BAŞIMI ÖRTÜNCE ZİHNİMİ AÇTIM

 

 

Batılı bir toplumda yaşayan bir gayrimüslim olarak iffet kavramı zihnimde mutlak önceliğe sahip şeylerden biri değildi. Benim kuşağımdan ve zihin yapımdan olan bütün diğer kadınlar gibi ben de böylesi fikirlerin çağdışı ve aşırı şeyler olduğunu düşünüyordum. “Bütün şu eski püskü şeyleri giymek” veya o zamanlar kullandığım tabirle “yatak çarşafları içinde etrafta dolaşmak” zorunda kalan zavallı Müslüman kadınlara acıyordum.

 

Ben eğitim görmüş ve özgürleşmiş modern bir kadındım. Korkunç gerçekten yana en ufak bilgim yoktu: Ben, kıyafet veya hayat tarzımı seçememek dolayısıyla baskı altında değildim; fakat kendi toplumumu, hakikatte olduğu şekilde göremeyişim dolayısıyla baskı altındaydım. Kadının güzelliğinin aleni olacağı ve şehvetin karıştığı bir beğenme ve takdirin saygıya eşdeğerde olduğu düşünceleriyle baskı altındaydım.

 

Ancak Allah beni İslam’a yönelttikten ve kendim tesettüre girdikten sonradır ki, yaşadığım toplumun dışına çıkıp onu gerçekte ne ise öyle görebilme imkanına kavuştum. En yüksek ücreti alan kadınların; aktrisler, modeller ve hatta striptiz yapanlar gibi kendilerini teşhir edenler olduğunu artık görebiliyordum. Erkeklerle kadınlar arasındaki ilişkinin adaletsiz biçimde nasıl da erkekler lehine işlediğini görebiliyordum. Eskiden erkekleri cezbetmek için giyindiğimi şimdi idrak ediyordum. Bunu, kendim mutlu olmak için yaptığımı söyleyerek kendimi kandırmaya çalışıyordum; ama acı gerçek şuydu ki, beni memnun eden şey, bir erkek tarafından beğenilip cazibeli bulunmamdı.

 

Şimdi biliyorum ki, hiçbir zaman temiz olamamış bir insan için, kirli olduğunu anlayabilmenin yolu yoktur. Aynı şekilde ben de bu baskıcı toplumun karanlığından İslam’ın aydınlığına çıkıncaya kadar baskı altında olduğumu farkedebilme imkanına sahip değildim. Bu ışık hakikatin üstüne vurunca benim Batılı felsefelerimin gizlediği gölgeleri nihayet görebildim. Kişinin kendisini ve toplumu koruması, baskı ve zulüm değildir; bir bataklığa, oranın kirli olduğunu inkar ederek, gönüllü olarak kendini atmaktır baskı ve zulüm.

 

Allah’a şükürler olsun ki, şunu farketme imkanını bana bahşetti: Başımı örttüğüm zaman, başkalarının beni aklım, ruhum ve kalbimden başka birşeyle değerlendirmesi imkanını ortadan kaldırıyordum. Başımı örtünce, güzelliğe dayalı istismar dürtüsünü uzaklaştırmıştım. Başımı örttüğümde, insanların bana saygı duymasını sağladım; çünkü kendime saygılı olduğumu gördüler. Ve başımı örttüğüm zaman, nihayet zihnimi hakikate açtım.

 

*Şerife Carlo (Yvonne Carlo) ABD’de yaşıyor. Kadın hakları konusunda aktif çalışmalar yürütürken ABD hükümeti tarafından İslam ülkelerine yönelik bir projede görev alma teklifiyle karşılaşmış; hazırlık kursları esnasında okuduğu Kur’an-ı Kerim’den etkilenmiş ve uzun bir arayış sonunda 1990’ların başında İslam’ı seçmiştir.

 

 

Kaynak: Umran dergisi, 05/2005

.