1- Ramazân Gecelerinde İbâdetle Kaaim Olan Kimselerin
Fazileti Babı
2- Kadir Gecesinin Fazileti Ve Yüce Allah'ın Şii Kavlinin
Beyânı Babı
3- Kadir Gecesinin Ramazânın Son Yedisi İçinde Aranması
Babı
4- Kadir Gecesinin Ramazânın Son On Gününden Olan Tek
Sayılı Geceler İçinde Aranması Babı
5- İnsanların Kavga Etmeleri Sebebiyle Kadir Gecesinin
Ta'yîni Bilgisinin Kaldırılması Babı
6- Ramazânda Son On İçinde Sıkı Çalışmak Babı
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle
(Teravih
Namazı Kitabı) [1]
1-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle demiştir: Ben Rasûlullah(S)'tan işittim, ramazân için şöyle
buyuruyordu: "(Hakk olduğuna kalbden)
2- Bize Abdullah ibnu
Yûsuf tahdîs edip şöyle dedi: Bize Mâlik, îbn Şihâb'dan; o da Humeyd ibnu
Abdirrahman'dan; o da Ebû Hureyre(R)'den haber verdi ki, Rasûlullah (S):
"İnanarak vesevâb umarak ramazânda ibâdetle kaaim olan kimsenin geçmiş
günâhları mağfiret olunur" buyurmuştur. îbnu Şihâb şöyle dedi: Ramazân
gecelerindeki namaz işi bu hâl üzere iken (yânî kılan yalnız başına kılarken) Rasûlullah
vefat etti. Sonra bu iş, Ebû Bekr'in
halifeliği zamanında ve Umer'in halifeliğinin ba-e şında da Peygamber devrinde
olduğu gibi isteyenin cemâatsız olarak I yalnız başına kılması suretiyle
kılınır oldu [3]. x, Ve yine Mâlik, İbn
Şihâb'dan; o da Urve ibnu'z-Zubeyr'den; o , da Abdurrahmân ibn Abdin
el-Kaarî(80)'den rivayet etti. Bu Abdur-.,
rahman şöyle demiştir: Bir ramazân^ecesi Umer ibnu'l-Hattâb(R)'ın beraberinde
mescide çıktım. Bir de baktık ki, insanlar yalnız ve dağınık topluluklar
hâlinde terâvîh namazı kılmaktalar. Kimisi kendi başına yalnızca namaz
kılıyor, kimisi de namaz kılıyor ve bunun namazına bir kısım insanlar uyup
namaz kılıyordu.
Umer: Ben zannediyorum
ki, ba dağınık olarak namaz kılan insanları bir tek okuyucu imâmın arkasında
toplarsam daha faziletli olacak, dedi. Sonra buna kat'î olarak karar verdi. Ve
akabinde (ertesi günü, hicretin .14. senesi içinde) o insanları Ubeyy ibn
Ka'b'ın (terâvîh imamlığı) arkasında topladı (Böylece terâvîh namazı cemâatle
kılınmağa başlandı). Sonra diğer bir gece yine Umer'in beraberinde mescide
çıktım. İnsanlar okuyucu imamlarının namazına uyup namaz kılıyorlardı. Umer bu
manzarayı görünce: "Ni'me'l-bid'atu hâzihi (= Şu terâvâhin böyle cemâatle
kılınması ne güzel âdet oldu)" diye sevincini belirtti ve: "Fakat bu
namazlarını gecenin sonuna bırakıp da bu namazdan sonra uyuyanlar, şimdi namaz
kılanlardan daha faziletlidirler" sözünü de ilâve etti. Umer, terâvîhi
gecenin sonunda kılmayı kasdediyor. İnsanlar ise terâvîhi gecenin evvelinde
kılmakta idiler [4].
3-.......Peygamber'in
zevcesi Âişe (R): Rasûlullah (S) geceleyin mesciddeki hücresinde iki yâhud üç
gün namaz kıldı; ihsanlar da O'-nun namazına uyup cemâatle namaz kıldılar...
İşte Rasûlullah'ın bu şekilde cemâatle namaz kıldırması hâdisesi, ramazân
içindç vâki' oldu, demiştir [5].
4-.......Âişe
(R) yeğeni Urve'ye şöyle haber vermiştir: Rasûlullah (S) bir gece, gecenin
ortasında çıktı da mescıdde namaz kıldı. Bir takım insanlar da O'nun namazına
uyup beraberinde namaz kıldılar. Sabah olunca insanlar geceleyin Peygamber'in
mescidde namaz kıldırdığını konuştular.Bu haber yayılınca ertesi gece, birinci
gecekiler-den daha çok insan toplandı ve Peygamber'in beraberinde namaz kıldılar.
