ın" yerine "kadri sâ'ın"dir.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/371.
[8] Soran, Ebû
Ca'fer Muhammed Bakır ibn Alî İbni'I-Hüseyin ibn Alî ibn Ebî Tâ-lib'dir.
Câbir'den bu hadîsi rivayet eden de odur. Bundan sonra: "Bana bu kadarı
yetmez" diyen, yine o mecliste hâzır olan Hasen ibn Muhammed ibn Alî ibn
EbîTâlib'dir ki, bu Muhammed ibn Alî, Muhammed ibnu'i-Hanefiyye diye meşhur
olmuştur.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/372.
[9] Buhârî'nin maksadı şudur: Sufyân ibn Uyeyne sonradan
bu hadîsi Meymûııe'-nin müsnedi yapıyordu. Çünkü İbn Abbâs, Peygamber'in
Meymûne ile birlikte yıkanma haletlerine muttali' olamazdı. Bu da İbn Abbâs'm
bunu Meymûne'den aldığına delâlet eder. Binâenaleyh sahîh olan Ebû Nuaym'ın
rivayet ettiğidir ki, bunda hadîs îbn Abbâs'ın değil, Meymûne'nin müsnedidir
(Kastallânî).
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/372.
[10] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/373.
[11] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/373.
[12] Ta'rîz: Tef'îl vezninde kelâmı kinaye ve tevriye ile
söylemek ma'nâsmadır. Şâ-rih der ki: Ta'rîz iki kısımdır: Biri mütekelümin
sarîh kelâmında ma'nâ murâd olmayıp,, ancak dinleyene onunla murâd olan ma'nâyı
ifhâm eyleye. Nitekim müslümânlara ezâ eden kimseye bi'n-nefs hitâbla:
"Müslüman, elinden ve dilinden müslümânların selâmette olduğu
kimsedir" diye ta'rîz eyleye. Zîrâ mu-râd.ı.e^yet edenden İslâm sıfatını
selb etmekten kinayedir. "Ta'rîz tasrîhden daha beliğdir" kavlince bu
koyuş müessir olur. Zîrâ bunda gafletten uyarma emrine telvîh olduğundan başka
"Kelâm maa'l- burhan ve hitâb maal âmmdir". Diğer kısım, zahirde bir
kimseye hitâb ile murâd olan ma'nâyı tasrîh edersin. Bu kısımdan. "Sana
söylüyorum ey cariyem, sen işit ey kızcağızım" mefhûmuyle ta'bîr
olunur.... (Kaamûs Ter., II, 1274-1275).
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/373.
[13] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/374.
[14] "Hılâb"ın iki ma'nâsı vardır denildi:
Birincisi, bâzı tohumlardan çıkarılan usare ma'nâsınadır. Arablar bâzı
tohumların usaresini yıkanmadan önce bedenlerine sürer, kullanırlardı. Nitekim
yıkanma öncesi güzel kokuyu da kullanırlar. Müellif Buhârî'nin meyli, buna
"yâhud güze! koku" ta'bîrini ekleme karînesiyle bu ma'nâyadır.
İkincisi, hılâb, içine
devenin südü sağılan kap ma'nâsına olmasıdır. Babın hadîsini bâzıları bu ma'nâ
ile de tahrîc etti ki, buna göre râvînin sözünün ma'nâsı, hılâb kadar su alır
bir kap istedi, olur. Yânî Peygamber ondan yıkanmak için kendisine bunun gibi
su dolu bir kab yaklaştınlmasmı emreyledi, demek olur. Bâzısı da gülsuyu
ma'nâsına olan cîm ile "cılâb" diye söyledi. Arablar güzel kokuyu ve
gül suyunu yıkanmadan Önce kullanırlar. Bundan dolayı da yıkanmadan sonra
bedenlerinde onun koku izi bakî kalırdı (Şâh Veliyyullah).
[15] "Hılâb: Süt sağacak kaba denir ki, külek ve susak
ta'bîr olunur" (Kaamus Ter.). Büyük muhaddîslerden Ebû Avâne'nin
Sahîh'inde tahrîc ettiğine göre, bu hadîsin râvîleri zincirinde dâhil olan Ebû
Âsim en-NebîI, bu kabı uzunluk ve genişlikçe birer karıştan az tahmîn ettiği
gibi Beyhakî de sekiz rıtl su alır bir testi olarak takdîr etmiştir.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/375.
