11: TALAK VE LÝAN BÖLÜMleri

bölüm: 1

Ø sünnete uygun boþama þekli nasýldýr?

1175- Yunus b. Cübeyr (r.a.)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Abdullah b. Ömer’e: “Hayýz halinde karýsýný boþayan kiþinin durumundan sordum.” Dedi ki: “Abdullah b. Ömer’i tanýr mýsýn? O da karýsýný hayýzlý iken boþamýþtý.” Sonra Ömer Peygamber (s.a.v.)’e sordu: O’da: “Karýsýna dönmesini emretmiþti.”

Yunus diyor ki: O halde bu boþama geçerli midir? dedim. Ýbn Ömer diyor ki: “Niçin geçerli olmasýn? Ýbn Ömer acizlik gösterse ve ahmaklýk etse boþama geçersiz mi olmalý?” (Buhârî, Talak: 1; Müslim, Talak: 1)

1176- Sâlim (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, Ýbn Ömer karýsýný hayýzlý iken boþamýþtý. Ömer durumu Rasûlullah (s.a.v.)’e sordu da o da þöyle buyurdu: “Emret ona karýsýna dönsün temizlenince veya hamile iken boþasýn.” (Buhârî, Talak: 1; Müslim, Talak: 1)

ž Tirmîzî: Yunus b. Cübeyr’in, Ýbn Ömer’den rivâyet ettiði hadis hasen sahihtir. Sâlim’in, Ýbn Ömer’den rivâyeti de hasen sahihtir. Bu hadis Ýbn Ömer vasýtasýyla deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve þöyle derler: “Sünnet olan boþama þekli kadýnýn temizliði anýnda ve cinsi münasebet olmaksýzýn yapýlan boþamadýr.” Bazý ilim adamlarý ise: “Kadýný temiz iken üç talakla boþarsa bu da sünnete uygun sayýlýr.” Þâfii ve Ahmed böyle düþünürler. Kimi ilim adamlarý da þöyle derler: Üç talaký birden vermek sünnete uygun deðildir, her temizlik süresince tek tek verilmelidir. Sûfyân es Sevrî ve Ýshâk ta böyle derler. Hamile kadýnýn boþanmasý konusunda ilim adamlarý “Dilediði zaman boþayabilir” derler. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Bazý ilim adamlarý ise “Her ayda bir talak vermek suretiyle boþayabilir” derler.

bölüm: 2

Ø karýsýný kesinlikle boþayan kimsenin durumu niyetindeki gibidir

1177- Rükâne (r.a.)’in babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v.)’e gelerek: “Ey Allah’ýn Rasûlü karýmý kesinlikle boþadým” dedim. Rasûlullah (s.a.v.) kesinlikle demekle neyi kastettin? Buyudular. Ben de: “Tek bir talaký” dedim. “Vallahi der misin?” buyurdu. Ben de: “Vallahi” dedim. Bunun üzerine: “Niyetin ne ise o gerçekleþmiþtir” buyurdular. (Ýbn Mâce, Talak: 19; Ebû davud, Talak: 14)

ž Tirmîzî: Bu hadis sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Muhammed’e bu hadis hakkýnda sordum dedi ki: Bu hadiste ýzdýrap vardýr yani pek saðlam deðildir.

Ýkrime ve Ýbn Abbâs (r.a.)’den: “Rükâne karýsýný üç talakla boþamýþtýr” diye rivâyet edilmiþtir.

Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha sonraki dönem ilim adamlarý “Kesinlikle” denilerek yapýlan nikah konusunda ayrý görüþ ileri sürmüþlerdir. Ömer b. Hattâb’ýn elbette (kesinlikle) sözcüðüyle verilen talaký bir talak olarak kabul ettiði rivâyet edildi. Ali b. ebî Tâlib’in ise üç talak kabul ettiði rivâyet ediliyor.

Bazý ilim adamlarý ise bu konu kiþinin niyetine baðlýdýr. Tek’e niyet etmiþse tek üçe niyet etmiþse üç sayýlýr. Ýki talak’a niyet etmiþse tek talak sayýlýr. Sevrî ve Küfeliler bu görüþtedirler.

Mâlik b. Enes: “Elbette” (Kesinlikle) denilerek verilen talakta eðer o kimse o kadýnla cinsel iliþki yapmýþsa o talak üç talak sayýlýr, diyor.

Þâfii ise: Bir’e niyet etmiþse bir olup dönme hakký vardýr. Ýkiye niyet etmiþse iki, üç’e niyet etmiþse üç sayýlýr, demektedir.

bölüm: 3

Ø “iþin elindedir” “baþýna buyruksun” ne demektir?

