Ramazan'la Dirilmek

Muhammed Gündogdu

Dünyada hareket halindeki her seyin zaman zaman tazelenmeye, silkinmeye, arinmaya ve adeta hayata yeniden basliyormus gibi dinçlesmeye ihtiyaci vardir. Çünkü akip giden zaman monotonlasmaya, durgunlasmaya sebep olur. Bu yüzden ara sira akip giden zamanin farkina varmayi ve silkinmeyi saglayacak özel uygulamalarin ve dönemlerin olmasi gerekir. Bes vakit namaz günlük hayatimizda bunu saglar. Cuma namazlari haftada bir farkli bir ortamda, bizimle ayni inanci paylasanlarla bir araya gelerek silkinmemize, belli bir ümmetin mensubu oldugumuzun farkina varmamiza vesile olur. Ramazan ayi da yillik silkinmeyi, bir yil içinde tutan paslardan arinmayi, gevseyen vidalari sIkmayi ve böylece sahip oldugumuz inanç dogrultusunda bir dirilis gerçeklestirmeyi saglar.

Allahu Teala mübarek Ramazan ayini özel olarak seçmis ve onu on bir ayin sultani yapmistir. Onu özel olarak seçtiginden dolayi da Kur'an-i Kerim'in indirilisi de bu ayda gerçeklestirilmistir. Sonra da mü'minlerin bu ayda bütün nefsani paslardan arinarak din ve inançta tazelenmeleri, kendilerine gelmeleri, adeta bir dirilis gerçeklestirmeleri için bu aya özel bir ibadet koymustur.

Oruç iman ve ihlasta samimiyeti simgeleyen müstesna bir ibadettir. Çünkü oruç tamamen Allah'la kul arasinda olan bir ibadettir. Sevabini da Allah verecektir. Oruç Allah ve ahiret inanci konusundaki samimiyetin de göstergesidir. Çünkü bu konuda tereddütleri olanlar birtakim dünyevi hesaplarla diger ibadetleri yerine getirebilirler. Ama oruç tamamen Allah'la kul arasinda oldugundan bu ibadeti Allah için ve sevabini ahirette Allah'tan umarak yerine getirirler.

Oruç ayni zamanda bir azim ve irade terbiyesidir. Bu ibadetle insan nimetler içinde olsa da belli bir zaman süresince onlardan yararlanmayarak itaat konusundaki kararliligini ve iradesine hakim olmadaki basarisini ortaya koyacaktir.

Çok sik gündeme getirildigi üzere orucun temel hikmetlerinden biri de açlik ve izdirap içinde olan Müslümanlarin sikintilarini tatmak ve onlarin dertlerini anlamaktir. Iste bu hikmetin temelinde de ümmet bilinci var. Yüce Allah tüm Müslümanlari tek bir ümmet kilmis, onlari kardes ilan etmis ve birbirlerinin dertleriyle dertlenmelerini istemistir. Ama günümüzde Müslümanlarin ilgi alanlarini çok daralttiklarini, ümmet bilinciyle degil ya ferdiyetçi ya da ekolcü anlayisla hareket ettiklerini görüyoruz. Ilgi alanlari da genellikle kendi iradeleri disinda çizilen cografi sinirlarin içine kapatiliyor. Sömürgeci güçler onlarin birbirlerinin dertleriyle dertlenmelerini engellemek için de her birinin basina kendini yeterince mesgul edecek bir problem, sikinti çikariyor.

Sonuç itibariyle oruç bir tazelenme, iman tazeleme, nefis terbiyesi, iman kardesligini ve ümmet bilincini iliklerine kadar hissetme çabasidir. Biz de bu dosyamizda orucun bu yönleri üzerinde durarak Ramazan'la dirilmenin nasil gerçeklesecegi hakkinda bilgi vermeye çalisacagiz.

