41- ŞİİR BAHSİ. 2

1- Tavla Oyununun Harrm Kılınması Babı. 3


41- ŞİİR BAHSİ

 

1- (2255) Bize Amru'n-Nâkıd ile İbni Ebî Ömer ikisi birden İfcni Uyeyne'den rivayet ettiler. İbni Ebî Ömer dedi ki: Bize Süfyân, İbrahim b. Meysera'dan, o da Amr b. Şerîd'den, o da babasından naklen rivâyei etti. Şöyle demiş: Bir gün ResûlüIIah (Sallallahü A leyhi ve Sellem) 'in terki­sine bindim:

«Hatırında Umeyye b. Ebi's-Salt'm şiirinden bir şey var mı?» diye sordu.

 —Evet! dedim.

  Hîh! buyurdu. Ben de kendisine bir beyt okudum. Yine:

  Hîh! dedi. Sonra kendisine bir beyit daha okudum. O yine:

  Hîh! buyurdu. Tâ ki kendisine yüz beyit okudum.

 

(...) Bana bu hadîsi Züheyr b. Harb ile Ahmed b. Abde dahî hep bir­den İbni Uyeyne'den, o da İbrahim b. Meyserâ'dan, o da Amr b. Şerid'den yahut Yâkub b. Âsım'dan, o da Şerid'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) beni arkasına bindirdi...  Râvi yukarki hadîsin mislini nakletmiştir.

 

(...) Bize Yahya b. Yahya da .rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mu'temir b. Süleyman haber verdi. H.

Bana Züheyr b. Harb dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdurrah-man b. Mehdî rivayet etti. Her iki râvi Abdullah b. Abdirrahman Et-Tâi-fî'den, o da Amr b. Şerîd'den, o da babasından naklen rivayet etmişler­dir. Şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) benden şiir oku­mamı istedi...

Râvi İbrahim b. Meysera'nın hadîsi gibi rivayette bulunmuş, şunu da ziyâde etmiştir :

«Az daha müslüman oluyordu,» buyurdu. İbni Mehdî'nin hadîsinde :

«Yemin olsun şi'rinde az daha müslüman oluyordu.» buyurdu cümle­si vardır.

Kastalâni diyor ki: «Ümeyye b. Ebi's-Salt câhiliyyet devri şairlerindendir. İslâm'ın ilk devirlerine de yetişmiştir. Pey­gamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in hak dinle gönderildiğini duymuş, fa­kat ona îmân etmek kendisine nasîb olmamıştır. Câhiliyyet devrinde ibâ­det ederdi. Şiirinde Allah'ın birliğine dâir çok- söz etmiştir. Mânâların derinliğine dalar, hakikatlere dikkat gösterirdi. Bundan dolayıdır ki: Re­sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem} onun şiirini beğenmiş, okundukça da­ha fazlasını dinlemek istemiştir.»

Hıh kelimesinin aslı ih'dir. Bundan murad anlattığın şeyi ziyâde et, daha anlat, demektir. Türkçede de bu mânâda burundan konuşmak şar-tiyle hî denilir,

Hadîs-i şeriften maksat Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in Ümeyye b. Ebî Sall'in şiirlerini beğendiğini anlatmaktır. Çün­kü bu şiirlerde Allah'ın birliğini ikrar vardır. Bu hadîs içerisinde kötü sözler bulunmayan şiiri okumanın ve dinlemenin caiz olduğuna delildir. Okunan şiirin İslâmiyet veya Câhiliyet devrine ait olması hükmen müsâvîdir. Şiirin içerisinde kötü ve müstehcen sözler olmasa bile fazlası mez-mumdur. Azını okuyup dinlemekte beis yoktur.

Bu hadîsteki «şey'en» lâfzı bâzı nüshalarda «şey'ün» şeklinde merfu' olarak rivayet edilmiştir. Mansub yâni «şey'en» okunduğuna göre cüm­lede mahzuf olduğu kabul edilir. Ve

«Hatırında bir şey var mı ki, bana bir şey okuyasın.» şeklinde takdir olunur.

 

2- (2256) Bana Ebû Cafer Muhammed b. Sabbah ile Alî b. Hucur Es-Sa'dî hep birden Şerîk'den rivayet ettiler. İbni Hucur dedi ki: Bize Şerik, Abdü'l-Melîk b. Umeyr'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)f den naklen haber verdi:

«Arabın söylediği sözlerin en şâirânesi Lubîd'in şu sözüdür : Dikkat et ki Allah'dan başka her şey bâtıldır.»  buyurmuşlar.