Sabah olunca insanlar bunu yine aralarında konuşup yaydılar. Üçüncü gecede
mescid halkı iyice çok oldu. Rasûlullah yine çıkıp namaz kıldı; insanlar da
O'nun namazına uyup namaz kıldılar. Dördüncü gece olunca mescid, toplanan insanları
almaktan âciz oldu.
(Rasûlullah o gece
namaza çıkmadı.) Nihayet sabah namazım kıldırmak için çıktı. Sabah namazını
kıldırınca yüzünü cemâate karşı yöneltti ve hutbe başlangıcı olarak şehâdet
kelimelerini söyledi, sonra "Amma ba'du" hitâb faslı ile başladığı
hutbesinde bu gece namazına çıkmamasının gerekçesini şöyle açıkladı: "Şu
muhakkak ki, sizin mescidde toplanmanız bana gizli olmamıştır. Şu kadar ki gece
namazı üzerinize farz kılınır da sonra onun edasından âciz kalırsınız diye
korktum" buyurdu.
ez-Zuhrî: Nihayet
Rasûlullah vefat etti. Ramazân namazı işi, evlerde kılınmak üzere devam edip
durdu, dedi [6].
5-......
Bize İsmâîl ibn Ebî Uveys tahdîs edip şöyle dedi: Bana İmâm Mâlik, Saîd
el-Makbûrî'den; o da Ebû Seleme ibn Abdirrah-mân'dan tahdîs etti ki, bu Ebû
Seleme, Âişe(R)'ye:
— Rasûlullah'ın
ramazândaki gece namazı (kemmiyet ve keyfiyetçe) nasıl idi? diye sordu.
Âişe de şöyle dedi:
— Rasûlullah ne ramazânda, ne de ramazânın
gayrı gecelerde onbir rek'at üzerine ziyâde eder değildi. Rasûlullah evvelâ
dört rek'at kılardı. Artık o rek'atların güzelliğinden ve uzunluğundan sorma!
Sonra dört rek'at daha kılardı. Bunların da güzelliğinden ve uzunluğundan
sorma! Sonra üç rek'at kılardı. Ben: Yâ Rasûlallah! Vitr namazını kılmadan
önce uyur musun? diye sordum. Rasûlullah: "Yâ Âişe! Benim iki gözüm uyur,
fakat kalbim uyumaz" buyurdu [7].
"Gerçek biz onu
(Kur'ân'ı) kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük şerefini) sana
bildiren nedir?
Kadir gecesi bin aydan
hayırlıdır. Onda melekler ve rûh, Rabb Herinin izniyle, herbir iş için iner de
iner. O gece,
tan yeri ağarıncaya
kadar bir selâmdır*9 (ei-Kadn 1-5)
Sufyân ibn Uyeyne:
Kur'ân'da bulunan "Mâ edrâke" ösorularının cevâblanm Allah muhakkak
haber verip bildirmiştir. "Kc ma yudrike" diye sorduğu suâllerinin öcevâblannı
ise Allah Kur'ân'da bildirmemiştir, demiştir [9].
6- Bize Alî
ibnu Abdillah el-Medînî tahdîs edip şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs
edip: Bu hadîsi biz ezberledik, dedi. Alî ibnu Abdillah: Sufyân bu hadîsi ancak
Zuhrî'den ezberlemiştir, dedi. O da Ebû Seleme'den; oda Ebû Hureyre(R)'den;
Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "Her kim ramazân orucunu- îmânı sebebiyle
ve ecrini yalnız A ilah 'tan umarak tutarsa geçmiş günâhları mağfiret olunur.
Ve yine her kim îmânından dolayı ve ecrini yalnız A ilah'tan umarak Kadir
gecesini ibâdetle geçirirse geçmiş günâhları mağfiret edilir" [10].
Bu hadîsi ez-Zuhrî'den
rivayet etmekte Süleyman ibnu Kesîr el-Abdî, Sufyân ibnu Uyeyne'ye mutâbaat
etmiştir [11].
