Amerika’nin Yeni Dini Islam mi Olacak?

Amerika’da, dünyanin diger bölgelerine nazaran dini özgürlüklerin daha gelismis oldugu malum. Devletin dinlere karsi tarafsiz kalmasi kadar, toplumun dine bakisi da bunda rol oynuyor. Belki burasi dünyanin en materyalist toplumu; ama ayni zamanda en dindar toplumlardan da birisi. Kiliselere devam orani ya da bir sektör haline gelmis hayir kurumlarina yapilan bagislarin kabarik hacmi bir yana, her vesile ile yapilan kamuoyu arastirmalarinin ortaya çikarttigi tablo Amerikalilarin hayatlarinda dinin ne kadar önemli bir rol oynadigini göstermeye yetiyor. Bunu kolaylastiran iki neden var. Birincisi devletin dine ve dindara yaklasimi olumsuz degil. Kimsenin kariyeri, isi ya da muamelesi, dini kimligi veya dini düsünceleri nedeni ile bir yerlere takilip kalmiyor. Bir diger ifade ile devlet bizde oldugu gibi din ile hayatin baglarini kopartacak bir olumsuz isleve sahip degil. Böyle olunca da kimsenin dindar gözükmekten sakinmak gibi bir derdi olmuyor; bilakis dindar olmak farkli haklari talep edebilmeyi mesrulastiran bir insanlik hakki olarak saygi görüyor.

Bir diger neden toplumun çok dinli ve çok kültürlü yapisi. Amerikan toplumu farkliliklardan güç alan bir toplum. Bir Amerikalinin ifadesi ile “Tolerans ve esitligin hayatta kalmak için sart oldugu modern bir göçebe kültürü”ne sahip bu toplumda aslinda farkliliklar üzerine gitmemek herkes için en salim yol.

Chomsky: “Iran’dan Bile Tutucu”

Farkli dinlerden olusan bir mozaikte her dinin saygi görmesi, dolayisiyla dini özgürlüklerin gelismis olmasi anlasilabilir ama teslim etmek gerekir ki Amerikan toplumunun dindarligi bundan daha fazla bir anlama sahip. Arastirmalara göre Amerikalilarin %94’ü Allah’a ya da farkli sekillerde adlandirdiklari üstün bir varliga inaniyor. % 66’si dinin bugünün sorunlarinin tümüne ya da ekserisine çözüm bulacagini düsünüyor. % 33’ü ise hayati boyunca en az bir kere ruhi bir tecrübe yasadigini ifade edecek kadar dini inançlarini önemsiyor.1 Hatta dinin bu derecede önemli olmasini farkli biçimlerde yorumlayanlar bile var. Ünlü dilbilimci Naom Chomsky’e göre Amerika Iran’dan bile daha tutucu bir ülke. Gerçi Chomsky bu benzetmeyi halkin büyük is adamlari ya da politikacilar tarafindan dini duygular kullanilarak sömürüldügü seklindeki iddiasini açarken kullaniyor ama sözlerinin devami ilginç: “En aydin fikirler neler mi? Kiliseye git, talimatlari dinle, ne söyleniyorsa yap ve çeneni kapat. Iste bunlar.”2 Chomsky’nin hosuna gitmese de %50’ye yakini kiliseye devam eden dindar Amerikan halkinin yaptigi iste tam bu. Bu yüzden de bu toplumun dindarligini ciddiye almak gerekiyor.

Materyalist Çünkü...

Peki bu kadar dindar insanlar nasil oluyor da ayni zamanda dünyanin en materyalist toplumunu olusturuyorlar? Garip gelebilir ama bu da yine dini bir motife, püriten ahlak denen kavrama dayaniyor. Bu kavrami Weber, Protestanligin kapitalizmin itici gücü haline gelmesini açiklarken kullanmisti. Amerikan toplumunun bugün sahip oldugu kati is kurallarini ve bu hayat ile özel hayat arasindaki keskin ayirimi sekillendirmis bu anlayisa göre çalismak Allah’in rizasina kavusmanin yegane yolu. Hatta itibarin kaynagi ve sorumluluklarin yerine getirilmesinin de tek ölçüsü. Ilk Amerikalilari derin biçimde etkileyen bu anlayis, sonralari dini köklerinden soyutlanarak kapitalizmin çikarlarina hizmet eden ve çalisanlarin hayatlarini sömürücü bir nitelige bürünmüs. Ama yine de Amerikalilar kendilerini tanimlarken bu kavrama sikça atifta bulunuyorlar.

