Özgür-Der: Oligarsinin Savas Çagrisina Karsi Çikalim!

 

     Meclis’te tezkerenin kabul edilmemesi, savas lobisinin faaliyetlerini hizlandirmasina yol açti. Medyada baslatilan kampanya dün Genelkurmay baskaninin açiklamasiyla “resmi” hüviyet kazanirken, bugün de Sakip Sabanci’nin hükümete tezkereyi yeniden Meclis’e gönderme çagrisi gündeme geldi. MGK’nin 2003 Ocak ayinda yapilan ve ABD’nin kirli savasina destek içeren toplantisinin unutuldugu düsünülmüs olmali ki, dün Genelkurmay Baskani Hilmi Özkök TSK’nin savas yanlisi görüsünü tekrarlamak lüzumunu hissetti. Hükümetin TBMM’ye sundugu asker tezkeresinin arkasinda olduklarini teyid eden Özkök, aslinda savasa karsi olduklarini ama savasin engellenemeyecegini, bu yüzden de savasanlara yardimci olunarak Türkiye’nin zararinin bir kisminin karsilanabilmesinden yana olduklarini söyledi. Özkök ayrica savas tezkeresinin Mecliste görüsülmesinden önce toplanan MGK’da neden tezkereye destek verilmedigi sorusunu da Meclise baski yapar duruma düsmek istemedik seklinde açikladi. Iç ve dis güvenligi devasa boyutta ilgilendiren böyle bir konuda Genelkurmayin hükümete tabi oldugunu açiklamasi, ardindan da hükümetin savas tezkeresinin arkasinda oldugunu bildirmesi savas talebinin asil kaynagini açiga çikartmaktadir. Bununla birlikte izlenen politika dikkat çekicidir. Basörtüsünü, IHL’leri, Kur’an kurslarini, inanç özgürlügünü tehdit, hatta öncelikli dis tehdit konusu olarak algilayip basta hükümet olmak üzere tüm sivil yetkililere ve halka karsi ültimatomlar yagdiran Genelkurmay ve TSK yetkililerinin böyle bir konuda susmus olmalari ve ancak “Asker Tezkeresi”nin TBMM’de reddinden sonra konusmaya baslamalari hiç de normal bir durum degildir. Özkök’ün yaklasimindan, Genelkurmayin savasa gönüllü oldugu anlasilmaktadir. Ancak halkin ezici çogunlugunun savasa karsi çikmasi nedeniyle Türkiye’deki oligarsik güç odaklarinin savas davulunu hükümetin omzuna yükleyip, tokmagi ise kendi ellerinde tutmaya çalistiklari anlasilmaktadir. TBMM’de isler tersine gidince savas tokmagi meydana çikartilmis, hükümete ise isin sorumlulugu, yani pis davulu tasimak kalmistir. Öte yandan Genelkurmayin hükümet kararlarina bagli oldugunu bildirmesi karsisinda TBMM Baskani Arinç’in, Basbakan Abdullah Gül’ün ve ana muhalefet partisi CHP Genel Baskani Baykal’in mutluluk duymasi da garipsenecek bir durumdur. Çünkü durum yasal olarak zaten böyleyken, olmasi gerekenin bildirilmesinden dolayi hükümetin emrindeki bir kurumun temsilcilerine “sükran” duygulari iletmesi zaafiyet göstergesidir. Ayrica Genelkurmayin savas tezkeresinin arkasinda olduklarini açiklamasindan Arinç’in ve Baykal’in duyduklari memnuniyeti anlamak da zordur. Madem bu açiklamalar çok hosunuza gidecekti, öyleyse neden Meclis’te tezkere karsiti bir tutum izlediniz? Yoksa Genelkurmayin tavrindan sonra siz de mi “hidayete erip”, tövbekar oldunuz? Genelkurmay baskaninin sözleri açikça 2. tezkerenin TBMM’ye getirilmesinde önce gündeme getirilen bir yönlendirme ve tehdit islevi görmektedir. Zaten bugünkü gazetelerde yer alan haberlerde de TBMM’nin izni olmamasina ragmen ABD’nin 2. tezkere çikacakmis gibi lojman, liman, havaalani kiralamaya, askeri malzeme sevkiyati için köprü ve demiryolu yapimi için yetkililerle görüsmeyi sürdürdükleri bildirilmektedir. Bu durumda dogal olarak “ABD’nin bir bildigi mi var?” ve “Genelkurmay 2. asker tezkeresi karari da riske girdigi için TBMM’yi yönlendirmek