[16] Mindîl ve
mindel, el silinecek destmâle denir... Mısbâh'm beyânına göre nakl ma'nâsından
ve bâzı aharın beyânına göre kir ma'nâsından alınmıştır. Ve bu hâlen havlu ve
çevre ta'bîr olunan dülbendin mecmûuna şâmildir (Kaamus Ter.),
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/375-376.
[17] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/376.
[18] İbn Umer'in bu haberini Saîd ibn Mansûr, ma'nâsiyle
mevsûlen; Berâ'nm haberini de İbn Ebî Şeybe lâfzıyle mevsûlen rivayet
etmiştir.
[19] İbn Umer'in bu haberini Abdurrazzâk mevsûlen; İbn
Abbâs'ın haberini de İbn Ebî Şeybe ile Abdurrazzâk mevsûlen rivayet
etmişlerdir.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/376.
[20] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/377.
[21] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/377.
[22] Bu, "Şu'be, Ebû Bekr ibn Hafsıtan"kavli
üzerine ma'tûftur. Buhârî bununla, Şu'be'nin Âişe'ye varan iki isnadı
bulunduğunu, bunlardan birinin Urve'den; diğerinin de Kaasım'dan, her ikisi de
Âişe'den olduğunu beyân eylemiştir (Aynî).
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/377.
[23] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/377-378.
[24] Yıkanma
fiilleri arasını ve abdest alma fiilleri arasını ayırmak ifâdesi, İmâm Mâlik
mezhebinden meşhur olduğu gibi, ara vermeden yıkanmayı şart kılanlara muhalif
olarak, bunun cevazına işarettir. Babın hadîsi ile abdest alma fiilleri sabit
olmuştur. Buna kıyasla gusül fiilleri arasını ayırmanın cevazı da sabit olmuştur.
Çünkü abdest alma ile olandan başka yıkanma arasında rükünleri ve âdabı
hususunda, meşhur fark yoktur.... (Şâh Veliyyullah).
[25] Bu ta'lîki îmâm Şafiî, el-Uınm'de sahîh bir senedle
mevsûlen rivayet etmiştir. Müellif Buhârî bunu ancak ma'nâ ile zikrettiği için,
cezim sigâsıyle değil de, temrîz sigâsıyle getirmiştir. Nitekim bu, onun
ıstılahıdır.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/378.
[26] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/378.
[27] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/379.
[28] Buhârî'nin maksadı, iki cima' arasında abdest almanın
sünnetliğiyle beraber, bunun caiz olduğunu isbât etmektir. İki cima' arasında
abdest almak da diğer hadîslerle sabittir.
[29] Bu koku "zerîre" dedikleri bir Hind kokusu
imiş. Âişe'nin bu sözü -metinden anlaşıldığı üzere- ihrama girerken koku
sürünmeyi caiz görmeyen İbn Umer'in sözüne cevâbdır. Bu hadîsin râvîsi Muhammed
ibni'l-Münteşir, ibn Umer'e: İhrama girerken koku sürünmek caiz olur mu? diye
sormuş. O da: Bunu yapacağıma vücûduma katran tılâsı sürsem daha iyi olur,
demiş. Râvî bu fetvayı Âişe'ye arzetmiş; o da metindeki sözleri söylemiştir.
Bu hadîsten, ihrama
girerken hoş kokular sürünmenin müstehâb olduğu ve o kokuların ihramdan sonra
payidar olmasında be's olmadığı istidlal olunmuştur. Bâzıları da bunu caiz
görmezler.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/380.
[30] Müellif Buhârî
bunu 12 bâb sonra mevsûlen rivayet etmiştir. Bu sayı farkı ya vakitlerin başka
başka olmasından, ya da râvîlerin ayrı kişiler olmasından ileri gelmiştir.
Çünkü onbir rivayeti Muâz ibn Hişâm Destevâî, dokuz rivayeti de Saîd ibn Ebân
tarîkinden gelmiştir. Yâhud da zevceler dokuz idi, fakat Mâriye ile Reyhâne de
tağlîb tarikiyle bunlara katılıp, hepsine onbir kadın denilmiştir.