Her Mala Alici

Materyalizmi bile dini referanslara sahip bu toplumda dini kurumlar ve akimlar haliyle son derece canli. Her inanisin kendine hem hareket alani hem de taraf bulabildigi bu canlilik sadece klasik kilise kurumlari ile sinirli degil. Daha dogru bir ifade ile Amerikan toplumunun dine bakisi kilise ögretilerinin içine sigmayacak derecede aktif. Tabiri caizse burasi o kadar dinamik bir pazar ki, pazarlamasi iyi her mal alici buluyor. Hele müsterilerinin önceliklerini tespit edip malini ona göre dizayn eden saticilar büyük ragbet görüyorlar. Buna en iyi örnek New Age denilen akimin kazandigi popülarite. Ögretileri tam Amerikan bireyselligine uygun düsecek tarzda çesitlilik ve farklilik arz eden heterodoks bir inanislar bütünü olarak nitelenebilecek New Age akimi bir arastirmaya göre % 20’lik bir oran ile ülkede üçüncü inanç grubu haline gelmis durumda. Bunda biraz da kilise ögretilerinin, standartlari yüksek, degisime endeksli dinamik bir toplumun beklentilerini tatmin edememesinin payi var kuskusuz. O yüzden bu toplumda farkli inançlara yönelik arayislarin artmasi sasirtici degil.

Islam: Amerika’nin Yeni Dini

Iste bu arayisin farkinda bir yazarin, Belief.Net’ten Michael Wolfe’un Amerikalilara gösterdigi adres ise oldukça ilginç. Wolfe’a göre Amerikalilar geçmisleri, temel degerleri ve beklentileri itibariyla aradiklarini ülkenin su an üçüncü ama en hizli gelisen dini olan Islam’da bulabilirler. Potansiyeli ve vadettikleri ile Islam bu ülkenin gelecekteki yeni dini olacak. Amerikan toplumunun temel degerleri ile Islam’in genel kurallarini karsilastirarak bu sonuca ulasan yazara göre genel önyargilari asarak Islam’i inceleyen her Amerikalinin bulduklari kendi öz degerlerinden farkli degil. Yazar “Amerika bir Islam ülkesi mi?” seklindeki soruya evet demek için yedi neden bulundugunu iddia ediyor:

“-Islam tek Allah’a inanir: Müslümanlar da Hiristiyanlar ve Yahudiler gibi tek Allah’a inanirlar; çünkü bu din de “Ibrahimi” gelenekten gelmedir.

-Islam özde demokrattir: Islam oy hakkini, bir meslek sahibi olmayi ve egitimi savunur. Kur’an inananlar arasinda konsensüs öngörür. Camilerde kiliselerdeki gibi bir ruhban sinifi yoktur. Herkes kendi akibetinden sorumludur ve Allah katinda esittir. Ortadogu’daki rejimlere bakilarak bu öz hakkinda süpheye düsülmemelidir; zira bu rejimleri islâmî prensipler degil, küresel ekonomi ve sömürgecilik olusturmustur.

-Islam cazip bir mistik gelenege sahiptir: Mistisizm Allah’in ferdi planda aranmasidir. Bu, Amerika gibi “bireyler” ve “mistik arayicilar” ülkesinden baska nerede daha iyi yapilabilir? Ya da yüzyillar boyunca Islam’i temsil etmis mistik gelenegin ögretilerinden Amerikalilardan daha iyi kim faydalanabilir? Ilginç görülebilir ama Amerika’da en çok satan sair siirlerinde fiziksel gerçeklikle Allah arayisini çarpici metaforlarla basarili bir sekilde birlestiren ve 800 yil ötesinden konusmaya devam eden Mevlana Celaleddin-i Rumi’dir.

-Islam esitlikçidir: New York’tan Kaliforniya’ya, birbirine benzeyen, ibadetleri bir olan tek ibadethaneler zincirine 4000 cami ve mescitle sadece Müslümanlar sahiptir. Amerikalilarin kendilerini tanimlamak için kullandiklari “Allah’in altinda yekpare bir millet” ya da Lincoln’un Gettysburg konusmasindaki “Bütün insanlar esit yaratilmistir” sözleri Islami düsünce ile temelde aynidir.

