Istanbul : 04.12.1997 MAZLUMDER ISTANBUL SUBESISIVAS OLAYLARI RAPORUOLAY TARIHI : 02.07.1993 YARGILAYAN MAHKEME : Ankara 1 no’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi ILK KARAR TARIHI : 26.12.1994 2. KARAR TARIHI : 28.11.1997 KONU : Sivas davasi ve bu güne kadar olan gelisimi hakkinda gözlem raporumuz ve kanaatlerimizin sunulmasidir. OLAYSalman Rüsdi isimli bir yazarin Resulullah(SAV) hakkinda hakaret dolu tasvir ve yazilari ile dolu kitabi Aziz Nesin tarafindan Türkçe olarak yayinlandiginda Müslümanlar tüm ülke genelinde bu hakaretleri telin eden gösteriler yapmislar ve protesto etmislerdir. Istanbul, Ankara, Konya, Bursa ve diger birçok ilde yapilan gösterilerin aynisi Aziz Nesin’in Sivas’a geldigi günlerde Sivas’da da yapilmistir. Ancak
o günlerde Pir Sultan Abdal’i anma günleri varligi ve zaten Aziz
Nesin’in de bu günler nedeniyle ve Sivas Valisi’nin özel daveti
ile Sivas’a gelmis olmasi bu gösterilerin daha fazla bir kalabalik
kitlesi tarafindan yapilmasi sonucunu dogurmustur.
On binlerce kisinin katildigi gösterilerde göstericilerin özellikle Aziz Nesin’e ve giderek Aziz Nesin’i Sivas’a davet eden ve bir gün öncesindeki törenlerde birtakim teröristler anisina saygi durusunda bulunan Sivas Valisine yönelik sloganlar attiklari gözlemlenmistir. Aksama
dogru Aziz Nesin’in Madimak otelinde oldugunun haber alinmasi üzerine
gösteriler anilan otel önünde yogunlasmis, kitle içerisinden
çikan bir kaç kisinin otel önündeki arabalari atese
vermesi, arabalardan otele sirayet eden yanginin büyümesi sonucunda
otuzbes kisi duman zehirlenmesinden vefat etmistir. Iki kisinin ise kursunla
vuruldugu sabittir. Anilan kursunla
vurulan kisiler hakkinda hiçbir tetkikat yapilmamistir.
Olay
günü ve sonrasinda çekilen fotograflardan, bir kisim vatandaslarin
ihbarlarindan ve özellikle tüm bu olaylara sebebiyet veren Salman
Rüstü’ye ait yaziyi tefrika eden Aydinlik Gazetesinde yayimlanan
ihbar listelerinden faydalanarak birtakim insanlar gözlem altina alinmislar,
ancak bu calisma, alabildigine sihhatsiz ve karadüzen yöntemlerle
gerceklesmistir. Halk arasindaki özel kin ve haset duygularinin da
kontrol edilemeyecegi bir yöntemle yapilan ihbarlarla insanlar toplanmis
ve bunun sonucunda olay günü Sivas’da hiç olmayan birtakim
insanlar da yargilanmak, tutuklu kalmak durumunda kalmislardir.