Gelin Imanlarimizi Tazeleyelim

Gerçekte bizim imanimizi güçlendirecek olan azigin kaynaklari çesitlidir. Bu kaynaklarin ilki, en önemlisi ve hatta bu konuda yararlanabilecegimiz bütün kaynaklarin kaynagi Kur'an-i Kerim'dir. Yüce Allah, Kur'an-i Kerim'i bizzat Kur'an-i Kerim'in içinde, hidayet, nur, rahmet, ögüt, zikir, kalplerde olan için bir sifa, en dogru yola ileten kitap olarak ve daha baska özellikleriyle anmistir. Kur'an-i Kerim'i üzerinde düsünerek okumak ve dinlemek kisinin imanini artirir. Yüksek seref sahibi ay olan Ramazan ayi da imanlarimizi tazelememiz için bir vesiledir. Bu ayda da ruh için oldukça büyük azik bulunmaktadir. Kur'an-i Kerim'de Ramazan ayinin üstünlügünden söz edilirken bu ayin Kur'an'in indirildigi ay olduguna vurgu yapilmasi imani tazelemede ve güçlendirmede her ikisinin de tasidigi öneme isaret ediyor olsa gerek.

Hayir ve Bereket Ayi Ramazan

Ramazan ayi hayir ve bereket ayidir. Senenin bütün aylarinin en hayirlisi olan bu mübarek ayda yapilan iyiliklerin karsiligi kat kat fazlasiyla verilir. Bu ay her yil büyük bereket ve hayirlarla gelir. Ramazan ayi ayni zamanda insanin salih amellerini ve hayirlarini artirmasi için bir firsattir. Bu firsati iyi degerlendirerek, bu ayda salih amellerini ve hayirlarini artiranlar Ramazan'in getirdigi bereketlerden ve hayirlardan daha çok yararlanmis olacaklardir mutlaka. Böylece Resulullah (a.s.a.)'in da müjdeledigi üzere rahmet, magfiret ve cehennemden kurtulus mükâfatina kavusacaklardir.

Ramazan ayi içinde bin aydan daha hayirli bir gece bulunmaktadir ki o da kadir gecesidir. Allah bu ayda kullari için rahmetinin kapilarini açar. Resulullah (a.s.a.) bir hadisi serifinde söyle buyurmustur: "Bu ayi oruç tutarak, ibadet ederek ve hayir için harcamada bulunarak geçirenlere ne mutlu!"

Resulullah (s.a.s.)'in bildirdigine göre: "Ramazan'in ilk gecesinden itibaren seytan ve cinlerin azginlari baglanir. Cehennemin kapilari kapanir, artik (Ramazan'in sonuna kadar) onun hiçbir kapisi açilmaz. Cennetin kapilari açilir ve artik (Ramazan'in sonuna kadar) hiçbir kapisi kapatilmaz. Bir seslenici: "Ey hayirda öne geçen sen gel! Ey kötülükte ileri giden sen dur!" diye seslenir. Allah'in o zaman cehennemden azad edilen kullari vardir. Bu her gece böyle olur." (Bu hadisi Tirmizi, Kitabu's-Savm, 1. bab'da rivayet etmis ve sahih oldugunu söylemistir.)

Ramazan ayni zamanda cömertlik, hayir için dagitma ve ihsan ayidir. Mü'minlerin annesi Hz. Aise (r.anha)'nin bildirdigine göre Resulullah (s.a.s.) insanlarin hayir yolunda en cömert olaniydi. En çok da Cibril (a.s.)'in kendisini çok sik ziyaret ettigi Ramazan ayinda dagitirdi." (Buhari, Kitabu's-Savm, 7. bab)

Ramazan ayi kisinin günâhlarindan siyrilarak bayrama bagislanmis, günâhlardan arinmis bir sekilde girmesi için bir firsattir. Bunun yolu da Allah'a ihlasla ibadet etmek, onun rizasi için oruç tutmak ve Yüce Peygamber (s.a.s.)'in yolunu izleyerek zorda bulunan mü'minler için tasaddukta bulunmaktir. Müslümanlarin, bu ayda Resulullah (a.s.a.)'i örnek edinerek hayirlarini ve hayir yolundaki harcamalarini artirmalari, dünyanin çok degisik bölgelerinde zulüm gören, degisik maddi sikintilarla karsi karsiya olan Müslüman kardeslerini hatirlamalari gerekir.