Peygamber, bünye kemâli
bakımından herkese üstün ve erkeklikte insanların en kuvvetlisi olduğu hâlde,
yine nefsine herkesten daha mâlik idi. Dikkat çekici taraf şu ki, 25 yaşma kadar
geçen gençlik çağında kadına yanaşmamış olduğu gibi, evlenmesinden 50 yaşma
kadar da bir kadınla yaşamıştır...
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/380.
[31] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/381.
[32] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/381.
[33] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/382.
[34] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/382.
[35] Babın garazı, abdest uzuvlarını yıkamayı tekrar
etmenin lâzım olmadığıdır. Buna istidlal, hadîsin zahiri İledir.
[36] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/383.
[37] Bunun birincisini Ahmed ibn Hanbel, mevsûlen rivayet
etmiştir, ikincisini de müellif Buhârî, "Ezan" bâblannın sonlarında
mevsûlen rivayet etmiştir. İkincisinde "mutâbaat etti" dememesi,
hadîsin lâfzını ayniyle nakletmeyip, sâdece ma'nâsıyle nakletmiş olduğundandır.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/383-384.
[38] Yânî bu caizdir.
Bana göre Buhârî'nin maksadı, yaykantı suyunun (beden üzerinde kalan suyun)
temizliğini isbât etmektir. Zîrâ silkelemek, bedene serpinti İsabet etmesinden
hâlî kalmaz (Şâh Veliyyullah).
[39] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/384.
[40] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/385.
[41] Bu ta'lîk, Ahmed ibn Hanbel ile dört Sünen
sâhiblerinİn Behz tarikinden mevsûlen rivayet ettikleri hadîsin bir
parçasıdır. Bu hadîse Tirmizî hasen demiş, Hâkim de sahih demiştir.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/385.
[42] Bu söz, ya Buhârî tarafından ta'lîk olarak, yânî sened
zikretmeksizin Ebû Hureyre'den naklonunan bir sözdür; yâhud da râvîlerden
Hemmâm ibn Müneb-bih'İn sözünün tamamlayıcısıdir ki, evvelki sözlerin devamı ve
müsned olmuş olur. Her iki takdirce Ebû Hureyre'nin bu izleri haber vermesi
Peygamber'den duyulmuş olduğundandır. Çünkü böyle bir haber, aklî istidlal ile
bilinecek şeylerden değildir.
Bir de bu hadîs ile
Peygamber'imiz bize Mûsâ Peygamber'e âid iki mu'cize haber vermiş oluyor: Biri
[aşın yuvarlanarak gitmesi, diğeri de Musa'nın elle vurması sebebiyle üstünde
çentikler, izler meydana gelmesidir. Bu kıssa: "Ey îmân edenler, siz de
Mûsâ 'yt incitenler gibi olmayın. Nihayet A ilah onu dedikleri şeyden temize
çıkardı. O, Allah indinde yüzlü (i'tibârlı bir zât)/rf/"(el-Ahzâî>:69)
âyetinde kasdedilen ezaların birini beyândır.
[43] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/386-387.
[44] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/387.
[45] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/387-388.
[46] Bu hadisin daha tafsillİ bir rivayeti "İlim
Kitâbı"nda da geçti. Bu hadîsten bu mes'elede istifâde ettiğimiz gibi, dîn
işlerinde hayanın yânî utanmanın suâle mâni' olmaması lâzım geleceğinde de
istifâde ediyoruz.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/388.
[47] Lisan örfünde
bu gibi kelâmdan şu ma'nâ murâd edilir: Mü'min birbiriyle arkadaşlık yapmayı
ve birbiriyle temas etmeyi ve bedenine hakîkî pislik yapışmadığı müddetçe,
sırf cünüblükten ötürü olan terinin dokunmasını men' edecek bir murdarlıkla
murdar olmaz. Babın hadîsinden cünübün terinin temizliği de anlaşılır. Çünkü
Peygamber "Mü'min murdar olmaz" dediği zaman onunla mülakattan ve
nııısâfahadan çekinmemiştir. Hâlbuki ekseriya insan, kendi bedeninde terden
hâlî olmaz. İşte bundan Peygamber'in insan terinin temizliği ile hükmettiği
bilinmiştir. Bu gibi istidlaller de Buhârî'de çoktur... (Şâh Veliy-yullah).