1178- Hammad b. Zeyd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Eyyûb’e “baþýna buyruksun” sözü hakkýnda Hasan’dan baþka bu sözün üç talak olduðunu söyleyen birisini biliyor musun? Dedim. Hayýr yalnýz Hasan’ý biliyorum dedi ve sonra: Allah’ým baðýþla beni meðer Katâde de Semure oðullarý azatlýsý Kesir’den, Ebû Seleme’den, Ebû Hüreyre’den bu söz hakkýnda “Üç talaktýr” dediðini bana aktarmýþtýr diye konuþtu. Ebû Eyyûb þöyle der: Sonradan Semura oðullarýnýn azatlýsý Kesir ile karþýlaþtýðýmda bu hadis hakkýnda sordum, fakat bilemedi. Bundan sonra Katâde’ye sordum “O unutmuþtur” dedi. (Ebû davud, Talak: 12; Nesâî, Talak: 11)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. bu hadisi sadece Süleyman b. Harb’ýn, Hammad b. Zeyd’den yaptýðý rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu hadisi Muhammed’e sordum þöyle dedi. Süleyman b. Harb, Hammad b. Zeyd’den bu þekilde bize aktardý ne varki Ebû Hüreyre’nin kendi sözü olarak (mevkuf) rivâyet edilmiþtir. Ebû Hüreyre’nin rivâyeti merfu olarak bilinmemektedir.

Ali b. Nasr; hafýz olup hadisçidir. Ýlim adamlarý: “iþin elindedir (baþýna buyruksun)” sözünde deðiþik görüþler ortaya koydular Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarý Ömer b. Hattâb ve Abdullah b. Mes’ûd; “O bir talak yerine geçer” dediler.

Tabiin ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamý bu görüþtedir. Osman b. Affân ve Zeyd b. Sabit “Hüküm kadýnýn verdiði þekilde gerçekleþir” demektedir.

Ýbn Ömer diyor ki: Erkek boþama iþini kadýna verdiðinde kadýnda kendisi üç talakla boþadýðýnda erkek bunu kabul etmeyip ben bu iþi sadece bir talak olarak vermiþtim derse kocaya yemin teklif edilir. Yemin ederse durum kocanýn yeminine göredir. Sûfyân es Sevri ve Küfeliler, Ömer ve Abdullah b. Mes’ûd’un görüþüne uydular. Mâlik b. Enes ise hüküm kadýnýn verdiði hükümdür, dediler. Ahmed’de ayný þekilde düþünmektedir. Ýshâk ise Ýbn Ömer’in görüþündedir.

bölüm: 4

Ø boþama iþinde kadýný serbest býrakmak var mýdýr?

1179- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) bizi muhayyer býraktý bizde onu seçtik. Böyle yapmayý Rasûlullah (s.a.v.) talak saymadý.” (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)

ž Muhammed b. Beþþâr, Abdurrahman b. Mehdî vasýtasýyla Sûfyân’dan, A’meþ’den, Ebûs Suha’dan, Mesrûk’tan, Âiþe’den benzeri þekilde rivâyet etmiþlerdir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarý “Muhayyerlik” konusunda deðiþik görüþler ortaya koymuþlardýr. Ömer ve Abdullah b. Mes’ûd’tan rivâyete göre, þöyle demiþlerdir: “Kadýn kendi kendini boþamak isterse bir talak gerçekleþmiþ olur. Koca dönme hakkýna sahiptir. Eðer kadýn kocasýný tercih ederse bir þey gerekmez.”

Ali’den de þöyle dediði rivâyet edilmiþtir. kadýn kendisini tercih ederse bir talak gerçekleþmiþ olur. Kocasýný tercih ederse bir talak gerçekleþir, kocasý dönme hakkýna sahiptir. Zeyd b. Sabit ise þöyle diyor: Kocasýný tercih ederse bir talak gerçekleþir kendisini tercih ederse üç talak gerçekleþmiþ olur.

Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamý ve fýkhçýlarýnýn çoðu bu konuda Ömer ve Abdullah b. Mes’ûd’un görüþüne uymuþlardýr. Sevrî ve Küfeliler bunlardan olup Ahmed b. Hanbel ise Ali’nin görüþüne uymaktadýr.

bölüm: 5

Ø üç talakla boþanmýþ kadýnýn nafaka ve mesken hakký yoktur

1180- Fatýma binti Kays (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda kocam beni üç talakla boþadý. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Sana mesken ve nafaka yoktur.” (Müslim, Talak: 6; Ebû Dâvûd, Talak: 37)

ž Muðîre diyor ki: Bu hadisi Ýbrahim’e bahsettim de Ömer’in bu hadis hakkýnda þöyle söylediðini aktardý: “Bir kadýnýn sözü ile Allah’ýn kitabýný ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini terk edecek deðiliz. Bilmiyoruz, doðrusunu hafýzasýnda tuttu mu? Yoksa unuttu mu?” Ömer üç talakla boþanmýþ kadýna mesken ve nafaka hakký tanýrdý.

