![]() |
![]() |
|
. | ‘İHTİYAÇTAN
ARTA KALAN’I VERMEK İnfak,
Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan harcamadır ve Kur’an-ı Kerim’de
çok söz edilen önemli bir ibadettir. Müminler
infak ederek her türlü manevi kirden arınırlar. Rabbimiz’in buyruğuna uygun olarak
ve yalnızca O’nun rızasını kazanmayı hedefleyerek, ihtiyacından artakalan sevdiği
şeylerden vermek, gerçek anlamda infak etmektir. Mümin için dünyevi hiçbir şey,
Allah’ı hoşnut etmekten daha önemli değildir. Mülkün
asıl sonsuz sahibi olan ve rızık veren yalnızca Allah’tır.
Kur’an’da birçok ayette bu bilgi verilmektedir: Yeryüzünde
hiç bir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de
ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta
(yazılı)dır. (Hud Suresi, 6) Birçok
insan yalnızca kendi çalışması karşılığında para kazandığını, evine götürdüğü
rızkı da sadece kendi gayretiyle elde ettiğini düşünür. Oysa “Ve orda sizler
için ve kendisine rızık vericiler olmadığınız kimseler (varlıklar ve canlılar) için
geçimlikler kıldık.” (Hicr Suresi, 20)
ayetinde çok açıktır ki; rızık verici olan ve geçimlikler kılan Rabbimiz’dir;
insan niyet ederek, çaba göstererek sebep kılınmaktadır. Ve “kendilerine
rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.” (Bakara Suresi, 3) ayetiyle de bildirildiği gibi mümin yine
O’na ait olan şeyden infak etmektedir. Kur’an
ahlakını bilmeyen kimseler, kendi yanlış infak anlayışlarına göre mallarından
çok azını ihtiyaç sahiplerine verirler ve bu önemli ibadeti yerine getirmiş olmanın
rahatlığını yaşarlar. Oysa yaptıkları yalnızca vicdanlarını rahatlatmaktır. Kur’an'da
bildirilen infak kavramı tamamen farklıdır. Kuran'a göre "... Ve sana neyi
infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah,
size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz." (Bakara Suresi, 219)
ayetindeki ‘ihtiyaçtan artakalan’, infak etmedeki ölçüdür. Peygamberimiz(s İnsanın
nefsi kıskançlık, bencillik gibi çeşitli kötü ahlak özelliklerine eğilimli bir
yapıda yaratılmıştır. Nefsini eğitmeyen kişi, bu bencilce duygular nedeniyle her
zaman, herkesten çok kendisini düşünür, her şeyin en iyisini, en mükemmelini
kendisi için ister. Bu duygular kişinin tüm ahlakına hakim olabilir. Kullarına
karşı iyiliği çok olan Rabbimiz,
inanan insanların imanlarını güçlendirmek ve bu nefsani zayıflıklardan
kurtulabilmeleri için fedakarlık yaparak sevdikleri şeylerden vazgeçmelerini ister: Sevdiğiniz
şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz
Allah onu bilir. (Ali-imran Suresi, 92) İnfak
etme konusunda Allah'ın hoşnut olmayacağı bir davranış –her ibadet gibi- bu
ibadetin gösteriş amacıyla yapılmasıdır. İnsanlara gösteriş amacıyla infak
etmek, “Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah'a
ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir
arkadaştır o. (Nisa Suresi, 38) ayetiyle bildirildiği üzere inkarcılara has bir
davranıştır. "Rabbiniz
şöyle buyurmuştu:"Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve
andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir."(İbrahim
Suresi, 7) ayetiyle haber verildiği üzere, insanın sahip olduğu nimetlerin
artmasının sırrı şükretmektir. Bizlere
düşen; ancak Kendisine şükredilen, bütün varlığın diliyle yegane övülen Allah
dilemediği takdirde hiçbir şeye sahip olamayacağımızı, tüm nimetler
için Allah'ın lütfuna muhtaç olduğumuzu daha iyi kavrayacak ahlaka
ulaşmaktır. Çünkü Rabbimiz, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve
ebedi nimetler vermek suretiyle mükafatlandıran, ezelde bütün yaratılmışlar
hakkında hayır, rahmet ve irade buyurandır; O Rahman’dır, Rahim’dir. Elif
Alaca elif@elifalaca.com
|
. |
![]() |
![]() |