Kur'an-i Kerim'de Allah yolunda harcamak, Allah yolunda olanlara maddi destek saglamak, hayir ve infakta bulunmak hakkinda pek çok âyeti kerime mevcuttur. Bunlardan bazilari söyledir:

"Mallarini Allah yolunda harcayanlarin örnegi, her bir basaginda yüz tane olmak üzere yedi basak çikaran bir taneye benzer. Allah diledigine kat kat verir. Allah lütfu genis olandir, bilendir." (Bakara, 2/261)

"Hayir yolunda her ne harcarsaniz O (Allah) onun yerine baskasini verir. O rizik verenlerin en hayirlisidir." (Sebe, 34/39)

"Hayir için ne verirseniz size karsiligi eksiksizce verilir ve siz haksizliga ugratilmazsiniz." (Bakara, 2/272)

"Kendilerinin ona sevgi duymalarina (mala karsi gönüllerinde bir sevgi olmasina) ragmen yiyecegi yoksula, yetime ve esire yedirirler." (Insan, 76/8)

"Artik kim (Allah için) verir ve (Allah'tan) sakinirsa ve en güzel olani dogrularsa, ona en kolay olan(a ulasmay)i kolaylastiracagiz." (Leyl, 92/5-7)

Resulullah (s.a.s.) de bu konuda tesvikte bulunmus ve Allah yolunda harcamak, hayir için infakta bulunmak hakkinda birçok hadisi serif serdetmistir. Bu hadisi seriflerden ikisini asagida veriyoruz:

"Kim temiz kazançtan -ki Allah temiz olandan baskasini kabul etmez- bir hurma degerinde bir sey tasadduk ederse Allah onu sag eliyle kabul eder. Sonra, birinizin tayini büyütüp adeta bir dag gibi yaptigi gibi onu büyütür." (Buhari ve Müslim)

"Bir hurmanin yarisiyla da olsa atesten korunun." (Buhari ve Müslim)

Allah yolunda yapilan hiçbir iyiligi küçük görmemek gerekir. Herkes ancak gücünün yettigi kadarini yapabilir. Allah yolunda bir hurma infak etmenin bile büyük karsiligi vardir. Ancak kendisi iftar sofrasina çesit çesit yemekler koyarken, bin bir türlü sikinti içinde olan mü'min kardeslerini aklina getirmeyen, sonra da Allah yolunda harcama yapmamasina çesitli mazeretler uyduran bir kimsenin yaptigi da yüce Islâm dininin kazandirdigi kardeslik anlayisiyla bagdasmaz.

Oruç ve Takva

Yüce Allah orucun farziyetini bildiren ayeti kerimede söyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kilindigi gibi, (fenaliklardan) sakinirsiniz diye oruç sizin üzerinize de farz kilindi." (Bakara, 2/183)

Bu ayeti kerimede orucun temel gayesi ortaya konuyor: Fenaliklardan sakinmak yani takva. Takva nefis terbiyesiyle kazanilan bir vasiftir ve tüm ahlaki güzellikleri samildir. Çünkü takva Allah'in yasakladigi her seyden sakinmanin ve Allah'in emrettigi her seyi yerine getirmenin genel adidir. Oruç da insana takvayi kazandiran etkili bir nefis terbiyesi metodudur. Takva kalplerin uyanikligini saglar. Kalplerin uyanikligi da Allah'in rizasini kazanmaya vesiledir. Kalplerin bozularak günaha yönelmesini engelleyen sey takvadir. Günlük hayat, kisisel iliskiler, karsilasilan sikintilar insanda bazen yipranmaya ve paslanmaya dolayisiyla takvasinin kismen de olsa tahrip olmasina sebep olur. Yilda bir ay boyunca her gün tutulan oruç sayesinde iste bu tahribat giderilir. Zarar gören yerler onarilir. Böylece takvanin yeniden kalbi kusatmasi için gayret sarf edilir.

