13: AHKÂM BÖLÜMLERÝ

bölüm: 1

Ø hâkim olacak kimselerde aranacak þartlar

1322- Abdullah b. Mevhib (r.a.)’den rivâyete göre, Osman (r.a.), Ömer’in oðlu Abdullah’a git halka hakimlik yap dedi. Abdullah: “Ey Müminlerin emiri beni bu görevden baðýþlar mýsýn? Dedi. Osman bu iþin nesini sevmiyorsun vaktiyle baban da bu iþi yapmýþtý deyince Abdullah þu cevabý verdi. Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle diyordu: “Kim hâkim olur da adaletle hükmederse bulunduðu makamýn hakkýný vermiþ olur.” Artýk bunun ötesinde ne beklerim ben? Bu hadis uzundur. (Buraya bu kadarý alýnmýþtýr.) (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ýbn Ömer hadisi garib olup isnadý bence muttasýl deðildir. Mu’temir’in kendisinden rivâyet ettiði Abdulmelik ise Abdulmelik b. ebî Cemile’dir.

Muhammed b. Ýsmail, Hüseyin b. Biþr’den, Þerik’den, A’meþ’den, Sehl b. Ubeyde’den, Ýbn Büreyde’nin babasýndan rivâyet ederek þöyle demiþtir: “Hüküm verme, hakimlik üç çeþittir; ikisi Cehennem’de biri Cennet’tedir. Bir hâkim ki bilerek haksýz yere hüküm verir bu Cehennemliktir. Bir hâkim ki delil ve belgeleri araþtýrmaksýzýn insanlarýn haklarýný bilgisiz ve cahilliðinden dolayý gasbeder ki bu da Cehennemliktir. Bir hâkim ki hak ve adaletle hükmeder ki bu Cennetliktir.” (Ebû Dâvûd, Adiye: 3; Ýbn Mâce, Ahkam: 3)

1323- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Hakimliði isteyen kimse kendisiyle baþ baþa býrakýlmýþ olur yani Allah tarafýndan kendisine yardým edilmez. Kim de bu görüþe zorla getirilirse Allah ona bir melek gönderir de onu doðruya yöneltir.” (Ýbn Mâce, Ahkam: 1)

1324- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Hakimlik isteyen bu arada aracýlara baþvuran kimse kendi baþýna býrakýlýr, Allah kendisine yardým etmez, zorla hakimliðe getirilen kimseye ise Allah; onu doðruya iletecek bir melek indirir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ýsrail’in, Abdul Â’la’dan rivâyetinden daha saðlamdýr.

1325- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kim insanlar arasýnda hakimlik yapmak üzere görevlendirilirse býçaksýz boðazlanmýþ gibidir.” (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 1; Ýbn Mâce, Ahkam: 1)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir. Baþka yollarla da yine Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 2

 Ø hâkim hükmünde isabet ederse ve yanýlýrsa ne olur?

1326- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Hakîm, tüm gücünü sarf ederek hüküm verdiðinde doðruyu bulursa iki mükafat alacaktýr. Ayný þekilde hüküm verdiðinde yanýlýrsa bir mükafat alacaktýr.” (Buhârî, I’týsam: 21; Müslim, Akdiye: 6)

ž Tirmizî: Bu konuda Amr b. As ve Ukbe b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre hadisi bu þekliyle hasen garibtir. Bu hadisin Sûfyân es Sevrî’nin, Yahya b. Saîd’den rivâyeti olduðunu sadece Abdurrezzak’ýn, Ma’mer yoluyla Sûfyân es Sevrî’den rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 3

Ø hÂkim neye dayanarak hüküm vermeli?

1327- Muâz (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Muâz’ý, Yemen’e kadý (hâkim) olarak gönderdiðinde ona nasýl hüküm vereceksin? Buyurdu. Muâz: Allah’ýn kitabýndakine göre hüküm veririm Rasûlullah (s.a.v.): “Allah’ýn kitabýnda bulamaz isen; Muâz Rasûlullah (s.a.v.)’in sünnetine göre… dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Eðer Allah Rasûlünün sünnetinde de yoksa buyurdu.” Muâz: Kendi görüþümle ictihat ederek bir hüküm bulur ve ona göre hüküm veririm dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Allah, Rasûlünün elçisini, Allah, Rasûlünün arzusuna uygun hareket etmeye muvaffak kýlan Allah’a hamdolsun” buyurdular. (Ebû Dâvûd: Akdýyye: 11)

1328- Muhammed b. Beþþâr (r.a.), Muhammed b. Cafer, Abdurrahman b. mehdî vasýtasýyla, Þu’be’den, Ebû Avn’dan, Hâris b. Amr’dan, Þu’be oðlu Muðîre kardeþinin oðlundan ve Hýmýs halkýndan bir kimseden ve Muâz’dan bu hadisin bir benzerini bize naklettiler.

ž Tirmizî: Bu hadisi sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Bana göre bu hadisin senedi muttasýl deðildir. Ebû Avn es Sekafî’nin ismi Muhammed b. Ubeydullah’týr.

bölüm: 4

Ø Allah katýnda adil hükümdarýn durumu

1329- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kýyamet günü Allah’a inananlarýn en sevimlisi ve oturum bakýmýndan en yakýný adil hükümdardýr. Allah’ýn en çok kýzdýðý ve oturum bakýmýndan en uzak olaný ise zâlim hükümdardýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. ebî Evfâ’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Saîd hadisi hasen garibtir. Onu sadece bu þekliyle bilmekteyiz.

1330- Abdullah b. ebî Evfâ (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Allah, haksýzlýk ve zulmetmediði sürece hakimle beraberdir. Haksýzlýk yapar ve zulmederse Allah ondan uzaklaþýr þeytan onunla beraber olur.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Onu sadece Imrân el Kattan’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 5

Ø hâkim her iki tarafý da dinlemeden hüküm vermemelidir

1331- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bana þöyle demiþti: “Ýki kiþi aralarýnda hüküm vermen için seni hakem tayin ederlerse birini dinler dinlemez hüküm verme ikincisini de dinledikten sonra nasýl hüküm vereceðini daha iyi anlarsýn.” Ali diyor ki: O günden bu yana bu þekilde hüküm vermekteyim. (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 6; Ýbn Mâce, Ahkam: 1)

bölüm: 6

Ø hükümdar, halkýna kapýsýný açýk bulundurmalýdýr

1332- Ebûl Hasen (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Amr b. Mürre, Muaviye’ye þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle buyurmuþtur: “Her hangi bir idareci kapýsýný muhtaç, yoksul ve düþkünlerin yüzüne kaparsa Allah’ta göklerin kapýsýný onun her türlü ihtiyaçlarýna karþý kapatýr.” Bunun üzerine Muaviye insanlarýn ihtiyaçlarýna bakan bir görevli tayin etmiþti. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu konuda Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Amr b. Mürre hadisi garibtir. Bu hadis baþka yollardan da rivâyet edilmiþtir. Amr b. Mürre el Cühenî, Ebû Meryem künyesiyle anýlýr.

