283) Canlıları Yakma Yasağı (Karınca Ve Benzerleri Dahil Herhangi Bir Canlıyı Ateşle Yakmanın Haram Olduğu)

 

Buradaki iki hadisten hiçbir canlının yakılarak imha edilmemesini ateşle azabı ancak Allah'ın yapacağını öğreneceğiz. [1]

 

1613. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde bizi bir seriyye içinde savaşa gönderdi. Kureyşlilerden iki kişinin adını vererek:

– "Falan ve falanı ele geçirirseniz ateşte yakınız!" buyurdu.

Sonra yola çıkacağımız sırada:

– "Ben daha önce size falan ve falanı ele geçirdiğinizde ateşte yakmanızı emretmiştim. Halbuki ateşle ancak Allah azâb eder. Bu sebeple siz o iki kişiyi ele geçirdiğinizde (yakmayın) öldürün!" buyurdu.[2]

 

1614. İbni Mes'ûd radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir seferde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem' in maiyyetinde bulunuyorduk. Hz. Peygamber abdest bozmak için yanımızdan uzaklaştı. Bu sırada biz iki yavrusu olan küçük bir kaya kuşu gördük, yavruları aldık. Kuşcağız yavrularını kurtarmak için çırpınmaya başladı. Tam bu sırada Nebî sallallahu aleyhi ve sellem geldi ve:

– "Bu kuşu yavrularını almak suretiyle kim tedirgin etti? Verin ona yavrularını!" buyurdu.

 Bir kere de yaktığımız karınca yuvasını gördü ve:

– "Karıncaları kim yaktı?" diye sordu.

– Biz, dedik.

– "Gerçek şu ki, ateşle azâb etmek, ateşin yaratıcısından başka hiç kimse için uygun ve meşrû değildir" buyurdu.[3]

 

* Hiçbir sistem ve hiçbir şahıs suçun cezasız kalmasını istemez. İslam ise her suça uygun ve caydırıcı cezalar tayin etmiştir. Öldürülmeyi hak eden hayvanlar yakılarak ve değişik işkencelerle değil en uygun yolla öldürülmelidir. Çünkü yakarak öldürmek ancak Allah'a mahsustur. Tarla ve orman yakmak bir çok canlıyı da ateşte yakmak ve cezalandırmak demek olduğu için çok büyük bir sorumluluk doğurur. Dinimiz her alanda şefkatli ve merhametli olmayı emreder. [4]


 

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 471.

[2] Buhârî, Cihâd 107, 149. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 112; Tirmizî, Siyer 20.

[3] Ebû Dâvûd, Cihâd 112, Âdâb 164.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 471.