Ahmed b. Meni’, Hüþeym yoluyla Husayn, Ýsmail, Mûcâlid bize aktarmýþlardýr. Hüþeym diyor ki: Dâvûd’ta ayný þekilde Þa’bî’den aktararak þöyle demiþtir: “Fatýma binti Kays’ýn yanýna girerek kendisi hakkýnda Rasûlullah (s.a.v.)’in verdiði hükmü sordum” þöyle dedi: Kocasýnýn kendisini Elbette (kesinlikle) boþadýðýný, kocasýna karþý mesken ve nafaka davasý açtýðýný, Peygamber (s.a.v.)’in de kendisine mesken ve nafaka hakký vermediðini söyledi.

Dâvûd’un rivâyetinde ise þöyledir: “Ýbn Ümmü Mektum’un evinde iddetimi beklememi bana emretti” dedi.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve Hasan el Basrî, Âta b. ebî Rebah ve Þabî bunlardandýr. Ahmed ve Ýshâk’ta ayný görüþte olup þöyle derler: “Kocasý dönme hakkýna sahip olacak þekilde boþamamýþsa boþanan kadýna mesken ve nafaka hakký yoktur” Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan bazý ilim adamlarý ise Ömer ve Abdullah b. Mes’ûd þöyle derler: “Üç talakla boþanan kadýna mesken ve nafaka vardýr.”

Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler bu kanaattedirler. Bazý ilim adamlarý ise: “Mesken var nafaka yoktur” derler. Mâlik b. Enes, Leys b. Sa’d, Þâfii bu görüþtedir.

Þâfii diyor ki: Allah’ýn kitabýna dayanarak kadýna mesken hakký tanýmýþ olmaktayýz. Allah, 65 Talak sûresi 1. ayetinde (…Onlarý evlerinden çýkarmayýn kendileri de çýkmasýnlar ve açýkça hayasýz davranýþlarda bulunmadýkça onlar o evden ayrýlmak zorunda býrakýlmasýn…) Ayette geçen açýkça hayasýz davranýþlar’ýn uzun dilli olmak, kocanýn akrabalarýný dille rahatsýz etmek anlamýna geldiðini söylemiþlerdir. Peygamber (s.a.v.)’in Kays’ýn kýzý Fatýma’ya mesken hakký tanýmamasýnýn sebebi; akrabalarýný diliyle rahatsýz etmesinden dolayýdýr.

Þâfii: Kays’ýn kýzý Fatýma hadisine dayanarak: “Üç talakla boþanan kadýna nafaka yoktur” demektedirler.

bölüm: 6

Ø nikahlanmayan kadýn boþanmaz

1181- Amr b. Þuayb (r.a.)’ýn babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Adem oðlunun elinde bulunmayan bir þeyi nezretme (adak), yine elinde olmayan bir köleyi hürriyetine kavuþturmak (azâd) ve nikahlýsý olmadýðý bir kadýný boþama hakký yoktur.” (Ebû Dâvûd, Talak: 7; Ýbn Mâce, Talak: 17)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ali, Muâz b. Cebel, Câbir, Ýbn Abbâs ve Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Abdullah b. Ömer hadisi hasen sahihtir. Bu konuda rivâyet edilen en güzel hadis budur. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan pek çok ilim adamýnýn görüþü bu hadise göredir.

Ayný þekilde Ali b. ebî Tâlib, Ýbn Abbâs, Câbir b. Abdullah, Saîd b. Müseyyeb, Hasen, Saîd b. Cübeyr, Ali b. Husayn, Þüreyh, Câbir b. Zeyd ve tabiin döneminden pek çok fukahadan da ayný þekilde rivâyet edilmiþtir. Þâfii de ayný görüþtedir.

Ýbn Mes’ûd’tan rivâyet edildiðine göre ülke veya ýrký bildirerek boþanan kadýnýn boþanmýþ olacaðýný söylemiþtir. Ýbrahim Nehâî, Þa’bî ve baþka ilim adamlarýndan rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþlerdir: Boþayan kimse bir müddet belirterek boþarsa o müddet dolunca kadýn boþanmýþ olur. Sûfyân es Sevrî ve Mâlik b. Enes ayný kanaatte olup; “Bir kimse bir kadýný ismiyle belirtir veya bir zaman tayin eder veya filan bölgeden evlenirsem diyerek þart koþarsa ve oradan da evlenirse kadýn boþanmýþ olur” derler.

Ýbn’ül Mübarek bu konuda daha þiddetli davranarak; “Þarta baðlayarak yapacaðý iþleri yaparsa, o kadýn ona haram olur diyemem” demektedir.

Ahmed der ki: Eðer o erkek o þart koþtuðu kadýnla evlenirse önceki karýsýndan ayrýlmasýný emretmem.”

Ýshâk der ki: Ýbn Mes’ûd’un hadisinden dolayý ülke veya ýrký belirtilerek boþamayý caiz kabul ederim ama onunla evlenirse önceki kadýn kendisine haram olur diyemem. Ýshâk ülke veya ýrký belirtilerek boþama dýþýnda kolaylýk tanýmýþtýr.