7-.......İbn
Umer (R) şöyle demiştir: Peygamberin sahâbîlerinden bâzı kimselere Kadir gecesi
ru'yâda ramazânın son yedi gecesi içinde gösterildi. Rasûhıllah (S) da
sahâbîlerine: "Ben sizin ru'yâlarınızın ramazânın son yedi gecesi içinde
birbirine uygun düşmüş olduğunu görüyorum. Artık kim Kadir gecesini aramaya
çalışacaksa, onu ramazânın son yedi gecesi içinde arasın" buyurdu [12].
8-.......Ebû
Seleme şöyle dedi: Ben Ebû Saîd'e sordum. O benim çok sâdık bir dostum idi.
Ebû Saîd şöyle dedi: Biz Peygamber'-in beraberinde ramazânın ortasındaki on gün
içinde i'tikâfa girmiştik. Rasûlullah yirminci günün sabahı (i'tikâf yerinden)
çıktı da bize bir hutbe yaptı ve bunda şöyle buyurdu:
"Bana (uykuda)
Kadir gecesi (ne âid alâmetler) gösterildi. Sonra o bana unutturuldu -yâhud:
Ben onû unuttum.- Sizler Kadir gecesini ramazânın son on günündeki tek sayılı
gecelerde arayınız. Çünkü ben (ru'yâmda) kendimi su ve balçık çamuru içinde
secde ediyor gördüm. Her kim Allah Elçisi'nin beraberinde i'tikâf ediyorsa,
şimdi i'tikâf yerine dönsün!"
Bu hutbe üzerine biz
i'tikâf yerimize döndük. Ve bizler gökte bir bulut parçası görmüyorduk. Derken
bir bulut geldi ve (yirmibi-rinci gece şiddetli bir) yağmur yağdı. Hattâ
mescidin tavanı (Peygam-ber'in secde yerine) aktı. Mescidin tavanı hurma
çubuklarından idi. Sabah namazı kılındı. Ben Rasûlullah'ı su ve çamur içinde
secde ediyor gördüm. Hattâ namazdan çıktığında Rasûlullah'ın alnında çamur
izini gördüm [13].
Bu bâbda Ubâde
ibnu's-Sâmit hadîsi de vardır [15]
9-.......Âişe(R)'den
(şöyle demiştir): Rasûlullah (S): "Sizler Kadir gecesini ramazânın son on
günündeki tek gecelerde arayınız!*3 buyurdu [16].
10-.......
Ebû Saîd el-Hudrî (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) ramazânda, ayın
ortasındaki on günde i'tikâf eder idi.Geçen yirminci gecenin akşamı olup da
yirmibirinci günü karşılayacağı zaman evine dönerdi. Beraberinde i'tikâf etmiş
olanlar da evlerine dönerlerdi. Rasûlullah i'tikâf ettiği bir ramazân ayında,
kendisinde evine dönmek âdetinde olduğu gece i'tikâf yerinde ikaamet etti ve
insanlara bir hutbe yaptı da, bu hutbede, insani ara Allah'ın dilediği şeyleri
emretti. Sonra şöyle buyurdu:
"Ben şu ayın
ortasındaki on günde i'tikâf ederdim. Sonra bana şu gelecek son on gün içinde
i'tikâf etmekliğim fikri zahir oldu. Şimdikim benim beraberimde i'tikâf
ediyorsa i'tikâf ettiği yerde sabit olsun. Bu Kadir gecesi bana gösterilmişken
sonra o bana unutturul-muştur. Artık siz onu son on içinde arayınız. Ve yine
siz onu bu on içindeki her tek gecede arayınız. Ben (ru'yâda) kendimi bir su ve
bir çamur içinde secde eder gördüm".
İşte bu gece içinde
gök boşandı, şiddetli yağmur yağdı. Mescid Peygamber'in secde yerine su akıttı.
İşte bu yirmibirinci gecede gözüm gördü. Ben Peygamber sabah namazından
döndüğünde kendisine baktım. Peygamber'in yüzü çamur ve su ile dolmuş hâldeydi
[17]
11-.......Âişe
(R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) ramazânın son on günleri içinde i'tikâf eder
ve "Kadir gecesini ramazândan son on gece içinde arayınız" buyururdu [18].
12-.......ibn
Abbâs(R)'tan: Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "Siz Kadir gecesini
ramazânın son onu içinde arayınız. Kadir gecesi ya ramazândan kalan dokuzuncu
gecede, yâhud kalan yedinci gece--de, yâhud kalan beşinci gecededir" [19].