-Islam Amerikalilarin yeni egilimi olan yiyecek sadeligi ve az yemeyi tesvik eder: Ramazan bir çok Amerikalinin hayranlik duydugu hatta gizli gizli uyguladigi bir yeme içme disiplini öngörür. Diger taraftan helal et kavrami son derece saglikli ve son zamanlarda yayginlik kazanan organik yiyecek uygulamasina benzer bir uygulamadir.

-Islam diger dinlere hosgörü ile yaklasir: Medine döneminde Hiristiyanlar, Yahudiler ve Sebe dini mensuplari bir arada baris içinde yasamislardi. Bugün Yahudi-Müslüman kavgasina ragmen her iki din de Ibrahimi gelenekten gelmektedir. Kaldi ki Amerika’da bu iki dinin mensuplari her geçen gün daha çok kaynasmaktadirlar. Üniversitelerde her iki gruba mensup ögrenciler arasinda bir yakinlasma yasanmakta ve önderler ortak bir sükran günü yemegi vermeyi planlamaktadirlar. Sasirtici gelebilir ama ilk ortak helal-koser magazasi da açilmak üzeredir.

-Islam dini özgürlügü savunur: Hz. Peygamber Mekke’deki zulümlerden Medine’ye siginmis ve orada yeni bir toplum olusturmustu. O yüzden bugün bu topraklara “dini baskilar yüzünden siginan Müslümanlar gerçegi” sasirtici görülmemelidir.”3

Cihad ve Kadin

Bu yedi özelligin Islam ile Amerika arasinda derin bir uyum anlamina geldigini öne süren yazar Islam’da cihad ve kadinin yerine de deginerek bu konularin yanlis anlasildigini ifade ediyor. Ona göre cihad, Müslümanlarin, Allah’in istedigi adil bir dünyanin tesekkülünde aktif olmalari anlamina geliyor. Kadin konusunda ise Hz. Peygamberin, devrinde bir reform yaptigini ve kadinin konumunu yücelttigini söylüyor. Buna göre Kur’an kadina mülkiyet ve evlilik hususlarinda haklar getirmis, Islam’in ilk dönemlerinde kadinlar meslek ve mülkiyet sahibi olabilmislerdir. Hatta bunun çagdas yorumlarina bugün bile rastlamak mümkündür: Iran’da üniversitelere devam eden bayan sayisi erkek sayisindan fazladir. Son seçimlerde bu ülkede tam 5000 kadin çesitli mevkiler için yarismistir.

Tashih

Dogrusu yazarin kulaga hos gelen ama haklilik payi da oldugu inkar edilemeyecek bu düsünceleri her seyden önce Amerika’da genelde toplum hayatinin, özelde dini hayatin hangi temeller üzerinde yükseldigini anlamamizi kolaylastiriyor. Bu toplumun neden basarili oldugunu da tabii ki... Aslinda %50’si burada dogmus 6 milyonluk Amerika Müslüman toplumunun ayaklari yere basan, gayet dikkatli, hesapli ve gayretli çalismalarina bakarak yazarin beklentileri üzerinde ümitlenmek mümkün. Diger taraftan masum bir gelecek projeksiyonu gibi duran bu düsünceleri, çogu gelecek projeksiyonun gördügü isleve programlanmis, yani bir sekilde bugünü etkilemeyi amaçlayan art niyetli fikirler olarak mahkum etmek de. Ama ikincisine pek tevessül etmemek daha dogru gibi. Bütün aleyhte propagandalara ve medya manipülasyonuna ragmen akli basinda bir Amerikalinin ülkesinin ya da toplumunun gelecegi adina Islam’dan bir seyler ummasini neden kötüye yorumlayalim ki? Islam, Allah’in yeryüzündeki her insan için layik gördügü yegane fitrat dini ve herkesin selameti kendisinde bulacagi tek kurtulusken, zaten baska nasil düsünülebilir ki? Bence yazara katildigimizi ifade etmeliyiz ama bir tashihle: Sadece Amerika degil, fitratina dönme arzusu içindeki her insanin ve milletin istikbali bu dinde...

1. Craig Hamilton, “The New American Spirituality”, What is Enlightenment;, Fall/Winter 2000, sh. 24. 2. Noam Chomsky, “Propaganda and Public Mind”, Prevailing Winds, September-December 2000, sh. 41.

Kaynak: Altinoluk dergisi, Mart sayisi

  @ Ekrem Yolcu

arrow3h.gif (1916 Byte)