.

 

LITVANYALI TATAR MÜSLÜMANLAR

  

AHMET ÖZDEMIR  

 

Islâm tarihi nice ilginç tecellilerle doludur. Bunlardan en çarpici olanlarindan biri de, Islâm topraklarini tarihin pek sahit olmadigi bir vahsetle istila eden Mogol ve Tatarlarin hikayesidir. Onlar sel gibi geldiler, yaktilar, yiktilar, öldürdüler, ama en sonunda eridiler; barisa, huzura, yani Islâm'a teslim oldular. Çogu Anadolu'da kaldi. Bir kismi ise müslüman bir devlet oldu.

 

Orta Asya bozkirlarindan çikmis bir millettiler. Stepleri astilar, dünyanin en büyük, en güçlü ordularini dize getirdiler. Imparatorluklari haritadan sildiler, muhtesem kültür ve medeniyet eserlerini yok ettiler. Etrafi baglik bahçelik saraylari bir çöl, biçimsiz bir toprak yigini haline getirdiler. Engellenemediler.

 

Karsi konulamayan bu sel, Islâm alemince bir musibet kabul edilmis, sineye çekilmisti. Mescitler dahil bütün mukaddes mekânlar, bütün kitaplar bu beladan nasibini almisti.

 

Müslümanlar binbir türlü hakarete maruz kalmisti. Islâm'in övünç kaynagi, ulema yatagi, ilim menbai sehirler sanki yok olmuscasina tahrip edilmis, ahalisi ya öldürülmüs veya hayvan sürüsü gibi sürülüp götürülmüstü. Islâm tarihçilerinin yazamadigi, yazmak istemedigi cinayetler islenmis, benzeri görülmedik korkunç ve akil almaz olaylar yasanmisti.

 

Gün geldi, Islâm bu harabeler üzerinde yine yükseldi. Mabetlerine hakaret eden, sehirlerini yikan, mensuplarini katleden vahsileri tek basina teslim aldi. Samanizm, Budizm ve Hiristiyanlik arasinda gidip gelen bu milletin çogu müslüman oldu.

 

Mogollari ve Tatarlari bir bayrak altinda toplayarak dünyanin tanidigi en acimasiz isgal ve istilalardan birini baslatan Cengiz Han öldügünde, Bozkir gelenegince hanedanin ortak mali sayilan topraklari ogullari arasinda paylastirildi. Bu paylasimda bati topraklari Batu Han'a düsmüstü. Batu'nun devleti Altinordu ( Altinorda ) Devleti olarak anilir. “Orda”, Mogolca çadir, otag anlamina gelir.

 

Volga boylarinda bir müslüman devlet

 

Hülagu'nun Bagdat'i istila ederek Abbasi Hilafeti'ne son verdigi, Mogol mezalimine yeni zulümler ekledigi esnada, Karadeniz'in kuzey kiyilarinda Altinordu tahtina oturan (1256) Berke Han (Berke Ogul, Berkâ , Berkây , Börke diye de anilir) Islâm'i benimsemisti.

 

Hayatini bir müslüman olarak sürdüren ve öyle ölen bu hükümdarin ordusunun da tamami müslüman askerlerden meydana gelmekteydi. Süvarileri yanlarinda birer seccade tasir, yürüyüs halinde iken vakit girer girmez hemen attan inerek namazlarini eda ederlerdi. Askerlerinden hiçbiri agzina bir damla bile içki koymazdi. O dönemde alkol komasina girerek ölen Mogol hanlarinin bulundugu düsünülürse, bu durum ayri bir önem arzeder . Berke Han'in meclisinde büyük müfessirler, muhaddisler ve fakihler bulunur, sarayda ulum-u diniyyeye dair münazaralar yapilirdi.

 

Altinordu halkinin büyük çogunlugunu, 10. yüzyildan itibaren müslüman olan çesitli Türk boylari meydana getiriyordu. Yönetimi Mogollarda olan bu hanlik, Berke Han'in Islâm'a girisiyle birlikte tam anlamiyla bir müslüman devlet kimligine bürünmüstü.

