5: ZEKAT BÖLÜMLERÝ

BÖLÜM: 1

Ø ZEKAT VERMEYEN KÝMSELERE KIYAMETTE YAPILACAK AZAB

617- Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete edildiðine göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Ka’be’nin gölgesinde otururken onun yanýna geldim. Benim gelmekte olduðumu görünce þöyle buyurdular: “Ka’be’nin Rabbine andolsun ki kýyamet günü kaybedenler onlardýr.” Bende kendi kendime acaba ne oldu? Benim hakkýmda bir þey mi indi? Dedim fakat yine duramadým ve anam babam sana feda olsun kimlerdir onlar? Ya Rasûlullah dedim. Buyurdular ki: “Onlar mal ve dünyalýklarý fazla olanlardýr ancak saða, sola verip daðýtan þöyle þöyle kimseler bunun dýþýndadýrlar. Caným kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki bir kimse ölür arkasýnda zekatýný vermediði deve ve sýðýrlarý býrakýrsa o deve ve sýðýrlar kýyamet günü bulunduðu durumdan daha semiz bir þekilde o kimsenin yanýna getirilir ve onu ayaklarýyla çiðner, boynuzlarýyla vurur. Ýnsanlar arasýnda hüküm verilinceye kadar bu hayvanlar böyle yapar dururlar.” (Müslim, Zekat: 8; Ýbn Mâce: Zekat: 2)

ž Bu konuda Ebû Hüreyre’den de bu hadisin bir benzerini rivâyet edilmiþtir. Ali b. ebî Tâlib’den “Zekat vermeyen lanetlendi” þeklinde bir rivâyet vardýr. Ayný þekilde bu konuda Kabîsa b. Hülb’ün babasýndan, Câbir b. Abdillah’tan ve Abdullah b. Mes’ûd’tan da birer hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Zerr hadisi hasen sahihtir. Ebû Zerr’in adý Cündüp b. Seken’dir, Ýbn Cüdane de denilir.

Abdullah b. Münîr; Abdullah b. Musa’dan, Sûfyân es Sevrî’den, Hakîm b. Deylem’den ve Zahhak b. Müzahim’den þu þekilde rivâyet etmiþtir: “Mal ve dünyalýklarý fazla olan zenginler on binlerce miktarlýk para ve mülk sahibi olanlardýr.”

Tirmîzî: Abdullah b. Münîr el Mervezî iyi bir insandýr.

bölüm: 2

Ø zekatýný veren üzerine düþen görevi yapmýþ olur

618- Ebû Hüreyre (r.a.)’den göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdular: “Malýnýn zekatýný verirsen görevini yerine getirmiþ olursun.” (Ýbn Mâce, Zekat: 3)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir.

Bu hadis Peygamber (s.a.v.)’den deðiþik yönleriyle nakledilmiþ olup bir seferinde bir adam: Ey Allah’ýn Rasûlü zekattan baþka üzerime düþen bir görev daha var mýdýr? Diye sordu, Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Hayýr nafile olarak verebilirsin.”

619- Enes (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v.)’in yanýnda otururken akýllý bir kimse gelse, soru sorsa da bizde bazý þeyleri öðrenmiþ olsak derdik. Yine böyle bir durumda iken bir adam geldi ve Peygamber (s.a.v.)’in önüne diz çöküp oturdu ve; “Ya Muhammed! senin gönderdiðin kimse bize geldi ve senin Allah tarafýndan gönderilmiþ bir Peygamber olduðunu söyledi.” Peygamber (s.a.v.)’de: “Evet” buyurdular. O kimse dedi ki: “Göðü yükselten, yeryüzünü serip döþeyen ve daðlarý meydana getiren Allah mý seni gönderdi?” Peygamber (s.a.v.): “Evet” dedi. Bunun üzerine o kimse dedi ki: “Senin gönderdiðin kimse bize; bir gün ve gecede beþ vakit namaz kýlýnmasý gerektiðini söyledi” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. O kimse: “Seni gönderen zat hakký için bunu Allah mý emretti?” deyince, Rasûlullah (s.a.v.): “Evet” dediler. Bunun üzerine o adam: “Senin gönderdiðin o görevli kimse bize senede bir ay oruç tutulmasýnýn farz olduðunu söyledi” deyince; Peygamber (s.a.v.): “Doðrudur” dedi. Bu sefer o adam: “Seni gönderen zat hakký için bunu sana Allah mý emretti” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” buyurdu. Yine o adam: “Senin gönderdiðin kimse mallarýmýzdan zekat verilmesi gerektiðini söyledi” deyince, Rasûlullah (s.a.v.): “Doðrudur” dedi. O adam da: “Seni gönderen zat hakký için bunu sana Allah mý emretti” diye sorunca; Peygamber (s.a.v.) “Evet” dediler. Yine o adam: “Senin gönderdiðin yetkili kimse bize; gücü yetenlerin Hac yapmasý gerektiðini söyledi” deyince Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. O adam da: “Seni gönderen zat hakký için bunuda mý Allah emretti” deyince, Peygamber (s.a.v.): “Evet” dediler. Bunun üzerine o kimse: “Seni hak üzere gönderen o zat için bunlardan hiç birini terk etmeyeceðim ve fazlada yapmayacaðým” dedi hýzlýca kalkýp gitti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Bu adam bu söylediklerinde doðru ve ciddi ise Cennete girer.” (Buhârî, Ýlim: 7; Müslim, Ýman: 3)

ž Tirmîzî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir. Enes vasýtasýyla Rasûlullah (s.a.v.)’den deðiþik bir þekilde de rivâyet edilmiþtir. Muhammed b. Ýsmail’den iþittim þöyle diyordu: Bazý hadisçiler bu hadisten; “Alim bir kimseye bir þeyi okuyup arz etmenin ondan dinlemek gibi caiz olduðunu çýkarmýþlardýr.” Bu hadisteki kimsenin Rasûlullah (s.a.v.)’e bazý bilgileri sunmasý ve Rasûlullah (s.a.v.)’in de onlarý tasdik etmesini delil olarak göstermiþlerdir.

bölüm: 3

Ø altýn ve gümüþün zekatý

620- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Ticaret maksatlý olmayan at ve kölelere zekat vermeyi sizden kaldýrdým. Fakat gümüþlerinizin zekatýný bana getirin verin, her kýrk dirhemde bir dirhem verin yüz doksan birimde vereceðiniz bir þey yoktur iki yüz birime ulaþýnca beþ birim zekat verilmesi gerekir.” (Ýbn Mace, Zekat: 4; Ebû Dâvûd, Zekat; 2)

bölüm: 4

Ø deve ve koyunlarýn zekatý

621- Sâlim (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) zekatlarla alakalý bir mektup yazdý kýlýcýna baðladýðý bu mektubu yetkili kimselere ulaþtýramadan vefat etti. Rasûlullah (s.a.v.) vefat edince Ebû Bekir vefatýna kadar o mektubu uyguladý. Ömer’de halifeliði süresince onlarý uyguladý. O mektupta þu hükümler vardý.

“Beþ devede bir koyun, on devede iki koyun, on beþ devede üç koyun yirmi devede dört koyun, yirmi beþ deveden otuz beþ deveye kadar iki yaþýna girmiþ bir diþi deve yavrusu. Otuz beþi geçince kýrk beþe kadar üç yaþýna girmiþ bir diþi deve, kýrk beþi geçince altmýþa kadar dört yaþýna girmiþ bir diþi deve altmýþý geçince yetmiþ beþe kadar beþ yaþýna girmiþ bir diþi deve yetmiþ beþi geçerse doksana kadar üçer yaþýna girmiþ iki diþi deve, doksaný geçerse yüz yirmiye kadar dörder yaþýna girmiþ iki diþi deve, yüz yirmiyi geçerse her elli devede dört yaþýna girmiþ bir diþi deve her kýrkta iki yaþýný bitirmiþ bir diþi deve zekat olarak verilir.

