Sünnet

 

Yol, gidiş, tabiat, şeriat, yüz, yüzün görünen yeri, alışılmış yol[1] anlamlarına gelen sünnet kelimesi zamanla “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin söz[2], fiil[3] ve takrirlerinin[4]  bütünü”nü ifade eden bir terim olmuştur.[5]


 

[1] “Sünnet” sözcüğü bir kişiye nispet edilince, onun iyi veya kötü, sürekli olarak yapageldiği davranışlarını kapsar.

[2] Kavlî sünnet= Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin sözleri

[3] Fiilî sünnet= Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin davranışları ve tavırları

[4] Takrirî sünnet= Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin haberdar olduğu söz ve hadiseler karşısında susması veya ikrarı

[5] Kelimenin, Kur’ân-ı Kerim’de “önceki ümmetlerin izlediği yol” veya “önceki ümmetlere uygulanan hüküm” (Enfâl S. 8/38; Hicr S. 15/13; Kehf S. 18/55; Fâtır S. 35/43); “şeriat” (Âl-i İmrân S. 3/137); “öncekilerin yolları” (Nisâ S. 4/26; İsrâ S. 17/77); “Âllah’ın sünneti {Allah’ın evreni, canlıları ve toplumu yaratırken veya daha sonra yönetirken izlediği yol, kanun ve prensipler}“ (Feth S. 48/23; Fâtır S. 35/43; Ahzâb S. 33/62) gibi kullanımları vardır.