Abdullah b. Mübarek’den anlatýldýðýna göre, kendisine þöyle soruldu: Evlenmeyeceðim evlenirsem bu kadýn boþ olsun diye yemin eden sonra da evlenme arzusu ortaya çýkan bir kimse için fýkýhçýlarýn verdiði ruhsat (izin) den istifade etme imkaný var mýdýr? Ýbn’ül Mübarek dedi ki: Böyle bir durum baþýna gelmezden önce fýkýhçýlarýn bu görüþünü doðru ve gerçek olarak kabul ediyorsa; uygulamalarýný onlarýn sözleriyle yapabilir.

Ama önceden böyle bir görüþten razý olmaz, hoþlanmaz, baþýna böyle bir durum gelince onlarýn sözleriyle uygulama yapmaya kalkýþýrsa bu yaptýðý iþi ben hoþ kabul etmem.

bölüm: 7

Ø cariyenin talaký (üç deðil) ikidir

1182- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Cariyenin talaký ikidir iddet bekleme süresi de iki hayz süresi kadardýr.” (Ýbn Mâce, Talak: 30)

ž Muhammed b. Yahya dedi ki: Ebû Âsým ayný hadisi Muzahir yoluyla bize bildirmiþtir.

Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Âiþe hadisi garibtir. Bu hadisi merfu olarak sadece Muzahir b. Eslem’in rivâyetiyle biliyoruz. Bu hadisin dýþýnda Muzahir’in baþka rivâyet ettiði hadis bilmiyoruz. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Sûfyân es Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr.

bölüm: 8

Ø içinden karýsýný boþamayý geçiren kimsenin durumu

1183- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Konuþmadýkça ve uygulamaya koymadýkça ümmetimin içinden geçirdiði kötü duygu ve düþüncelerine günah yazmaktan Allah vazgeçmiþtir.” (Ýbn Mâce, Talak: 14)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Bir kimse içinden boþamayý geçirir fakat bunu diliyle söylemezse hiçbirþey gerekmez.

bölüm: 9

Ø boþamak þakasý olmayan þeylerdendir

1184- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Üç þey vardýr ki ciddisi de ciddi þakasý da ciddidir; Nikah, Talak ve Ricat (kocanýn karýsýna dönmesi) (Ebû Dâvûd, Talak: 9; Ýbn Mâce, Talak: 13)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha baþkalarýndan ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir.

Tirmîzî: Abdurrahman b. Edrek, Habib b. Edrek’in oðlu olup Medînelidir. Ýbn Mâhek ise bana göre Yusuf b. Mâhek’tir.

bölüm: 10

Ø bir menfaat karþýlýðýnda kocanýn karýsýný boþamasý

1185- Rübeyyi’ binti Muavviz b. Afrâ (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda hulu’ olmuþtu. (Bir bedel karþýlýðýnda boþanmýþtý) Peygamber (s.a.v.) ona bir hayýzlýk süre iddet beklemesini emretmiþti veya kendisine böylece emredildi.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Nesâî, Talak: 34)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Abbas’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Rübeyyi’ hadisi sahihtir. Kendisine bir hayýz süresi iddet beklemesi emredilmiþtir.

1185 a- Ýbn Abbas (r.a.)’den rivâyete göre: Sabit b. Kays’ýn karýsý Rasûlullah (s.a.v.), zamanýnda kocasýndan hul yoluyla (bir bedel karþýlýðýnda) boþanmýþtý. Peygamber (s.a.v) ona bir hayýzlýk süre iddet beklemesini emretmiþti.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Nesâî, Talak: 34)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir.

Ýlim adamlarý hulu’ yoluyla boþanan kadýnýn iddet süresinde deðiþik görüþler ortaya koydular. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamý hulu’ yoluyla boþanan kadýnýn iddet süresi kadardýr. Yani üç hayz süresidir. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler, Ahmed ve Ýshâk’ta bu görüþtedirler.

Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden bazý ilim adamlarý ise hul’ yoluyla boþananýn iddeti bir hayz süresidir. Derler. Ýshâk diyor ki: Kim bu görüþe uyarsa bu yol ve görüþ saðlam bir görüþtür.

bölüm: 11

Ø sebebsiz yere boþanmayý isteyen kadýnlar münafýktýr

1186- Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Sebebsiz yere hul’ yoluyla boþanma isteyen kadýnlar münafýklardýr.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Nesâî, Talak: 34)

ž Tirmîzî: Bu hadis bu yönüyle garibtir. Senedi de pek saðlam deðildir. Peygamber (s.a.v.)’den þöyle buyurduðu da rivâyet edildi. Herhangi bir kadýn geçerli bir sebeb olmaksýzýn kocasýndan hul’ yoluyla ayrýlmayý isterse Cennetin kokusunu koklayamaz.