Koyunlarda her kýrk koyunda yüz yirmiye kadar birer koyun, yüz yirmiyi geçince iki yüze kadar iki koyun, iki yüzü geçince üçyüze kadar üç koyun, üç yüzü geçince her yüz koyunda bir koyun, üç yüzden dört yüze kadar bir zekat yoktur. Zekat artar ve eksilir korkusundan dolayý toplu mallar ayrýlmaz ayrý ayrý olanlar da bir araya toplanmaz. Birbirine karýþtýrýlmýþ sürülerden alýnan zekat eþit durumda paylaþtýrýlýr. Çok yaþlý ve güçsüz ve ayýplý hayvanlar zekat olarak alýnmaz.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 5)

ž Zührî, zekat memuru; koyunlarý üçte bir iyi, üçte bir orta, üçte bir kötü olarak ayýrmalý ve zekatý orta kýsýmdan almalýdýr diyor ve sýðýrlardan bahsetmiyor.

Tirmîzî: Bu konuda Ebû Bekir, Behz b. Hakîm babasýndan ve dedesinden, Ebû Zerr ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi hasendir. Çoðunlukla fakihler bu hadise göre amel ederler. Yunus b. Yezîd ve pek çok kimse bu hadisi Zührî ve Sâlim’den bu þekilde rivâyet ederek merfu halde aktarmamýþlardýr. Sadece Sûfyân b. Husayn merfu olarak rivâyet etmiþtir.

bölüm: 5

Ø sýðýrlarýn zekatý

622- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Otuz sýðýrda iki yaþýnda erkek veya diþi dana, her kýrk sýðýrda da üç yaþýnda bir dana zekat gerekir.” (Ýbn Mâce, Zekat: 12)

ž Tirmîzî: Bu konuda Muâz b. Cebel’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Abdusselam b. Harb, Husaf’tan böylece rivâyet etmiþ olup, Abdusselam güvenilir ve hafýz bir kiþidir. Þerik bu hadisi Husayf’tan, Ebû Ubeyde’den, babasýndan ve Abdullah’tan rivâyet ediyor. Abdullah’ýn oðlu Ebû Ubeyde babasýndan hadis iþitmemiþtir.

623- Muâz b. Cebel (r.a.)’den þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) beni, Yemen’e vali olarak gönderdiðinde, her otuz sýðýrdan iki yaþýnda erkek veya diþi dana; her kýrktan da üç yaþýna girmiþ bir diþi danayý zekat olarak almamý Müslüman olmayan kimselerden de cizye vergisi olarak akýl balið olan her kimseden bir dinar veya bir dinara denk giyim eþyasý almamý emretti.” (Nesâî, Zekat: 5; Ýbn Mâce, Zekat: 12)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazý râvîler bu hadisi Sûfyân, A’meþ, Ebû Vâil ve Mesrûk’tan: Rasûlullah (s.a.v.), Muâz’ý Yemen’e gönderdi ve ona zekat almasýný emretti” þeklinde rivâyet ederler ki bu rivâyet daha sahihtir.

624- Muhammed b. Beþþâr (r.a.), Muhammed b. Cafer yoluyla Þu’be’den rivâyet ederek Amr b. Mürre’nin þöyle dediðini bize aktarmýþtýr: Ebû Ubeyde’ye, Abdullah’tan hadis olarak bir þeyler hatýrlýyor musun? Dedim. O da: “Hayýr” dedi.

bölüm: 6

Ø zekatta malýn en iyisini almanýn hoþ olmadýðý

625- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) Muâz’ý Yemen’e vali olarak gönderdiðinde ona þöyle buyurdu: “Sen ehli kitap denilen bir topluma gidiyorsun onlarý Allah’tan baþka bir ilah olmadýðýna benim de onun elçisi olduðuma þehâdet etmeye davet et. Buna uyarlarsa Allah’ýn bir gün ve gecede beþ vakit namaz kýlmayý emrettiðini bildir. Bunu da kabul ederlerse onlara zenginlerden alýnýp fakirlere verilecek olan zekatýn da farz kýlýndýðýný bildir. Bunu da kabul ederlerse mallarýnýn en iyilerini almaya kalkma! Mazlum kimselerin bedduasýndan sakýn çünkü Allah ile mazlum kimselerin arasýnda perde yoktur.” (Buhârî, Zekat: 40; Müslim, Zekat: 55)

ž Bu konuda Sunabihî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Ýbn Abbâs’ýn azatlý kölesi Ebû Mabed’in ismi Nafiz’dir.

bölüm: 7

Ø sebze meyve ve ziraat ürünlerinin zekatý

626- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Develer beþ taneden az olursa zekat gerekmez. Beþ ukýyye gümüþten daha azýndan zekat gerekmez. Ziraat ürünlerinin beþ vesaktan daha az olanýnda da öþür gerekmez.” (Buhârî, Zekat: 4; Müslim, Zekat: 2)

ž Bu konuda Ebû Hüreyre, Ýbn Ömer, Câbir ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

627- Muhammed b. Beþþâr (r.a.), Abdurrahman b. Mehdî’den, Sûfyân, Þu’be, Mâlik b. Enes, Amr b. Yahya’nýn babasýndan ve Ebû Saîd’den yukarýdaki hadisin aynýsýný rivâyet etmiþtir.

ž Tirmîzî: Ebû Saîd hadisi hasen sahihtir. Bu hadis Ebû Saîd’den pek çok þekillerde rivâyet edilmiþ olup ilim adamlarý bu hadisle amel etmiþlerdir. Yani beþ vesak’tan daha az ziraat ürününde zekat yoktur. Vesak: Altmýþ sa’dýr. Beþ vesak üç yüz sa’ eder. Peygamber (s.a.v.)’in sa’ý beþ ve üçte bir rýtldýr. Küfelilerin sa’ý ise sekiz rýtldýr.

Beþ ukýyyeden daha az gümüþte de zekat yoktur. Beþ ukýyye kýrk dirhemdir. Beþ ukýyye iki yüz dirhem eder.

Develer beþ taneden az olursa zekat yoktur. Develerin sayýsý yirmi beþe ulaþýrsa iki yaþýna girmiþ bir diþi deve zekat olarak verilir. Yirmi beþten az olan develerde her beþ devede bir koyun zekat olarak verilir.

bölüm: 8

Ø ticaret malý olmayan at ve kölede zekat yoktur

628- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Müslüman’ýn ticari maksatla olmayan atýnda ve kölesinde zekat yoktur.” (Buhârî, Zekat: 47; Müslim, Zekat: 12)

ž Bu konuda Ali ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý bu hadisle amel ederler dolayýsýyla ticaret maksadýyla bulundurulmayan, otlaklara salýnmýþ atlara da zekat yoktur. Hizmet için bulundurulan kölelerde de yine zekat gerekmez. Ama ticaret maksadýyla bulundurulan at ve kölelerde bulundurma süresi bir yýlý geçtikten sonra deðerleri üzerinden zekat verilmesi gerekir.

bölüm: 9

Ø balýn zekatý

629- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur. Bal da her on ölçekte bir ölçek zekat vardýr. (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Bu konuda Ebû Hüreyre, Ebû Seyyâre el Mutîe ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Rasûlullah (s.a.v.)’den bu konuda sahih olarak fazla bir þey rivâyet edilmemiþtir. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu bu hadisle amel ederler. Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Bazý ilim adamlarý ise bal’da zekat olmadýðý görüþündedirler. Hadisin râvîlerinden Sadaka b. Abdullah hafýz deðildir. Sadaka Abdullah’ýn bu rivâyetine karþýt bir rivâyette Nafi’den rivâyet olunmuþtur.

630- Muhammed b. Beþþâr (r.a.), Abdulvehhab es Sekafî’den, Ubeydullah b. Ömer ve Nafi’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer b. Abdulaziz bana balýn zekatýndan sordu dedim ki: “Balýmýz yok ki zekatýný verelim” Fakat Muðýre b. Hakîm diyor ki: “Bal’da zekat yoktur.”

