Karakaya  Canli ve heyecanli yönleriyle BAV olayi

Konuyu yazmaya nasil baslayacagimi bilemiyorum... Acaba "ciddi" boyutundan mi girsem, yoksa "matrak" mi takilsam?..

En iyisi mi, önce "ciddi" yazalim, sonra "Madalyonun öteki yüzü"nü anlatip, mevzuyu sulandiririz!..

Efendim; BAV Lideri Sayin Adnan Oktar ve IBDA-C Lideri Sayin Salih Mirzabeyoglu ile ilgili kartel gazetelerindeki "linç operasyonu"nu takip ediyor olmalisiniz.

Dikkat ediyorsaniz;

Hep "belden asagi" vuruyorlar.

Adam gibi elestiri, adam gibi saldiri yok!..

Ya ne var?

"Seks" var, "fuhus" var, "kadin" var, "para" var, "ihtisam" var!..

Diyorlar ki:

"Adnan Hoca; bazi kadinlari cariye olarak kullanirken, bazilarini da motor olarak kullaniyor!.. Polis müdürlerine de kadin gönderiyor!.."

Salih Mirzabeyoglu için dedikleri de su:

"Adnan Hoca'dan sonra, radikal Islamci terör örgütü IBDA-C de sapik iliskiler örgütü çikti... Salih Mirzabeyoglu, yazdigi kitaplarda, seks düskünlügünü anlatiyor!.."

NIYE, BELDEN ASAGI?

Bunlarin hiçbirine inanmiyorum.

Hele hele, benzeri "alçakça iftira"lara maruz kalmis biri olarak, yazilanlarin hiçbirine inanmiyorum.

Ama, merak da ediyorum:

"Niye belden asagi vuruyorlar?"

Sebep, gayet açik:

Bir "strateji" bu... "Son kullanma tarihi" epey geçmis olsa bile, hala kullanilan bir strateji!..

Söyle düsünün: Bir "solcu-devrimci" veya "marksist"in evine baskin yapsalar ve evindeki buzdolabinda da "Rus havyari" veya "viski" filan çiksa, ne dersiniz;

"Yuh be!.. Sunlara bak, bir de halk devrimi filan derler!.. Ulan, bunlar ne biçim halkçi?.. Reziller, müptezeller, adiler, alçaklar!.. Ulan; hangi halk yiyor havyari, hangi vatandas içiyor viskiyi?..Yuh olsun size!.."

Aynen böyle dersiniz.

Amaç da, "bunu dedirtmek"ti zaten.

Bunu dediniz mi, "islem" tamamdir... O örgüte karsi ne güven kalir, ne de sevgi.

Simdi, ayni seyi "Islamci" veya "Seriatçi" olarak bilinen bir "kisi" veya "örgüt" için düsünün!..

Hiç süpheniz olmasin; onlarin "kitaplik"larindan da her defasinda ve her ne hikmetse, hep "porno kaset" veya "müstehcen dergi"ler çikar!..

Çikmaz da!.. Konulur!..

Ve, haklarinda hemen "yargisiz infaz" yapilip, aninda "hüküm" verilir:

"Utanin be; hem dinden söz edersiniz, hem de porno ile ugrasirsiniz!.. Yaziklar olsun size!.. Sizi gidi dinciler sizi!.."

Bunlarin canli örnekleri çok.

Son örnek de Adnan Oktar ve Salih Mirzabeyoglu.

Ne garip;

Hayat boyu, yollari belki de hiç kesismeyecek bu iki insan, "iftira"da yanyana getirildi:

"Ikisi de seks düskünü!"

PASTA SAVASI MI?

Iyi de;

Kartel Medyasi, niye bu kadar üstüne gidip, olayi bir "linç kampanyasi"na dönüstürmek istiyor?..

Niye ciddi ciddi suçlama yapmiyor da; ikide bir "baci"lardan, "motorlar"dan filan söz ediyor?. Acaba, bir yerlerden "kuyruk acilari" filan mi var?

Merak bu ya, soruyorum iste;

Acaba, isin içinde "gizli bir kiskançlik" veya "itilmis" olmaktan dolayi "düsmanlik" mi var?

Malum;

Düne kadar "yesil sermaye" ye hiç laf etmiyorlardi... Ama; bu adamlar, ne zaman büyüyüp de "pastadan pay" istemeye basladilar, iste o zaman yaygara koparmislardi:

"Yesil sermaye ürkütüyor... Irticacilar, ekonomiye göz dikti!.. Ekonomi yesillesiyor!.."

Yine malum;

Hemen arkasindan "kara liste"ler hazirlandi ve "seyyar kebapçilar" bile "irticaci" ilan edilip, ST-7-10 B'ye uygun olarak "bunlardan alisveris yapmayin" talimatlari yayinlandi!..

Düsünüyorum da;

Ayni çevreler; sürekli "kullandiklari" ve hatta "pazarladiklari" kadinlarin, acaba altlarindan kaymasindan mi endise ediyor?..

Panikleri bu yüzden mi?..

Öyle ya;

Sanat, sahne, sov ve podyum dünyasinin ünlüleri veya "8. sinif sillik"lari altlarindan kayarsa, bunlar kimi kullanacak, kimi pazarlayacak?.

Yani, yine "pastadan pay" meselesi!..

Neymis;

Adnan Hoca ve arkadaslari "baci"lara ve "cariye"lere dokunmuyormus ama, bazi kadinlari "motor" olarak kullaniyormus...

Iyi de be adamlar;

Adnan Hoca ve arkadaslari "motor" kullaniyorsa, sizin kullandiklariniz nedir?..

Son model "Mercedes" mi, yoksa el degmemis "BMW" mi?..

Ya pazarladiklariniz?..