1333- Rasûlullah (s.a.v.)’in arkadaþý Ebû Meryem’den mana olarak bu hadisin bir benzerini rivâyet edilmiþtir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Yezîd b. Ebî Meryem, Þamlýdýr. Büreyd b. ebî Meryem ise Küfelidir. Ebû Meryem, Amr b. Mürre el Cühenî lakabýyla anýlýr.

bölüm: 7

Ø hâkim olan kimse kýzgýn durumda hüküm vermemeli

1334- Abdurrahman b. ebî Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ubeydullah b. ebî Bekre, hâkim iken babam ona þöyle yazmýþtý: Kýzgýn olduðun anda iki kiþi arasýnda hüküm verme! Zira ben Rasûlullah (s.a.v.)’den, “Hâkim öfkeli olduðu anda iki kiþi arasýnda hüküm vermesin” diye iþitmiþtim. (Ýbn Mâce, Ahkam: 4; Ebû Dâvûd, Akdýyye: 9)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Bekre’nin ismi Nüfey’dir.

bölüm: 8

Ø devlet memurlarýnýn halktan hediye almamalarý gereði

1335- Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) beni Yemen’e vali olarak göndermiþti; hareket edeceðim sýrada peþimden bir haberci göndererek beni geri çevirdi ve buyurdu ki: “Seni niçin geri çevirdiðimi biliyor musun? Benim iznim olmadan hiçbir þey alma çünkü bu bir hainliktir. Her kim bu dünyada hainlik yaparsa kýyamet günü Allah’ýn huzuruna, yaptýðý o hainlikle getirilir. Ýþte bunun için seni çaðýrmýþtým, þimdi vazifene gidebilirsin.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu konuda Adýy b. Amîra, Büreyde, Müstevrid b. Þeddâd, Ebû Humeyd ve Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Muâz hadisi garib olup sadece bu þekliyle Ebû Usame’nin, Dâvûd el Evdî rivâyetinden bilmekteyiz.

bölüm: 9

Ø rüþvet veren de alan da lanetlenmiþtir

1336- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), hüküm konusunda rüþvet verene de alana da lanet etmiþtir. (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 4; Ýbn Mâce, Ahkâm: 2)

ž Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Amr, Âiþe, Ýbn Hadide ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahih olup, bu hadis Ebû Seleme b. Abdurrahman yoluyla Abdullah b. Amr’dan da rivâyet edilmiþtir. Ebû Seleme’nin babasýndan da rivâyet edilmiþ olup sahih deðildir.

Tirmizî: Abdullah b. Abdurrahman’dan iþittim þöyle diyordu: Ebû Seleme’nin Abdullah b. Amr’dan rivâyet ettiði hadis bu konuda en güzel ve en sahih rivâyettir.

1337- Abdullah b. Amr’dan rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), rüþvet verene de alana da lanet etmiþtir.” (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 4; Ýbn Mâce, Ahkam: 2)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 10

Ø hediye ve davet kabul edilmelidir

1338- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Bana bir parça bile hediye edilse kabul ederim. Bir paça yemeðe davet edilsem mutlaka giderdim.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali, Âiþe, Muðîre b. Þu’be, Selman, Muaviye b. Hayde ve Abdurrahman b. Alkame’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Enes hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 11

Ø avukatlýk ve güzel konuþmayla hakimi yanýltmak

1339- Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Siz davalarýnýzý halletmek için bana müracaat ediyorsunuz. Ben de sizin gibi bir insaným delilini ortaya koymada kiminiz kiminizden daha düzgün ifadeli olabilir. Böyle bir durumda ben de o kimsenin lehine hüküm verebilirim. Bu sebeple ben kimin düzgün ifadesine dayanarak kardeþinin hakkýndan ona bir þey hükmetmiþ isem ben ona ateþten bir parça kesmiþimdir. Sakýn o hükümle kestiðim bu parçayý almasýn.” (Buhârî, Þehâdet: 28; Müslim, Akdýyye 3)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre ve Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ümmü Seleme hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 12

Ø ispat etmek davacýya, yemin etmek davalýya düþer

1340- Vâil b. Hucr (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Hadramevt bölgesinden bir adamla Kinde’li bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldiler. Hadremevtli adam dedi ki: Ey Allah’ýn Rasûlü! Bu adam benim topraðýmý elimden aldý, bunun üzerine Kindeli dedi ki: O toprak benim mülkümdür, bu toprakta onun hiçbir hakký yoktur.

Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Hadremevtli adama o topraðýn sana ait olduðunu gösterir bir þâhid, bir belge var mýdýr? dedi. Adam hayýr dedi. O halde davacý olduðun bu kimseye sadece yemin verdirebilirsin baþka yapýlacak bir þey yok buyurunca; Adam: Bu adam yalancý birisidir neye yemin ettiðine aldýrýþ etmez hiçbirþeyden sakýnýp korunmaz dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de bundan baþka yapacaðým bir þey yoktur buyurdular.

Râvî diyor ki: Kindeli adam yemin etmek için minberin yanýna doðru giderken arkasýný dönünce Rasûlullah (s.a.v.): “Eðer haksýz yere senin malýný elde etmek için yemin ederse Allah’ýn huzuruna, Allah kendisinden yüzçevirmiþ olduðu halde varacaktýr” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 23; Ýbn Mâce, Ahkâm: 7)

ž Tirmizî: Bu konuda Ömer, Ýbn Abbâs, Abdullah b. Amr ve Eþ’as b. Kays’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Vâil b. Hucr hadisi hasen sahihtir.

1341- Amr b. Þuayb (r.a.)’ýn babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bir hutbesinde þöyle demiþtir: “Ýspat edip delil getirmek davacýya yemin etmekte davalýya gerekir.” (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 23; Ýbn Mâce, Ahkâm: 7)

ž Tirmizî: Bu hadisin senedinde söylenti vardýr.

Muhammed b. Ubeydullah el Arzemî’nin hafýzasý yönünden hadiste zayýf olduðu kaydedilmiþtir. Ýbn’ül Mübarek ve ve baþka hadisçiler onun zayýf olduðunu söylemektedirler.

1342- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Yemin etmek davalýya düþer diye hüküm vermiþtir.” (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 23; Ýbn Mâce, Ahkâm: 7)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih olup Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup “Ýspat edebilmek için delil ve þâhid getirmek davacýya, yemin etmek de davalýya gerekir” derler.

bölüm: 13

Ø davada tek þâhid bulunursa yemin de ettirilebilir

1343- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), tek þâhidle beraber yemin ettirerek hüküm verdi.” Rabia diyor ki: Sa’d b. Ubâde’nin oðlu bana haber verip dedi ki: Sa’d’ýn notlarý arasýnda “Rasûlullah (s.a.v.)’in bir þâhidle birlikte yemin ettirerek hüküm verdiðini bulduk.” (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 21; Ýbn Mâce, Ahkam: 31)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali, Câbir, Ýbn Abbâs ve Sürrak’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre’nin “Rasûlullah (s.a.v.), tek þâhidle birlikte yemin verdirerek hüküm verdi” dediði hadis hasen garibtir.

1344- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), bir þâhidle beraber yemin ettirerek hüküm vermiþtir.” (Ýbn Mâce, Ahkam: 31)

1345- Cafer b. Muhammed (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), tek þâhidle birlikte yemin verdirerek hüküm verdi.”

Cafer b. Muhammed: Ali de sizin aranýzda buna göre hüküm vermiþti. (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 21; Ýbn Mâce, Ahkam: 31)

ž Tirmizî: Bu rivâyet daha saðlamdýr. Ayný þekilde Sûfyân es Sevrî, Cafer b. Muhammed’den ve babasýndan mürsel olarak rivâyet etmiþtir. Abdulaziz b. ebî Seleme ve Yahya b. Süleym’de bu hadisi Cafer b. Muhammed’den babasýndan ve Ali’den rivâyet etmiþlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup tek þâhidle birlikte yemin verdirmenin mal ve hukukta caiz olduðu görüþündedirler. Mâlik b. enes, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardan olup þöyle derler: “Sadece hukuk ve mal davalarýnda tek þâhidle birlikte yemine dayanýlarak hüküm verilir. Küfeliler ve daha baþkalarý ise bu görüþte deðillerdir.

bölüm: 14

Ø bir köleyi iki ortak efendiden biri azâd ederse ne olur?