 

Tatarlar Litvanya'da

 

Berke Han, saltanatinin ilk yillarinda batida Galiçya'da ayaklanan Kral Daniel'in isyanini bastirdi. Ardindan da Litvanya ve Polonya'nin fethine baslayarak Saint Dorniez Kalesi'ni tahrip etti. Krakov Kalesi ile daha baska bazi kaleleri de ele geçirdi.

 

Iste Litvanya topraklari ile müslümanlarin tanisikligi o zaman iyice pekisti.

 

Fakat Berke Han, batiya yönelik fetihlerini maalesef sürdüremedi. Ilhanlilar'la düstügü anlasmazlik onu degil, belki de Islâm'in Litvanya'ya , Polonya'ya ve Macaristan'a tam anlamiyla yerlesmesini engellemisti.

 

1360-1380 yillari arasinda Altinordu devletinin iç karisikliklarindan faydalanan Litvanya Dukaligi önce bagimsizligini ilan etti, sonra da topraklarini genisletmeye basladi.

 

Tatarlarin Altinordu tahtini elde etmek için birbiriyle savastigi dönemlerde olaylarin durulmamasindan bikan halk, huzur dolu bir hayatin özlemi içinde Litvan topraklarina göçüyorlardi. Iste bunlar, daha önce Altinordu hanligi topragi olan bu diyara yerlesmis Tatarlara katildilar. Ilk yerlesim bölgeleri Vilnius , Trakai - Kozaklaru , Keturiasdesimt Totoriu köyleri idi.

 

Tatarlar savastan yilmislardi ama askerlikten, dolayisiyla savastan ve mücadeleden kaçamamislardi. Litvan dükler, savunmalarini garantiye almak için onlari genelde kalelere, sinirlara ve sehirlerin etrafindaki ates hattina yerlestirmislerdi.

 

16. yüzyil baslarinda Minsk ve Ostrog'da Tatar topluluklari olustu. 16. yüzyilda Litvanya'da 3-4 bin Tatar bulundugu tahmin edilmektedir. 1631 yilinda Litvanya'daki Tatarlarin gerçek sayisini tespit etmek amaciyla bir sayim yapilmisti. Bu sayimda Tatarlarin en büyük yerlesim birimlerinin Trakai (225 hane), Vilnius (169 hane), Asmenos (135 hane) bölgeleri oldugu tespit edilmistir.

 

Ne yazik ki Tatarlar huzur bulmak için geldikleri Litvanya'da özledikleri huzuru bulamadilar. Birkaç kez yer degistirmek zorunda kaldilar. Litvanya ile Polonya'nin birbirinden ayrilmasindan sonra yasadiklari topraklarin büyük bir kismi da Rusya'ya geçmisti. 20. Yüzyil baslarinda, I. Dünya Savasi'ndan sonra Tatar köyleri üç degisik ülkeye Litvanya , Polonya ve BeloRusya'ya dagilmis durumda idi. 1935'te Polonya'da 5500, BeloRusya'da 2500 ve Litvanya'da 1000 Tatar yasamaktaydi.

 

Litvanya Tatarlarinin soyu Türk ve Mogol kabilelerine dayanir. Litvanya'ya degisik çaglarda degisik bölgelerden, Altinordu , Kirim ve öteki hanliklardan gelmislerdir.

 

Litvanya camileri

 

Bilinen kayitlara göre Litvanya'da ilk cami 15. yüzyilda insa edilmistir. Camilerin çogu baskent Vilnius'tadir . Müslümanlar, 17. ve 19. yüzyillarda yasadiklari yerleri terk etmek zorunda kaldiklari için, eski yerlesim yerlerindeki camileri, köyleri, kasabalari harap olmustur.

 

Litvanyali Tatarlarin camileri ahsaptan insa edilmis gayet basit ve sade, diger Islâm ülkelerindeki camilerden biraz farkli mimaride ibadethanelerdir. Mahalli ustalarca insa edildigi için yöresel özellikler tasir. Elbette bu her zaman böyle degildir. Nitekim Minsk Camii'ni Orta Asya'daki diger Türk camilerinden ayirmak imkansizdir. Bu cami, Buhara ve Semerkand , Maveraünnehir , Horasan, Harizm gibi müslüman bölgelerin üslubunu andiran muhtesem güzellikteki mimari yapisiyla göz oksamakta, insanin içini isitip isitmaktadir .

