calig25.gif (18748 Byte)

MUTAFFIFÎN SÛRESI

Kur'ân-i Kerim'in seksen. üçüncü sûresi. Otuz alti âyet, yüz doksan dokuz kelime ve yedi yüz otuz harften ibarettir. Mekkî sûrelerden olup, Ankebut sûresinden sonra nâzil olmustur. Adini ilk âyetinde geçen ve "ölçü, tartida eksiklik yapanlar" anlamina gelen "Mutaffifin" kelimesinden almistir.

Bu sure bize, Islama davetin ilk günlerinde Mekke'de meydana gelen pratik bir olayi aksettirmekte; kalpleri uyarmakta, duygulan harekete geçirmekte; yeni yeni hükümler, nizamlar getiren bu semavi risaletin yeryüzünde gerek Arap toplumu ve gerekse bütün insanligin hayatinda yerlesmesini hedef almaktadir.

Sure dört bölümden olusmustur. Birinci bölüm, alisveriste dürüst davranmayanlara savas açmakla baslamaktadir: "Insanlardan birsey ölçüp alirken, tam alan, onlara bir seyi ölçüp veya tartarken de eksik veren hilekarlarin vay haline! Yoksa onlar, büyük bu gün için diriltileceklerini sanmiyorlar mi? O gün, insanlar, Alemlerin Rabbi olan Allah'in huzurunda dururlar" (1-6).

Islam'in çikisi sirasinda Mekke'de yasayan müsrik toplumu, ticaret hayatini ellerinde tutuyordu. Bunlarin içinde güçlü ve nüfuzlu bir kesim, halka istedigi gibi baski yapmakta, alirken fazlasiyla almakta, satarken eksik vermekteydiler. Bunlar kervanlariyla kisin Yemen'e, yazin Sam'a giderek Hicaz'a mal sevkediyor ve büyük servetlere sahip bulunuyorlardi. Aslinda Mekke'de inen sureler, daha çok akideye ait genel prensiplere yer verirken, bu surede muamelati ilgilendiren ticaret konusuna el atilmasi, bu yeni dinin sosyal ve ekonomik alanda Medine döneminde gerçeklestirecegi reformlara bir baslangçtir. Diger yandan ticaret hileleri bir yönüyle ahlak konusuna girer.

Medine'ye hicret edilince, orada da Yahudi tüccarlari ticaret hilelerinde becerikli idiler. Ashab-i kiram ticaret konularina Islami bir yaklasimla el atinca, dürüst bir ticaret basladi. Piyasada güven sagladilar. Ekonomi ve para gücü giderek onlarin eline geçti. Artik ayet ve hadislerle yapilan yeni ekonomik düzenlemelerde, hilekarlarin güç kazanmasina imkan birakilmisti. Ayetlerde söyle buyurulur: "Ölçüyü ve tartiyi adaletle yapin" (el-En'am, 6/152). "Bir seyi ölçerken tam ölçün, tartarken de dogru teraziyle tartin" (el-Isra, 17/35). Cenab-i Hak, ölçü ve tartida hile yapmalari sebebiyle Suayb peygamberin kavmini helak etmistir (Ibn Kesir, Muhtasaru Tefsiri Ibn Kesir, thk. M. Ali es-Sabuni, 1402/1981 Beyrut, 111, 613). Ahirette karsilasilabilecek sIkIntI için de; "Yoksa onlar, büyük bir gün için diriltileceklerini sanmiyorlar mi? " (el-Mutaffifin, 83/4,5) buyurulur.

Ebû Hureyre'den (Ö. 57/676) rivayet edildigine göre; Hz. Peygamber bir gün pazar yerinden geçerken, elini bir zahire yiginin içine sokmus, alt kisminin islak oldugunu görünce sebebini sormustur. Saticinin; yagan yagmurun islattigini söylemesi üzerine söyle buyurmustur: "Bu islakligi herkesin görmesi için zahirenin üzerine çikarman gerekmez miydi? Hile yapan benden degildir" (Müslim, Iman, 164; Ebu Davud, Buyu', 50; Tirmizi, Buyu', 72).

Surenin ikinci bölümünde inkarcilarin ve azginlarin durumuna yer verilir. Allah'in emrinden disari çikanlarin "siccin" adli kitapta yazili oldugu, bunlarin Kur'an-i Kerim ayetlerine "öncekilerin masallari" dedikleri ve ahirette Cehennem'e girecekleri belirtilir. Üçüncü bölümde, kötülere karsilik iyilerin durumu, yüksek makamlari kendileri için hazirlanan nimetler, kiyamet gününde koltuklara oturarak içecekleri güzel serbetler tasvir edilir.

Son bölümde ise, iyilerin bu aldatici ve batil azgin ve sapiklardan gördükleri kötü muameleler anlatilir: "Suçlular, süphesiz, inananlara gülerlerdi. Yanlarindan geçerken birbirlerine göz kirparlardi. Evlerine nese içinde dönerlerdi Mü'minleri gördükleri zaman, "dogrusu bunlar sapik kimselerdir" derlerdi. Halbuki kendileri, inananlara gözcü olarak gönderilmemislerdi. Kiyamet gününde de inananlar inkarcilara gülerler." Sure su ayetle sona erer: "Mü'minler, kiyamet günü tahtlar üzerinde, inkarcilarin yaptiklari seylerin karsiliginin nasil verildigini seyredecekler" (36).

Kaynak: Sâmil Islam ansiklopedisi