13-.......Ebû
Mıclez ve İkrime'den gelen rivayette İbnu Abbâs (R) şöyle demiştir: Rasûlullah
(S): "O Kadir gecesi ya ramazânın son on günü içinde geçecek dokuzdadır
yâhud kalan yedi içindedir" buyurdu [20].
Bu hadîsi Eyûb
es-Sahtıyânî'den ve Hâlid el-Hazzâ'dan; onlar İkrime'den; o da İbn Abbâs'tan
"Kadir gecesini ramazânın yirmi-dördüncü gecesinde arayınız1"lâfzıyle
rivayet etmesinde Abdulvah-hâb da Vuheyb'e mutâbaat etmiştir [21].
14- Bize
Muhammed ibnu'l-Musennâ tahdîs edip şöyle dedi. Bize Hâlid ibnu'I-Hâris tahdîs
edip şöyle dedi: Bize Humeyd (et-Tavîl) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Enes ibn
Mâlik (R) tahdîs etti ki, Ubâde ibnu's-Sâmit (R) şöyle demiştir: Peygamber (S)
Kadir gecesini bizlere haber vermek üzere (hücresinden) çıktı. Derken
müslümânlardan iki kişi kavga ettiler. Bunun akabinde Peygamber: "Ben sizlere
Kadir gecesini haber vermek üzere çıkmıştım. Fulan ile fulan kimseler
birbirleriyle kavga ettiler de (Kadir gecesinin ta'ymine âid olan bilgi
kalbimden) kaldırıldı [23].
Belki de sizler için bu daha hayırlıdır. Artık sizler Kadir gecesini (yirmiden
sonraki) dokuzuncu veya yedinci veya beşinci gecelerde arayınız" buyurdu [24].
15-......Âişe
(R) şöyle demiştir: (Ramazânın son) onu girince Peygamber (S) izârım sağlamca
bağlar, gecesini (ibâdetle ihya eder, ehl ve ailesini de (ibâdet için)
uyandırırdı [25].
[1] Terâvîh, Tervtha'mn cem'idir. Tervîha, teslime
vezninde, ramazân gecelerine mahsûs olan namazın.her dört rek'atına isim
olmuştur. Bu, Rahat kelimesinden tef
İledir, selâmdan teslime gibi merre vahidedir. İki selâm verme arasında bir
mikdâr rahat ve İstirahat olunduğundan böyle isimlendirilmiştir (Kaamûs Ter.).
Tervîha aslında iki
selâmdan sonraki oturuşun ismidir. Ve her dört rek'ata mecazen tervîha
denilmiştir. Bu suretle tervîha şer'î ıstılahlar sayısına girmiştir.
"Terâvîh namazı" ta'bîrinin sahâbîler zamanından beri kullanıldığı
İbn Abbâs'ın bir hadîsiyle sabit oluyor.
[2] Âlimler bu hadîslerdeki "Ramazân kıyâmı"ndan
maksadın, ramazân namazı olduğunu yânî az olsun, çok olsun; ramazân gecelerinde
kılınan terâvîh namazı olduğunu belirtmişlerdir.
inanarak ve (âhiret
sevabını) umarak ramazân ibâdetini yerine getiren kimsenin geçmiş günâhları
mağfiret olunur".
[3] Yânî bu ramazân namazı, diğer deyişle terâvîh namazı
işi, Peygamber'in sağlı-ğındaki iki üç gecelik uygulama müstesna, Peygamber'in
hayâtında Ebû Bekr'in halifeliğinde ve Umer'in halifeliğinin baş kısmındaki
müddet içinde, isteyen herkesin bu namazı kendi basına cemâatsiz olarak kılması
suretiyle devam edip geldi. Sonra Umer bu namazın cemâatle kılınması âdetini
getirdi.
[4] Umer'in "Bu terâvîhin cemâatle kılınması ne güzel
âdet oldu" sözü, teravihin cemâatle kılınmasını teşvîki ve buna
rağbetlendirmeyi ihtiva etmektedir. Çünkü Arapça'da Ni'me lâfzı, bir medh
fiilidir.
Umer'in yeniden
uygulamaya konulan bu güzel âdeti bid'.at diye ta'bîr etmesi, bu namazın
Peygamber'in sağlığında ve Ebû Bekr'in halifeliği zamanında cemâatle
kılınmasına devam edilmemiş olmasından; yâhud gecenin evvelinde kılınmış
olmasından; veya rek'at sayısının en sahîh rivayete göre ziyâde edilmiş
olmasından dolayıdır.