1187- Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Herhangi bir kadýn geçerli bir sebep olmaksýzýn kocasýndan boþanmak isterse Cennetin kokusu o kadýna haramdýr.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Ýbn Mâce, Talak: 21)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadis ayný zamanda Eyyûb, Ebû Kýlâbe, Ebû Esma ve Sevbân’dan da rivâyet edilmiþtir.

Bir kýsým hadisçiler Eyyûb’tan bu senedle rivâyet etmiþler olup merfu olarak rivâyet edilmemiþtir.

bölüm: 12

Ø kadýnlara karþý iyi davranmak

1188- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kadýn kaburga kemiði gibi eðridir onu düzeltmeye kalkýþýrsan kýrarsýn. Bulunduðu halde býrakýrsan eðriliðine raðmen ondan yararlanýrsýn.” (Buhârî, Nikah: 80; Müslim, Rada: 18)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ebû Zerr, Semure ve Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi bu þekliyle hasen sahih garibtir, senedi ise saðlamdýr.

bölüm: 13

Ø baba oðlundan karýsýný boþamasý isteyebilir mi?

1189- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Nikahlým olan sevdiðim bir kadýn vardý. Babam o kadýndan hoþlanmazdý benim boþamamý emretti ben ise kabul etmedim. Durumu Peygamber (s.a.v.)’e aktarýnca buyurdular ki: “Ey Ömer’in oðlu Abdullah karýný boþa.” (Ebû Dâvûd, Edep: 120; Ýbn Mâce, Talak: 36)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Ýbn ebî Zi’bin rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 14

Ø bir kadýn baþka bir kadýnýn boþanmasýný isteyebilir mi?

1190- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Hiçbir kadýn kendi din kardeþi olan kadýnýn kocasýný elde etmek için onun boþanmasýný istemesin.” (Müslim, Büyü: 4)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 15

Ø Aklî dengesi olmayan kimsenin boþamasý geçersizdir

1191- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Her yapýlan talak geçerlidir, ancak aklî dengesi yerinde olmayanýn yaptýðý talak geçersizdir.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis merfu olarak sadece Âta b. Aclân’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz. Âta b. Aclan ise hadis bilgilerini kaybetmiþ hadis konusunda zayýf birisidir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden ilim adamlarýnýn uygulamalarý bu hadise göredir. Akli dengesi yerinde olmayan kimsenin yaptýðý talak geçersizdir. Bazen dengeli bazen dengesiz durumu olursa dengeli halindeki talak geçerli olur.

bölüm: 16

Ø boþamak kaç defa olabilir?

1192- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Boþanma ile ilgili ayetler gelmezden önce bir adam karýsýný dilediði kadar boþardý iddeti içersinde karýsýna döndüðü takdirde o kadýn onun karýsý sayýlýrdý. Yüz kere veya daha fazla boþasa bile durum deðiþmezdi. Nihayet bir adam karýsýna dedi ki: Allah’a yemin ederim ki: Seni öyle bir boþayacaðým ki benden uzaklaþýp ayrýlýk meydana gelmeyecek ve seni ölesiye kadar da karým olarak barýndýrmayacaðým. Kadýn: “Bu nasýl olacak?” dedi. Adam da dedi ki: Seni boþayacaðým iddetin dolmak üzereyken tekrar sana döneceðim.

Bunun üzerine kadýn durumu anlatmak üzere Âiþe’nin yanýna çýktý. Âiþe sustu Rasûlullah (s.a.v.) gelince durumu ona bildirdi. Rasûlullah (s.a.v.)’de sustu sonunda 2 Bakara: 229. ayeti indirildi: “Boþanmak iki defa olabilir. Üçüncüsünde evlilik, ya iyilikle devam eder veya güzel bir þekilde sona erdirilir…”

Âiþe diyor ki: Bundan sonra bütün Müslümanlar geçmiþte talak verenler de vermeyenler de bu yeni hükmü uygulamaya baþladýlar. (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Ebû Küreyb, Abdullah b. Ýdris vasýtasýyla Hiþâm b. Urve’den babasýndan mana olarak bu hadisin benzerini bize aktarmýþ olup hadisin senedinde “Âiþe’den” dememiþtir.