Ömer þöyle demiþtir: Her þeyde razý olunacak bir denklik gerekir dolayýsýyla ilgili kimselere baldan da zekatýn verilmesi gerektiðine dair mektup yazmýþtýr. (Ebû Dâvûd, Zekat: 13; Ýbn Mâce, Zekat: 20)

bölüm: 10

Ø üzerinden tam sene geçen malda zekat vardýr

631- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Her kim bir mal elde ederse o malýn üzerinden bir sene geçmedikçe o mal için zekat yoktur.” (Ýbn Mâce, Zekat: 5)

ž Bu konuda Serra’nýn kýzý Nebhan’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

632- Yine Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Bir kimse bir mal elde ederse o malýn üzerinden bir yýl geçmedikçe o mala zekat verilmez.” (Ýbn Mâce, Zekat: 5; Ebû Dâvûd, Zekat: 5)

ž Tirmîzî: Bu hadis Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem’in hadisinden daha sahihtir.

Tirmîzî: Bu hadisi; Eyyûb, Ubeydullah b. Ömer ve pek çok kiþi Nafi’ ve Ýbn Ömer vasýtasýyla mevkuf olarak rivâyet etmiþlerdir. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem hadis konusunda zayýf bir kimsedir. Ahmed b. Hanbel, Ali b. el Medînî ve baþkalarý bu kimsenin zayýf olduðunu söylemiþlerdir. Hadis konusunda yanlýþý çok olan bir kimsedir.

“Üzerinden sene geçmedikçe bir mal üzerinde zekat yoktur” konusunda Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan pek çok kiþiden hadis rivâyet edilmiþtir. Mâlik b. Enes, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk da ayný görüþtedirler.

Bazý ilim adamlarý ise þöyle demiþlerdir: “Bir kimsenin yeni elde ettiði maldan baþka önceden zekat verdiði bir malý varsa o kimsenin bu yeni elde ettiði mal için zekat vermesi gereklidir. Bir yýl bekletilmesine gerek yoktur. Ama önceden zekat verecek malý olmayan bir kimsenin elde ettiði mal üzerinden bir yýl geçmeden zekat vermesi gerekmez, ne zaman bir yýlýný doldurursa zekat vermeye baþlar. Yine bir kimse önceden elde ettiði üzerinden bir yýl geçmesi gereken bir malýn yaný sýra henüz o süre dolmadan tekrar bir mal daha elde ederse zekat vermesi gereken önceki malýyla birlikte bu yeni mallarýnda zekatýný vermesi gerekir. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler bu görüþtedirler.

bölüm: 11

Ø müslüman olanlardan cizye vergisi kalkar

633- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Bir bölgede iki kýble olamaz yine Müslüman olan kimseye de cizye vergisi yoktur.” (Ebû Dâvûd, Haraç ve Ýmara: 34)

634- Ebû Küreyb (r.a.), Cerir ve Kâbûs’tan ayný senedle bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiþtir.

ž Bu konuda Saîd b. Zeyd ve Harb b. Ubeydullah es Sekafî’nin dedesinden de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi Kâbûs b. ebî Zabyan’dan, babasýndan ve Peygamber (s.a.v.)’den mürsel olarak da rivâyet edilmiþtir. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu bu hadisle amel ederler. Hýristiyan, Müslüman olduðu zaman cizye vergisi kalkar.

Rasûlullah (s.a.v.)’in “Müslümanlar üzerine öþür yoktur” sözü Müslüman olmayan ve cizye vergisi “baþ vergisi” verenlerin verdiði vergi, Müslümanlardan alýnmaz demektir. Çünkü baþ vergisi Müslüman olmayan Yahudi ve Hýristiyanlardan alýnýr. Müslümanlar üzerine bu “öþür” vergisi yoktur.

bölüm: 12

Ø ziynet eþyalarýnýn zekatý

635- Abdullah’ýn hanýmý Zeyneb (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), biz kadýnlara þöyle konuþtu: “Ey kadýnlar topluluðu ziynet eþyalarýnýzdan zekat veriniz. Kýyamet günü Cehennemliklerin çoðunluðu siz kadýnlardýr.” (Buhârî, Zekat: 33; Nesâî, Zekat: 18)

636- Mahmûd b. Gaylân (r.a.), Ebû Dâvûd yoluyla Þu’be’den ve A’meþ’den naklederek Ebû Vâil bu hadisin benzerini bize nakletmiþtir.

ž Tirmîzî: Bu rivâyet Ebû Muaviye’nin rivâyetinden daha sahihtir. Ebû Muaviye rivâyetinde vehmederek “Amr b. Hâris’den ve Zeyneb’in kardeþinin oðlundan” demiþtir.

Doðru olan ise; Zeyneb’in kardeþinin oðlu Amr b. Hâris’dendir. Yine Amr b. Þuayb’ýn babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, “Ziynet eþyalarýnda zekat vardýr” hadisinin senedinde söz edilmiþtir. Bu konuda ilim adamlarý deðiþik görüþler ileri sürmüþler olup; Sahabe ve tabiinden bir kýsmý altýn ve gümüþ olan ziynet eþyalarýnda zekat vardýr. Sûfyân es Sevrî ve Abdullah b. Mübarek bu görüþtedirler. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan Ýbn Ömer, Âiþe, Câbir b. Abdillah ve Enes’in de bulunduðu bazý ilim adamlarý ise ziynet eþyasýnda zekat yoktur görüþündedirler. Tabiin döneminin bazý fýkýhçýlarýndan da ayný þekilde rivâyet vardýr. Mâlik b. Enes, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk’da bunlardandýr.

637- Amr b. Þuayb (r.a.)’ýn babasýndan ve dedesinden rivâyete göre: Ýki kadýn Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi kollarýnda altýn bilezikler vardý. Rasûlullah (s.a.v.) onlara: “Bu bileziklerin zekatýný veriyor musunuz” dedi. Hayýr dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Allah’ýn sizlere ateþten bilezikler takmasýndan hoþlanýr mýsýnýz? Hayýr dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); öyleyse onlarýn zekatýný ödeyin buyurdular.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 4; Nesâî, Zekat: 19)

ž Tirmîzî: Bu hadisi Müsenna b. el Sabah, amr b. Þuayb’den ayný þekilde rivâyet etmiþtir. Müsenna b. el Sabah ve Ýbn Lehia hadis konusunda zayýf olduklarý söylenmiþtir. Bu konuda Rasûlullah (s.a.v.)’den sahih olarak bir þey rivâyet edilmemiþtir.

bölüm: 13

Ø sebzelerin zekatý

638- Muâz (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre sebzeler yani baklagillerin zekatý hakkýnda mektupla soru sormuþtu da Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþlardý: “Sebzeler için zekat gerekmez.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadisin senedi pek saðlam deðildir. Bu konuda Rasûlullah (s.a.v.)’den sahih bir hadis rivâyet edilmemiþtir. Bu hadis ise Musa b. Talha vasýtasýyla Peygamber (s.a.v.)’den mürsel olarak rivâyet edilmiþtir. Ýlim adamlarý bu hadisle amel ederek sebzelerde zekat olmadýðý görüþündedirler.

Tirmîzî: Hasan, Umâra’nýn oðludur. Hadisçiler yanýnda zayýf kabul edilir. Þu’be ve baþkalarý onu zayýf saymýþlar Ýbn’ül Mübarek ise onun hadisini kabul etmeyip terk etmiþtir.

bölüm: 14

Ø tabii yollarla sulanan ürünlerin zekatý (Öþür)

639- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Yaðmur ve akarsularýn suladýðý arazilerde yetiþen ürünlerde onda bir (Öþür) vardýr. Hayvanlar veya sulama teþkilatýyla sulanan arazilerde ise (öþrün yarýsý) yirmide bir zekat vardýr.” (Ýbn Mâce, Zekat: 17; Ebû Dâvûd, Zekat: 12)

ž Tirmîzî: Bu konuda Enes b. Mâlik, Ýbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Bu hadis Bükeyr b. Abdillah b. Eþecc’den, Süleyman b. Yesâr’dan ve Büsr b. Saîd yoluyla Peygamber (s.a.v.)’den mürsel olarak rivâyet edilmiþ olup sanki bu hadis daha sahihtir. Ýbn Ömer’in bu konudaki rivâyeti sahih olup fýkýhçýlarýn çoðunluðu bu hadise göre amel ederler.