1346- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Her kim bir köledeki hissesini, nasibini veya payýný azat ederse ve bu kimsenin kölenin diðer yarý bedelini karþýlayacak kadar malý bulunursa o yarýsýný da normal bir bedelle diðer ortaðýnýn hissesini öder ve o köle tamamen azat olmuþ olur ve hürriyetine kavuþur, köle tamamen azat eden ortaðýn diðer yarý bedelini ödeyecek kadar parasý yoksa azat edilen kadarý yani yarýsý azat edilmiþ olur.” Eyyûb diyor ki: Nafi’ bu hadiste “Azat ettiði kadarý azat edilmiþ olur” demiþ olabilir. (Buhârî, Itk: 4)

ž Tirmizî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Sâlim’de babasýndan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

1347- Sâlim (r.a.)’in babasýndan rivâyetine göre Peygamber (s.a.v.) þöyle demiþtir: Her kim bir köledeki payýný azat ederse o kölenin tamamýný karþýlayacak parasý da varsa o köle onun malýndan azat edilmiþ olur.” (Buhârî, Itk: 4)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

1348- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Her kim bir kölede bulunan hissesini ve payýný azat ederse o kimsenin, o kölenin diðer hissesini karþýlayacak malý varsa o kölenin kurtuluþu o kimsenin malýndandýr. Þayet malý yoksa köleye adilce bir kýymet biçilir ve diðer hissedarýn payýný ödeyecek kadar para kazanmasý için güç olmayan bir iþte o köle çalýþtýrýlýr.” (Buhârî, Itk: 5; Müslim, Itk: 2)

ž Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Muhammed b. Beþþâr, Yahya b. Saîd’den, Saîd b. ebî Arûbe’den bu hadisin benzerini bize aktarmýþtýr ve bu rivâyette Þakîsan (hisseni) demiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebban b. Yezîd de Katâde’den ayný þekilde Saîd b. ebî Arûbe’nin rivâyeti gibi rivâyet etmiþtir. Þu’be bu hadisi Katâde’den rivâyet ederek Siaye (kölenin çalýþtýrýlýp kendi parasýný ödemesi) konusunu zikretmedi. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve Ýshâk bu þekilde düþünmektedirler. Kimi ilim adamlarý ise þöyle demektedirler: “Köle iki kiþi arasýnda ortak olup onlardan biri kendi payýný azat ettiði vakit þayet malý varsa ortaðýnýn hissesini de ödeyerek köleyi kendi malýndan azat etmiþ olur. Eðer malý yoksa köle azat ettiði kadar kýsmen azat edilmiþ olur ve siaya (çalýþtýrýlýp parasýný kendisine ödettirme) yapýlmaz. Bazý ilim adamlarý Ýbn Ömer’den rivâyet olunan bir hadise dayanarak böyle söylerler. Medînelilerin görüþü de böyledir. Mâlik b. Enes, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk ta ayný kanaattedirler.

bölüm: 15

Ø “ömür boyu” veya “ömürlük” þeklinde yapýlan baðýþlar caiz midir?

1349- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), þöyle buyurmuþtur: “Ömür boyu denilerek yapýlan baðýþlar, yapýlan kimse için caiz olup baðýþý yapan kimsenin ehli için mirastýr.” Yani ömür boyu o kimse o maldan istifade eder o kimse ölünce baðýþý yapanýn varislerine geçer. (Ebû Dâvûd, Ticarat: 85)

ž Tirmizî: Bu konuda Zeyd b. Sabit, Câbir, Ebû Hüreyre, Âiþe, Ýbnûz Zübeyr ve Muaviye’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

1350- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Her hangi bir kimseye veya çocuklarýna ömürlük diyerek bir mülk verilirse o mülk verilen kimsenindir, veren kimseye dönmez çünkü miras geçerli olan bir baðýþta bulunmuþtur.” (Buhârî, Hibe: 32; Müslim, Hibat: 22)

Umra: Bir kimsenin bir baþkasýna ömrü olduðu süre bu mülkü ona baðýþladým veya ben sað oldukça bu mülkü ona baðýþladým veya ben sað olduðum müddetçe bu mülkü ona baðýþladým þeklindeki baðýþ þeklidir bazen ölümünden sonra benimdir, bazen ölümümden sonra varislerimindir þeklinde ilaveler de yapýlabilen cahiliye dönemi baðýþ modellerindendir. Çok deðiþik hükümleri vardýr; detaylý bilgi için fýkýh kitaplarýna bakýlmalýdýr.

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ma’mer ve baþkalarý Zührî’den Mâlik’in rivâyetine benzer þekilde rivâyet etmiþlerdir. Bazýlarý da Zührî’den rivâyet ederek “akýbîhi” (çocuklarýna) kelimesini zikretmemiþlerdir.

Yine bu hadis baþka bir þekilde Câbir’den þöyle de rivâyet edilmiþtir: “Umra sadece yapýlan kimse için caizdir.” Çoluk çocuðuna ve zürriyetine geçmez bu hadis hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup þöyle derler: “Umra yapan kimse; hayatta olduðu sürece senin ve çoluk çocuðunun derse o mal o kimseye ait olur ve umrayý yapana geri dönmez. Fakat senin çoluk çocuðunundur demezse umra yapan kimseye umra yapýlan ölünce geri döner.” Mâlik b. Enes ve Þâfii bu görüþtedir.

Rasûlullah (s.a.v.)’den baþka þekilde “Umra yapýlan kimse için caizdir” buyruðu da vardýr ki bazý ilim adamlarý da uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar ve derler ki: Umra yapýlan kimse öldüðünde o mal varislerine denmemiþ olsa bile o kimsenin veresesine geçmiþ olur. Sûfyân es Sevrî, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler.

bölüm: 16

Ø “rukba” modeli baðýþlama da caiz midir?

1351- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Umra yapýlan kimse için caiz ve geçerlidir. Rukba da yine yapýlan kimse için caiz ve geçerlidir.” (Ebû Dâvûd, Ticarat: 87)

Rukba: bir kimsenin bir kimseye þu mülkü sana rukba yoluyla verdim sen benden önce ölürsen mal bana geri dönecek, ama ben önce ölürsem mal senin olacaktýr þeklindeki yapýlan baðýþ çeþididir. Cahiliyye döneminde böyle baðýþlar yapýlýrdý.

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bazýlarý bu hadisi Ebû’z Zübeyr yoluyla ayný senetle Câbir’den mevkuf olarak rivâyet etmiþlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup: “Rukba da Umra gibi caizdir” derler. Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Küfelilerden ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarý ise umra ve rukba’yý ayýrt ederek umra’yý caiz görüp rukba’yý caiz görmemiþlerdir.

Tirmizî: “Rukba” kelimesi þu anlamdadýr: “Yaþadýðýn sürece bu mülk senindir. Fakat benden önce ölürsen; o mülk benim olacaktýr.” Ahmed ve Ýshâk’ta þöyle derler: “Rukba da aynen Umra gibidir mal kendisine verilen kiþiye aid olup verene geri dönmez.”

bölüm: 17

Ø müslümanlar arasýnda barýþ esastýr

1352- Amr b. Avf el Müzenî (r.a.)’in babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Müslümanlar arasýnda sulh geçerlidir. Ancak helali haram kýlan veya haramý helal kýlan sulh geçersizdir. Müslümanlar þartlarýna baðlýdýrlar. Ama helali haram kýlan haramý helal kýlan þartlar geçersizdir.” (Ýbn Mâce, Ahkam: 23)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüM: 18

Ø komþu komþunun duvarýndan, zarar vermeksizin istifade edebilir

1353- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: (A’rec bizzat kendisinden iþittim diyor) Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Sizden birinizin komþusu sizin duvarýnýza bir aðaç baþý koymak için izin isterse; bu iþe engel olmasýn.” Ebû Hüreyre bunu söyleyince orada bulunanlar sanki gereksiz bir iþ söylemiþ gibi baþlarýný eðdiler. Bunun üzerine Ebû Hüreyre þöyle dedi: “Neden sizi bu sünnetten yüz çevirmiþ olarak görüyorum, vallahi dikkat edin bu iþte umursamaz olursanýz bu evin duvarýna konulacak aðaç baþýný sizin omuzlarýnýz arasýna koyarým.” (Buhârî, Mezâlim: 20; Ýbn Mâce, Ahkâm: 15)

ž Tirmizî: Bu konuda Ýbn Abbâs ve Mücemmil b. Cariye’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahih olup bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Þâfii’nin görüþü budur. Aralarýnda Mâlik b. Enes’in de bulunduðu bazý ilim adamlarý ise: Komþunun aðaç baþýný kendi duvarýna koymaktan engelleyebilir derler. Birinci görüþ daha sahihtir.

bölüm: 19

Ø yemin edenin yemini, yemin ettirenin niyetine göredir

1354- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Yemin karþý tarafýn kabul edip yemin verdirdiði þey üzerinedir.”

