ÂL-I IMRÂN SÛRESI


Kuran-i Kerîm'in üçüncü suresi. Sure, Medine'de nazil olmustur. Surenin 33. ayetinde Musa (a.s.)'in babasi Imrân'dan bahsedildigi için 'Imrân Âilesi' anlamina bu adi almistir.

Söz konusu ayette ". . . Nuh 'u Ibrahimogullari ve imrân Ailesini âlemlere üstün kildi. " denilmektedir.

Bu sure, hicretin ikinci yilinda meydana gelen Bedir savasi sonrasiyla üçüncü yilinda vukûu bulan Uhud savasini konu edinip müslümanlarin Medine-i Münevvere'deki hayatlarindan bazi bölümlerin dile getirildigi iki yüz ayetten ibarettir.

Âli imrân Suresi, nazil oldugu yillardaki Medine'de yasayan müslümanlarin çevresini kusatan hile, desîse ve karisikliklari sonsuz bir canlilikla tasvir etmekte düsmanlarinin yalniz hareketlerini degil, ayni zamanda içerideki kin ve hasedi, zihinlerdeki korkunç plânlari da bir tablo halinde gözler önüne sermektedir. Sure bize, Medine'deki ihlâsli müslümanlarin durumunu aktarirken adeta içinde bulundugumuz zamani da yeniden geldigimiz nokta ile birlestirip sergilemektedir. Bu endise veren durum karsisinda hidayet rehberimiz olan Kur'an-i Kerîm, özellikle bu suredeki ayet-i celileler; tuzak ve fitneleri önlemek, yaygara ve süpheleri bastirmak, kalpleri ve atilmis adimlari sabitlestirmek, fikir ve ruhlara hitap etmek, hadiseleri tahlil edip ortaya ibretler çikarmak, islâm'in tasavvur olunan binasini kurmak ve buna gölge düsürecek hususlari yok etmek, islâm toplulugunu islâm düsmanlarinin amansiz hile ve tuzaklarindan korumak için onlari uyaran prensip ve kanunlar ortaya koymaktadir. söyle ki:

"Allah... Baska ilâh yok. Ancak, Hayy ve Kayyum 'dur. "( 1 )

"O, sana kitabi hak ve kendinden öncekileri tasdik edici olarak indirdi. Bundan önce de insanlara yol gösterici olarak Tevrat ile incil'i indirmisti. Bir de hak ile batili ayirt eden Furkan'i indirdi. Gerçekten Allah'in ayetlerini inkâr edenler için siddetli azap vardir. Allah, 'Aziz'dir, intikam sahibidir. "(3-4)

"Süphesiz ki gökte ve yerde hiç bir sey Allah'dan gizli kalmaz. "(5)

"Su inkâr edenlerin mallari ve çocuklari Allah'a karsi onlara bir sey saglamaz ve onlar, atesin çirasidirlar." (10)

"Karsilasan su iki toplulugun durumlarinda sizin için ibret vardir. Biri Allah yolunda dögüsüyordu. Digeri de kâfir idi. Onlar, öbürlerinin kendilerinin iki kati olduklarini görüyorlardi. Allah, diledigini yardimi ile destekler. Görebilen için bunda ibretler vardir. "(13)

"Dogrusu Allah indinde tek geçerli din, islâm 'dir. Ancak, kendilerine kitap verilenler kendilerine ilim geldikten sonra, ihtirastan dolayi ayriliga düstüler. Kim Allah'in ayetlerini inkâr ederse, süphesiz ki Allah, çabuk hesap görücüdür."(19)

"Kim islâm'dan baska bir din ararsa ondan asla kabul olunmaz. Ve o, ahirette en büyük zarara ugrayanlardandir. "(85)

"De ki, "Ey mülkün sahibi olan Allahim, sen mülkü diledigine verirsin. Sen mülkü dilediginden alirsin. Sen diledigini aziz edersin. Sen diledigini zelil edersin. Hayir yalniz senin elindedir. Sen, süphe yok ki her seye kadirsin."(23)