Orucun Fazileti

Orucun fazileti hakkinda Resulullah (s.a.s.)'den birçok hadisi serif nakledilmistir. Bunlardan birkaç tanesini aktaralim:

"Adem oglunun her ameline on kattan yedi yüz kata kadar sevap verilir. (Ancak) Allah azze ve celle söyle buyurmustur: "Oruç bunun disindadir. O benim içindir ve onun sevabini da ancak ben veririm. (Kulum) benim için sehevi arzusunu ve yemesini terk etmektedir." Oruçlu için iki rahatlama vardir. Bir rahatlama orucunu açtigi sirada, bir rahatlama da Rabbine kavustugu siradadir. Süphesiz oruçlunun agiz kokusu Allah katinda misk kokusundan daha hostur." (Buhari, Kitabu's-Savm, 9. Bab)

"Yüce Allah buyurdu ki: Ademoglunun her ameli kendi içindir. Oruç hariç. O benim içindir ve mükafatini da ben veririm. Benim için yemesini, içmesini ve sehevi arzusunu terk etmektedir." (Ibnu Huzeyme, 3/197-198)

"Her iftar vaktinde Allah'in (cehennemden) azat ettigi kisiler vardir. Bu, her gece böyle devam eder." (Ibnu Mace, Kitabu's-Siyam, Ramazan hakkinda nakledilen rivayetler babi)

"Oruç bir kalkandir." (Nesai, Kitabu's-Siyam, 43. Bab)

"Oruç sizden birinin çarpisma esnasinda kullandigi kalkan gibi bir kalkandir." (Nesai, ayni bab)

"Allah buyurdu ki: Oruç, kulun atesten korunmasina yarayan bir kalkandir. O benim içindir ve sevabini da ben veririm." (Ibnu Hanbel, 3/341)

"Oruç ve Kur'an kiyamet gününde kul için sefaat ederler. Oruç der ki: Ey Rabbim! Ben onu yemekten ve sehevi arzusundan alikoydum, beni onun için sefaatçi kil. Kur'an da der ki: Ben onu gece uyumaktan alikoydum, beni onun için sefaatçi kil. Böylece onlar sefaat ederler." (Ibnu Hanbel, 2/174)

Oruç Gerçek Bir Arinma Olmali

Son yüzyilda zihinleri kusatan maddeci anlayisin bizde biraktigi izlerden biri hayatimizin çok önemli bir parçasi ile, oruç, Kur'an, ibadet, itikaf, sadaka ve Allah'a yaklasma ayi olan Ramazan ayimizla ilgilidir. Bu ay birçoklari açisindan türlü türlü yiyeceklerle bedeni sisirme ayi haline geldi. Ramazan ayinda yiyecek için yapilan harcamalar diger aylardakine oranla daha da artiriliyor. Ramazan ayi gece sohbetleri, sabahlara kadar devam eden eglenceler ve partiler düzenleme ayi halini aldi. Bu alandaki gösterisçilik dansli, eglenceli sahurlar düzenlendiginin duyurulmasi derecesine kadar vardi. O ayda televizyonlarda da oldukça çirkin, basit diziler ekrana getirilmektedir. Sahur vakitlerine konan televizyon programlari sebebiyle birçoklari bunlari seyrederken sabah namazini terk etmektedirler.

Pek çok kimse de orucu sadece Ramazan ayinda kendini yeme içme ve cinsel iliskiden uzak durma olarak görmekte göz, kulak, dil, el, ayak gibi diger organlarini ise Allah'in haram kildigi isleri isleme konusunda serbest birakmaktadirlar. Bu sekilde neyin orucu tutulur?