640- Sâlim (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’den þöyle aktarmýþtýr: “Yaðmur ve akarsularýn suladýðý arazilerde yetiþen ürünlerde ve kökleri vasýtasýyla yer altýndan beslenen aðaçlarýn meyvesinde onda bir (öþür) vardýr. Hayvanlar ve sulama teþkilatýyla sulanan yerlerde ise yirmide bir (yarým öþür) zekat vardýr.” (Buhârî, Zekat: 6; Ebû Dâvûd, Zekat: 12)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 15

Ø yetim kimsenin malýnýn zekatý

641- Amr b. Þuayb (r.a.)’in babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) insanlara bir hutbe vererek þöyle buyurdu: “Dikkat kim malý olan bir yetimin velisi olursa o malý ticarette deðerlendirsin ve o malý zekatýn yiyip tüketmesine terk etmesin.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis sadece bu þekilde rivâyet edilmiþ olup isnadýnda söylenti vardýr. Çünkü Müsenna b. el Sabbah’ýn hadis konusunda zayýf olduðu söylenir.

Bir kýsým kimselerde bu hadisi Amr b. Þuayb yoluyla Ömer b. Hattâb’dan rivâyet ederek ayný hadisi aktarmýþlardýr.

Ýlim adamlarý bu konuda deðiþik görüþler ortaya koymuþlardýr. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan aralarýnda Ömer, Ali, Âiþe, Ýbn Ömer’in de bulunduðu pek çok kiþi yetim malýnda da zekatýn olduðu görüþündedirler. Bir kýsým ilim adamlarý da yetimin malýnda zekat gerekmez kanaatinde olup, Sûfyân es Sevrî ve Abdullah b. Mübarek bunlardandýr.

Amr b. Þuayb, Amr b. Âs’ýn oðlu Abdullah b. Muhammed’in oðludur. Þuayb dedesi Abdullah b. Amr’dan hadis iþitmiþtir.

Yahya b. Saîd, Amr b. Þuayb’ýn hadisi hakkýnda söz ediyor ve o bizim yanýmýzda zayýftýr diyor. Zayýflýk yönü dedesi Abdullah b. Amr’ýn, sayfalarýndan hadis rivâyet etmesidir. Fakat hadisçilerin çoðunluðu Amr b. Þuayb’ýn hadisini delil getirerek onu saðlam kabul ederler. Ahmed, Ýshâk ve daha baþkalarý bunlardandýr.

bölüm: 16

Ø hayvanlarýn yaptýðý zararda tazminat yoktur, madenlerde zekat gerekmez, definelerde beþte bir zekat vardýr

642- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Hayvanlarýn kendiliklerinden yaptýklarý zararlar tazmin edilmez. Madenlerin elde edilmesinde meydana getirdiði zarar tazmin edilmez. Kuyu kazmak için tutulan iþçinin kuyunun çökmesi sonucu veya bir kimsenin açtýðý kuyuya baþka birinin düþmesi sonucunda tazminat yoktur. Yeraltýndan çýkarýlan define ve hazinelerde ise beþte bir zekat vardýr.” (Buhârî, Zekat: 67; Müslim, Hudud: 11)

ž Tirmîzî: Bu konuda Enes b. Mâlik Abdullah b. Amr, Ubâde b. Sâmit, Amr b. Avf el Müzenî ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 17

Ø bazý mallarda zekatýn tahmin edilerek ayarlanmasý

643- Abdurrahman b. Mes’ûd b. Niyâr (r.a.)’den iþittiðime göre, þöyle diyordu: Sehl b. ebî Hasme bizim toplu halde bulunduðumuz bir yere geldi ve Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu bize aktardý: “Bazý mahsul ve ürünlerin zekatýný tahmin ederek toplayacaðýnýzda çürüme, bozulma veya mal sahibinin komþu ve yakýnlarýna daðýtabilmesini de hesaba katarak üçte birini veya dörtte birini býrakýn almayýn.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 15; Nesâî, Zekat: 26)

ž Tirmîzî: Bu konuda Âiþe, Attâb b. Esîd ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Tahmin konusunda ilim adamlarýnýn çoðunluðunun görüþü; Ebû Hasme’nin hadisi üzeredir. Ahmed ve Ýshâk’ta, Ebû Hasme’nin, hadisine göre amel edenlerdendir.

Meyvelerde tahmin þudur: Hurma ve Üzüm gibi zekatý gereken meyveler yetiþtiði zaman Ýslam devletinin yetkilisi meyveleri tahmin edecek bir yetkili gönderir, tahminci kimse bakarak üzümden ve hurmadan ne kadar kuru üzüm ve kuru hurma çýkacaðýný tahmin eder, sayýp tespitini yapýp, çýkacak zekat miktarýný borç olarak kaydedip mal sahiplerini meyveleriyle baþ baþa býrakýr onlar diledikleri gibi hareket ederler. Meyveler yetiþip kurutulduðu zaman gerekli öþür kendilerinden alýnýr. Bazý ilim adamlarý hadisteki “tahmin” meselesini böylece tefsir etmiþlerdir ki Þâfii, Mâlik, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr.

644- Attâb b. Esîd (r.a.)’den rivâyete göre; “Rasûlullah (s.a.v.), bað ve bahçe sahipleri için çýkardýklarý üzüm ve meyvelerini tahmin edecek kimseler gönderirdi.” Bu senedle Rasûlullah (s.a.v.)’in üzümlerin zekatý hakkýnda þöyle buyurduðu rivâyet edildi: “Hurmalarýn tahmin edildiði gibi üzümlerde tahmin edilir. Hurmanýn zekatý kuru hurma olarak alýndýðý gibi üzümün zekatý da kuru üzüm olarak alýnýr.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 14; Nesâî, Zekat: 26)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir.

Ýbn Cüreyc bu hadisi Ýbn Þihâb, Urve ve Âiþe’den rivâyet etmektedir. Bu hadis hakkýnda Muhammed’e sordum. Dedi ki: Ýbn Cüreyc’in hadisi saðlam ve meþhur bir hadis deðildir. Saîd b. el Müseyyib’in, Attâb b. Esîd’den rivâyeti daha saðlam ve sahihtir.

bölüm: 18

Ø adaletli zekat memurunun durumu

645- Rafi’ b. Hadîç (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle diyordu: “Adaletle iþ yapan zekat memurunun durumu evine dönünceye kadar Allah yolunda savaþan kimse gibidir.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 6; Ýbn Mâce, Zekat: 14)

ž Tirmîzî: Rafi’ b. Hadîç hadisi hasen sahihtir.

Yezîd b. Ýyaz, hadisçiler yanýnda zayýf sayýlýr. Muhammed b. Ýshâk’ýn rivâyeti daha sahihtir.

bölüm: 19

Ø zekat almada ve vermede aþýrýlýk edenin durumu

646- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Zekatý alýrken ve verirken haksýzlýk yaparak aþýrýlýk yapan, zekata engel olan gibidir.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 5; Ýbn Mâce, Zekat: 14)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer, Ümmü Seleme ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Enes hadisi bu þekliyle garibtir. Ahmed b. Hanbel Sa’d b. Sinan hakkýnda söz etmiþtir.

Ahmed b. Hanbel Sa’d b. Sinan hakkýnda söz etmiþtir.