Bid'at, aslında
Rasûlullah zamanında mevcûd olmayan dînî bir İşi yeniden îcâd etmekten
İbarettir. Terâvîh namazının cemâatle kılınması ise bid'atin bu umûmî ma'nâsına
elbette dâhil değildir. Çünkü Namaz Kitâbi'nda geçtiği ve biraz sonra da yine
geleceği gibi Peygamber (S) bu namazı hayâtında iki, üç gece cemâatle
kıldırmıştır. Sonra bir gerekçe ileri sürüp cemâatle kıldırmayı terketmiş ve
herkesin yalnız olarak evinde kılmasını tavsiye etmiştir.
Umer zamanında Ubeyy ibn
Ka'b'ın imamlığı arkasında cemâatle kılınan bu terâvîh namazının kaç rek'at
kılındığı bildirilmemiştir. Bu rek'atların sayısı hakkında ayrı ayrı görüşler
vardır. Muvatta'da, Muhammed ibn Yûsuf'tan; o da es-Sâib ibn Yezîd'den bu
namazın onbir rek'at; diğer bir rivayette onüç rek'at olduğu rivayet
edilmiştir. Bu hadîsi Abdurrazzâk da d"iğer bir tarîkten olmak üzere
yirmibir rek'at olarak rivayet etmiştir. Yİrmiüç
rek'at, otuz üç rek'at gibi diğer rivayetler de vardır. İbn İshâk: Onbir ve
onüç rivayetleri bu hususta işittiklerimin en sabit olanıdır. Bu sayı,
Âişe'nin, Peygamber'in gece namazı hakkındaki hadîsine de muvafık olandır,
demiştir (Fethu'l-Bârî).
[5] Hadîsin bâb başlığına delîlliği meydandadır. Çünkü
hadîs terâvîh hakkındadır. Buhârî bu hadîsi Teheccüd Bâbları,
"Peygamber'in gece ibâdetine teşvîki bâ-bı"nda tam olarak
zikretmişti. Burada o hadîsin sâdece baş ve son fıkralarını alıp, çok
kısaltılmış olarak getirmiştir. Hadîsin sonundaki "Bu ramazân içinde idi''
fıkrası, bu kılman namazın ramazândaki gece namazı, yânî terâvîh namazı
olduğunu işaret etmektedir.
[6] Hadîsin bâb başlığına delîüiği bundan önceki hadîsin
delâleti gibidir. Bu hadîs buradaki isnâd ve metnin aynısıyle Cumua Kitabı,
"Hutbede senadan sonra Amma ba'du diyen kimse bâbı"nda geçmişti.
Peygamber'in gece
namazına mescidde cemâatle devam edilmesine müsâade etmeyip, bu suretle özür
beyân etmesi, ümmetine olan rahmet ve re'fetinin kemâlini gösteren açık
delillerden biridir.
[7] Hadîsin bâb başlığına delîlliği "Rasûlullah ne
ramazânda ne de gayrında onbir rek'at üzerine ziyâde etmezdi" sözünden
alınır. Bu hadîs Teheccüd Kitabı, "Peygamber'in ramazâzanda ve gayrısmda
kıldığı gece namazı bâbı"nda da geçmişti. Peygamber'in gece namazının
rek'at sayısı hakkında Âişe ve İbn Abbâs'tan gelen bu en kuvvetli rivayetlere
göre, Peygamber'in kıldığı sekiz rek'atm ramazândaki teravihi, diğer gecelerde
ise teheccüd namazı olduğu sabit oluyor..
Ebû Seleme, ramazânın
şeref ve faziletinden dolayı Peygamber'in ramazândaki teheccüd namazının
keyfiyyet ve kemmiyetinde bir değişiklik olabileceğini tahmîn ederek, Âişe'den
yalnız ramazândaki gece namazını sormuştu. Fakat Âişe, sorucuda hiç şübhe
bırakmamak İçin Peygamber'in hem ramazândaki, hem ramazândan başka gecelerdeki
namazına teşmîl ederek cevâb vermiştir. Âişe'nin verdiği bu cevâbda,
Peygamber'in ne ramazânda, ne diğer gecelerde kıldığı gece namazlarında onbir
rek'attan fazla kılmadığını bildirmiştir. Bu he-* sâbda üç rek'at vitr namazı
dâhil bulunduğundan, Peygamber'in kıldırdığı te-râvîh namazının sekiz rek'attan
İbaret olduğu anlaşılır.
