Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Bir ara şöyle demiştiniz: "Musa! Biz tek çeşit yemeğe
katlanamayız. Haydi, bizim için Rabbine yalvar, bize yerde yetişen şeylerden
çıkarsın; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından..."
O da şöyle demişti: "Yani üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi
istiyorsunuz? İnin bir şehre, orada istediğiniz her şeyi bulursunuz”.
Başlarına sefillik ve çaresizlik çöktü. Tekrar Allah’ın
azabına çarpıldılar. Evet, öyle! Çünkü Allah'ın âyetlerini görmezlikten
geliyorlar, peygamberlerini haksız yere öldürüyorlardı. Evet, öyle! Çünkü
isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı.” (Bakara
2/61)
"...Üstün olanı daha aşağı olanla değiştirme... “ gıdaların
karşılaştırılması şeklinde yorumlanmıştır. Bize göre burada karşılaştırılan,
tarım toplumu ile avcı ve göçebe toplumdur. Çünkü âyette yer alan istekler, Yahûdi
leri tarım toplumu haline getirir. Halbuki kudret
helvası ve bıldırcın avı onları avcı ve göçebe toplumu yapmıştı. Böyle toplumlar çok gezer ve
çok şey öğrenirler. Canlı ve çevrelerine karşı duyarlı olurlar. Güvenliklerini
de en üst düzeyde sağlarlar. Toprağa bağlı olanların dünyaları toprakları ile
sınırlı olur. Gelişmeleri takip edemez, kolay sömürülürler. "Yerin
bitirdiği sebze, hıyar, sarımsak, mercimek ve soğan"ı
tercih edenlerin "... başlarına sefillik ve
çaresizlik çökmüş...." olmasının sebebi bu olmalıdır. Çölde kalan Yahûdi ler ise Calut'u
yenerek büyük bir başarı elde etmişlerdi.
Musa aleyhisselam
onlara, “.. İnin bir şehre, orada
istediğiniz her şeyi bulursunuz” dedi. Yani istediğiniz yiyecekleri elde etmek için tarım yapmanız
gerekmez. Hangi şehre inseniz onları bulursunuz, demiş oluyordu. Böylece onları
ticarete de teşvik ediyordu.