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/389.
[48] Bu ta'lîki, Abdurrazzâk Musannafmda İbn Cureyc
tarikiyle Atâ'dan mevsû-len rivayet etmiştir.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/389.
[49] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/389.
[50] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/390.
[51] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/390.
[52] Cünüblükten yıkanmanın fevrî olmayıp, ancak namaza
durmak lâzım geldiğinde vakti dariaştıracağı bu hadîsten anlaşılıyor. Abdest
almaksızın yatmamak, imamlardan Evzâî, Ebû Hanîfe, Muhammed, Mâlik, Şafiî,
Ahmed ibn Han-bel, îshâk ibn Râhûye, Abdullah ibn Mübarek ve daha başkalarının
mezhebi-
dir. Bâzıları emredilen
abdesti, cinsî münâsebet ile hâsıl olan ezayı, yânî eller ile husûsî uzuvları
yıkamağa hami etmişlerdir. Dâvûd Zahirî ile Mâlikîler'den bâzıları bunu vâcib
görmüşlerdir.
Cünüb kimsenin abdesti
almaksızın uyumasında be's görmeyenler de çoktur: Sevrî, İbnu'l-Müseyyeb, Ebû
Yûsuf gibi. Bunların delilleri Rasûlullah'ın abdest almaksızın uykuya vardığına
dâir olan diğer hadîslerdir.
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/390.
[53] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/391.
[54] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/391.
[55] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/391.
[56] Hatn: Oğlanı ve kızı sünnet eylemek ma'nâsına, birinci
ve ikinci bâblardan gelen masdardır. Halın ve mahtûn, hatîne ve mahiûne:
Sünnet olmuş oğlana ve sünnet olmuş kıza denir. Hitan ve hıtâne, isimlerdir.
Hıtân ve hıtâne, zekerde sünnet yerine de denir.
Ebû Mûsâ el-Eş'ârî bu
mes'eledeki ihtilâfı görünce mü'minlerin annesi Âi-şe'ye gelip: Ey anneciğim,
Rasûlullah'ın sahâbîlerinin mühim bir ihtilâfı var ki, sana arzetmek bana pek
ağır geliyor, diye söze başladı. Âişe: Ne imiş o? Anandan sorabilecek neyin
varsa bana sor, diye cesaret verince, bu mes'eleyi sormuş. Âişe: Erkeğin sünnet
yeri kadının sünnet yerine geçince yıkanmak vâcib olmuştur" demiştir. Ebû
Mûsâ, bu doyurucu cevâbı alınca: Artık senden sonra bu mes'eleyi kimseden
sormayacağım" demiştir.'
Tabiiyyâtta sıhhat ile
sırf ilmî mes'eleler erbabı nazarında ne kadar mühim ise, dîniyyâttakİ bu
mes'eleler de dîn ehli indinde çok daha mühimdir. Zîrâ taharet, Cenabı Hâlık'a
karşı ibâdetin şartıdır. İbâdet ederken zahiren ve bâtmen Allah'ın maiyyetinde
edeb şarttır. Nikâh ve talâk mes'delerinde kan kocanın haklan, neseb ve miras
mes'eleleri dallanır. Bir kısım Allah hakları ile kul haklarını güzel eda
etmek, bu mes'eleleri bilmeğe bağlı olduğundan, bunları ihmâl etmek Allah
hakları ile kul haklarını dikkat nazarına almamak demektir (Tec-rîd Ter., I,
170-171).
[57] Dört şu'be, iki ayak ve İki el, yâhud iki bacak ve iki
bud ile tefsir edilmiştir. Âlimler başlıktaki ifâdenin ma'nâsı, zekerin kadının
ferci içinde görünmez
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/392.
[58] Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları:
1/393.
[59] Kerîme ve İbn Asâkir nüshalarında: Biz ancak sahâbîlerin ihtilâflarını beyân
ettik"; Sâgânî nüshasında » Biz bu son hadîsi ancak onlann
ihtilâflarından dolayı beyân ettik" tarzındadır (Kastallânî).
Bu hadîsle ilgili bir
açıklama "Abdest Alma Kitabı, 36. Bâb, 43 rakamlı hadîsin haşiyesinde
verilmişti; oradan okunsun!
Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/394.