Ramazan'i yeniden eski Rabbani ve ruhani havasina kavusturmak gerekir. Kisiler o ayda Kur'an okumak, teheccüd namazi kilmak, Allah'i zikretmek, fakirlere ve düskünlere yardim etmek, Allah'in gadabini gerektirecek ve orucun güzelligini bozacak her isten kendini sakindirmak suretiyle hayatlarina yeni bir canlilik kazandirmalidirlar. Basin yayin kuruluslari da bu ayin manevi havasini bozmaktan kendilerini sakindirmalidirlar. Ahlak bozucu bir sürü film ve programi ekrana getirirken kisa süreli bazi dini programlari yayina koymakla is bitmis olmaz.

Iman Kardesligi ve Oruç

Yukarida ifade ettigimiz üzere orucun en önemli hikmetlerinden biri açlik ve izdirap içinde olan kardeslerimizin acilarini hissetmek, onlarin sikintilarini paylasmaktir. Bunun fiiliyata dökülmesi için Ramazan'a özel olarak fitir sadakasi adinda bir sadaka uygulamasi da getirilmistir. Bu sadaka sembolik de olsa tüm Müslümanlarin birbirlerinin dertleriyle dertlenmelerini saglama açisindan büyük anlam ve önem tasimaktadir. Ayrica "damlaya damlaya göl olur" sözünde ifade edildigi üzere bu küçük damlalar bir yerde toplaninca büyük havuzlar olusabilmekte ve sikinti içinde yasayan pek çok mü'min kardesimizin yarasina merhem olabilmektedir. Ancak mümin olarak ilgi alanimizi daraltmamamiz, ümmet bilinci içinde tüm Müslümanlarin dertleriyle dertlenmemiz gerekir. Maddi imkanlarimiz sikinti içindeki tüm Müslümanlara el uzatmamiz için yeterli olmayabilir. Ama hiç olmazsa düsünce ve ilgi sinirlarimizi daraltmayalim. Dünyanin neresinde olursa olsun Müslüman kimligi tasiyan herkesin bizim kardesimiz oldugunu unutmayalim. Bundan dolayi mübarek Ramazan ayina girerken çagimiz Müslümanlarinin karsi karsiya oldugu genel manzara hakkinda özet bilgiler vermekte yarar görüyoruz.

Ramazan'a Girerken Islam Dünyasi

Dünya Müslümanlari bu Ramazan'a da çesitli sikintilarla ve acilarla giriyor. Islâm dünyasinin birçok yöresindeki yaralar bu Ramazan'da da kanamaya devam ediyor. Bu yaralarin sarilmasi ve kanamalarin durdurulmasi ise ancak Müslümanlarin kendi aralarinda dayanismalariyla, ümmet suuru içinde birbirlerine destek olmalariyla ve ayni bütünün birer parçalari olduklari suuruyla hareket etmeleriyle mümkün olacaktir. Bugün dünyaya hükmetmeye çalisan güçlerin Müslümanlarin kanayan yaralariyla ilgileniyormus gibi görünerek ne gibi oyunlar çevirdiklerini, Müslümanlari sürekli oyuna getirerek onlari hep baskalarinin tahakkümü altinda yasamaya zorlamak için çaba sarf ettiklerini hep birlikte görüyoruz. Bu güçlerin sözde uluslararasi hukuktan, insan haklarindan ve benzeri süslü kavramlardan söz etmelerinin de sadece perde arkasinda çevirdikleri oyunlari kamufle etmekten baska amaç tasimadigini artik sadece Müslümanlar degil bütün insanlik görüyor. O halde bu güçlerden Müslümanlar lehine, hatta insan haklari adina bir sey beklemek yersiz bir beklenti olur. Zaten böyle bir beklenti içinde olanlar da sonuç alamadiklarini görünce ümitsizlige kapiliyorlar. Ama biz ümidimizi onlara baglamadigimizdan onlarin söz konusu tavirlari karsisinda da ümitsizlige kapilmiyoruz. Biz ümidimizi en önce Allah'a sonra Müslümanlarin kendi aralarindaki dayanismalarina ve iman duyarliligindan kaynaklanan güç birligine baglamis durumdayiz. Allah'in izniyle bu yöndeki duyarliligin her geçen gün biraz daha arttigini görünce gelecege daha bir ümitle bakabiliyoruz.

