281) Fısıldaşma Yasağı

 

Buradaki bir ayet ve iki hadisten gizli konuşmaların şeytandan olduğunu, üç kişi bir arada iken iki kişinin fısıltı ile konuşmaması gerektiğini öğreneceğiz. [1]

 

“O gizli konuşmalar ve fısıldaşmalar şeytandandır...” (Mücadele: 58/10)

 

1602. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Üç kişi bir arada iken, diğerini bırakıp ikisi fısıldaşmasın."[2]

 

Hadisi Ebû Dâvûd şu ziyâde ile rivâyet etti[3]:

Râvilerden Ebû Sâlih dedi ki; İbni Ömer'e "Peki dört kişi olurlarsa?" diye sordum. "O zaman sakıncası yoktur" dedi.

 

İmam Mâlik Muvatta'da[4] Abdullah İbni Dînâr'ın şöyle dediğini nakleder:

Bir gün ben Abdullah İbni Ömer ile birlikte Hâlid İbni Ukbe'nin çarşı içindeki evinde bulunuyordum. Bir kişi gelip İbni Ömer'in yanında benden başka kimse olmadığı halde onunla gizlice konuşmak istedi. Bunun üzerine İbni Ömer, derhal bir başkasını çağırdı, biz evde dört kişi olduk. İbni Ömer, bana ve çağırdığı kişiye, "Siz biraz birlikte oyalanınız. Zira ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in, "Üç kişi bir arada iken, ikisi öbüründen ayrı olarak fiskos etmesin" buyurduğunu işittim, dedi.

 

* Mücadele suresi 9. Ayette fısıldaşmanın yasaklandığını biliyoruz. Çünkü üç kişi bir arada iken iki kişinin gizli konuşmaları üçüncü kişiyi ilişkilendirir. Kendisi hakkında kötü bir şey planlandığını zanneder. Böyle bir durum olmazsa bile en azından kendisini konuşmalarına ortak etmedikleri için üzülür ve oradaki insanlar arasında soğukluğa ve güvensizliğe sebep olabilir. Bu sebeple Rasûlullah bu tür fiskosu yasaklamıştır. Yine aynı şekilde böyle bir toplantıda üçüncü şahsın bilmediği bir dille konuşması da aynı hükümdedir. Üçten fazla kişinin bulunduğu yerlerde iki kişinin fısıldaşması yasak değildir. [5]

 

1603. İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Üç kişi bir arada bulunduğunuz vakit, başka insanlara karışıncaya kadar, (içinizden) iki kişi, diğerini bırakıp fısıldaşmasın. Çünkü bu fısıldaşma, o kişiyi üzer."[6]


 

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 468.

[2] Buhârî, İsti'zân 45; Müslim, Selâm 36; Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Edeb 24; İbni Mâce, Edeb 50.

[3] Edeb 24.

[4] Kelâm 13, 14.

[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 468.

[6] Buhârî, İsti'zân 47; Müslim, Selâm 37, 38; Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Edeb 24; Tirmizî, Edeb 59; İbni Mâce, Edeb 50.