YARGILAMA SAFHASI Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasi’nin 37. Maddesi:
Avrupa
insan Haklari Sözlesmesi’nin 6/1.Maddesi:
Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 1.maddesi:
Anilan hükümler uyarinca Sivas Olaylari davasina Sivas Agir Ceza Mahkemesince bakilmasi icap etmekte idi. Hukukun en temel ilkesi olan "Tabii hakim ilkesi" bunu gerektirmekte idi. Zaten Sivas Olaylari Davasinin ilk sorusturmasi Sivas Cumhuriyet Savciligi ile Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savciligi tarafindan ayri ayri yürütülmüs ve ayri ayri ifadeler alinmak sureti ile ayri iddianameler hazirlanmistir. Olaylarin Terör örgütü baglantisi ihtimali ve suçun terör suçu olabilecegi ihtimaline binaen böyle bir uygulama yapilmistir. Sivas Cumhuriyet Savciliginca; Sivas Sulh Ceza, Sivas Asliye Ceza ve Sivas Agir Ceza Mahkemelerinde suçun vasif ve mahiyetine göre ayri davalar acilmistir. Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savciligi da Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesinde dava açmistir. Bu
safhada Siyasilerin devreye girmesi ile Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesinde
acilan dava, "Kamu güvenligi" gerekçesi ile Ankara’ya
nakledilmistir. Bu nakil islemi beraberinde sorulari da getirmistir. Gerçekten
de aslinda Sivas’tan uzak ve Sivas’in bagli bulundugu Devlet Güvenlik
Mahkemesi olan Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesinden davanin Ankara’ya
nakledilmesi gerekçeleri davanin savunma tarafinca kabul görmemis,
inandirici bulunmamistir.
Bu
telkinler sonrasinda Ankara Agir Ceza, Asliye Ceza ve Sulh Ceza Mahkemeleri
"görevsizlik" karari vermisler, bu arada Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesi de suçun terör suçu olmamasi nedeniyle "görevsizlik
karari" vermis, konu Yargitay ilgili dairesine intikal etmis, Yargitay
ise Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinin görevli olduguna ve dava
dosyalarinin birlestirilmesi gerektigine karar vermistir. Bu sürec
bes ay sürmüs ve saniklar ancak bes ay sonra hakim huzuruna cikabilmislerdir.
Mahkemenin bu karari yargilamanin tüm taraflarinca temyiz edilmis, Yargitay 9.Ceza dairesi, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinin anilan kararini esastan bozarak suc vasfini degistirmis ve TCK’nun 146.maddesinde ifadesini bulan: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasinin tamamini veya bir kismini tagyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile tesekkül etmis olan Büyük Millet Meclisi’ni iskata veya vazifesini yapmaktan men’e cebren tesebbüs edenler, idam cezasina mahkum olur." Hükmünün bu olaya uygulanmasini öngörmüs ve saniklardan 46’si hakkinda idam cezasi verilmesinin, digerlerinin ise bu sucun feri faili olarak cezalandirilmalari gerektigini bozma ilaminda belirtmistir. Yargitay
safahatinda Yargitay Cumhuriyet Bassavciliginca verilen teblignamede olay
su sekilde vasiflandirilmaktadir:
Yargitay’in bozma kararindan sonra Mahkeme heyetindeki tüm hakimler degismis, yeniden tesekkül ettirilen heyet, saniklarin bozma kararina karsi diyeceklerini sormus, Yargitay’in TCK md.146 uyarinca ceza verilmesi gerektigi yolundaki "bozma" kararina uymus, ancak saniklarin bu safhada Ceza Usul Hukuku hükümleri geregi TCK md.146 dogrultusunda yapilan yargilamada degisen suc vasfi karsisinda ileri sürdükleri yeni delilleri ve tahkikatin genisletilmesi taleplerini dikkate almamistir. Yargilamanin devam ettigi sirada Türkiye’de hükümet degisikligi olmus, hükümete gelen Refah Partisi-Dogru yol Partisi koalisyonu, birtakim çevrelerin tepkisini çekmis ve bir kisim askeri ve sivil bürokratik çevrelerin medya esliginde hükümete ve temsil ettikleri anlayislara yönelik demokrasi disi telkin, tedbir, baski ve tasarruflarina sahit olunmustur. Bu süreç içerisinde en önemli gelisme de, yargiya yapilan baski ve yönlendirmeler olmustur. Türk Genel Kurmayinca 1997 yili basinda olusturulan "Milli Askeri Stratejik Konsept" uyarinca "IRTICA" birinci derecede düsman ilan edilmis, tüm ülke genelinde tarifi verilmeyen, kimi hedefledigi açik olmayan bir "irtica kompleksi" yaratilmistir. Bu asamada Genelkurmay, bizzat kendi görev binasinda bürokrasinin her kesimine "Irtica bilgilendirme brifingleri" tertip etmis, tüm yargi mensuplarini da bilgilendirmek üzere brifinge tabi tutmustur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasi’nin 138.maddesi, (Mahkemelerin bagimsizligi basligi altinda): "Hakimler,
görevlerinde bagimsizdirlar; kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani
kanaatlerine göre hüküm verirler. Hicbir organ, merci veya
kisi, yargi yetkisinin kullanilmasinda mahkemelere ve hakimlere emir ve
talimat veremez, genelge gösteremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz."