 

Bugün 120 Tatar'in yasadigi Nemezis'in de 17. yüzyilin sonunda bir camisi vardi. Fakat bu cami tahrip edilmistir. Onun yerine 1904'te de yeniden bir cami insa edilmistir. Nemezis Camii yerlesimin tam ortasinda yer alir. Eski ve yeni mezarliklar da cami ile yan yanadir.

 

Litvanya'daki en eski yerlesim birimlerinden biri de Vilnius bölgesindeki Keturiasdesimt Totoriu köyüdür. Simdi bu köyde 130 Tatar yasamaktadir. Keturiasdesimt Totoriu Köyü Camii'nden ilk defa 1558'de söz edilmistir. Litvanya'daki en eski camilerden birisidir. Hâlâ hizmet vermektedir.

 

Bir de Alytus yakinlarindaki Raiziai köyü vardir. Eskiden beri bu köy Litvanyali Tatarlarin bölge merkezi konumundadir. Raiziai Camii'nin 14. yüzyil baslarinda insa olundugu sanilmaktadir. Hâlâ ayaktadir. Bazori köyü yakininda bir cami daha vardir. 1686'da minberi sökülüp Raiziai Camii'ne tasinmistir. Bu anit minber, 300 yildir Raiziai Camii'ni süslemektedir.

 

Ayrica 1930'da Büyük Dük Vytautas'in ölümünün 500. yildönümü anisina Kaunas sehrinde bir cami insa olunmustur.

 

Litvanyali Tatar toplumuna da cemaat adi verilmektedir. Cemaat, mollasini (resmi unvani imam) ve müezzini kendisi seçer. Ölüm, dogum ve evlilik arsivlerini de molla muhafaza eder.

 

Litvanya Tatarlarinin bugünü

 

20. asirda Rusya tarafindan dagitilmis olan Tatar toplumu, degisik dernek ve cemiyetler çerçevesinde yeniden bir araya gelmistir. 1925'te yeniden tesis ettikleri müftülük kurumu, Ikinci Dünya Savasi ve ardindan gelen sebeplerle islerligini kaybetmis, ancak 1998'de tekrar çalismaya baslamistir.

 

20. asrin sonunda Baltik ülkelerinde faaliyete geçen müslümanlar bagimsizlik düsüncesini tekrar gündeme getirmislerdir. Su anda Litvanya'da , Vilnius , Nemezis , Keturiasdesimt Totoriu , Kaunas , Raiziai sehirlerinde 5 adet dinî cemiyet faaliyet göstermektedir.

 

1988, Litvanyali Tatarlarin kendine geldigi yildir. Litvan -Tatar Kültür Muhiti yeniden kurulmus, daha sonra Vilnius Tatar Din Grubu kurulmustur. Litvanyali Tatarlarin diger bir kurulusu da, Litvanyali Tatarlar Birligi adini tasir. Tatarlar, 1995'te Litvanyali Tatarlar adinda bir gazete çikarmaya baslamislardir.

 

1989 resmi sayim sonuçlarina göre Litvanya'da 5188 Tatar yasamaktadir.

 

Bugünlerde Tatarlar kültürel faaliyetlere agirlik vermislerdir. Kutlamalar, toplantilar, seminerler, yaz kamplari düzenlemekte; müzik ve folklor ekipleri olusturmaktadirlar. Egitime özel ilgi göstermekte olan Tatar cemiyeti, dis ülkelerdeki Tatar gruplariyla ortak çalismalar yürütmektedir.

 

Nemezis'te Tatar çocuklarinin Islâm'in temel ilkelerini, Türkçe'yi ve Kur'an'i ögrendikleri bir ortaögrenim okulu bulunmaktadir. 1991'den beri de Vilnius'ta Pazar günleri bir Tatar okulu açilmaktadir. Tatarlar bu okulda Tatarca ve Türkçe'nin yani sira, tarihi ve dinî bilgiler almaktadirlar. Her yil birçok ögrenci de Türkiye'ye gelmektedir.