Tirmîzî: Bu rivâyet Ya’la b. Þebib’in rivâyetinden daha sahihtir.

bölüm: 17

Ø kocasý ölen hamile kadýnýn iddeti doðumu yapýncaya kadardýr

1193- Ebûs Senâbil b. Ba’kek (r.a.)’den rivâyete göre, demiþtir ki: “Sübey’a kocasýnýn vefatýndan sonra yirmi üç veya yirmi beþ gün sonra doðum yaptý nifastan temizlenince evlenmeyi arzulandý onun bu durumu hoþ karþýlanmadý. Peygamber (s.a.v.)’e durup bildirilince þöyle buyurdu: Eðer evlenirse bu onun hakkýdýr. Ýddet bekleme süresi de bitmiþtir.” (Nesâî, Talak: 56; Ýbn Mâce, Talak: 7)

ž Ahmed b. Meni’, Hasan b. Musa vasýtasýyla Þeyban’dan ve Mansur’dan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmîzî: Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebûs Senabil’in hadisi bu þekliyle meþhurdur. Evsed’in Ebûs Senabil’den hadis iþittiðini bilmiyoruz. Muhammed’den iþittim þöyle diyordu. Ebûs Senabil denilen þahsýn Rasûlullah (s.a.v.)’den sonra yaþadýðýný bilmiyoruz. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise uygundur. Kocasý ölen hamile kadýnýn doðum yaptýðý an iddet beklemesi gerekmez evlenmesi caizdir. Sûfyân es Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonrakilerden bazý alimler ise vefat iddeti denilen dört ay on gün beklemesi gerekir derler fakat birinci görüþ daha sahihtir.

1194- Süleyman b. Yesâr (r.a.)’den rivâyete göre, Ebû Hüreyre, Ýbn Abbâs ve Ebû Seleme b. Abdurrahman; Kocasý vefat eden ve vefatýndan sonra doðum yapan kadýnýn iddeti konusunu aralarýnda müzakere ettiler. Ýbn Abbâs dedi ki: O kadýnýn bekleme süresi iki süreden birinin bitmesine kadardýr. Ebû Seleme ise: Doðumunu yaptýðý an evlenmesi helaldir. Der. Ebû Hüreyre ise: Ben Ebû Seleme’nin görüþünden yanayým dedi. Sonra Peygamber (s.a.v.)’in hanýmlarýndan Ümmü Seleme’ye bu konudaki görüþünü öðrenmek için haber gönderdiler. Ümmü Seleme dedi ki: Sübey’a el Eslemiyye kocasýnýn vefatýndan kýsa bir süre sonra doðum yaptý bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’den bu iþin fetvasýný sordu Rasûlullah (s.a.v.)’de O’na evlenmesini emretti. (Ýbn Mâce, Talak: 7; Müslim, Talak: 8)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 18

Ø kocasý ölen kadýnýn bekleme süresi ne kadardýr?

1195- Zeyneb (r.anha) dedi ki: Peygamber (s.a.v.)’in hanýmý Ümmü Habibe’nin babasý Ebû Sûfyân b. Harb vefat ettiðinde Ümmü Habibe’nin yanýna girdim sarýmtýrak rengi olan veya baþka bir koku getirterek bir genç kýza sürdü eline bulaþan kokuyu yanaklarýna sürdü ve dedi ki: Vallahi güzel kokuya ihtiyacým yok, fakat Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle buyurmuþtu: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadýnýn bir ölüye üç günden fazla metem tutmasý caiz deðildir. Ancak kocasý için dört ay on gün matem tutabilir ve süslenemez.” (Ebû davud, Talak: 35; Ýbn Mâce, Talak: 8)

1196- Zeyneb (r.anha) dedi ki: Cahþ’ýn kýzý Zeyneb’in kardeþi öldüðü zaman yanýna girmiþtim güzel koku getirterek süründü ve þöyle dedi: Vallahi güzel kokuya falan ihtiyacým yok fakat Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadýnýn herhangi bir ölü için üç geceden fazla yas tutmasý caiz deðildir. Ancak kocasý için dört ay on gün yas tutabilir buyurmuþlardý.” (Buhârî, Talak: 46; Müslim, Talak: 8)

1197- Zeyneb (r.anha) diyor ki: Annem Ümmü Seleme’den iþittim diyordu ki: Bir kadýn, Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve dedi ki: “Ey Allah’ýn Rasûlü! Kýzýmýn kocasý vefat etti kýzým da gözlerinden rahatsýz oldu onun gözüne sürme çekebilir miyiz? Rasûlullah (s.a.v.) iki veya üç sefer hayýr dedi. Her seferinde hayýr olamaz buyurdu sonra þöyle devam etti: Vefat, iddeti dört ay on gündür. Oysa sizler cahiliyye zamanýnda iddeti bir yýl bekler sene sonunda deve tezeði atmak suretiyle bu süreyi doldurdu.” (Müslim, Talak: 8; Buhârî, Talak: 44)

ž Tirmîzî: Bu konuda Füreya binti Mâlik, (ki Ebû Saîd el Hudrî’nin kýz kardeþidir.) ve Hafsa binti Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Zeyneb hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha sonraki dönemlerden bir kýsým ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Yani kocasý ölen kadýn vefat iddeti süresi olan dört ay on gün içersinde güzel koku ve süslenmekten sakýnýr. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk’ta bu görüþtedirler.

bölüm: 19

Ø zýhar yapan kimse keffâret ödemeden hanýmýna yaklaþabilir mi?