îbn Hıbbân ile îbn
Huzeyme'nin Sahih Merinde Câbir (R)'den, Rasûlullah'ın sahâbîler ile sekiz
rek'at terâvîh, sonra da vitr namazı kıldıklarını rivayet etmişlerdir: (Tecrîd
Ter., IV, 86-87).
Âişe'nin "Onların
güzelliğinden ve uzunluğundan sorma!" demesi, Peygamber'in Allah
huzurundaki hudû' ve huşû'unun bu rek'atların hepsinde devam edip uzadığının
ifadesidir. Bu o kadar açık idi ki, bunu ne senin sormana, ne de benim cevâb
vermeme luzûm yoktur, demiş oluyor.
Bu hadîsteki
"Rasûlullah dört rek'at kıldı" sözünden, nafile olan gece namazında
bir selâm ile döFt rek'at kılmanın efdallığı sabit oluyor. Ebû Hanîfe'-nin
mezhebi için bu hadîs en kuvvetli hüccettir.
"Sonra üç rek'at
kılardı" sözü de Hanefîler için vitr namazının bir selâm ile üç rek'at
olduğuna en sarih hüccettir. Gerçi vitr bahsinde de geçtiği üzere Peygamber'in
bir rek'at ile de vitr kıldığı sahîh rivayet ile sabit olmuştur. Fakat Hanefîler
bu bir rek'atın, kendisinden önceki iki rek'atı tekleştirdiğine kaani'-dirler.
Hadîsin son fıkrası
uyku ile Peygamber'in abdestinin bozulmadığını isbât etmektedir (Keza, IV,
143-145).
[8] Dünyâ ve âhiretin bütün hayırlarını cami olan Kur'ân
bu gecede indirildiği; bunda yapılan ibâdet ve hayırların bereketi-yönünden
içinde kadir gecesi bulunmayan bin aydan hayırlı olduğu; "Her hikmetli iş,
tarafımızdan sâdır olan bir emr ile onda ayrı/ir "(ed-Duhân:4) âyeti
gereğince gelecek seneye kadar cereyan edecek herşey hakkındaki Allah'ın ezelî
kaza ve takdiri bunda meleklere izhâr ve teblîğ olunduğu için (yânî bu kadar
değerleri ihtiva ettiği İçin) bu geceye Kadir Gecesi ismi verilmiştir.
Yine gece, bu kadar
azamet, değer ve faziletleri hâiz bulunduğu için Kur'ân'da onun adiyle ve onun
meziyetlerini bildiren müstakil bir sûre İndirilmiştir. İşte içinde ismi ve
ihtiva ettiği büyük değerleri ayrı ayrı zikredildîği için Buhârî bu sûreyi tam
olarak başlıkta getirmiş ve böylece gecenin büyük fazl ve ölçüye sığmaz değerini
Kur'ân'la delili endir mistir.
[9] Sufyân ibn Uyeyne'den olan bu ta'lîki Muhammed ibn
Yahya ibn Ebî Umer, kendi îmân Kitâbı'nda senediyle mevsûlen. rivayet etmiştir.
[10] Hadîsin başlığa delîlliği "Men kaame
leylete'l-kadiri..." ifâdesİndedir. Kadir gecesinde kaaİm olmak yalnız
namazla değil, diğer ibâdet nevi'leriyle de olur. Kur'ân okunur, duâ edilir,
ilmî çalışmalar yapılır. Bunların hepsi Kadir gecesinde İbâdetle kaaim olmakta
dâhildir.
[11] Bu mutâbaatı ez-Zuhlî, ez-Zuhriyyât isimli eserinde
mevsûlen rivây« etmiştir.
[12] Hadîsin son fıkrası bâb başlığına delîlliğe uygun
düşmüştür
[13] Hadîsin başlığa delîlliği "Kadir gecesini ayın
son on günü içinde arayın?" kav-, ündedir. Buhârî bu hadîsi Sahîh 'inin
birçok yerlerinde getirmiştir. Bu yerlerden biri Salât Kitabı, "Çamur
içinde burun üzerine secde etmek bâbı"dır.