Kuteybe diyor ki: Yemin karþý tarafýn (hasým) seni ne üzerine tasdik etti ise (yemin verdirdi ise) ona göredir. (Müslim, Eyman: 4; Ebû Dâvûd, Eyman: 7)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Abdullah b. ebî Salih, Süheyl b. ebî Salih’in kardeþidir. Bu þahsý sadece Hüþeym’in, Abdullah b. ebî Salih’den yaptýðý rivâyetle bilmekteyiz. Bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Ýbrahim Nehâi’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Yemin verdiren zâlim ve haksýz ise niyet yemin edenin niyetidir, yemin verdiren mazlum ve haklý ise niyet yemin verdiren kiþinin niyetine göredir.”

bölüm: 20

Ø yolun eni ne kadar olmalý?

1355- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Bahçe ve tarlalar arasýnda yeni yollar açacaðýnýzda yolun geniþliðini yedi zira (arþýn) olarak yapýnýz.” (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 31; Ýbn Mâce, Ahkam: 16)

1356- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Yol konusunda ihtilafa düþerseniz onun enini yedi arþýn olarak yapýnýz.” (Ebû Dâvûd, Akdýyye: 31; Ýbn Mâce, Ahkam: 16)

ž Tirmizî: Bu hadis Vekî’in rivâyetinden daha sahihtir.

Tirmizî: Bu konuda Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Beþîr b. Ka’b el Adevi’nin, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiði hadis hasen sahihtir. Bazýlarý bu hadisi Katâde’den, Beþîr b. Nehîk’den ve Ebû Hüreyre’den rivâyet etmiþlerdir ki bu rivâyet pek saðlam deðildir.

bölüm: 21

Ø boþanan kimselerin çocuklarý olgun yaþta ise ana ve babasýný tercih etmekte serbesttir

1357- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.): “Boþanan, karý kocanýn anlaþamadýklarý çocuklarý konusunda olgun yaþta olan çocuðu anne veya babasýný tercih etmekte serbest býrakmýþtýr.” (Ebû Dâvûd, Talak: 34; Ýbn Mâce, Ahkam: 22)

ž Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Amr ve dedesi Abdulhamid b. Cafer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Ebû Meymûne’nin ismi Süleym’dir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup þöyle derler: Çocuk hakkýnda anlaþmazlýk olursa çocuk ana ve babayý tercih etmekte serbest býrakýlýr Ahmed ve Ýshâk bu görüþte olup þöyle derler: Çocuðun yaþý küçükse anneye verilmesi uygundur. Yedi yaþýna girmiþse ana babayý seçmekte çocuk serbest býrakýlýr. Hilâl b. Ebû Meymune; Hilâl b. Ali b. Üsâme’dir. Medînelidir, kendisinden Yahya b. ebî Kesir, Mâlik b. Enes ve Füheyl b. Süleyman hadis rivâyet etmiþlerdir.

bölüm: 22

Ø çocuðun malý babanýn malý gibidir

1358- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Yediðinizin en helali kendi kazancýnýzdan olandýr, çocuklarýnýz da sizin kazançlarýnýzdandýr.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 77; Nesâî, Büyü; 1)

ž Tirmizî: Bu konuda Câbir ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazýlarý bu hadisi Umâra b. Umeyr’den annesinden ve Âiþe’den rivâyet ederler. Çoðunluk ise “Halasýndan ve Âiþe’den” diyerek rivâyet etmektedirler.

Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup þöyle derler: “Babanýn eli çocuðun malýnda serbest býrakýlmýþtýr dilediðini alýr.” Bazý ilim adamlarý da “Çocuðun malýndan ancak o mala muhtaç olduðunda alýr” derler.

bölüm: 23

Ø bir tabak yemek kýrýlýp dökülse nasýl tazmin ettirilir?

1359- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Peygamber (s.a.v.)’in hanýmlarýndan biri O’na bir tabak yemek göndermiþlerdi de Âiþe eliyle yemeði dökmüþtü.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Yemek yemekle, kap kapla tazmin edilir” buyurdular. (Ýbn Mâce, Ahkâm 14; Ebû Dâvûd, Ýcara: 89)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

1360- Enes (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre: “Rasûlullah (s.a.v.) ödünç olarak bir tabak almýþtý da tabak kaybolmuþtu, o tabaðý sahiplerine tazmin etti.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis pek saðlam deðildir. Bana göre Süveyd, Sûfyân es Sevrî’nin rivâyeti olan hadisi söylemek istemektedir. Sevrî’nin hadisi daha sahihtir. Ebû Dâvûd’un ismi Amr b. Sa’d’týr.

bölüm: 24

Ø erkek kadýn hangi yaþla bûluða erer?

1361- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “On dört yaþýmda iken savaþa gitmek üzere hazýrlanmýþ bir orduya katýlmam için Rasûlullah (s.a.v.)’e takdim edildim. Savaþa katýlmamý kabul etmedi. Ertesi sene on beþ yaþýmda iken yine savaþa hazýr bir orduya katýlmak için O’na takdim edildim bu sefer beni kabul etti.”

Nafi’ diyor ki: Bu hadisi Ömer b. Abdulaziz’e rivâyet ettiðimde; “Bu; küçükle büyük arasýnda yaþ sýnýrýdýr…” dedi ve bu sýnýrýn on beþ yaþ olduðunu yazý ile bildirdi. (Buhârî, Meðazi: 31)

ž Ýbn ebî Ömer, Sûfyân b. Uyeyne yoluyla Ubeydullah b. Ömer’den, Nafi’den, Ýbn Ömer’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþ olup bu rivâyetinde: “Ömer b. Abdulaziz’in küçük ile büyük arasýndaki yaþ sýnýrýnýn bu olduðunu yazý ile bildirdi” bölümünü zikretmemiþtir.

Ýbn Uyeyne rivâyetinde ise Nafi’ þöyle der: “Buhadisi Ömer b. Abdulaziz’e rivâyet ettiðimde iþte bu savaþa katýlamayanlar ile savaþa katýlabilecekler arasýndaki yaþ sýnýrýdýr” dedi.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn bir kýsmýnýn uygulamasý bu hadise göre olup Sûfyân es Sevrî, Ýbn’ül Mübarek, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr ve þöyle derler: “On beþ yaþýný dolduran kimsenin erkek konumunda olduðu, on beþ yaþýndan önce ihtilam olanlarýn da yine erkek konumuna geldikleri görüþündedirler.”

Ahmed ve Ýshâk ise þöyle derler: Ergenlik bûluð yaþýna girmek üç modelle bilinir: 1- On beþ yaþýný doldurmak, 2- Ýhtilam olmak, 3- Yaþ ve ihtilam olmasý bilinmez ise kasýklardan kýl bitmesi.

bölüm: 25

Ø üvey anasý ile evlenenin cezasý nedir?