Leys b. Sa’d böylece: “Yezîd b. Ebû Habib’den, Sa’d b. Sinan’dan ve Enes b. Mâlik’den” demektedir. Denilir ki: Bu hadisin senedi Amr b. Hâris, Ýbn Lehia, Yezîd b. Ebû Habib, Sinan’dan ve Enes, þeklindedir.

Muhammed’den iþittim þöyle demiþtir: Doðrusu Sinan b. Sa’d’týr. Peygamberimizin “Zekat almada ve vermede aþýrýlýk eden zekata engel olan gibidir.” Sözünün manasý aþýrýlýk edenin günahý zekat vermeyene yazýlan günah gibidir demektir.

bölüm: 20

Ø zekat memurunu memnun etmek

647- Cerir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Zekat memuru size geldiðinde yanýnýzdan memnun olarak ayrýlsýn.” (Müslim, Zekat: 55; Nesâî, Zekat: 14)

648- Ebû Ammâr (r.a.), Huseyn b. Hureys, Sûfyân b. Uyeyne ve Dâvûd’tan, Þa’bî’den ve Cerir’den bu hadisin aynýsýný nakletmiþtir.

ž Tirmîzî: Dâvûd’un Þa’bi’den rivâyeti Mûcâlid’in rivâyetinden daha sahihtir. Bazý ilim adamlarý Mûcâlid’in zayýf olduðunu kaydetmiþlerdir. Çünkü o çok yerde yanýlmýþtýr.

bölüm: 21

Ø zekat zenginlerden alýnýr fakirlere verilir

649- Ebû Cuhayfe (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Peygamber (s.a.v.)’in zekat memuru bize geldi, zekatý zenginlerimizden alarak fakirlerimize daðýttý. Ben yetim bir çocuk idim bana bacaklarý uzun, genç bir diþi deve vermiþti.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu konuda ibn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Cuhayfe hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 22

Ø zekat alabilecek kimseler

650- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Kim muhtaç olmadýðý halde insanlardan bir þey isterse kýyamet günü dilenciliðin bir belirtisi olarak yüzünde týrnak izi ve yara bere olarak gelir. Ey Allah’ýn Rasûlü zenginliðin ölçüsü nedir? Diye soruldu. Rasûlullah (s.a.v.): “Elli dirhem gümüþ veya o deðerde altýn” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Zekat: 24; Ýbn Mâce, Zekat: 26)

ž Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Mes’ûd hadisi hasendir. Þu’be buradaki rivâyetinden dolayý Hakîm b. Cübeyr hakkýnda söz etmiþtir.

651- Sûfyân (r.a.), Hakîm b. Cübeyr yoluyla bu hadisi rivâyet etmiþtir. Bunun üzerine Þu’be’nin arkadaþý Abdullah b. Osman, Sûfyân’a þöyle dedi: “Keþke bu hadisi Hakîm’den baþkasý rivâyet etseydi. Sûfyân ona dedi ki: Hakîm’in ne kusuru var? Þu’be ondan hadis rivâyet etmiyor mu? O da evet dedi. Bunun üzerine Sûfyân dedi ki: Zübeyd’in bu hadisi Muhammed b. Abdurrahman b. Yezîd’den rivâyet ettiðini iþittim.

Bazý arkadaþlarýmýzýn ameli bu hadise göredir. Sevrî Abdullah b. mübarek, Ahmed, Ýshâk, bunlardan olup þöyle derler: “Bir kimsenin elli dirhemi olursa zekat almasý helal olmaz.” (Ebû Davud, Zekat: 24; Ýbn Mâce, Zekat: 26)

ž Tirmîzî: Bazý ilim adamlarý Hakîm b. Cübeyr’in hadisiyle amel etmemiþler bu konuda iþi biraz daha geniþ tutmuþlar ve þöyle demiþlerdir. Bir kimsenin elli dirhem veya daha fazlasý olsa o kimse muhtaç sayýlýr ve zekat almasý caizdir. Ýlim adamlarýndan bir kýsmý ve fýkýhçýlar ve Þâfii ayný kanaattedir.

bölüm: 23

Ø zekat alamayacak kimseler

652- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Zengin ve güçlü kuvvetli kimseye zekat almak caiz deðildir.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 24; Ýbn Mâce; Zekat: 26)

ž Bu konuda Ebû Hüreyre, Hubþî b. Cünade, Kabîsa b. Muhârik’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Abdullah b. Amr hadisi hasendir.

Þu’be bu hadisi ayný senedle Sa’d b. Ýbrahim’den rivâyet etmiþ olup mevkuf olarak aktarmýþtýr. “Zengin ve güçlü kuvvetli kimseye zekat almasýnýn caiz olmadýðýna” dair baþka hadisler de rivâyet edilmiþtir. Bazý ilim adamlarý “Bir kimse güçlü kuvvetli olur fakat ihtiyaç sahibi olup hiçbir þeyi olmazsa bu durumda ona zekat verilirse veren kimse için bu geçerlidir” demekte bir kýsmý ise bu hadisten dilenmemek gerektiðini anlamaktadýrlar.

653- Hubþî b. Cünade es Selulî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim veda Haccýnda Arafat’ta, vakfede iken yanýna bir bedevi geldi ve Peygamber (s.a.v.)’in ridasýnýn bir ucundan tutarak onu Peygamberden istedi. Peygamber (s.a.v.) ridasýný o adama verdi, o da alýp gitti iþte o zamandan itibaren dilenmek haram kýlýndý. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Zengin, güçlü, kuvvetli kimseye dilenmek helal deðildir. Ancak aþýrý derecede fakirlik veya aþýrý borçlu olana caizdir. Kim malýný artýrmak için insanlardan dilenirse kýyamet günü dilenmesinin bir iþareti olarak yüzünde týrnak izi yara ve bere olarak ve Cehennem’den alýp yiyeceði kýzgýn bir taþ olacaktýr. Dileyen bu iþaretlerini ve yiyeceðini azaltsýn veya çoðaltsýn.” (Nesâî, Zekat: 83; Ebû Dâvûd, Zekat: 9)

654- Mahmûd b. Gaylân, Yahya b. Adem yoluyla Abdurrahman b. Süleyman’dan geçen hadisin benzerini rivâyet etmiþtir.

ž Tirmîzî: Bu hadis bu yönüyle garibtir.

bölüm: 24

Ø borçlu kimseye zekat verilebileceði

655- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v.) zamanýnda bir adam satýn aldýðý meyvelerden dolayý zarar etmiþ borçlarý da çoðalmýþtý. Rasûlullah (s.a.v.) ona tasaddukta bulunun dedi. Ýnsanlar ona yardým ettiler bu yaptýklarý yardýmlar borcunu ödeyecek miktara ulaþmadý. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): O kimsenin alacaklarýna: “Ne bulursanýz alýn bulunanlardan baþka size verilebilecek bir þey yoktur” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Zekat: 25; Ýbn Mâce, Zekat: 27)

ž Tirmîzî: Bu konuda Âiþe, Cuveyriye ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Saîd hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 25

Ø Peygamber (s.a.v.) ve soyuna sopuna zekat verilmeyeceði

656- Behz b. Hakîm (r.a.) babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e bir þey getirildiði zaman sadaka mý? Yoksa hediye mi? Diye sorardý. Sadaka derlerse yemez, hediye derlerse yerdi.” (Müslim, Zekat: 50; Ebû Dâvûd, Zekat: 29)

ž Bu konuda Selman, Ebû Hüreyre, Enes, Hasan b. Ali ve Ebû Amîre ki; Mearraf b. Vasýl’ýn dedesidir. Ýsmi ise Rüþeyd b. Mâlik’tir. Meymun b. Mihran, Ýbn Abbâs, Abdullah b. Amr, Ebû Rafi’ ve Abdurrahman b. Alkame’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Bu hadis ayný zamanda Abdurrahman b. Alkame ve Abdurrahman b. ebî Akil’den de rivâyet edilmiþtir. Behz b. Hakîm’in dedesi’nin adý Muaviye b. Hayde el Kuþeyrî’dir.