1198- Zýhar: Bir erkeðin karýsýnýn bir uzvunu annesinin bir uzvuna benzetmesi demektir. (Bkz. Ahzab: 4; Mücadele: 2-4)

Seleme b. Sahr el Beyâzî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) zýhar yapan kimsenin keffaretini ödemeden hanýmýyla cinsel iliþkide bulunmasý halinde “Tek bir keffâret yeterlidir” buyurdular. (Ýbn Mâce, Talak: 26; Ebû davud, Talak: 16)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu bu hadisi uygularlar. Sûfyân es Sevrî, Mâlik, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Kimi ilim adamý da keffaretini vermeden önce karýsýna yaklaþan kimseye iki keffâret gerekir der ki Abdurrahman b. Mehdî böyledir.

1199- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre; Zýhar yaptýktan sonra karýsýna yakalaþan bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek; Ey Allah’ýn Rasûlü karýma zýhar yaptým ve keffaretini ödemeden ona yaklaþmýþ bulunmaktayým dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Allah sana acýsýn niçin böyle yaptýn” buyurmuþ. Adam: Ay ýþýðýnda karýmýn ayak bileziklerinin parlaklýðýný gördüm ve dayanamadým demiþ Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Allah’ýn sana emrettiði keffâreti yerine getirmedikçe kadýna yaklaþma buyurdu. (Ýbn Mâce, Talak: 16)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garib sahihtir.

bölüm: 20

Ø zýharýn keffâreti ne kadardýr?

1200- Ebû Seleme ve Muhammed b. Abdirrahman b. Sevbân (r.anhüma)’dan rivâyete göre, Beyaza oðullarýndan Selman b. Sahr el Ensarî, Ramazan ayý çýkýncaya kadar karýsýný kendisine Annesinin sýrtý gibi kýlmýþtý. Ramazan’ýn yarýsý geçince de geceleyin ona yaklaþtý. Rasûlullah (s.a.v.) “Bir köle azâd et” buyurdu. Selman, Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek durumu ona anlattý: “Gücüm yetmez bulamam” dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Arka arkaya iki ay oruç tut” buyurdu. Selman: “Yapamam” dedi. Rasûlullah (s.a.v.); “Altmýþ fakiri doyur” buyurdu. Selman: “Gücüm yetmez bulamam” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Ferve b. Amr’a altmýþ yoksulun yedirilmesi için on beþ ve on altý ölçek dolusu bir sepet hurmayý ona ver buyurdu.” (Ebû Dâvûd, Talak: 17; Ýbn Mâce, Talak: 25)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Hadiste ismi geçen sahabeye Selman b. Sahr da denilir. Seleme b. Sahr el Beyâzî’de denilir. Zýhar keffâreti konusunda alimler bu hadisi uygularlar.

bölüm: 21

Ø Dört ay veya daha fazla hanýmlara yaklaþmamaya yemin eden kimsenin durumu

1201- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) hanýmlarýna dört ay süreyle yaklaþmamaya yemin etmiþti (Bal yemeyi veya Mariye’nin yanýna yaklaþmayý kendisine haram kýlmýþtý) sonra haram kýldýðý bu þeyi helal kýlarak yani yeminini bozarak yemin için keffâret koymuþtu.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu konuda Enes ve Ebû Musa’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Mesleme b. Alkame’nin, Dâvûd’tan rivâyet ettiði hadisi Ali b. Müshir ve daha baþkalarý Dâvûd’dan ve Þabî’den mürsel olarak rivâyet etmiþlerdir ki bu rivâyette Mesrûk ve Âiþe yoktur bu rivâyette; Mesleme b. Alkame’nin rivâyetinden daha sahihtir.

Ýla: Kocanýn dört ay ve daha fazla süreyle karýsýna yaklaþmamaya yemin etmesi demektir.

Ýlim adamlarý bu sürenin dört ayý geçmesi durumunda deðiþik görüþler ileri sürmüþlerdir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha sonraki dönemlerden bazý ilim adamlarý þöyle derler: Dört ay geçince durulur ve bakýlýr koca dilerse karýsýna döner dilerse boþar. Mâlik b. Enes, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha sonraki dönemlerden bazý ilim adamlarý ise dört ayý geçince bir talak-ý bâin gerçekleþir. Sûfyân es Sevrî ve Küfelilerin görüþü böyledir.

bölüm: 22

Ø karý ve kocanýn lanetleþmeleri nasýl olur?

1202- Saîd b. Cübeyr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mus’ab b. Zübeyr’in valiliði döneminde lanetleþen karý koca birbirinden ayrýlýr mý diye soruldu nasýl cevap vereceðimi bilemedim. Ýbn Ömer’e gidip ondan öðrenmek için kalktým yanýna varýnca yanýna girmek için izin istedim, öðle istirahatýndadýr dendi. Kendisi benim konuþmamý duymuþ olacak ki þöyle dedi: “Cübeyr’in oðlu gir seni önemli bir mesele buraya kadar getirmiþtir.”