1362- Berâ (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Dayým Ebû Bürde b. Niyâr; elinde bir sancak olduðu halde bana uðramýþtý, ben nereye gidiyorsun dedim. O da: “Rasûlullah (s.a.v.), babasýnýn karýsý ile evlenen bir adamýn boynunu vurup kendisine baþýný getirmem için beni görevlendirdi.” Dedi. (Ebû Dâvûd, Hudûd: 26; Ýbn Mâce, Hudûd: 35)

ž Tirmizî: Bu konuda Kurretel, Müzenî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Berâ hadisi hasen garibtir. Muhammed b. Ýshâk bu hadisi Adiyy b. Sabit’den, Abdullah b. Yezîd’den ve Berâ’dan rivâyet etmiþtir. Yine ayný þekilde bu hadis Eþ’as’dan, Adiyy’den, Yezîd b. el Berâ’dan ve babasýndan da rivâyet edilmiþtir.

Yine bu hadis Eþ’as’dan, Adiyy’den, Yezîd b. Berâ’dan ve dayýsýndan da rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 26

Ø arazi ve bahçelerin sulamasýnda sýralama nasýldýr?

1363- Abdullah b. Zübeyr (r.a.)’den rivâyete göre, Ensardan bir adam hurmalýklarý suladýklarý harre deresi su yollarý ve sulama sýrasý hakkýnda Zübeyr’den davacý olmuþtu. Bu dereden geçen su önce Zübeyr’in hurmalýðýna uðrar sonra Ensarî’nin hurmalýðýna geçerdi. Bir seferinde Zübeyr suyu tutup hurmalýðýný sulayacaðý sýrada Ensarî dedi ki: “Suyu býrak ta bize gelsin” fakat Zübeyr kendi hurmalýðýný sulamadan býrakmak ve sulama sýrasýný komþusuna vermek istemedi. Ýki taraf Peygamber (s.a.v.) huzurunda muhakeme oldular ve Rasûlullah (s.a.v.), Zübeyr’e: “Ey Zübeyr tarlaný sula sonra suyu komþusuna doðru salýver” buyurdular.

Ensarî öfkelendi ve: “Hala oðlu olduðu için mi onu kayýrdýn? Dedi. Bu saygýsýzca söz üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’in rengi deðiþti ve þöyle buyurdu: “Ey Zübeyr bahçeni sula ve suyu býrakma, duvardan aþýncaya kadar.”

Zübeyr diyor ki: Þu ayetin bu hâdise hakkýnda indiðini sanýyorum: “Hayýr hayýr! Rabbine andolsun ki onlar, aralarýnda anlaþmazlýða düþtükleri her konuda sen Peygamber (s.a.v.)’i hakem yapmadýkça ve sonra senin kararýna kalplerinde hiçbir sýkýntý duymaksýzýn tam bir teslimiyetle uymadýkça gerçekten inanmýþ olmazlar.” (4 Nisa: 65) (Buhârî, Müsakat: 8)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Þuayb b. ebî Hamza, Zührî’den, Urve b. Zübeyr’den ve Zübeyr’den rivâyet etti ve bu rivâyette “Abdullah b. Zübeyr”den demedi. Yine Abdullah b. Vehb; Leys’den, Yunus’tan, Zührî’den, Urve’den ve Abdullah b. Zübeyr’den birinci rivâyetin bir benzerini bize rivâyet etmiþtir.

bölüm: 27

Ø ölümü yaklaþan kimse malýnýn üçtebirinden fazlasýný daðýtamaz

1364- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, Ensâr’dan bir adam ölümüne yakýn bir anda altý kölesini de azat etmiþti ve o kölelerden baþka malý da yokmuþ bu durum Peygamber (s.a.v.)’e ulaþýnca o kimse için aðýr söz söylemiþ ve köleleri çaðýrarak onlarý üçe bölerek aralarýnda kur’a çekmiþ kur’a sonucu ikisini azat edip dördünü de köle olarak býrakmýþtýr. (Müslim, Eyman: 12; Ebû Dâvûd, Itk: 10)

ž Bu hadis Imrân b. Husayn’dan daha deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Imrân b. Husayn hadisi hasen sahih olup Rasûlullah (s.a.v.) ‘in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Mâlik, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardan olup bu ve benzeri meselelerde kur’a çekilmesi görüþündedirler.

Küfeliler ve baþka ilim adamlarý ise kur’a çekilmesi görüþüne katýlmamakta ve þöyle demektedirler: “Her kölenin üçte biri azat edilmiþ sayýlýr diðer üçte ikilerinin deðerini ödemek üzere bu köleler belli bir süre çalýþtýrýlýr ve bedellerini kendileri öderler.” Ebûl Mühelleb’in ismi Abdurrahman b. Amr el Cürmî olup Ebû Kýlâbe deðildir. Kendisine Muaviye b. amr da denilir. Ebû Kýlâbe el Cürmî’nin ismi Abdullah b. Zeyd’tir.

bölüm: 28

Ø evlenmesi haram olan veya akrabasýný kölelikten kurtaran kimse

1365- Semure (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Her kim evlenmesi haram olan bir kimseyi veya nikahlanamayacaðý kan akrabasýný köle olarak satýn alýrsa o köle ve cariye hürdür.” (Ebû Dâvûd, Itk: 7; Ýbn Mâce, Itk: 5)

ž Tirmizî: Bu hadisi müsned olarak sadece Hammad b. Seleme‘nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazýlarý bu hadisi Katâde’den, Hasan’dan, Ömer’den benzeri ifadelerle rivâyet ettiler.

Ukbe b. Mükrem el Ammî el Basrî ve baþkalarý bize aktararak Muhammed b. Bekir el Bürsanî’den, Hammad b. Seleme’den, Katâde’den,Âsým el Ahvel’den, Hasan’dan ve Semure’den rivâyet ederek þöyle demiþlerdir: “her kim evlenmesi haram olan bir kimseyi veya nikahlanamayacaðý kan akrabasýný köle olarak satýn alýrsa o köle ve cariye hürdür.”

Tirmizî: Bu hadiste Âsým el Ahvel’i Muhammed b. Bekir’den baþka Hammad b. Seleme’den zikreden kimseyi bilmiyoruz bazý ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar.

Ýbn Ömer’den “Kim evlenmesi haram olan bir kimseyi veya nikahlanamayacaðý kan akrabasýný köle olarak satýn alýrsa o köle ve cariye hürdür” þeklinde de rivâyet edilmiþ olup bu rivâyeti Damre b. Rabia, Sevrî’den, Abdullah b. Dinar’dan, Ýbn Ömer’den rivâyet etmiþtir. Bu hadiste Damre’ye uyulmamýþtýr ve bu hadis, hadisçiler yanýnda yanlýþtýr.

bölüm: 29

Ø sahibinden habersiz bir topraðý eken ne elde eder?