Müslim'deki bu Ebû Saîd
hadîsinin yine Ebû Seleme'den gelen rivayet tarîkinde daha fazla bilgiler
vardır: Ebû Saîd şöyle demiştir: Rasûlullah (S) rama-- zânın ilk on gününde
i'tikâf etti. Sonra ortadaki on günde keçeden yapılmış bir Türk çadırında
i'tikâf etti. Kapı yerinde bir hasır bulunuyordu. Ebû Saîd dedi ki: Rasûlullah
bu hasırı eliyle aldı, çadırın bir tarafına koydu. Sonra başını dı-■ şan
çıkardı. Mescidde bulunan kimselere söz söylemeye başladı. İnsanlar
Rasû-lullah'a yaklaştılar. Şöyle buyurdu: "Ben şu Kadir gecesini arayarak
ilk on günde i'tikâf etmiştim. Sonra ortadaki on günde i'tikâfa devam ettim.
Sonra bana gelen melek geldi ve bana: Kadir gecesi son on gündedir, denildi.
Benimle beraber i'tikâfta bulunanlar dilerlerse son on günde de i'tikâf
etsinler!" buyurdu. Bunun üzerine insanlar Rasûlullah'la i'tikâfa
girdiler. Rasûlullah: "Kadir gecesi bana tek gecede gösterildi..."
buyurdu... Hadîsin buradan aşağısı Buhârî'deki rivayetin aynıdır.
[14] Bu başlıkta Kadir gecesinin ramazâna mühasır
olmasının, sonra ramazândan son on gece içinde olmasının, sonra da tek geceler
içinde olmasının râcihliğine işaret vardır. Kadir gecesi hakkında gelen
haberlerin toplamının delâlet etmekte olduğu da bundan ibarettir (Ibn Hacer).
[15] Yânî bu başlığa delîl olacak hadîsler arasında
Ubâdetu'bnu's-Sâmit (R)'in rivayet ettiği hadîs de vardır. Bu Ubâde hadîsi
bundan sonraki bâbda gelecektir.
[16] Hadîsin başlığa delîlliği meydandadır.
[17] Başlığa delîlliği "Onu son on içinde arayınız....'"
kavimdedir. Bu hadîs, bundan önceki bâbda da biraz farklıca ve kısa bir metin
ile geçmişti
[18] Başlığa delîlliği meydândadır.
[19] Arabça yazışmada usûl, ayın onbeşİne kadar günlerin
sayısı olduğu gibi yazılır. Fakat onbeşinden sonraki yarım ayda, ayın sonuna
kaç gün kaldıysa yazma târihinde o zikredilir. Meselâ ramazânın yirmibeşinci
günü tesbîti arzu edilen bir hâdiseye "ırtüj ö? ^£ !rr^- J, £j= Ramazânın
bitimine beş gün kala vâki' oldu" denir. Bu hadîslerdeki târihler de
böyledir. Binâenaleyh Kadir gecesini yirbirinci, yirmiüçüncü, yirmibeşinci
gecelerde arayınız demek olur.
[20] Son ondan dokuz gece geçtiğine göre ramazânın
yirmidokuzuncu gecesi olur. İkinci fıkrada iki ihtimâl vardır: Ramazânın
yirmiüçüncü gecesi olmak yâhud yirmiüçüncü geceden ramazânın sonuna kadar geri
kalan yedi geceden gayrı muayyen bir gecede bulunmak (Kirmanı).
[21] Bu mutâbaatı Ahmed ibn Hanbel ile îbnu Ebî Umer kendi
müsnedlerinde mevsûl olarak getirmişlerdir.
Bu mutâbaa hadîsinin
burada zikredilmesi müşkil sayılmıştır. Çünkü başlık tekler İçin, bu İse
çifttir. Bu müşkile şöyle cevâb verildi: Enes: "Peygamber (S) yirmiüçüncü
ve yirmidördüncü geceleri de araştırırdı" hadîsini rivayet etti. Yânî
Peygamber Kadir gecesini kalan yedi gece içinde arardı. Eğer ay tamam ise Kadir
gecesi yirmidördüncü gecedir; nakıs ise yirmiüçüncü gecedir. Belki İbn Abbâs bu
yirmidört ile sâdece ihtiyatı kasdetmiştir.
Bir de bununla murâd
yirmidördün tamâmında arayınız demektir ki, o da yirmibeşinci gecedir, denildi.
Buhârî rahmetli çok
kerre bir başlık zikreder ve onun beraberinde, başlıkla arasında en küçük
münâsebet bulunan muhalif haberi de sevkeder. Bunu asıl hadîsin muhalifinin de
sabit olduğunu bildirmek için yapar (Kastallânî).