Bunun üzerine yanýna girdim bir kilimi yatak yaptýðýný gördüm ve Ey Ebû Abdurrahman dedim. Lanetleþen karý koca birbirinden ayrýlýr mý? Abdullah: Sübhanallah dedi. Evet ayrýlýr. Bunu ilk önce soran falan oðlu falandýr. Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek Ya Rasûlullah (s.a.v.) birimiz karýsýný zina ederken görse ne yapmasý gerekir? Konuþsa büyük bir meseleye cevap vermiþ olarak susarsa büyük bir mesele hakkýnda susmuþ olarak dedim. Peygamber (s.a.v.) sustu cevap vermedi. O adam daha sonraki günlerde Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek sana sorduðum o konuyla imtihan olunuyorum dedi. Bunun üzerine Allah, Nur sûresinin 6. ayetini indirdi; “Kendi eþlerini zina ile suþlayan fakat kendilerinden baþka þâhidleri olmayan kimselere gelince…” ve bu ayetleri tamamladý.

Sonra Rasûlullah (s.a.v.), adamý çaðýrdý bu ayetleri okudu vaaz ve nasihatte bulundu. Dünya azabýnýn ahiret azabýndan daha hafif olduðunu bildirdi. Adam “Hayýr” dedi. Seni hak ile gönderene yemin ederim ki o kadýna karþý yalan söylemiyorum. Sonra ikinci olarak kadýný çaðýrdý, vaaz ve nasihatte bulundu. Dünya azabýnýn ahiret azabýndan daha hafif olduðunu bildirdi. Bunun üzerine kadýn: Hayýr dedi seni gerçekle gönderen Allah’a yemin ederim ki kocam doðru söylemedi. Bundan sonra Peygamber (s.a.v.) önce erkekten baþladý. Erkek kendisinin gerçekten doðru söyleyenlerden olduðuna dair dört kere yemin etti, beþincisinde þayet yalancýlardan ise Allah’ýn lanetinin kendi üzerine olmasýný diledi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) kadýna döndü. Kadýn erkeðin gerçekten yalancýlardan olduðuna dair Allah’a dört defa yemin etti ve beþincisinde þayet o erkek doðru söyleyenlerden ise Allah’ýn gazabýnýn kendi üzerine olmasýný diledi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) o ikisini ayýrdý. (Müslim, Lian: 1; Ebû Dâvûd, Talak: 26)

ž Tirmîzî: Bu konuda Sehl b. Sa’d, Ýbn Mes’ûd ve Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý bu hadisi uygularlar.

1203- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Bir adam karýsýna lian yaptý. Rasûlullah (s.a.v.)’de onlarý birbirinden ayýrdý, çocuðu da annesine verdi.” (Ebû Dâvûd, Talak: 26; Müslim, Lian: 8)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn uygulamalarý bu hadise göredir.

bölüm: 23

Ø kocasý ölen kadýn iddetini nerede beklemeli?

1204- Ka’b b. Ucre (r.a.)’den rivâyete göre, Ebû Saîd el Hudrî’nin kýzkardeþi Füreya binti Mâlik b. Sinan, Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek Hudre oðullarý kabilesinde bulunan ailesine dönmek için izin istediðini kocasýnýn firar eden kölelerin peþinden çýkýp gittiðini ve onlara ulaþtýðýnda kendisini öldürdüklerini anlattý ve dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den ailemin yanýna dönmeyi istedim çünkü kocam bana ne bir oturacak yer nede yiyecek içecek býrakmýþtý. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), evet gidebilirsin buyurdu. Ben de kalktým evime veya mescide kadar varmýþtým ki Rasûlullah (s.a.v.) benim çaðrýlmamý emretti ve þöyle dedi: “Nasýl demiþtin?” Ben de kocam hakkýndaki anlattýðýmý tekrarladým O’da iddet süresi bitinceye kadar evinde kal buyurdu. Ben de dört ay on gün orada iddetimi bekledim.

Osman (r.a.) halife olduðunda bana bir adam göndererek bunun hükmünü sordu bende haber verdim. O da bu hükme uyarak hüküm verdi. (Ebû Dâvûd, Talak: 42; Nesâî, Talak: 60)

ž Muhammed b. Beþþâr, Yahya b. Saîd vasýtasýyla Sa’d b. Ýshâk b. Ka’b b. Ucre’den bu hadisin manaca bir benzerini bize aktarmýþtýr.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamýnýn uygulamasý bu hadise göredir. “Kocasý ölen kadýnýn iddeti bitinceye kadar kocasýnýn evinden çýkmamasý görüþündedirler.” Sûfyân es Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler.

Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden bazý ilim adamlarý ise; “Kocasýnýn evinde geçirmeyi istemese dilediði her yerde iddetini doldurabilir” derler.

Tirmîzî: Birinci görüþ daha sahihtir.