1366- Rafi’ b. Hadîç (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Her kim sahibinden izinsiz bir kimsenin topraðýný ekerse ona ekinden bir þey yoktur, sadece yaptýðý masraflar kendisine ödenir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 32; Ýbn Mâce, Rühûn: 13)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisin Ebû Ýshâk’ýn rivâyetinden olduðunu sadece bu þekliyle Þerik b. Abdullah’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Muhammed b. Ýsmail’e bu hadis hakkýnda sordum, Bu hasen bir hadistir dedi. Bu hadisin Ebû Ýshâk’ýn rivâyetinden olduðunu sadece Þerik’in rivâyetiyle biliyorum dedi ve þöyle devam etti: Ma’kýl b. Mâlik el Basrî, Ukbe b. el Esam vasýtasýyla Atâ’dan, Rafi’ b. Hadîç’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiþtir.

bölüm: 30

Ø baðýþ ve benzeri uygulamalarda çocuklar arasýnda eþitlik

1367- Numân b. Beþîr (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre babasý bir oðluna bir köle baðýþladý ve bu iþe þâhid olmasý için Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna geldi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Buna verdiðinin aynýsýný diðer çocuklarýna da verdin mi?” Babam hayýr deyince Rasûlullah (s.a.v.): “Öyleyse ondan köleyi geri al” buyurdular. (Buhârî, Hibe: 10; Müslim, Hibat: 3)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Numân b. Beþîr’den deðiþik þekillerde rivâyet edilmiþ olup bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Çocuklar arasýnda eþit muamele yapýlmasýný isterler. Hatta bazýlarý derler ki: “Öpmekte dahi eþitlik gözetilmelidir.” Kimi ilim adamlarý da baðýþ ve hediyede erkek ve kadýn eþit muamele yapýlmalýdýr. Sûfyân es Sevrî de böyle düþünür. Kimi ilim adamlarý ise çocuklar arasýndaki eþitlik erkeðe iki kadýnýn payýný vermekle gerçekleþir derler. Miras taksimatýnda olduðu gibi Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedir.

bölüm: 31

Ø þüf’a (bir malý öncelikle satýn alma hakký) kime aittir?

1368- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Komþu olan komþusunun evine ve arazisine satýlýða çýkarýldýðý takdirde diðerlerinden daha hak sahibidir.” (Ebû Dâvûd, Ýcara: 73)

ž Tirmizî: Bu konuda Þerid, Ebû Rafi’ ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Semure hadisi hasen sahihtir. Ýsa b. Yunus, Saîd b. Ebû Arûbe’den, Katâde’den, Enes’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir. yine bu hadis Saîd’den, Katâde’den, Hasen’den ve Semure’den de rivâyet edilmiþtir. Ýlim adamlarý yanýnda sahih olan rivâyet Hasan’ýn, Semure’den yaptýðý rivâyettir. Katâde’nin, Enes’den rivâyetini sadece Ýsa b. Yunus’un rivâyetiyle bilmekteyiz.

Abdullah b. Abdurrahman et Taifî’nin, Amr b. Þerîd’den ve babasýndan bu konudaki rivâyeti ise hasendir. Ýbrahim b. Meysere ise Amr b. Þerid’den, Ebû Rafi’den rivâyet ediyor.

Tirmizî: Muhammed’den iþittim diyordu ki bana göre her iki hadiste sahihtir.

bölüm: 32

Ø ortak ve komþular uzakta olsalar dahi birbirlerine daha yakýndýrlar

1369- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Komþu, komþusunun malý satýlýða çýktýðýnda öncelikli olarak satýn alma hakkýna sahiptir. Diðer alýcýlar tarafýndan o komþunun Þüf’a hakkýný kullanmasý beklenir. Ayný yolu kullanacak kadar birbirlerine yakýn iseler ve komþuda çok uzak yerlerde ve kayýp olsa bile en fazla o hak sahibidir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 73; Ýbn Mâce, Þüf’a: 2)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi Abdulmelik b. ebî Sûfyân’dan baþka Atâ’dan ve Câbir’den rivâyet eden bir kimse bilmiyoruz. Þu’be: Abdulmelik b. ebî Süleyman hakkýnda bu hadisten dolayý söz etmiþtir.

Abdulmelik hadisçilerce güvenilir ve emin bir kimsedir. Buradaki rivâyetinden dolayý Þu’be’den baþkasýndan onun hakkýnda söz ettiðini bilmiyoruz. Vekî’ bu hadisi, Þu’be yoluyla Abdulmelik b. ebî Süleyman’dan rivâyet etmiþtir.

Ýbn’ül Mübarek’in, Sûfyân es Sevrî’den þöyle dediði rivâyet edilmiþtir: “Abdulmelik b. ebî Süleyman ilimde mizan yani saðlam bir ölçüdür.”

Ýlim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup bir kimse satýþa çýkarýldýðý anda orada bulunmasa bile komþunun Þüf’asýna daha hak sahibidir. Yokluðu uzasa dahi geldiði vakit Þüf’a hakký onundur.

bölüm: 33

Ø sýnýrlar çizilip hisseler belirlendiði vakit þüf’a hakký kalkar

1370- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Þüf’a taksim edilmeyen her þeyde geçerlidir sýnýrlarý belirlenip yollarý ayrýldýðý zaman þüf’a yoktur.” (Ýbn Mâce, Þuf’a: 3; Ebû Dâvûd, Ýcara: 73)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazýlarý bu hadisi Ebû Seleme vasýtasýyla mürsel olarak ta rivâyet etmiþlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu þekilde Ömer b. Hattâb, Osman b. Affân bunlardandýr. Bazý tabiin fýkýhçýlarý da ayný kanaatte olup Ömer b. Abdulaziz ve baþkalarý da bunlardandýr. Medîneli âlimlerde ayný görüþtedirler. Yahya b. Saîd el Ensârî, Rabia b. ebî Abdurrahman, Mâlik b. Enes bunlar arasýndadýr. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk’ta ayný görüþte olup yolu ve sýnýrlarý belirlenmeyen mallarda þüf’a hakkýnýn olduðu kanaatindeler. Yol ve sýnýr olarak birbirine karýþmýþ olmayan komþuya þüf’a hakký tanýmamaktadýrlar. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarý ise: “Þüf’a komþu için geçerlidir” demekte ve merfu olarak rivâyet edilen Rasûlullah (s.a.v.)’in þu hadisini delil göstermektedirler: “Evin komþusu eve daha layýktýr” “Komþu bitiþiðindekine daha layýktýr.” Sevrî, Ýbn’ül Mübarek ve Küfeliler bu görüþtedirler.

bölüm: 34

Ø ortak diðer ortaðýn hissesini almaya daha hak sahibidir

1371- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Ortak þüf’a hakkýna sahiptir ve her þeyde þüf’a hakký vardýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadisi bu þekilde sadece Ebû Hamza es Sükkerî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Pek çok kimse bu hadisi Abdulaziz b. Rüfey’, Ýbn ebî Müleyke’den mürsel olarak rivâyet etmiþlerdir ki bu rivâyet daha sahihtir.

Hennâd, Ebû Bekir b. Ayyaþ vasýtasýyla Abdulaziz b. Rüfey’den, Ýbn ebî Müleyke’den mana olarak bu hadisin benzerini rivâyet etmiþ bu rivâyette “Ýbn Abbâs’tan” denmemiþtir. Ayný þekilde pek çok kimse Abdulaziz b. Rüfey’den benzeri þekilde rivâyet etmiþ olup bu rivâyetlerde de “Ýbn Abbâs’tan” denmemektedir. Bu rivâyet ise Ebû Hamza’nýn rivâyetinden daha sahihtir. Ebû Hamza güvenilir bir kimsedir yapýlan hatanýn Ebû Hamza dýþýnda baþka birisinden olmasý mümkündür.

