Allah Teâlâ
şöyle buyurur:
“Bunların size inanmalarını mı bekliyorsunuz?
Halbuki, içlerinden bir takımı, Allah'ın
sözünü dinlerler. Ona akılları yatar, yine de başka tarafa çekerler. Bunu bile
bile yaparlar.” (Bakara 2/75)
Tahrîf , harf kökündendir. Harf sözlükte uç, kıyı,
sivri ve keskin taraf anlamlarına gelir[1]. Sözü Tahrîf ise
iki tarafa yüklenebilecek anlamlar taşıyan bir sözü yalnız bir tarafa çekmektir[2].
Kur’ân’ın yasakladığı Tahrîf
dine saldırma mak
منَ
الَّذِينَ
هَادُواْ
يُحَرِّفُونَ
الْكَلِمَ
عَن
مَّوَاضِعِهِ
وَيَقُولُونَ
سَمِعْنَا
وَعَصَيْنَا
وَاسْمَعْ
غَيْرَ مُسْمَعٍ
وَرَاعِنَا
لَيًّا
بِأَلْسِنَتِهِمْ
وَطَعْنًا
فِي الدِّينِ
وَلَوْ
أَنَّهُمْ
قَالُواْ
سَمِعْنَا
وَأَطَعْنَا
وَاسْمَعْ
وَانظُرْنَا
لَكَانَ
خَيْرًا
لَّهُمْ
وَأَقْوَمَ
وَلَكِن
لَّعَنَهُمُ
اللّهُ
بِكُفْرِهِمْ
فَلاَ
يُؤْمِنُونَ
إِلاَّ
قَلِيلاً
“Kimi
Yahûdi ler kelimeleri yerlerinden Tahrîf ederler (yerleşik anlamlarından kaydırırlar) “سَمِعْنَا
وَعَصَيْنَا = semi’na ve aseyna” “ “وَاسْمَعْ
غَيْرَ
مُسْمَعٍ = isma’ gayre musmain” bir
de “رَاعـِناَ =râinâ. ” derler.
Bunu dillerini bükerek ve dine saldırarak
yaparlar. Eğer bunlar, “سَمِعْنَا
وَأَطَعْنَا” = “semi’nâ ve ata’nâ, " وَاسْمَعْ“ isma’, ” bir de “ انظُرْنَا = unzurnâ, ” deselerdi
elbette daha iyi ve daha doğru olurdu. Ama kâfirlik etmelerinden dolayı Allah onları lanetledi. Artık pek az inanırlar.” (Nisa
4/46)
Âyette geçen üç cümleden her birinin, birbirine zıt iki anlamı vardır.
1- “سَمِعْنَا
وَعَصَيْنَا = semi’nâ ve aseynâ”
cümlesinin bir anlamı “dinledik
ve sıkı tuttuk” diğeri ise “dinledik
ve isyan ettik” şeklindedir. Çünkü (asâ = عصى); hem isyan, hem de
değneği tutar gibi sıkı tutma anlamına gelir[3]. Ulaşabildiğimiz
tefsir ve meallerde bu inceliğin tespit edilemediği
görülmektedir.
Eğer “سَمِعْنَا
وَأَطَعْنَا = semi’nâ
ve ata’nâ” “Dinledik ve boyun eğdik” deselerdi onu Tahrîf, yani başka anlama çekme imkanı olmayacağından
daha iyi ve daha doğru olurdu.
2- “وَاسْمَعْ
غـَيْرَ
مُسْمَعٍ = isma’ gayre
musmain” cümlesinin bir anlamı, “lütfen dinle, sana söz söylemek haddimize
değil ama..” diğeri ise “dinle, söz dinlemez adam[4]” şeklindedir.
Eğer
3- “رَاعـِنَا = râinâ” cümlesinin
anlamlarından biri “bizi güt” diğeri “bizi
gözet” şeklindedir. "Bizi güt" sözünde bir iğneleme vardır. Yani "Sen bizi hayvan güder gibi gütmek
istiyorsun, öyleyse güt." demiş olurlar. Dillerini biraz eğer, ayn harfini
uzatarak raînâ derlerse “bizim çoban” demiş olurlar. Ama eğer “انظُرْنَا = unzurnâ” deselerdi
“bizi gözet” dışında başka
anlama çekilemezdi.
Tahrîfin başka
şekilde olması Kur’ân için
mümkün değildir. Çünkü bu Kitap, milyonlarca insanın hafızasındadır ve sayısız
baskısı bulunmaktadır.
Âyette yer alan,“... Bunu dillerini bükerek ve dine
saldırarak yaparlar.” cümlesi Tahrîf için
kötü niyeti şart koşmaktadır. Yoksa birden fazla anlam içeren bir sözle ilgili
yanlış bir tercih veya dili dönmeyen yahut unutan kişinin âyeti yanlış okuması,
Tahrîf kapsamına girmez.