"Müminler, müminleri birakip da kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah'dan ilisigi kesilmis olur. Ancak onlardan sakinmis olma hâliniz müstesna. Allah, size kendisinden korkmanizi emrediyor. Ve dönüs Allahadir. "(28)

"Dogrusu Ibrahim'e yakin olanlar ona uyanlar; su Rasûl ve iman edenlerdir. Ve Allah, inananlarin dostudur. "(68) "Yoksa Allah'in dininden baska din mi ariyorlar? Oysa göklerde ve yerde ne varsa ister istemez ona teslim olmustur. Ve ona döndürüleceklerdir. "(83)

"Ey iman edenler, eger kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir zümreye uyarsaniz imaninizdan sonra sizi çevirir, kâfir yaparlar. "(100)

"Ey iman edenler, Allah'dan nasil korkmak lâzimsa öylece korkun. Ve her hâlde müslüman olarak can verin. "( 102)

"Toptan Allah'in ipine sarilin, ayrilmayin. Ve Allah'in üzerinizdeki nimetini düsünün. Hani siz düsman idiniz de o, kalplerinizin arasini uzlastirdi. Ve onun nimeti sayesinde kardes oldunuz. Siz, ates çukurunun tam kenarinda idiniz, o, sizi oradan kurtardi. Dogru yola erisesiniz diye iste Allah, ayetlerini size böylece açiklar. "( 103)

"Siz, insanlar için çikarilmis hayirli bir ümmetsiniz. Ma'rûfu emreder, münkerden nehy edersiniz. Ve Allaha inanirsiniz. Ehl-i Kitap da inanmis olsaydi kendileri için hayirli olurdu. içlerinden iman edenler olmakla beraber çogu, gerçek dinden çikmis fâsiklardir. "(110)

"Ey iman edenler, sizden olmayani dost edinmeyin. Onlar sizi sasirtmaktan geri durmazlar. SIkIntiya düsmenizi isterler. Öf keleri agizlarindan tasmaktadir. Sînelerinin gizledigi ise daha büyüktür. Size âyetlerimizi açikladik, eger düsünürseniz. "(118)

"Iste siz o kimselersiniz ki, onlar sizi sevmezken, siz onlari seversiniz. Kitaplarin bütününe inanirsiniz. Onlar ise ancak sizinle karsilastiklari zaman, 'iman ettik' derler. Yalniz baslarina kaldiklari vakit de size öfkelerinden parmaklarinin uçlarini isirirlar. De ki "öfkenizden geberin", gerçekten Allah, onlarin sinelerindeki özü hakkiyla bilir. "(119)

"Size bir iyilik dokunursa onlari üzer. Basiniza bir felâket gelirse buna sevinirler. Sabreder sakinirsaniz onlarin hilesi size zarar vermez. Muhakkak ki Allah, onlarin yaptiklarini ilmi ile kusatir."(120)

Bu ayetlerden ayni düsmanlarin yeryüzünde islâm'i ve Müslümanlari nasil hedef aldiklari, islâm akîdesini bozmak için içteki fâsik ve münafiklarla birlikte nasil çalistiklari rahatlikla anlasilmaktadir. Dolayisiyla Kur'an-i Kerim'in kiyamete kadar sürecek dünya hayatinin bir kitabi ve müslümanlarin hidayet rehberi oldugu bir gerçektir. Bu gerçege ve onun ayetlerine ancak seytanin adamlari kulak tikar ve gözlerini kapatirlar.

Âli imrân Suresi böyle bir yapinin yaninda üç temel meseleyi dile getirmektedir. Bunlarin birincisi genel hatlariyla din olayi ve özel anlamiyla islâm'dir. Din, sadece Allah'a iman etmek ve bu kuru iman anlayisiyla yetinmek demek degildir. Din kesin bir ifadeyle saglam bir tevhid inancidir. Yani tek bir 'ilâh'in üstün hâkimiyetine katiksiz olarak iman etmektir. Bütün insanlik ve kâinat üzerinde hakim ve tek tasarruf sahibi olan ilâhî kudretin birligini ve yegâneligini kabul etmektir.