[22] el-Lahvu, mahv vezninde, birinci bâbdan, bir adama
sövmek ma'nâsmadır; birinci bâbdan ve ağacın kabuğunu soymak ma'nâsmadır.
el-Lıhye, sakala denir.
ei-Lahy, lâm'm fethi ve hâ'mn sükûnuyle çene kemiğine denir ki, sakal biten
yerdir.
el-Mutâhat ve el-Lİhâ':
Münazaa ve mücâdele eylemek ma'nâsmadır (Kaamûs Ter.).
[23] Unuttum demektir.
Nitekim bu hadîsin diğer rivayetinde " ı^-ii = Kadirin hangi gece
olduğunu unuttum" buyurulmuştur
[24] Kadir gecesinin gizlenmesi hikmeti: Allah bir takım
işleri, bir takım gizli maslahatlardan dolayı gizlemiştir. Kadir gecesini,
senenin bütün gecelerinde gizlemiştir. Tâ ki mü'minler bu mübarek geceye
tesadüf etmek için her geceyi ganimet bilsinler de ibâdetle ihya etmeye, hiç
olmazsa akşam ve yatsı namazlarını cemâatle kılmağa çalışsınlar. Cumuanm her
saatinde mütefekkir ve şuurlu bir hâlde bulunsunlar diye cumua gününde icabet
saatini gizlemiştir. Orta namazı beş vakit namaz içinde; İsmi A'zam'ı şâir
İlâhî isimler arasında; ilâhî rızâyı bütün tâat ve ibâdetler içinde
gizlemiştir. Kıyametin kıyamı, ölüm zamanı gibi daha bir takım şeyleri âid
oldukları eşya arasında gizlemiştir. Hepsinde müşterek bulunan gaye, mü'minleri
Allah'a mukaddes vazifelerine ve dînî vecîbelerine daimî bağlı bulundurmaktır
(Tuhfetu'l-Merdiyye).
( = Hakk'ın tecellî
edip yaklaştığı bütün geceler birer Kadir gecesidir. Nitekim bütün buluşma
günleri birer toplanma günüdür" (İbnu Fârid).
Bir Özetleme;
Buraya kadar geçen
hadîslerle daha başka hadîslere dayanan âlimler Kadir gecesini ta'yîn hususunda
değişik tahminler ileri sürmüşlerdir. Ramazânın 1, 17, 18, 19, 21, 23, 25, 27,
29, 30'uncu günlerinden herbirine tutunanlar vardır. Bâzılan ramazanın tek
gecelerinde, bâzıları da bütün gecelerinde aranmalıdır demişlerdir. Bâzısı
bütün senenin belli olmayan bir gecesinde olabilir, demiştir. ^ Râfızîler'den
bir taife İse Kadir gecesinin tamâmıyle kaldırıldığını iddia etmiştir.
Şübhesiz bu sonuncu iddia bunca sahîh hadîslerle reddedilmiştir.
Halkın Kadir gecesi
ramazânın 27'inci gecesidir diye i'tikaadma gelince, bu, Kadir gecesi hakkında
âlimlerin görüşlerinden sâdece birisidir ve sâdece bir tahmindir, kat'iyet
yoktur.
Sahîh hadîslerde
ramazânın mahdûd ve muayyen günlerinde aranması tavsiyeleri ise bu hadîslerin
söylendiği zamanlara, günlere mahsûs tahmînleri işaretlenmektedirler.
[25] Metindeki "tzârı sağlamca bağlamak" ta'bîri,
ibâdet için ciddî bir çalışma ve gayret sarfetmeden kinayedir. Bâzı âlimler bu
ta'bîri kadınlara yaklaşmaktan ,^
çekinme ma'nâsıyle tefsir etmişlerdir.
Bu gecelerde ibâdete,
nafile ve bilhassa kazaya kalan borç namazları ödemeye, Kur'ân okumaya, ders
okuyup okutmaya, Allah'ı çok zikretmeye, duâ etmeye husûsî bir gayret ve
çalışma yapılmalıdır.
Bir hadîste mü'minlerin
anası Âişe (R) şöyle demiştir:
Ben Rasûlullah(S)'a
— Yâ Rasûlallah! Kadir
gecesine tesadüf edip bilirsem onda nasıl duâ edeyim? diye sordum.
Rasûlullah (S):
— "Kul AMhumme inneke afavvun,
tuhıbbu'l-afvefa'fuanmi^ Yâ Allah şübhesiz ki sen çok affedicisin, affı
seversin. O hâlde beni de affeyle!) de" buyurdu (Tirmizî).