Tirmîzî: Behz b. Hakîm hadisi hasen garibtir.

657- Ebû Rafi’ (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) Mahzum oðullarýndan bir kiþiyi zekat toplamak üzere gönderdi. Bu kimse Ebû Rafi’e: Bana arkadaþ ol ki zekattan sende sebeplenirsin deyince; Ebû Rafi’, Rasûlullah (s.a.v.)’e gidip sormadan olmaz dedi ve Peygamber (s.a.v.)’e giderek durumu sordu bunun üzerine Peygamber (s.a.v.)’de þöyle buyurdular: “Bir toplumun hürriyetine kavuþturduðu azat edilmiþ kölesi onlarýn aile fertlerinden sayýlýr dolayýsýyla bize ve size sadaka (zekat) almak helal deðildir.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 29;Müslim, Zekat: 50)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Rafi’, Peygamberimiz (s.a.v.)’in azat ettiði kölelerindendir. Ýsmi Eslem’dir. Ebû Rafi’nin oðlu Ali b. ebî Tâlib’in katibi Ubeydullah b. ebû Rafi’dir.

bölüm: 26

Ø akrabaya verilen zekatýn mükafatý

658- Selman b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Oruç açacaðýnýzda hurma ile açýn çünkü o berekettir. Hurma bulamaz iseniz su ile orucunuzu açýn o temizdir. Yoksul kiþiye sadaka vermekte sadece sadaka sevâbý vardýr, akrabaya tasaddukta bulunmanýn ise iki sevâbý vardýr. Sadaka sevâbý ve akrabalýk baðlarýný kuvvetlendirme sevâbý.” (Ýbn Mâce, Zekat: 24; Nesâî, Zekat: 82)

Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd’un hanýmý Zeynep’den, Câbir ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Selman b. Âmir hadisi hasendir. Rebab; Süley’in kýzý Ümmür Raih’tir.

Bu hadisi ayný þekilde Sûfyân es Sevrî; Âsým, Hafsa binti Sirin, Rebab, Selman b. Âmir’den rivâyet ediyor.

Þu’be bu hadisi Âsým’dan, Hafsa b. Sirin’den, Selman b. Âmir’den rivâyet etmiþ olup senedinde “Rebab’ý” zikretmemiþtir. Sûfyân es Sevrî ve Ýbn Uyeyne’nin rivâyetleri daha sahihtir. Bu hadisi ayný þekilde Ýbn Avn; Hiþâm b. Hassân’dan, Hafsa binti Sirin’den Rebab’tan ve Selman b. Âmir’den rivâyet etmiþtir.

bölüm:27

Ø her türlü malda zekatýn dýþýnda bazý haklar da vardýr

659- Fatýma b. Kays (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v.)’e zekat hakkýnda sordum veya soruldu, bunun üzerine buyurdular ki: “Her türlü malda zekattan baþka ödenmesi gereken haklar da vardýr.” Diyerek Bakara sûresinin 177. ayetini okudu: “Gerçek erdemlilik, sevap ve hayra ulaþmak, yüzünüzü doðuya ve batýya çevirmeniz ile ilgili deðildir. Ama gerçek hayra ulaþmak ve Allah’ý razý etmek; Allah’a ve ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanan; servetini kendisi için ne kadar kýymetli de olsa akrabasýna, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, yardým isteyenlere ve insanlarý kölelikten kurtarmaya harcayan; namazýnda dikkatli ve devamlý olan ve arýndýrýcý mâlî yükümlülük olan zekatý veren kiþinin davranýþýdýr. Ve gerçek erdem sahipleri, söz verdiklerinde sözlerini tutan; felaket, zorluk ve sýkýntý anlarýnda sabredenlerdir. Ýþte sözüyle eylemi bir olanlar bunlardýr. Gerçekten yollarýný Allah’ýn kitabýyla bulanlar da bunlardýr.” (Ýbn Mâce, Zekat: 3; Ebû Dâvûd, Zekat: 32)

660- Yine Fatýma b. Kays (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Mallarda zekattan baþka da ödenmesi gereken haklar vardýr.” (Ýbn Mâce, Zekat: 3; Ebû Dâvûd, Zekat: 32)

ž Tirmîzî: Bu hadisin senedi pek saðlam deðildir. Ebû Hamza, Meymun el A’ver’in hadis konusunda zayýf olduðu kaydedilmiþtir. Beyan ve Ýsmail b. Sâlim, Þa’bi’den bu hadisi ayný sözlerle rivâyet etmiþ olup bu daha sahihtir.

bölüm: 28

Ø zekat vermenin deðer ve kýymeti

661- Saîd b. Yesâr (r.a.)’in Ebû Hüreyre’den iþittiðine göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kim helal kazancýndan bir sadaka verirse ki - Allah helal maldan verilen sadakadan baþkasýný asla kabul etmez- Allah o sadakayý sað eliyle kabul eder, bir hurma deðerinde olsa bile o sadakayý sizden birinizin atýnýn yavrusunu veya sütten kesilmiþ deve yavrusunu büyüttüðü gibi büyütür. O hurma deðerindeki sadakanýn sevâbý daðdan daha büyük olur.” (Buhârî, Zekat: 6; Müslim, Zekat: 19)

ž Tirmîzî: Bu konuda Adiyy b. Hatîm, Enes, Âiþe, Abdullah b. ebî Evfâ, Hârise b. Vehb, Abdurrahman b. Avf ve Büreyde’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.

662- Kâsým b. Muhammed (r.a.)’in, Ebû Hüreyre’den iþittiðine göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Allah sadakayý kabul eder, sað eliyle alýr ve onu sizin atýnýzýn yavrusunu büyüttüðü gibi büyütür, öyle ki bir lokma büyüklüðünde bir sadakanýn sevâbý bile uhud daðý kadar oluverir. Allah’ýn kitabýnda bunun ölçüsü þudur: “Bilmiyorlar mý ki, kullarýn tevbesini kabul eden Allah’týr. Sadakalarý da alýp kabul eden O’dur. Ve iyi bilin ki, tevbeleri çok kabul eden ve kullarýna acýyan da O’dur.” (9 Tevbe: 104) “Allah faizli kazançlarý bereketten mahrum eder, ama karþýlýksýz yardýmlar olan, sadakalarý kat kat artýrarak bereketlendirir. Allah kendisinden gelen gerçekleri örtbas edenleri ve günahkarlarýn hiçbirini sevmez.” (2 Bakara: 276) (Buhârî, Zekat: 6; Müslim, Zekat: 19)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Âiþe’den benzeri bir hadis daha rivâyet edilmiþtir. Pek çok ilim adamý bu hadis ve benzeri rivâyetler ve belirlemelerle Allah’ýn her gece dünya semasýna iniþi hakkýnda ki meselede þöyle diyorlar: “Bu tür rivâyetler sabittir bunlara inanýlmalý vehme kapýlarak nasýl olabilir? Denmemelidir.”

Ayný þekilde Mâlik, Sûfyân b. Uyeyne, Abdullah b. Mübarek bu çeþit hadisler hakkýnda diyorlar ki: “Bu tür hadisleri “nasýl” sýz olarak kabul edip inanýn, Ehli Sünnet vel cemaat ilim adamlarýnýn görüþü böyledir.

Cehmiyye mezhebi bu tür rivâyetleri reddederek bu “benzetme” olur demektedir.

Allah, Kitabý’nýn pek çok yerinde Yed (El), Sem’ (Kulak) ve Basar (Göz) tabirlerini zikrediyor. Cehmiyye ise bu ayetleri ilim adamlarýnýn tefsirine aykýrý yorumlayarak diyorlar ki: “Allah, Adem’i eliyle yaratmamýþtýr. Burada “el” kelimesi güç ve kuvvet anlamýndadýr.”

