284) Zenginin Borcunu Geciktirmesi (Alacaklının İsteği Karşısında Zengin Bir Kimsenin Borcunu Geciktirmesinin Haram Olduğu)

 

Buradaki iki ayet ve bir hadisten emanetleri ehline vermemizi Allah'ın emrettiğini, zenginin borcunu ertelemesinin zulüm olduğunu, alacaklı kimsenin başka birine havale edildiği takdirde alacağını oradan almak üzere borçluyu terk etmesinin iyi olduğunu öğreneceğiz. [1]

 

“Gerçekten Allah size, emanetleri ehil olanlara vermenizi emreder...” (Nisa: 4/58)

“...Eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, bu güvene uygun davransın ve borcunu ödesin...” (Bakara: 2/283)

 

1615. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Zenginin borcunu ödemeyi ertelemesi zulümdür. Sizin biriniz hali vakti yerinde olan birine havâle edildiğinde, bu havâleyi kabullenip o kişiye müracaat etsin."[2]

 

* Burada zengin kelimesi borcunu ödemeye mali yönden gücü yeten kimse demektir. Ödeyeceği para malen elinde olan fakat bugün yarın diye atlatarak sürekli geciktirmesi alacaklıya karşı işlenmiş bir suç teşkil etmektedir.

Borçlu, alacaklı tarafından alacağı istendikten sonra borcunu ödemezse tüm sorumluluğu üstlenmiş olur. Alacaklı zengin bile olsa borcun geciktirilmesine sebep teşkil etmez, yapılan iş tek kelimeyle zulümdür. Yani Allah'ın yarattığı kullarının yapmalarını istediği bir davranışı yapmamaktır, haksızlıktır. Yani verilen süre içinde ödenmelidir ve ödenecektir.

Ödenmeyip uzatılması halinde senet veya çek ne olursa olsun kaç kişi tarafından ciro edilmişse hepsinin hakkı ödenmeyen kişiye geçer. Kişi onların her biriyle özel helalleşmek suretiyle hepsinin haklarını helal ettirmelerini istemesi gerekir. Değilse, helalleşmezse Allah'ın huzuruna kul hakkıyla çıkmış olur.

Hadisin ikinci bölümünde başka birine havale edildiyse alacaklı kimsenin bunu anlayışla karşılaması gerekir. Ben başkasını tanımam sen ödeyeceksin gibi ilk borçluyu zorlaması uygun değildir. Havale edilenden alacağını almalıdır. [3]


 

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 472.

[2] Buhârî, Havâlât 1, 2, İstikrâz 12. Ayrıca bk. Müslim, Müsâkât 33; Ebû Dâvûd, Büyû’ 10; Tirmizî, Büyû’ 68; Nesâî, Büyû’ 100, 101; İbni Mâce, Sadakât 8.

[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 472.