 

3- (...) Bana Muhammed b. Hatim b. Meymûn da rivayet etti. (De di ki) : Bize İbni Mehdî Süfyân'dan, o da Abdül-Melîk b. Umeyr'den nak len rivayet etti. (Demiş ki) : Bize Ebû Seleme, Ebû Hüreyre'den rivâye etti. Şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):

«Şâirin söylediği en doğru söz Lebîd'in şu sözüdür: Dikkat et ki, Al lah'dan başka her şey bâtıldır. Umeyye b. Ebi's-Saft ise az daha müslüma oluyordu.» buyurdular.

 

4- (...) Bana İbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân Zâide'den, o dâ Abdü'I-Melîk b. Umeyr'den, o da Ebû Seleme b. Abdir-rahman'dan, o da Ebû Hürcyre'den, o da Kesûlüllah (Sailaliahü Aleyhi ve Seliem)den naklen rivayet etti.

«Şâirin söylediği en doğru beyt: Dikkat et ki, Allah'dan başka her şey bâtıldır, beytidir. İbni Ebi's-Salt ise az daha müslüman oluyordu.» buyurmuşlar.

 

5- (...) Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muhammed b. Cafer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şube, Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallaltahü Aleyhi ve Sellem) 'den naklen rivayet etti:

«Şâirlerin söylediği en doğru beyt: Dikkat et ki, Allah'tan başka her şey bâtıldır, sözüdür.» buyurmuşlar.

6- (...) Bize Yahya b. Yahya dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yah­ya b. Zekeriyyâ, İsrail'den, o da Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan naklen haber verdi.  (Demiş ki) :    Ben Ebû Küreyre'yi şunu söylerken işittim; Ben Resûlüllah (Sailaliahü Aleyhi ve Sellem)

«Gerçekten bir şâirin söyleyeceği en doğru söz Lebîd'İn : Dikkat et ki, Allah'dan başka her şey bâtıldır, sözüdür.»  buyururken işittim.

Râvi bundan fazla bir şey söylememiştir.

Bu hadîsi Buhârî «Eyyâmü'l-Câhiliyye» ve «Edeb» bahislerin­de tahrîc etmiştir. Lebid İbni Rabia te'l- Ârnirî, As-hâb-ı kiram'dandır. Aynî 'nin beyânına göre yüz elli dört sene yaşa­mış; Hz. Osman'in hilâfeti devrinde vefat etmiştir. Kendisi Muhad-ramînin (yâni hem câhiliyet, hem de İslâmiyet devirlerinde yaşamış olan şâirlerin) en büyüklerindendir. Resûlüllah (Sailaliahü Aleyhi ve Sellem)'m Lebîd'in sözünü bir şâirin söyleyebileceği en doğru söz diye vasıflan­dırması:

«Yeryüzünde olan her şey fânîdİr.» [1] Âyet-ı kerîmesine uyduğu içindir.

 

7- (2257) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hafs ile Ebû Muâviye rivayet ettiler. H.

Bize Ebû Küreyb dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Muâviye rivayet etti.

Her iki râvi A'meş'den rivayette bulunmuşlardır. H.

Bize Ebû Saîd El-Eşecc de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Veki' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize A'meş, Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den nak­len rivayet etti. Ebû Hüreyre şöyle demiş: Resûlüllah (SailaliahüAleyhi ve Sellem) :

«Bİr kimsenin içinin onu bozacak irinle dolması şiirle dolmasından da­ha hayırlıdır.»  buyurdular.

Ebû Bekr: «Şu kadar var ki Hafs (onu bozacak) ifâdesini söylemedi.» dedi.

 

8- (2258) Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Muhammed b. Cafer rivayet etti. (De­di ki) : Bize Şu'be, Katâde'den, o da Yûnus b. Cübeyr'den, o da Muham­med b. Sa'd'dan, o da Sa'd'dan, o da Peygamber (Salhüahü Aleyhi ve Seliem) den naklen rivayet etti:

«Birinizin içipin onu bozacak irinle dolması, şiirle dolmasından daha hayırlıdır.» buyurmuşlar.

 

9- (2259) Bize Kuteybe b. Saîd Es-Sekafî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys, İbnü'l-Hâd'dan, o da Mus'ab b. Zübeyr'in azatlısı Yuhannis'-den, o da Ebû Saîdi Hudrî'den, naklen rivayet etti. Ebû Saîd şöyle de­miş: Bir defa biz Arc denilen yerde Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) le birlikte yürürken aniden önümüze şiir okuyan bir şâir çıktı. Bunun üzerine Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem):

«Bu şeytanı alın! Yahut bu şeytanı tutun! Bir adamın içinin İrinle dol­ması, şiirle dolmasından kendisi için daha hayırlıdır.» buyurdular.