Hennâd, Ebûl Ahvas yoluyla Abdulaziz b. Rüfey’den, Ýbn ebî Müleyke’den, Ebû Bekir b. Ayyaþ’ýn hadisinin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu þüf’a ancak evlerde ve arazilerde olur demekte ve her þeyde þüf’a olduðu görüþüne katýlmamaktadýrlar. Bazý ilim adamlarý: “Her þeyde þüf’a vardýr” görüþünde olup birinci görüþ daha sahihtir.

bölüm: 35

Ø yitik koyun deve ve eþyalarýn durumu

1372- Zeyd b. Hâlid el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam buluntu malýn durumundan sordu. Rasûlullah (s.a.v.): “Bir yýl ilan et özelliklerini iyice taný sonra onu kullan sahibi gelirse kendisine hemen öde. Adam: Ey Allah’ýn Rasûlü kaybolmuþ koyunun durumu nedir? Deyince Rasûlullah (s.a.v.): Onu al o ya senin ya mü’min kardeþinin yada kurdundur” buyurdu. Adam: “Ey Allah’ýn Rasülû yitik develer ne olacak? Diye sordu. Zeyd b. Hâlid dedi ki: “Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) öfkelendi yanaklarý veya yüzü kýzardý ve buyurdular ki: Ondan sana ne! Onun saðlam ayaklarý ve yanýnda su tulumu vardýr sahibini buluncaya kadar yeter ona…” (Buhârî, Lukata: 2; Ýbn Mace, Lukata: 1)

ž Zeyd b. Hâlid’in hadisi hasen sahihtir. Kendisinden deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir. Zeyd b. Hâlid’den, Münbais’in azâdlýsý Yezîd’in hadisi de hasen sahihtir. Kendisinden deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir.

1373- Zeyd b. Hâlid el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre yitik malýn hükmü soruldu bunun üzerine þöyle buyurdu: “Bir yýl ilan et tanýyan çýkarsa onu ona ver. Aksi halde tüm özelliklerini tespit edip öðren ve kullan sonra sahibi gelirse ödersin.” (Buhârî, Lukata: 2; Ýbn Mace, Lukata: 1)

ž Tirmizî: Bu konuda Übey b. Ka’b’den, Abdullah b. Amr’dan, Carûd b. Mualla’dan, Ýyaz b. Hýmar’dan  ve Cerir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Zeyd b. Hâlid hadisi bu þekliyle hasen garibtir. Ahmed b. Hanbel diyor ki: Bu hadis bu konuda rivâyet edilen en sahih hadistir. Deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Yitik mal hakkýnda bir yýl süreyle tanýtýp sahibi çýkmadýðý takdirde ondan istifade edilebileceðine izin vermiþlerdir. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr.

Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarý ise: “Onu bir sene tanýtýr ve sahibi gelirse ona verir yoksa tasadduk eder” diyorlar. Sûfyân es Sevrî, Abdullah b. Mübarek Küfelîler böyle düþünürler; “Yitik malý bulan kimse zengin ise o maldan yararlanamaz” derler.

Þâfii: Zengin de olsa yararlanabilir der. Çünkü Übey b. Ka’b, Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda içinde yüz dinar bulunan bir kese altýn bulmuþtu ki: Rasûlullah (s.a.v.) onu tanýtýp ilan etmesi ve ondan istifade etmesini emretmiþti. Übey b. Ka’b malý çok olan Rasûlullah (s.a.v.)’in zengin ashabýndan idi. Peygamber (s.a.v.), o malý tanýtýp ilan etmesini, sahibi bulunmaz ise onu yemesini emretti. Yitik mal sadece sadaka almasý caiz olanlara helal olmuþ olsaydý Ali b. ebî Tâlib’e helal olmazdý. Çünkü Ali b. ebî Talib, Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda bir dinar bulmuþtu onu tanýttý sahibini bulamadý bunun üzerine onu yemesini emretti. Ali’ye sadaka yemesi helal deðildi. Bazý ilim adamlarý yitik eþya az bir þey ise ilan edilmeden yararlanabileceðini söylemiþlerdir. Bazýlarý ise “Bir dinardan az ise bir hafta süreyle onu tanýtýr.” Ýshâk b. Ýbrahim’in görüþü budur.

1374- Süveyd b. Gafele (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Zeyd b. Sûhan ve Selmân b. Rabia ile birlikte çýkmýþtým bir kamçý buldum (Ýbn Nümeyr rivâyetinde bir kamçý buldum ve onu aldým dedi) Býrak onu dediler, bunun üzerine ben onu yýrtýcý hayvanlara yem olarak býrakamam onu alýp kullanacaðým dedim. Daha sonra Übey b. Ka’b’e geldiðimde bunun hükmünü sordum durumu kendisine anlattým. Dedi ki: Ýyi yapmýþsýn dedi Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda içerisinde yüz dinar bulunan bir kese bulmuþtum onu Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdim bir yýl tanýt, ilan et buyurdu. Bir yýl ilan ettim sahibi çýkmadý sonra tekrar Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdim. Bir yýl daha tanýt ve ilan et buyurdu. Bir yýl daha ilan ettikten sonra tekrar Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdim. Bir yýl daha ilan et tanýt buyurdu. Sonra her türlü özelliklerini tespit et sahibi gelirse keseyi ona ver deðilse ondan istifade et” dedi veya buyurdu. (Buhârî, Lukata: 10; Müslim, Lukata: 1)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 36

Ø vakýf nedir?

1375- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Hayber’de, Ömer’in hissesine bir toprak parçasý düþmüþtü. Ömer: Ey Allah’ýn Rasûlü! Hayber’deki bana gelen maldan daha güzel hiçbir mala sahip olmamýþtým. Þimdi bu mal hakkýnda bana ne emredersin? Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: Dilersen aslýný vakfet mahsulünü sadaka olarak daðýt. Bunun üzerine Ömer onu vakfetti þöyle ki: Aslý yani o arazi parçasý satýlmayacak, baðýþlanmayacak ve miras olarak intikal etmeyecektir. Ömer bu arazinin gelirini fakirlere, yakýnlara, köle ve esirleri hürriyetine kavuþturma yolunda, yolda kalmýþ kimselere ve misafirlere sadaka olarak verdi. O yere mütevelli olan kimsenin o vakfýn gelirinden normal þartlarda yemesinde ve bir dostuna yedirmesinde bir günah yoktur.

Ýbn Avn diyor ki: Muhammed b. Sirîn’e bu hadisi hatýrlattýðýmda “Mal toplayýcý olmayarak” dedi. Ýbn Avn þöyle devam ediyor: Baþka bir kimse bu hadisi kýrmýzý bir deri parçasýnda “Mal biriktirmemek þartý ile mütevelli olan yiyebilir” þeklinde okumuþtur. Ýsmail diyor ki: ben o hadisi Ubeydullah b. Ömer’in yanýnda okudum; orada “Sermaye biriktirmemek þartýyla” idi. (Buhârî, Þurût: 19; Müslim, Vasýyyet: 4)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Bu vakýf konusunda önceki âlimler arasýnda toprak veya baþka þeyin vakfýnýn caiz olduðu hakkýnda herhangi bir ihtilaf bilmiyoruz.

1376- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ýnsan öldüðü zaman amel defteri kapanýr ancak þu üç kiþinin defteri kapanmaz, sevap yazýlmaya devam eder; sadakayý cariye (vakýf), kendisinden istifade edilen ilim ve kendisine dua eden hayýrlý salih bir çocuk.” (Müslim, Vesaya: 3; Ebû Dâvûd, Vesaya: 14)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 37

Ø hayvanýn meydana getirdiði zarar tazmin edilmez

1377- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Hayvanýn yaralamasý boþa gider cezasý yoktur, diyet gerekmez, kazýlan kuyuya düþen kimse için bir ceza gerekmez, maden ocaklarýnda meydana gelecek kazalar için de bir ceza gerekmez yeraltýndan çýkarýlan definelerde beþte bir zekat vardýr.” (Buhârî, Zekat: 67; Müslim, Hudud: 11)

ž Kuteybe, Leys vasýtasýyla Ýbn Þihâb’tan, Saîd b. Müseyyeb’den, Ebû Seleme’den, Ebû Hüreyre’den bu hadisin benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Bu konuda Câbir, Amr b. Avn b. Avf el Müzenî’den ve Ubâde b. Sâmit’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. El Ensarî, Ma’n’den naklederek Mâlik b. Enes’in þöyle dediðini bize aktardý. Peygamber (s.a.v.)’in: “Hayvanýn yaralanmasý boþa gider” sözünün manasý yani cezasý yoktur, diyet gerekmez anlamýndadýr.