Ýshâk b. Ýbrahim þöyle diyor: “Teþbih” (benzetme) þöyle söylenirse olur: El gibi el, ele benzeyen el; Kulak gibi kulak, kulaða benzeyen kulak.

Allah’ýn buyurduðu gibi “Yed (El) “Sem (Kulak)” “Basar (Göz) denir de nitelik ve özelliði araþtýrýlmaz ise ve kulak gibi kulaða benzer denilmezse bu teþbih olmaz ve Allah’ýn kitabýndaki þu ayete benzemiþ olur: “…Ama hiçbir yönde ve þekilde hiçbir þey Allah’ýn benzeri olamaz…” (42 Þûrâ 11)

663- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) Ramazan orucundan sonra hangi oruç daha deðerli ve kýymetlidir diye soruldu. Buyurdular ki: “Ramazan’ýn büyüklüðü için tutulan þaban ayýndaki oruç.” Sonra hangi sadaka deðerli ve kýymetlidir? Dendi. Buyurdular ki: “Ramazanda verilen sadakadýr.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Sadaka b. Musa, hadisçiler yanýnda pek saðlam biri deðildir.

664- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Sadaka vermek Rabbinin isyan edenlere karþý gazabýný söndürür ve kötü ölümü de önler.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis bu þekliyle garibtir.

bölüm: 29

Ø Dilencilere ne yapýlmasý gerektiði

665- Ümmü Büceyd (r.anha), Rasûlullah (s.a.v.)’e biat eden kadýnlardandýr. Rasûlullah (s.a.v.)’e þöyle demiþtir: “Yoksul kimse kapýma gelip dikilir ve ben de ona verecek bir þey bulamaz isem ne yapmalýyým? Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) o kadýna þöyle buyurdu: “Ona verecek bir þey bulamaz isen bile, deðersiz ve az görülen yanmýþ bir koyun týrnaðý bile olsa onun eline sýkýþtýrýver.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 33; Nesâî, Zekat: 80)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ali, Hüseyin b. Ali, Ebû Hüreyre ve Ebû Umâme’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Tirmîzî: Ümmü Büceyd hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 30

Ø kalpleri islama ýsýndýrýlmak istenenlere zekat vermek

666- Saffân b. Ümeyye (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) insanlardan en çok buðzettiðim bir kimse iken Huneyn günü ganimet mallarýndan bana verdi de verdi insanlardan en çok sevdiðim kimse oldu.” (Müslim, Zekat: 46; Nesâî, Zekat: 79)

ž Tirmîzî: Hasen b. Ali, bu veya benzeri bir hadisi bana aktarmýþtýr.

Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Safvân hadisini Ma’mer ve baþkalarý Zührî ve Saîd b. Müseyyeb’den rivâyet ederek: “Saffan b. Ümeyye dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bana verdi…” rivâyeti sanki daha sahih ve uygundur. Senedinde Saîd b. Müseyyeb bulunduðu için.

Ýlim adamlarý bu konuda deðiþik görüþler ileri sürerler. Bir kýsmý Müellefei Kulûb denilen kimselere zekattan bir pay verilmemesi kanaatinde olup þöyle demektedirler: “Müellefei Kulûb, Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda bulunan bir kýsým insanlardý ki Rasûlullah (s.a.v.) onlarýn kalplerini Ýslam’a ýsýndýrmak için verirdi, onlarda Müslüman olmuþlardý. Bugün bu anlamdaki kiþilere verilmemelidir derler. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve baþkalarý bu görüþü paylaþýrlar. Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr.

Kimi ilim adamlarý da: “Bugün de ayný konumda kimseler bulunabilir, devlet baþkanýnýn onlarýn kalbini Ýslam’a ýsýndýrmak için bir þeyler vermesi caizdir. Þâfii de bu görüþtedir.

bölüm: 31

Ø zekatý veren kimsenin sonunda zekata varis olmasý

667- Büreyde (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýnda oturuyordum bir kadýn geldi ve: “Ey Allah’ýn Rasûlû ben anneme sadaka olarak bir cariye vermiþtim. Annem de öldü ne yapmam gerekir?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de þöyle buyurdular: “Sevâbýn sana yazýlmýþ olup miras hukuku da o cariyeyi sana geri çevirmiþtir.” Kadýn: “Ey Allah’ýn Rasûlû annemin bir aylýk tutamadýðý oruç borcu vardý onun yerine o oruçlarý tutabilir miyim?” Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Onun yerine oruçlarýný tut.” Kadýn: “Annem Hac yapmamýþtýr onun yerine hac yapabilir miyim? Rasûlullah (s.a.v.) buyurular ki: “Evet onun yerine hac yap.” (Müslim, Sýyam: 27; Ebû Dâvûd, Zekat: 31)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis sadece Büreyde’nin bu rivâyetiyle bilinmektedir. Abdullah b. Atâ hadisçiler yanýnda güvenilir bir kimsedir. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu bu hadisle amel ederler ve derler ki: Bir kimse bir sadaka verir de o sadakasý ona miras olarak dönerse o sadakasý ona helaldir. Bir kýsým ilim adamlarý ise: “Sadaka Allah için verilmiþ bir þeydir, miras olarak kiþiye dönerse onu alýp benzeri bir yere harcamasý gerekir.” Sûfyân es Sevrî ve Züheyr bu hadisi Abdullah b. Atâ’dan rivâyet etmiþlerdir.

bölüm: 32

Ø bir kimsenin sadaka olarak verdiði þey satýlýða çýkarsa satýn almasýn

668- Ömer (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Ömer Allah yolunda savaþmak için bir kimseye atýný vermiþti. Sonra o atýn satýlmakta olduðunu görünce onu satýn almak istedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Sadakaný satýn alarak bir daha ona geri dönme” buyurdular. (Buhârî, Zekat, 60)

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu bu hadise göre amel ederler.

bölüm: 33

Ø ölen kimse adýna hayýr (sadaka)

 yapýlabilir mi?

669- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Bir adam Ey Allah’ýn Rasûlü, annem öldü onun adýna sadaka versem ona faydasý olur mu? Rasûlullah (s.a.v.): “Evet” buyurdu. Adam da: Benim bir hurma bahçem var onu annem için sadaka verdim.” (Nesâî, Vesaya: 8; Müslim, Zekat: 15)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Ýlim adamlarý da bu hadisle amel etmekte olup, þöyle derler: “Ölüye sadaka ve duadan baþka bir þey ulaþmaz.” Bazýlarý da bu hadisi Amr b. Dinar’dan, Ýkrime’den, mürsel olarak rivâyet etmiþlerdir.

Hadiste geçen “Benim bir Mahrefem var” sözü hurma bahçem var demektir.

bölüm: 34

Ø kadýn kocasýnýn malýndan istediði gibi harcayamaz

670- Ebû Umâme el Bâhilî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in Veda Haccý esnasýndaki hutbesinde iþitmiþtir, þöyle diyordu: “Bir kadýn kocasýnýn malýndan izni olmadan hiçbir þey infak etmesin.” Denildi ki: Ey Allah’ýn Rasûlü yiyecek de mi? infak etmesin? Buyurdular ki: “O da mallarýmýzýn deðerlilerindendir.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 44)

ž Bu konuda Sad b. ebî Vakkâs, Esma binti ebî Bekir, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr ve Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Umâme hadisi hasendir.

671- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Bir kadýn kocasýnýn malýndan tasaddukta bulunursa kendisi bundan dolayý sevap kazanýr. Kocasýda ayný þekilde sevap kazanýr, o malý muhafaza eden görevli içinde yine ayný sevap vardýr. Onlardan hiçbirinin sevâbý diðer kimseden eksik olmaz. Biri kazancýndan diðeri de infak ettiðinden dolayý sevap kazanýrlar.” (Buhârî, Zekat: 17; Müslim, Zekat: 25)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir.

672- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kadýn kocasýnýn malýndan saçýp savurmadan iyi niyetle bir þey verdiðinde o kadýna iyi niyetinden dolayý erkeðine verilecek kadar sevap verilir. O malý muhafaza eden kimse için de yine ayný sevap yazýlýr.” (Buhârî, Zekat: 27)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Amr b. Mürre’nin, Ebû Vâil’den rivâyet ettiði hadisten daha sahihtir. Amr b. Mürre rivâyetinde “Mesrûk” u zikretmiyor.

bölüm: 35

Ø fitre nasýl ve kimler için verilir?

673- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Rasûlullah (s.a.v.), aramýzda iken Fýtýr sadakasýný (Fitre)’yi buðdaydan bir sa’, arpadan bir sa’, hurma ve kuru üzümden de yine bir sa’, keþ (kalitesiz peynirden) de yine bir sa’ olarak verirdik. Muaviye Medîne’ye gelinceye kadar böylece vermeye devam ettik, Muaviye Medine’ye gelince bir konuþma yaptý, konuþmasýnda þu hususta yer almýþtý; “Ben Þam buðdayýndan iki müddün bir sa’ kuru hurmaya denk olduðu kanaatindeyim” dedi. Ýnsanlar da onun görüþüyle amel ettiler.

Ebû Saîd demiþtir ki: “Ben önceden nasýl veriyorsam ayný þekilde vermeye devam ediyorum.” (Buhârî, Fýtr: 1; Müslim, Zekat: 4)

ž Bu hadis hasen sahihtir. Bir kýsým ilim adamlarý bu hadise göre amal ederler ve her þeyden bir sa’ verilmesi görüþündedirler. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Peygamber (s.a.v.)’in sahabesinden ve diðer dönemlerden bazý ilim adamlarý ise buðdaydan baþka her þeyden bir sa’ verilmesi görüþünde olup, buðdaydan yarým sa’ vermenin yeterli olacaðý kanaatindedirler. Sûfyân es Sevrî, Ýbn’ül Mübarek ve Küfeliler “Buðdaydan yarým sa’ verilmesi yeterlidir” derler.

674- Amr b. Þuayb (r.a.)’ýn babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) Mekke sokaklarýnda ilan etmesi için bir kimseyi gönderdi ve “Dikkat edin Fitre vermek erkek, kadýn, hür, köle, küçük büyük her Müslüman’a gereklidir. Buðdaydan iki müdd, diðer yiyeceklerden bir sa’ verilmelidir.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir.

Ömer b. Harun bu hadisi Ýbn Cüreyc’den rivâyet etmiþ: Abbâs b. Minae ve Rasûlullah (s.a.v.)’den diyerek hadisin bir bölümünü aktarmýþtýr.

Carûd ve Amr b. Harun da bu hadisi bize aktarmýþtýr.

675- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Fýtýr sadakasýný (Fitre vermeyi) erkek kadýn, hür köle herkes için, hurmadan bir sa’, arpadan bir sa’ olarak farz kýlmýþtý.” Ýbn Ömer diyor ki: “Sonra insanlar buðdaydan yarým sa’ vermeye baþladýlar.” (Buhârî, Fýtr: 1; Müslim, Zekat: 4)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu konuda Ebû Saîd, Ýbn Abbâs, Hâris b. Abdurrahman b. Zübab’ýn dedesi, Sa’lebe b. ebî Suayr ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

676- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) Ramazanda verilmesi gereken Fitre’yi, hurmadan bir sa’ arpadan bir sa’ olarak hür, köle, erkek ve kadýn Müslümanlar için farz kýldý.” (Buhârî, Fýtýr: 1; Müslim, Zekat: 4)

ž Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Mâlik bu hadisi Nafi’, Ýbn Ömer ve Peygamber (s.a.v.)’den Eyyûb’un rivâyet ettiði gibi rivâyet ederek, “Müslümanlardan” ilavesini pek çok kimse Nafi’den bu hadisi rivâyet etmiþ olup “Müslümanlardan” sözcüðünü ilave etmemiþlerdir. Ýlim adamlarý bu konuda deðiþik görüþler ortaya koymuþ olup, Bir kýsmý: “Bir kimsenin Müslüman olmayan köleleri olsa onlar için Fýtýr sadakasý=Fitre vermesi gerekmez” demektedirler. Mâlik, Þâfii ve Ahmed bu görüþtedirler.

Bir kýsmý da: “Müslüman olmasalar da onlar için Fitre vermesi gerekir.” derler. Sevrî, Ýbn’ül Mübarek ve Ýshâk bunlardandýr.

bölüm: 36

Ø fitrenin bayram namazýndan önce verilmesi gereði

677- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Ramazan bayramý günü bayram namazýna çýkmadan önce Fitre’nin verilmesini emretmiþtir.” (Buhârî, Fýtýr Sadakasý: 7;Müslim, Zekat: 5)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. ilim adamlarý bu hadise göre uygulamayý hoþ karþýlamýþlar ve: “Bayram namazýna çýkmadan Fitre’nin verilmesini gerekli görmüþlerdir.

bölüm: 37

Ø zekat vaktinden öncede verilebilir

678- Ali (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre: “Ýbn Abbâs, Rasûlullah (s.a.v.)’e Zekat’ýn vaktinden önce verilmesini sordu da Rasûlullah (s.a.v.) bu konuda ona izin verdi.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 22; Ýbn Mâce, Zekat: 7)

679- Ali (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, Rasûlullah (s.a.v.), Ömer’e þöyle demiþtir: “Biz Abbâs’ýn zekatýný bir yýl öncesinden ve o yýl içerisinde alýrdýk.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Zekatýn vaktinden önce ödenmesi hadisinin Ýsrail’in, Haccac b. Dinar’dan rivâyeti olduðunu ancak bu yönüyle bilmekteyiz. Ýsmail b. Zekeriyya’nýn, Haccac’tan rivâyeti bence Ýsrail’in, Haccac b. Dinar’ýn rivâyetinden daha sahihtir.

Yine ayný hadis Hakem b. Uteybe’den mürsel olarak rivâyet edilmiþtir. Ýlim adamlarý vakti gelmeden zekatýn verilmesi hakkýnda deðiþik görüþler ortaya koymuþlar olup bir kýsmý vaktinden önce ödenmemesi görüþündedir. Sûfyân es Sevrî bu görüþte olup; “Bana göre vaktinden önce ödenmesi hoþ deðildir” demektedir.

Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu ise: “Vakti gelmeden verilen zekat, zekat yerine geçer.” Þâfii Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr.

bölüm: 38

Ø dilenciliðin yasaklanmasý

680- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Demiþtir ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle diyordu: “Sizden birinizin sabahleyin ormana giderek sýrtýnda odun getirmesi ve onun parasýný harcamasý ve insanlara muhtaçlýktan kurtulmasý, versin vermesin bir kimseden istemekten daha hayýrlýdýr. Çünkü yüksekteki veren el alttaki alan elden daha hayýrlýdýr. Harcamaya, geçimini üstlendiðin kimselerden baþla.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 27; Müslim, Zekat: 35)

ž Tirmîzî: Bu konuda Hakîm b. Hýzâm, Ebû Saîd el Hudrî, Zübeyr b. Avvam, Atýyye es Sa’dî, Abdullah b. Mes’ûd, Mes’ûd b. Amr, Ýbn Abbâs, Sevbân, Ziyâd b. Hâris es Sudaî, Enes, Hubþî b. Cünade, Kabîsa b. Muhârik, Semure ve Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahih garibtir. Bu hadisin garib oluþu Beyan’ýn, Kays’tan rivâyeti sebebiyledir.

681- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu; “Dilenmek yüzü týrmalatmak demektir. Ýnsan dilendiði için yüzünü týrmalatýr. Fakat gerçekten muhtaç birinin istemesi veya devlet yetkilisinden bir þeyler istenmesi bunun dýþýndadýr.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 26; Müslim, Zekat: 35)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.