Herhalde, onlar da "su kaynatan motor"lar olsa gerek!..

Yoksa, böyle "hirilti" çikarmazlardi!..

GÜLGÜN'ÜN BOYU

Bir de su, çok dikkatimi çekiyor... Bu kadar "motor"dan, bu kadar "cariye"den söz ediyorlar ama, ortaya tek sürebildikleri kadin, "manken" oldugu söylenen Ebru Simsek'ten baskasi degil!..

Sormuyorlar hiç, bu kadina:

"Iyi de, kizim; 5 yildir nerelerdeydin?.. Elimizdeki kasetlerde yer alan aganigi durumlari neyin nesidir?"

Geçelim...

Ve, bize anlatilanlara dayanarak soralim. Star'in sunucusu Gülgün Feyman'a;

Be kadin; birkaç yil önce, Pasha Disco'da, "Yakisikli BAV'ci" gençlerin pesinden giden, hadi onlarin jargonuyla sorayim "asilan" ve etkilendigin bir gence "arkadaslik" teklif eden sen degil miydin?..

Simdi, kalkmis atip, tutuyorsun BAV'cilara... Söyle bakalim, "o gece" arkadaslik teklif ettigin delikanli ne cevap verdi sana?..

"Niye oturarak konusuyorsun?.. Ayaga kalk da, boyunu-posunu görelim!" dediginde, yüzün niye "mosmor" kesilmisti?..

Niye apar-topar kaçtin masanin kenarindan?..

Sebep, "Boyunun kisaligi" miydi acep?..

Sahi;

BAV'cilarla ilgili haberleri okurken, "oturuyor" musun, yoksa hala "ayakta" misin?..

Bence, bu kadar alinganliga hiç gerek yoktu... Ne yani, benim de boyum "kisa" ama hiç "sikayet" ettigimi duyan oldu mu?

DEFNE-VUSLAT-HANZADE

Söz "televizyon sunuculari"ndan açilmisken bir çift sözüm de Defne Samyeli'ne olacak.

Sahi be Defne Hanim;

BAV'cilar hakkinda "görüs" alabilmek için niye ona-buna soruyorsun?..

Sunu, bütün "çiplakligi" ile kendin anlatsan olmaz mi?..

Gerisini bos ver;

"Kiyikent"teki "yazlik komsunuz" olan BAV'ci gençleri anlat yeter!..

Millet, ötesini anlar!..

Son sözüm; Kanal D ile Hürriyet ve Milliyet'in sahibi sayin Aydin Dogan'a...

Derim ki;

Aydin Bey'in gazeteleri ve televizyonu, oraya-buraya "kamera" gönderip veya Ebru Simsek gibilere "mikrofon" uzatip da, onlardan "malzeme" ve "bilgi" toplamak için bosuna ter döküyor.

Bana kalirsa;

Eger Defne Samyeli hanfendinin anlatacagi "yaz serüvenleri" yeterli olmazsa, çiksin ekrana Aydin Bey'in kizlari, onlar anlatsin "BAV'ci gençler"le ilgili heyecanli hikayeleri!..

Hem, onlara "röportaj" için "para" vermeye de gerek yok!..

Belki "usulen" verilir, "masraf" gösterilir de, "vergi"den düsülür, o kadar!..

Ne dersiniz Aydin Bey;

Bence; bu "macera tefrikasi" için kizlariniz Vuslat ile Hanzade, tam biçilmis kaftan degil mi?

Çikarin Vuslat ile Hanzade'yi ekrana, oturtun Defne Hanim'la yanyana, "kadin kadina" sohbet etsinler!.. Biz de dinleyelim.

Böylesi; hem daha "ucuza" malolur, hem de "heyecanli" olur.

Hadi Aydin Bey;

Patlat bir "canli" yayin!..

Bizim "heyecan"imiz, sizin de "reyting"iniz artsin!..

Inanin;

"Yaz maceralari"na bayilir bu millet!..

Ne dersiniz;

"Ekran gerisi"nde olup-bitenleri bilmek, bizim de hakkimiz degil mi?

Tebrikler ve tesekkürler Türkiye

Ögrendim ki; yapilan ek zam ve vergilere tepki olarak 15-17 Ocak tarihlerinde gerçeklestirilen cep telefonu kapatma eylemi büyük ilgi görmüs... Iletisim Özgürlügü Inisiyatifi Sözcüsü ve Müstakil Tüketiciler Birligi Baskani Avukat M. Bülent Deniz, yaptiklari arastirmaya göre yaklasik 2 milyon 500 bin abonenin eylem süreci içerisinde cep telefonlarini kapattiklarini belirlediklerini söylüyor.

Deniz, ayrica kampanya dolayisiyla fakslarinin ve telefonlarinin kilitlendigini, yüzlerce vatandasin protestoya devam edilmesi çagrisi yaptigini ifade ediyor. Tüketicilerin haklarini korumaya devam etmesini isteyen Deniz, "Tüketicilerin kendilerini koruyabilecek birçok hakki var. Maalesef bunlar pek bilinmiyor. Cep telefonu eylemi hedefine ulasti. Bu, diger firmalara da örnek olmali" diyor.

Bu duyarliliktan dolayi, "Cep"lerini kapatan ve "soyguna dur" diyen herkesi tebrik ediyorum.

Darisi, diger "sivil direnis eylemleri"nin basina!..

Eskiler bosuna dememis;

"Bir elin nesi var, iki elin sesi var."

Eger "el"lerimizi birlestirebilir ve "vatandas" olarak kenetlenebilirsek, bilin ki yikilir bu soygun düzeni!..

Aksi halde;

"Sömürülmek"ten kurtulamayiz.

Kaynak: Akit, 18.01.2000

 

by Muhammed Faruk