Bu hadîsi    Buhârî    «Kitâbü'l-Edeb»'de tahrîc etmiştir.

Bu babda birçok hadîsler rivayet olunmuştur. Tâhâvî bunların bir kısmını tahrîc ettikten sonra : «Binâenaleyh bir cemaat şiiri kerih gor-müş ve bu eserlerle ihticac etmişlerdir. Bir takımları da bu hususta onlara muhalefet etmiş ve içerisinde çirkin sözler bulunmayan şiirin rivayet edil­mesinde bir beis görmemişlerdir.» diyor. Tahâvî'nin şiiri kerih gör­düklerinden bahsettiği cemâat: Mesrûk, îbrâhim Nehâi, Sâlin b. Abdilah, Hasan’ı Basrî ve Amr b. Şuayb'dır. Aynı kavil Hz. Ömer’le oğlu Abdullah 'dan, Sa'd b. Ebî Vakkâs ve Abdullah b. Mes'ud (Radiyallahuanh.) hazretlerinden nakledilmiştir. Tahâvî'nin bunlara muhalefet edenlerden maksadı da Şa'bî, Âmir b. Sa'd, Muhammed b. Şîrîn, Saîd b. Müseyyeb, Ka­sım, Sevrî, Evzâî dört mezhebin imamları, îshâk b. Rahuye, Ebû Sevr ve Ebû Ubeyd 'dir. Bu zevata göre içerisinde hiciv, müslümanların ırzına taarruz ve fuhşiyât bulunmayan şiiri rivayet etmekte beis yoktur. Bu kavilde "Ebî Bekri Siddik, Ali b. Ebî Tâlib, Bera' b. Âzib, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Abbâs, Amr b. Âs, Abdul­lah b. Zübeyr, Muâviye b. Ebî Siifyân, İmran b. Husayn, Esved.b. Seri' ve Âişe (Radiyallahüanha) hazerâtından rivayet olunmuştur.

Ulemâ : «Şiir güzeli güzel, çirkini çirkin olan sözdür.» demişlerdi! ki : Nevevî bunu beğenmiş ve «Doğrusu da budur» demiştir.

Hadîs-i şerîfdeki «içini doldurmak...» tâbirinden murad, hadîsin za­hirine göre insanın içindeki kalbi ve diğer uzuvlarıdır. Maamafih bundar yalnız kalbin murad edilmiş olması da muhtemeldir.

Resûlüllah (Sallalkthü Aleyhi ve Sellem)'in şiir okuyan adam için şeytar tâbirini- kullanması, ya bu adam kâfir olduğu için, yahut şairliği sana edindiğinden veya kötü şiirler okuduğundandır. Ne olursa olsun bu hü küm o hâdiseye mahsus olup umumî değildir. Umumî olmuş olsa'kendis şiir dinlemez, Hz. Hasan'a okutmaz. Ashâb-ı kiramı dahî seferlerde harblerde şiirler okumazlardı.

Arc : Medine'ye seksen yedi mil uzaklığında bulunan büyük bir köyün ismidir.

 

1- Tavla Oyununun Harrm Kılınması Babı

 

10- (2260) Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Al durrahman b. Mebdî, Süfyan'dan, o da Alkame b. Mersed'den, o da Süleyman b. Büreyde'den, o da babasından naklen rivayet etti ki: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):«Her kim tavla oynarsa, elini domuz eti ve domuz kaniyle boyamış gibi olur.» buyurmuşlardır.

Nerdeşir, Farsçadan alınma bir kelimedir. Tavla oyunu demektir. İbni Ferişteh diyor ki: «Burada eli boyamaktan murad ye­mek olduğu söylenir. Çünkü eli ete daldırmak ekseriyetle yemek yerken olur. Binâenaleyh, tavla oynamak haramdır. Çünkü Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onu haram olan bir şeye benzetmiştir. Ulemâ tavlanın haram olduğuna ittifak etmişlerdir.»

Nevevî de : «Bu hadîs tavla oynamanın haram kılındığına kail olan cumhur ulemâ ile Şâfiiyye delildir. Bizim ulemâmızdan Ebû îshâk Mervezî haram değil, mekruhtur, demiştir. Satranç oyu­nu ise bizim mezhebe göre mekruhtur. Haram değildir. Tabiinden bir ce­mâatin da buna kail oldukları rivayet edilir. îmam Mâlik 'le İmam   Ahmed   satrancın haram olduğuna kaildirler.» diyor.

Hanefîler'e göre tavla, satranç ve buna benzer oyunlar mek­ruhtur.

 



[1] Sûre-i Rahman, Âyet : 26.