Tirmizî: “Hayvanýn yaralamasý boþtur” sözünü bazý ilim adamlarý þöyle tefsir etmiþlerdir: “Sahibinin elinden kaçan hayvanýn yaralanmasýnda ve yaptýðý her türlü zararda sahibinin bir þey ödemesi gerekmez.” Maden ocaklarýnda meydana gelecek kazalar için de bir ceza gerekmez sözünün manasý þudur: Bir kimse bir maden ocaðý açsa oraya bir insan düþüp ölse o kimseye diyet ödemek lazým gelmez. Yine bir kimse herkesin istifadesi için bir su kuyusu açsa o kuyuya da bir insan düþse kuyu sahibine diyet ödemek gerekmez, “Definelerde beþte bir zekat vardýr” sözüne gelince: Rikaz, geçmiþ dönemlerde topraða gömülmüþ altýn gümüþ cinsinden þeylerdir: Kim böyle bir þey bulursa beþte birini devlete vergi olarak öder geri kalaný kendisinindir.

bölüm: 38

Ø iþlenmeyen sahipsiz araziler kimindir?

1378- Saîd b. Zeyd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Kim sahipsiz iþlenmeyen ölü bir araziyi ekip dikerek o topraðý canlandýrýrsa o toprak onundur. Zâlim bir damar için hak yoktur.” (Ebû Dâvûd, Harâc: 35)

Zâlim Damar: Kendisinin olmayan bir þeyi gasbetmek üzere alan kimsedir veya baþkasýnýn topraðýna topraðýn kendisine aid olduðunu isbat etmek için aðaç diken kimsedir.

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bazý kimseler Hiþâm b. Urve ve babasýndan mürsel olarak rivâyet etmiþlerdir.

Bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Ahmed ve Ýshâk bunlardan olup þöyle derler: “Ýdarecinin izni olmadan ölü topraðý ekip dikip canlandýrabilir.” Bazý ilim adamlarý ise: “Ýdarecinin izni olmadan ölü topraðý ekip dikemez” derler. Birinci görüþ daha sahihtir.

Tirmizî: Bu konuda Câbir Amr b. Avf el Müzenî, Kesir’in dedesi ve Semure’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Ebû Musa Muhammed b. el Müsennâ bize naklederek dedi ki: Ebûl Velid et Tayalisi’ye “Zâlim bir damar için hak yoktur” sözünün manasýný sordum dedi ki: “Kendisinin olmayan bir þey zorla gasbeden kimsedir.” Ben de: “Baþkasýnýn topraðýna aðaç diken mi? dedim, “Evet” dedi.

1379- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kim sahipsiz iþlenmeyen ölü bir topraðý ekip dikerek canlandýrýrsa o toprak parçasý onundur.” (Ebû Dâvûd, Harâc: 35)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 39

Ø idareci durumunda olan devlet yetkilisi toprak baðýþlar mý?

1380- Ebyâz b. Hammâl (r.a.)’den rivâyete göre, kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek tuz madeninin bulunduðu tuzlanýn kendisine verilmesini istedi de Rasûlullah (s.a.v.)’de ona onu baðýþladý. Ebyâz dönüp gidince orada bulunanlardan biri; “Ona neyi baðýþladýðýný biliyor musun? Kesintisiz devamlý akan bir su baðýþladýn” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Tuzlayý ondan geri aldý. Bu sefer Ebyâz, erak aðaçlarýnýn bulunduðu yerlerden toprak baðýþýnda bulunmasýný istedi de Rasûlullah (s.a.v.): “Yaþlý develerin eriþemedikleri uzak ve ölü araziler olursa olabilir” buyurdular.

Kuteybe bu hadisi ikrar etti ve “Evet doðrudur” dedi. (Ýbn Mâce, Rehin: 17; Ebû Dâvûd, Haraç: 34)

ž Ýbn ebî Amr, Muhammed b. Yahya b. Kays el Meâribî’den bu senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

El Meârib: Yemende bir bölgedir.

Tirmizî: Bu konuda Vâil ve Esma binti ebî Bekir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebyâz hadisi garibtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup devlet baþkanýnýn arazi baðýþlayabileceði görüþündedirler.

1381- Alkame b. Vâil’in babasýndan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) Hadremevt’te bir toprak parçasýný kendisine vermiþti.

Mahmûd dedi ki: Nadr bu hadisi bize Þu’be’den aktararak þu ilaveyi yaptý: “O topraðý kendisine vermesi için Muaviye’yi de onunla birlikte gönderdi.” (Ebû Dâvûd, Haraç: 36)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

bölüm: 40

Ø aðaç dikmenin deðeri ve kýymeti

1382- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Bir Müslüman bir aðaç diker veya bir ekin eker de ondan bir insan bir kuþ ve hayvan yerse bu yenenler kendisi için sadaka olur.” (Buhârî, Müzarea: 1; Müslim, Müsakat: 2)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Eyyûb, Câbir, Ümmü Mübeþþir ve Zeyd b. Hâlid’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Enes hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 41

Ø toprakta yetiþen ürünlerde ortaklýk

1383- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Hayber halký ile Hayber topraklarýnda yetiþen ürünlerin yarýsý kendilerine ait olmak üzere ekincilik anlaþmasý yaptý.” (Buhârî, Müzarea: 5; Müslim, Müsakat: 1)

ž Tirmizî: Bu konuda Enes, Ýbn Abbâs, Zeyd b. Sabit ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup yarý yarýya üçte bir, dörtte bir nispetinde ziraat ortaklýðý yapmakta bir sakýnca görmezler. Bazý ilim adamlarý tohumun toprak sahibinden olmasýný tercih etmiþlerdir. Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Bazý ilim adamlarý ise üçte bir, dörtte bir þeklindeki ziraat ortaklýðýný hoþ karþýlamayýp hurmada üçte bir, dörtte bir müsakatta bir sakýnca görmüyorlar.

Müsakat: Meyvesinin bir kýsmýný almak þartýyla bir baðýn ve hurmalýðýn asma ve hurmalarýnýn bakýmýný baþkasýna vermektir. Mâlik b. Enes ve Þâfii bu görüþtedir. Bazý ilim adamlarý ise ziraat ortaklýðýnýn hiçbir þeklinin caiz olmadýðýný topraðýn altýn ve gümüþ karþýlýðýnda kiraya verilebileceðini söylerler.

bölüm: 42

Ø ziraat ortaklýðý caiz midir?

1384- Rafi’ b. Hadîç (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), bizi faydalý olan bir iþten yasakladý. Birimizin bir topraðý olduðunda ürünün bir kýsmý karþýlýðýnda veya para karþýlýðýnda topraðý birisine kiraya verirdik; Rasûlullah (s.a.v.), öyle yapmayýnýz topraðý olan ya kendi eksin veya ekip dikecek bir Müslüman kardeþine baðýþlasýn.” (Buhârî, Müzarea: 5; Müslim, Müsakat: 2)

1385- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Ziraat ortaklýðýný haram kýlmadý fakat ortaklarýn birbirlerine karþý toleranslý davranmalarýný emretti.” (Buhârî, Müzarea: 5; Müslim, Müsakat: 3)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rafi’in hadisinde karýþýklýk vardýr. Bu hadis, Rafi’ b. Hadîç’in amcalarýndan rivâyet edildi ve yine onun vasýtasýyla amcalarýndan biri olan Zuheyr b. Rafi’den de rivâyet edilmiþtir. Böylece bu hadis Rafi’den deðiþik þekillerde rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu konuda Zeyd b. Sabit ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.