Sanik müdafileri, Mahkeme baskani da dahil olmak üzere Yargitay üyelerinin de bu brifinglere katildiklarini ögrenmis ve bu durumda savunma yapmanin anlamsizligindan bahsetmek sureti ile topluca SANIK MÜDAFiiLiGiNDEN ISTIFA ETMISLERDIR. Böylesine toplu bir davada sanik vekillerinin toptan istifasi Türkiye’de ilk defa görülen bir durumdur. Bu istifalara karsilik Mahkeme, saniklarin müdafii tayini cihetine gitmesi gerekirken bu gereksinime uymamis, saniklarin son savunmalarina dahi firsat verilmeden hüküm kurulmustur. Verilen hüküm, diger saniklara verilen cezalar yaninda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasi’nin bir kismini ya da tamamini tagyir ve tebdil veya ilgaya tesebbüs etmis olduklarindan bahisle 38 SANIGIN IDAM EDILMESINI de iceren bir hükümdür. Bu saniklardan 4’ünün cezasi olay tarihinde 18 yasindan kücük oldugu icin 20 yila, birinin cezasi ise aklen malül olmasi nedeniyle 15 yil hapse çevrilmistir. Sonuc olarak bu bes kisi disinda 33 SANIK HAKKINDA IDAM, 27 SANIK HAKKINDA TCK 146/3.MADDESI UYARINCA HERBIRINE 7,5 YIL HAPIS CEZASI VE KAMU HIZMETLERINDEN ÖMÜR BOYU MAHRUMIYET, 11 SANIK HAKKINDA ISE 3 YIL HAPIS CEZASINA, 14 SANIGIN ISE BERAATINE KARAR VERILMISTIR. Bilindigi kadari ile bu dava, Istiklal Mahkemeleri sonrasinda tek bir davada bu kadar idam cezasinin verildigi ilk davadir. su anda dava, temyiz asamasindadir. Temyiz incelemesini yapacak olan merci, yine Yargitay 9.Ceza Dairesidir. Yukarida da belirtildigi gibi anilan daire, bir önceki temyiz incelemesi sonucunda sucun vasfini degistiren ve TCK md.146’dan ceza verilmesini öngören dairedir. NETICE Anilan
davanin yargilama sürecinde, yapilan yargilamanin basta müsteki
tarafin mensubu oldugu kesimler, giderek medya ve Genelkurmayin olusturdugu
tarafli ortam ve yargiya müdahalesi altinda cereyan ettigi, birtakim
üst bürokratik kesimlerce ülke genelinde olusturulan "ideolojik
savas" ortamindan ciddi olarak etkilendigi, öte yandan asker
hakimlerin de görev aldigi Devlet Güvenlik Mahkemesince yapilan
yargilamanin bagimsiz ve tarafsiz bir yargi olamayacagi, nitekim Avrupa
Insan Haklari Komisyonu’nun da bu yönde mütealalarinin bulundugu
dikkate alindiginda bu davanin Türkiye’deki hukukun isleyisindeki
aksakliklarin izlenebilmesi acisindan örnek ve dikkatle takip edilmesi
gereken bir dava oldugu kanisindayiz. |