için mi konusmaya basladi?” sorulari hakli olarak gündeme gelmektedir. Savas lobisinin faaliyetleri arasinda kamuoyunu propaganda yoluyla savasa hazirlamaya yönelik çabalar da dikkat çekmektedir. Bunun için özellikle milliyetçi duyarliliklar kiskirtilmakta ve Kürt karti gündeme tasinarak kamuoyu savasin gerekliligine ve ABD’yle birlikte hareket etmenin zorunluluguna ikna edilmeye çalisilmaktadir. ABD askeriyle birlikte TSK Irak’a girerse, Kuzey Irak’taki Talabani ve Barzani güçlerinin bagimsiz bir Kürt devleti kurup Türkiye’nin güney sinirlarini tehdit etmesinin önüne geçilecegi; ayrica bölgedeki bes bin kisilik PKK/KADEK militanin olusturdugu tehdidin imha edilecegi iddia edilmektedir. Öncelikle vurgulamak gerekir ki, Kürt sorununa on yillardir savas disinda bir çözüm sunmayan resmi ideolojik yaklasimin ülkeyi çözümsüzlük kiskacina soktugu yetmezmis gibi, simdi de tüm bölgeyi bir kan denizine ve halklar arasinda bogazlasmaya sürükledigi gerçegi görülmelidir. Kaldi ki, savas kiskirticiligina hizmet için ileri sürülen iddialarin da bir çogu asilsizdir, temelsizdir. Bugün atesli nutuklarla, tehditler savurmak suretiyle karalanan, küçümsenen Barzani ve Talabani güçleri su anda 100 bin kisilik agir silahlarla donatilmis nizami bir ordu konumuna bizzat Türkiye’nin müttefiki ABD’nin destegiyle getirilmistir. Kürt ordusuna egitim veren ABDli askerlerin Iskenderun’dan giris yapip, Türkiye sinirindan Kuzey Irak’a geçmesi ve bir çok askeri malzemenin sevki iki aydan beri canli yayinlarda TV ekranlarindan izlenmekteydi. Yine Kuzey Irakli Kürt komutanlarin ABD tarafindan Macaristan’da nasil egitilip bölgeye sevk edildiklerini tüm dünya izledi. Tüm bu gerçege ragmen ABD’nin savasina destek vermek isteyen TSK neyi savunmaktadir? Kuzey Irak’ta ABD ordusuyla mi savasilacaktir!? Kuzey Irak’ta kurulmasindan korkulan Kürdistan vakiasinin savas tezkeresine evet demek için silah olarak kullanilmasi da tamamen anlamsizdir. Öncelikle Kuzey Irakli Kürt liderler israrla amaçlarinin bagimsiz bir devlet olmadigini, federal bir Irak’i hedeflediklerini tekrarlamaktadirlar. Ayrica Kuzey Irak’ta kurulacak bir Kürt devletinin, bölgede konuslanacak ve Israil’in hamiligine oynayacak ABD isgal kuvvetlerinden daha zararli oldugunu kim söyleyebilir? Ayrica imha edilmek istenen PKK/KADEK örgütünün savasa ve dolayisiyla da dolayisiyla Talabani ve Barzani inisiyatifinde kukla bir Kürt devletinin kurulmasina karsi çiktigi görmezden gelinmektedir. Asker tezkeresinin TBMM’de reddedilmesinden sonra halkin zamlarla korkutulmasi, zaten Türkiye’nin ödemesi gereken borçlarini savasla irtibatlandirma demagojisi, Amerikanci basinin halka ve savas karsitlarina karsi psikolojik taarruza geçmesi ve Özkök’ün kamuoyunun vicdanini dillendiren savas karsiti tepkileri “milli menfaatlerimize zarar verecek yanlisliklar” diyerek karalamaya çalismasi halkin emperyalist savas karsiti tepkilerini yumusatamayacak, onur ve özgürlük çagrimizi susturamayacaktir. Simdi sadece Ak Parti milletvekillerine degil, asker-sivil insan olan, erdemli olan, halkini seven ve düsünen herkese haykiriyoruz: “Amerika’dan Korkmayin, Allah’tan Korkun!”. ABD’nin böl yönet stratejisine hayir! Türk-Kürt çatismasina hayir! ABD’nin isgalci, katliamci, sömürgeci “stratejik ortalik” dayatmasina hayir! ABD’nin ve Israil’in nükleer ve kimyasal silah üretimine hayir! ABD’nin fedaisi ya da azap askeri olmaya hayir!
Özgür-Der


@ Ekrem Yolcu

Geri