 

Litvanyali Tatarlar, 1997 yilinda Litvanya topraklarina yerlesmelerinin 600. yili anisina bir kutlama düzenlediler. Litvan Bilim Akademisi tarafindan “ Litvanya'daki Tatarlarin ve Kirimlilarin Dünü ve Yarini” basligi altinda bir Tatar sergisi açildi. Litvan Milli Müzesi de, “ Litvanya'daki Müslümanlar ve Tatarlar” adi altinda bir organizasyon gerçeklestirildi ve bir sergi düzenlendi. Litvanya cumhurbaskaninin, basbakaninin, bakanlarin, parlamento üyelerinin katildigi bir resmi merasimde Tatar ve Kirim Cemiyetlerinin birçok seçkin üyesine, nisanlar ve madalyalar takildi. Litvanya Merkez Bankasi da 600. yil anisina özel paralar basti.

 

Sovyetler Birligi döneminde kara günlerini yasayan müslümanlar , artik daha hürler. Gün geçtikçe artan faaliyetlerle de gelecege yönelik umutlari artiyor.

 

  

 Hiç yabanci degiller

 

Litvanyali Tatarlar ahlâkli, serefli, dürüst ve inançli insanlardir. Onlar için en degerli varlik, kültürlerini ve milliyetlerini korumalarini saglayan dinleridir. Inançta Sünnî, amelde Hanefî'dirler.

 

Arapça eski eserleri bir hazine gibi korurlar. Her Tatar ailesinde en azindan eski eser türünden bir dinî kitap bulunur ve nesilden nesile emanet edilir. Belo -Rusça veya Polonyaca mealleriyle birlikte yazilmis çok degerli Kur'an nüshalari mevcuttur. Tefsir kitaplari da onlar için essiz ve önemli kitaplardir.

 

Tatarlar, kitap kelimesini daha çok Arapça kitaplar için kullanirlar. Bu eserler Islâm adabina dair eserlerdir.

 

Ilk Tatar kitabi, 1830'da Vilnius'ta basilan Juzef (Yusuf) Sobolevski'nin “Muhammed Dini'nin veya Islâm Dini'nin, Kur'an ve Sünnet ilkelerinin Açiklanmasi” adli eseridir. Ilk Kur'an meali de 1858'de Varsova'da A. Novalecki tarafindan basilmistir. 1926'da Arapça'nin temel kurallarini içeren bir metin kitabiyla bir siyer kitabi yayinlanmistir.

 

Tatarlar, yeni dogan çocuklarinin sag kulagina ezan, sol kulagina kamet okumasi için eve bir hoca çagirir ve akrabalarla konu komsuyu davet ederler.

 

Evlilik törenleri ise maalesef hiristiyan evlilik törenlerine benzer.

 

Cenaze defin islemleri eski usullerce sürdürülmektedir ve hiristiyanlarinkinden farklidir. Mutlaka devir, yani iskat-i salât ve savm islemi gerçeklestirilir.

 

Mezarliklar genelde cami kenarlarinda olup, mezar veya zirec olarak adlandirilir. Mezara iki tas dikilmelidir. Daha büyük olani cenazenin bas ucuna, daha küçük olani da ayak ucuna. Mezar taslarina Arapça, Polonyaca ve Belo -Rusça yazilar yazar, Islâm sembolleri islerler.

 

Litvanyali Tatarlar atalarina saygi gösterirler. Mezarlarina bakar ve bazilarinin (türbe) mistik özellikler tasidigina inanirlar. Litvanyalilar arasinda, Tatar mezarlarinin kutsal ve çignenmemesi gereken yerler olduguna dair birçok keramet anlatilir. Bunlarin en ünlüsü, Lovitshli mürsid Kuntus'un türbesiyle alakali olandir. Hâlâ pek çok Tatar müslüman , mübarek günlerde bu mezari ziyaret eder.

 

http://www.semerkanddergisi.com/5917.htm

 

 

.