Bilindigi üzere bu siralarda Islâm dünyasinda en büyük izdirabin ve sikintinin çekildigi yer Çeçenistan'dir. Çeçenistan hakkinda dergimizin bundan önceki sayilarinda ayrintili bilgiler verilmisti. Bu sayimizda da "Dünya Gündemi" bölümünde bu bölgedeki son durum hakkinda özet bilgiler bulmaniz mümkün. Islam aleminin kanayan yaralarindan biri de, Yüce Allah'in Isrâ suresinde mübarek kildigini bildirdigi Filistin'dir. Filistin bu Ramazan'a da çesitli sikintilarla, acilarla ve izdiraplarla girdi. Filistin halki o topraklarin Islâmi kimliginin korunmasi için verdigi mücadeleden dolayi bu sikintilarla karsi karsiya kalmaktadir. Dolayisiyla bu davada dünya Müslümanlarinin onlari yalniz birakmamalari, Filistin topraklarinin Islâmi kimliginin korunmasi mücadelesinde onlarin yaninda yer almalari gerekir.

Islam cografyasinin sikintili bölgeleri sadece buralar degil elbette. Bazi yerlerde Müslümanlar kalabalik kitleler halinde mülteci kamplarina sikistirilmis durumdalar. Bunlardan oruç tutabilenler iftar ve sahurda yiyecek bir sey bulabilmek için çesitli yardim kuruluslarinin eline bakmaktadirlar. Birçok Müslüman sömürgeci güçlerin hizmetindeki uluslararasi örgütlerin duyarsizligindan cesaret alan isgalcilerin kurdugu esir kamplarinda veya zindanlarda Ramazan'i geçirmektedir. Pek çok Islam beldesinde hiçbir yerden geliri olmayan binlerce Müslüman ailesi, yardimseverlerin veya hayir kuruluslarinin dagittigi üç bes paket erzakla Ramazan'i çikarabilmenin hesaplarini yapmaktadir.

Birçok Islam ülkesindeki yöneticiler Müslüman halklara reva gördükleri uygulamalarda Sirplari, Ruslari veya siyonist yahudileri aratmiyorlar. Bu yüzden birçok Islam ülkesinde çok sayida Müslüman sirf sahip olduklari inançlarindan ve düsüncelerinden dolayi bu Ramazan'i zindanda geçiriyor. Ramazan'i bu sekilde zindanda karsilayan Müslümanlar arasinda çok sayida ilim adami da var.

Despotik rejimler Islami faaliyetlerden ve bu faaliyetlerin basini çekenlerden bu derece rahatsiz olurlarken kendileri yönettikleri halklara hiçbir sey veremiyorlar. Örnegin Misir yönetimi Terörle Mücadele Kanunu adli zulüm kanununa dayanarak binlerce insani zindanlara doldururken ülke halkini günden güne daha da fakirlestiriyor. Nüfusu 18 milyonu bulan baskent Kahire'de bes yüz bin insan evsiz durumdadir. Bunlarin çogu aileler halinde mezarliklarda veya sokak kenarlarinda hayat sürmektedirler.