Surenin muhtevasinda mevcut olan ikinci husus ise; müslümanlarla Rabb'leri arasindaki durumun tasviridir. Müminlerin Allah'a olan teslimiyetleri, ondan gelen her seyi tartismasiz, yorumsuz ve memnuniyetle kabul edip büyük bir titizlikle onun emirlerine uymalari ve ona baglanmalaridir.

"Onlar ki: "Ey Rabbiniz, biz gerçekten iman ettik. Artik günahlariniz bagisla ve bizleri ates azabindan koru" diyenler, sabredenler, sadakat gösterenler, onun huzurunda divan duranlar, infâk edenler, seherlerde Allah'tan magfiret isteyenlerdir. Allah'in ayetlerini az bir pahaya (küçük bir dünya menfaatine) degismeyenlerdir. "

Suredeki üçüncü önemli meseleye gelince; Kur'an, müminlerden baskasini dost edinmekten kaçinmayi, kâfirlerin bir degeri olmayan aldatmalarina kulak verilmemesini, Allahin emirlerinden uzak ve islâm'a uymayan kötü yasayis tarzlarini kabul edip onlari dost edinmenin iman ile bagdastirilamayacagini son derece büyük bir açiklikla ifade etmektedir.

Birbirleri arasinda çok sIkI iliski bulunan bu üç mesele, yani insanligin Allah'i bilip ona tam bir iman ve teslimiyetle baglanmasi, 'tevhîd'in anlamini kavrayarak hayatini buna göre düzenlemesi ve böyle saglam bir islâmî anlayisa sahip olarak, Allah'in düsmanlari karsisinda izleyecegi tavizsiz bir tutum ve davranisla kâfirlerin dostlugundan uzak kalinmasi hususlari sûrenin temelini olusturmaktadir.

Surenin bir kismi Necrân Hristiyanlari hakkinda nazil olmustur. Necrân, Hicazla Yemen arasinda bir sehir idi. O zamanlar burada çok sayida Monhofist (Yakûbî) mezhebine mensup Hristiyan oturuyordu. Necrân Kâbesi diye ünlü bir kilisesi vardi. Roma imparatorlari buraya büyük maddî yardimlarda bulunurlardi. Âli imrân suresinin faziletine dair bazi hadis-i serifler varid olmustur. Ezcümle: Ebû Ümâme (r.a.)'den rivayete göre Peygamberimiz (s.a.s.) söyle buyurmuslardir: "Kur'an okuyun, çünkü o, kiyamet gününde ehl-i Kur'an olanlara sefaat eder. Bakara ve Âli imrân surelerini okuyun. Çünkü bunlar kiyamet gününde iki bulut, yahut iki gölgelik veyahut iki kus bölügü gibi gelir, sahiplerine sefaat ederler. Bakara suresini okuyun. Çünkü ona sahip olmak bereket, onu okumayi terk etmek nedâmettir. Kötüler ona sahip olamazlar. " (Müslim, Salâtu'l Müsâfirîn, 42, 804).

Ebû Yahya Süleym ibn Âmir'in rivayetine göre Ebû Ümâme söyle demistir: "Bir kardesiniz söyle bir rüya görmüstür: Bakmis ki insanlar bir dag yolunda yürüyorlar. Dagin tepesinde de iki yesil agaç bulunuyor. Agaçlar söyle sesleniyorlar: 'içinizde Âli imrân suresini okuyan var mi?' Eger biri,evet' derse dallarini sarkitiyor, adami yukari çekiyorlar."

"Birisi Abdullah ibn Mes'ud'un yaninda Bakara ve Âli imrân surelerini okudu. Ona: "içinde ism-i âzam bulunan iki sureyi okudun. O Ism-i âzam ki onunla yapilan her dua kabul olur, her istek yerini bulur" dedi.

Hz. Ka'b söyle demistir: "Her kim Bakara ve Âli imrân surelerini okursa bunlar kiyamet günü gelir, o adam hakkinda, ya Rabbi, bunun için aleyhinde diyecek bir seyimiz yok, derler." (Dârimî, Fedâilu'l-Kur'an, 15)


Kaynak: Sâmil Islam ansiklopedisi