Sefaletin hüküm sürdügü tek Islam ülkesi Misir degil tabii ki. Belki diger Islam ülkelerinin baskentlerinde mezarliklarda ve sokak kenarlarinda yatan insanlarin sayisi bu kadar degildir ama Islam ülkelerindeki mevcut yönetimlerin çogu kendi siyasi ve ekonomik sistemlerini ABD'nin "yeni dünya düzeni" teorisine entegre etmeye çalisirken kendi halklarini her gün daha da fakirlestirmekte, daha çok sefaletin kucagina itmektedirler.

Müslümanlarin içinde bulundugu bu durum iman hassasiyeti tasiyan insanlarin yüreklerini paraliyor. Kendileri genis imkanlara sahip olsalar da rahat olamiyorlar. Iste bu manzaralar hep Müslümanlarin bassiz kalmasinin, birlik ve bütünlük içinde haksizliklara karsi duramamalarinin ortaya çikarmis oldugu manzaralardir.

Ancak biz bütün bu karamsar manzaralara ragmen ümitsiz degiliz. Allah'in izniyle, bu aci dolu günlerin geçecegi ve aydinlik günlerin gelecegi ümidini tasiyoruz. Çünkü artik Müslümanlar dinlerinin kendilerinden neyi istedigini geçmistekinden daha iyi biliyor, baskici zulüm rejimlerini her gün daha iyi taniyorlar. Sömürgeci güçlerin Islami uyanis hareketlerinin güçlenmesinden rahatsiz olmasinin sebebi de çikar kaynaklarinin kuruyacagi endisesi.

Ramazan'da Kazandigimiz Güzellikleri Ramazan'dan Sonra da Sürdürelim

Ramazan hayir ve bereket ayi, bir silkinis ve dirilis dönemi oldugundan bu ayda çesitli güzellikler kazaniriz. Oruç vasitasiyla nefsimizi terbiye eder, ona kötülüklerden uzak durmasini, haramlardan sakinmasini ögretiriz. Günlük ibadet programlarimizla Allah'a yaklastirici amelleri biraz daha güncel hayatimiza yerlestirir, bu dogrultuda bazi güzel aliskanliklar kazaniriz. Öte yandan Ramazan'da zamani planli kullanmayi, hayati programlamayi ögreniriz. Iman kardesliginin önemini biraz daha iyi kavramaya ve böylece dünyanin degisik yörelerindeki Müslümanlarin dertleriyle daha yakindan ilgilenmeye baslariz. Iste bütün bu özelliklerin Ramazan'a özgü kalmamasi, Ramazan'dan sonra da devam etmesi gerekir. Ramazan adeta bir kurs dönemidir. Bilindigi üzere bir insanin herhangi bir konuda kurs almasinin amaci ögrendiklerini mesleginde veya güncel hayatinda icra etmesidir. Sadece kurs döneminde bir seyleri tatbik etmek için kursa gidilmez.

Yüce Allah, Islam'in bes esasindan ve dört temel ibadetinden olan farz orucu: "Sayili günlerde" (Bakara, 2/184) diye buyurarak belli bir zamana tahsis etmistir. Bunun da gayesini "(fenaliklardan) sakinirsiniz diye..." seklinde izah etmistir. Fakat fenaliklardan sakinmak sadece o dönem için gerekli olan bir sey degildir. Bütün bir hayat için gereklidir. O dönemde insan fenaliklardan sakinmayi ögrendigi bir kurstan geçiyor. Basta da belirttigimiz üzere hayat sartlari nefislerde paslanmaya yol açtigindan bu kursa her yil girmek gerekiyor. Ramazan kursunun azami derecede faydasini görebilmek için bu ay içinde kazanilan güzellikleri sonraki dönemlerde de devam ettirmek gerekir.

Bu duygu ve düsüncelerle hepinizin Ramazan ayini tebrik ediyor, Yüce Allah'in bu mübarek ayi tüm Islam alemi için hayirlara vesile kilmasini ve bütün Müslümanlari huzurlu bayramlara kavusturmasini diliyoruz.

Kaynak: Vahdet Dergisi

Hazirlayan: Musa Dogan

geri.gif (569 Byte)